Başbakan Erdoğan, Türkiye'ye Döndü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümünün kaza olmadığına ilişkin ses kayıtlarının bir suç duyurusu niteliğinde olduğunu ve yargının devreye girdiğini belirterek, "Bu tür şeylerde hiçbir şeyin gizli kapalı kalmaması gerekir
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümünün kaza olmadığına ilişkin ses kayıtlarının bir suç duyurusu niteliğinde olduğunu ve yargının devreye girdiğini belirterek, "Bu tür şeylerde hiçbir şeyin gizli kapalı kalmaması gerekir. Er geç bunların ortaya çıkmasında çok çok büyük faydalar olduğuna inanıyorum" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bulgaristan'a gerçekleştirdiği günübirlik çalışma ziyaretinin ardından saat 19.00'da yurda döndü. Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da cevaplandırdı. Erdoğan, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümünün bir suikast olduğuna dair internete düşen ses kayıtları ve Turgut Özal'ın ölümünün yeniden araştırılması ile ilgili başta oğlu Ahmet Özal olmak üzere yapılan açıklamalarla ilgili bir soru üzerine de şunları
söyledi:
"Konuyla ilgili daha önce benim bir açıklamam oldu. Bütün bu medyaya sızmış olanlar aslında bana göre bir suç duyurusu niteliğindedir. Hatta bu suç duyurusu noktasında da 'yargının devreye girmesi gerekir' dedik. Nitekim yargı devreye girmiş vaziyette. Ahmet Özal beyi biliyorsunuz davet ettiler, kendisini dinlediler. Merhum Bitlis'le ilgili de, şu andaki sürecin takip edildiğini biliyorum, işlediğini biliyorum. Bizler de takipçisi olacağımızı söylemiştik. Çünkü bu tür şeylerde hiçbir şeyin gizli kapalı
kalmaması gerekir. Er geç bunların ortaya çıkmasında çok çok büyük faydalar olduğuna inanıyorum. Hele hele ordumuzda saygın bir yere gelmiş bir insanın gerçekten bir böyle suikastle mi, bir bombalama neticesinde mi veya farklı bir şekilde mi düşürüldüğü, düşürülmediği, bunun meydan çıkmasında fayda var. Öbür tarafta merhum Özal'ın ölümü ile ilgili de Ahmet beyin ifade ettiği şeyler mi var, bunların ortaya çıkarılmasında fayda var. Birçok insanın bu noktada geçmiş ve gelecek arasındaki konumunu
değerlendirmesi bakımından çok büyük önem ifade ediyor. Ülkemizde siyaseti değerlendirirken, yargıyı değerlendirirken, ordumuzun geçmişiyle bugününü ve geleceğini değerlendirirken bunların hepsi elimizde birer doküman olarak bulunacaktır. Tarihimizi de biz böyle yazıyoruz, geleceğe de böyle nakledeceğiz. O bakımdan bunlar çok önemli diye düşünüyorum."
