Bakan Özak: Karadeniz'de kirliliğin önlenmesi koruma ve kullanma dengesinin gözetilmesiyle mümkün

Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Karadeniz ve çevresindeki kirliliğin önlenmesinin koruma ve kullanma dengesinin gözetilmesiyle mümkün olacağını söyled

Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Karadeniz ve çevresindeki kirliliğin önlenmesinin koruma ve kullanma dengesinin gözetilmesiyle mümkün olacağını söyledi.

Bakan Özak, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Karadeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması Komisyonu tarafından Karadeniz Teknik Üniversitesi Osman Turan Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Uluslararası Karadeniz Günü' etkinliklerinin açılış töreninde konuştu. Dünya denizlerinde canlı hayatın sayısal ve türce hızla azalmasına değinen Özak, bunun geçtiğimiz yüzyılda kentsel, endüstriyel ve tarımsal atıklardan kaynaklanan deniz kirliliğinin artması, kıyılarda yapılaşmanın yoğunlaşması ve arışı avlanmanın sonucu olduğunu vurguladı. Bakan Özak, çeşitli yollardan meydana gelen deniz kirliliğinin doğal kaynakların sürdürülebilirliği, insanlar ve denizler üzerinde büyük problemler oluşturduğuna dikkat çekti. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de deniz kirliliği ve kıyılarla ilgili sorunların önemli gündem maddelerinden birisi olduğunu vurgulayan Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, "Türkiye için Karadeniz ve çevresindeki kirliliğin önlenmesi, koruma kullanma dengesinin gözetilmesiyle mümkündür. Esasen sürdürülebilir kalkınmada bunu öngörmektedir." dedi.

Karadeniz'in sadece 6 kıyıdaş ülke tarafından değil, Karadeniz havzasında bulunan 11 ülkeyle birlikte toplam 16 ülkenin yaklaşık 200 milyonluk nüfusu tarafından kirletildiğine işaret eden Bakan Özak, şöyle konuştu: "Avrupa'nın sanayileşme sürecinde ortaya çıkan tüm kirliliği Tuna başta olmak üzere diğer etkenler vasıtasıyla Karadeniz'e boşalmıştır. Karadeniz'deki kirlilik kaynağının büyük bölümü kara kaynaklıdır. Malum olduğu üzere Karadeniz, Avrupa ile Asya arasında paha biçilmez bir transit koridoru olması, üzerinde enerji ulaşım hatlarını bulundurması, Hazar havzasının enerji kaynaklarına olan yakınlığı, Orta Asya ve genişletilmiş Ortadoğu'ya açılan kapılardan en önemlisi olması ile çok zengin bir ekosisteme sahip olması gibi siyasi, ekonomik ve farklı çevresel zenginlikleri bünyesinde bulundurmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle uluslararası ilişkilerde ve küresel güvenlik bağlamında önemi her geçen gün artmaktadır."

Bakan Özak, ortalama derinlik açısından en derin su havzalarından birisi olmasına rağmen yarı kapalı bir iç deniz olan Karadeniz'in alt tabakası tamamen oksijensiz olup sadece 200 metrelik üst tabakasında canlı hayat bulunduğunun altını çizdi. Özak, Karadeniz'in verimliliğine esas teşkil eden bu tabakaya yönelik tehdidin gün geçtikçe artması ve temel kirlilik kaynaklarının çok geniş bir havzayı ilgilendirmesinin kirlilikle mücadelede uluslararası ilişkinin önemini daha da artırdığını kaydetti.

Karadeniz'in çevre güvenliğinin korunması ve kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı konusunda son yıllarda uluslararası bir hassasiyetin oluştuğuna değinen Özak, "Türkiye olarak Karadeniz'in kirliliğinin önlenmesi konusunda yapılan faaliyetlere büyük önem vermekteyiz. Bu kapsamda özellikle son yalılarda Çevre ve Orman Bakanlığı'mız Bükreş Sözleşmesi gibi taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerden ve ulusal mevzuatımızdan kaynaklanan görevlerini yerine getirme ve Karadeniz'in ekosistemini korumak için birçok faaliyeti hayata geçirmeye başlamış ve bir çok faaliyeti de planlamaktadır." ifadelerini kullandı.

Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık da Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler olarak sadece çevrenin korunmasının yeterli olmadığını, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için diğer alanlarda da daha fazla ve sürekli işbirliğinin gerekli olduğunu savundu. Kızılcık, 21. yüzyıl globalleşmenin her yönü ile yaşandığı ve hissedildiği bir dönem haline geldiğine vurgu yaptığı konuşmasında şunları dile getirdi: "İletişim, ulaşım ve teknolojik gelişmeler sayesinde gerçekleşen ve insanın refahının yükselmesine katık sağlayan globalleşme aynı zamanda beraberinde üstesinden gelinmesi gereken ekonomik, sosyal ve çevresel sorunları da getirmiştir. Bu anlamda yakın geçmişe bakıldığında yalnızca ekonomik ve finansal değil aynı zamanda sosyal, enerji, iklim değişikliği ve bio çeşitliliği tehdit eden çevresel krizlerinde yaşanmakta olduğunu üzülerek görmekteyiz."

Globalleşmeden beklenen faydanın hasıl olabilmesi için toplumların karşıya karşıya olduğu bu risklerin kontrol altına alınması gerektiğine vurgu yapan Kızılcık, "Küresel ve bölgesel boyutta olan bu sorunların kontrol altına alınması ve çözümü de bölgesel ve uluslararası işbirliğini zorunlu hale getirmektedir. Hatta bu sorunların çözümü için zaman zaman küresel işbirliği gerekmektedir." dedi. Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirebilmesi için işbirliğinin global dünyada kaçınılmaz olduğunun altını çizen Kızılcık, sözlerini şöyle tamamladı: "Entegre denizcilik politikalarının, deniz taşımacılığı, deniz araştırmaları ve denizde güvenliğin sağlanması için ortak politikaların geliştirmesi gerektiğini değerlendirmekteyim. Karadeniz'i kıyısı olan ülkeler olarak sadece çevrenin korunmasının yeterli olmadığını, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için diğer alanlarda da daha yoğun ve sürekli işbirliğinin gerekli olduğunu düşünüyorum."

Karadeniz Komisyonu Daimi Sekreteryası İcra Direktörü Prof. Dr. Ahmet Kıydeş, Birleşmiş Milletler Türkiye Daimi Koordinatörü Shahid Najam'ın da konuştuğu açılış töreni sonunda, Karadeniz'in ekosistemini korumak için gösterdikleri çabalardan dolayı Türkiye'den Prof. Dr. Hasan Sarıkaya, Ukrayna'dan Oksana Tarasova, Rusya'dan Svetlana Pankova, Romanya'dan Nicolae Panin, Gürcistan'dan Valerian Imnaishvili ve Bulgaristan'dan Lyudmil Ikonomov'a "Karadeniz Ödülleri" verildi.

"Uluslararası Karadeniz Günü" etkinliklerine Karadeniz'e kıyısı olan Türkiye, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan ve Rusya'dan çok sayıda davetli katılıyor. İki gün sürecek etkinliklerde Karadeniz'deki kirliliğin önlenmesine ilişkin sunumlar yapılacak.