"MÜFTÜLER KENDİ BAŞMÜFTÜLERİNİ SEÇECEK"
Bulgaristan ziyareti ile ilgili de bilgi veren Erdoğan, ikili ve heyetlararası yaptıkları görüşmelerde askeri, siyasi ve kültürel konuları ele aldıklarını ve oldukça verimli bir ziyaret gerçekleştirildiğini bildirdi. Özellikle uzun yıllardır Bulgaristan'la ilişkilerde bir sorun olan Tunca Barajı ve İstanbul'un su ihtiyacının Mutlu Deresi'nden karşılanmasına yönelik mutabakata varıldığını bildiren Erdoğan, önümüzdeki günlerde Bulgaristan yetkilileri ile Çevre Bakanlığı'nın ortak komisyon çalışması
yürüterek sorunu nihayete erdireceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, Bulgaristan'da yaşanan önemli bir sorunun da başmüftülük sorunu olduğuna dikkat çekerek, "Bulgaristan'daki müftülerin bir araya getirilerek demokratik çerçeve içinde, 'müftüler başmüftüsünü seçsin' diye aramızda mutabakat sağlandı. Kendileri de konuya olumlu baktıklarını; bunun bir yargı kararıyla değil, aslında buradaki müftülerin kendi başmüftüsünü seçmesi gerektiğini söylediler" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bulgaristan'a gerçekleştirdiği günübirlik çalışma ziyaretinin ardından saat 19.00'da yurda döndü. Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da cevaplandırdı. Erdoğan, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümünün bir suikast olduğuna dair internete düşen ses kayıtları ve Turgut Özal'ın ölümünün yeniden araştırılması ile ilgili başta oğlu Ahmet Özal olmak üzere yapılan açıklamalarla ilgili bir soru üzerine de şunları
söyledi:
"Konuyla ilgili daha önce benim bir açıklamam oldu. Bütün bu medyaya sızmış olanlar aslında bana göre bir suç duyurusu niteliğindedir. Hatta bu suç duyurusu noktasında da 'yargının devreye girmesi gerekir' dedik. Nitekim yargı devreye girmiş vaziyette. Ahmet Özal beyi biliyorsunuz davet ettiler, kendisini dinlediler. Merhum Bitlis'le ilgili de, şu andaki sürecin takip edildiğini biliyorum, işlediğini biliyorum. Bizler de takipçisi olacağımızı söylemiştik. Çünkü bu tür şeylerde hiçbir şeyin gizli kapalı
kalmaması gerekir. Er geç bunların ortaya çıkmasında çok çok büyük faydalar olduğuna inanıyorum. Hele hele ordumuzda saygın bir yere gelmiş bir insanın gerçekten bir böyle suikastle mi, bir bombalama neticesinde mi veya farklı bir şekilde mi düşürüldüğü, düşürülmediği, bunun meydan çıkmasında fayda var. Öbür tarafta merhum Özal'ın ölümü ile ilgili de Ahmet beyin ifade ettiği şeyler mi var, bunların ortaya çıkarılmasında fayda var. Birçok insanın bu noktada geçmiş ve gelecek arasındaki konumunu
değerlendirmesi bakımından çok büyük önem ifade ediyor. Ülkemizde siyaseti değerlendirirken, yargıyı değerlendirirken, ordumuzun geçmişiyle bugününü ve geleceğini değerlendirirken bunların hepsi elimizde birer doküman olarak bulunacaktır. Tarihimizi de biz böyle yazıyoruz, geleceğe de böyle nakledeceğiz. O bakımdan bunlar çok önemli diye düşünüyorum."
"MÜFTÜLER KENDİ BAŞMÜFTÜLERİNİ SEÇECEK"
Bulgaristan ziyareti ile ilgili de bilgi veren Erdoğan, ikili ve heyetlararası yaptıkları görüşmelerde askeri, siyasi ve kültürel konuları ele aldıklarını ve oldukça verimli bir ziyaret gerçekleştirildiğini bildirdi. Özellikle uzun yıllardır Bulgaristan'la ilişkilerde bir sorun olan Tunca Barajı ve İstanbul'un su ihtiyacının Mutlu Deresi'nden karşılanmasına yönelik mutabakata varıldığını bildiren Erdoğan, önümüzdeki günlerde Bulgaristan yetkilileri ile Çevre Bakanlığı'nın ortak komisyon çalışması
yürüterek sorunu nihayete erdireceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, Bulgaristan'da yaşanan önemli bir sorunun da başmüftülük sorunu olduğuna dikkat çekerek, "Bulgaristan'daki müftülerin bir araya getirilerek demokratik çerçeve içinde, 'müftüler başmüftüsünü seçsin' diye aramızda mutabakat sağlandı. Kendileri de konuya olumlu baktıklarını; bunun bir yargı kararıyla değil, aslında buradaki müftülerin kendi başmüftüsünü seçmesi gerektiğini söylediler" dedi.