Anne ile babanın alkollü sürücü kurbanı olmasına hala tepkisi: Alkollü sürücülere verilen ceza ibretlik olmalı

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda alkollü veya ehliyetsiz araç kullanmanın asli kusur sayılmaması, yakınlarını bu tür kazalarda kaybeden ailel

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda alkollü veya ehliyetsiz araç kullanmanın asli kusur sayılmaması, yakınlarını bu tür kazalarda kaybeden ailelerin büyük tepkisine yol açıyor. Alkollü bir sürücünün sebep olduğu kazada kardeşi ve onun eşini kaybeden, yıllardır da kardeşinin çocuklarına bakan Müsemma Bazman, iki kişinin ölümüne neden olan sürücünün bir gün bile hapis yatmamasına isyan ediyor. Kanundaki bu durumun mutlaka değiştirilmesi gerektiğini belirten Bazman, "Son derece mantıksız. Alkollülük, neden asli kusur sayılmıyor?" diye tepki gösteriyor.

Müsemma Bazman'ın İstanbul'daki yaşamı, 2007'de Ankara'da meydana gelen trafik kazasıyla bir anda tepetaklak oldu. Erkek kardeşiyle eşini alkollü bir sürücünün çarpması sonucu kaybeden Bazman, aynı kazada ağır yaralanan, kardeşinin 7 yaşındaki kızına yıllarca baktı. Alkollü olarak direksiyon başına geçen sürücülerin sebep olduğu kazalarda ocağı sönen binlerce aileden biri Bazmanlar. 1 Temmuz 2007'de Ankara Eryaman'da Bekir Sıtkı Bazman (47), eşi Deniz Bazman (41) ve 7 yaşındaki kızları Dicle Bazman otomobille evlerine giderken karşı yönden gelen ve sürücüsü alkollü olan bir araç, orta refüjü aşarak üzerlerine uçtu. Kazada karı koca Bazmanlar hayatlarını kaybederken kızları Dicle ağır yaralandı.

Bu olayın ardından İstanbul'da yaşayan Müsemma Bazman, hayatını kardeşinin emaneti olan iki yeğenine adadı. Ankara'ya taşınarak dava süreci ve minik yeğeninin tedavisiyle ilgilenen Müsemma Hanım, iki kişinin öldüğü ve sekiz kişinin yaralandığı trafik kazasına sebep olan ve alkollü olduğu belirlenen sürücünün bir gün bile hapis yatmadığına dikkat çekti: "Üç yıldır yaşamıyorum. Maalesef yasalar kişiye göre işliyor. Bu da gösteriyor ki Türkiye'de isteyen, alkollü araç kullanarak birini rahatça ezip öldürür ve hapis yatmaz. Nefret ettiğiniz birini öldürmek için alkollü olarak onu ezmeniz yeterli, çünkü cezası yok. Oysa onlara verilen ceza ibretlik olmalı. Bu kanunun değiştirilmesi ve alkollü araç kullanımının mutlaka asli kusur sayılması gerekir."

Kazayla ilgili iddianame, ancak 21 ay sonra hazırlandı. Müsemma Bazman, alkollü sürücünün 21 yaşında bir üniversite öğrencisi olduğunu ve kazadan yaklaşık 2 yıl sonra ilk defa ifade verdiğini ileri sürdü. Zanlı sürücünün bugüne kadar hiç tutuklanmadığını ve hapiste bir gün bile kalmadığını vurgulayan Bazman, "Dava, Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açıldı. İki ay sonunda mahkeme, 2 yıl 2 ay ceza verdi. Şu anda dosya Yargıtay'da." dedi. Bu tip olaylara göz yumulursa herkesin insan avına çıkabileceğini savunan Bazman, "Bu alkollü sürücü cezasını çekmedikçe acımız dinmeyecek." diye konuştu. Kazadan sonra küçük Dicle'nin bir yıl yatarak tedavi gördüğünü aktaran Bazman, "Dicle ve ağabeyi Fırat, bir anda hem öksüz hem yetim kaldı. Çocukları, psikolojileri düzelsin diye iki yıl boyunca psikoloğa götürdüm." sözleriyle yaşadıkları acıyı anlattı.

DİCLE, HALASINA, 'SANA ANNE DİYEBİLİR MİYİM?' DİYE SORUYOR

Alkollü sürücünün bir anda annesiz babasız bıraktığı 7 yaşındaki yeğeni Dicle'nin, "Hala, sana anne diyebilir miyim?" diye soru sorduğunu belirten Müsemma Bazman, gözyaşları içinde yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. Devleti yanında göremediğini vurgulayan Bazman, "Duyarsızlık had safhada. Yasaların kişiye göre işlediği bir ülke olamaz, ama ülkemizde böyle. Devlet mağdurun değil, suçlunun yanında duruyor. Kazanın üzerinden geçen bunca zamana rağmen alkollü sürücü bir gün bile cezaevinde kalmadı. Biz evde uyku uyuyamıyoruz, hayattan zevk almıyoruz, sürekli ilaç kullanıyoruz." şeklinde konuştu.

Müsemma Bazman'ın avukatı Kaya Batı ise kazayla ilgili iddianamenin 21 ay sonra hazırlanmasının normal olmadığını, alkollü sürücünün bir süre ifade vermeye gelmediğini belirterek, "İki ölü var. Bu, çoklu ölüme girer. Mahkemenin verdiği 2 yıl 2 ay ceza, alt sınırın da altında. Çoklu ölümlerde 5 yıldan az olmaması gerekir. Bu durumda maalesef herkesin, alkollü araç kullanıp istediği kişiyi öldürebileceği gibi bir algı ortaya çıkıyor." dedi.

Bütün uyarılara rağmen alkollü olarak direksiyon başına geçen sürücüler arasında otobüs şoförleri bile var. İzmir'de tedavi için hastaneye giden bir babayla kızı, alkollü araç kullandığı için ehliyetine el koyulan şoförün idaresindeki belediye otobüsünün çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Bu olaydan kısa bir süre sonra mesai saatinde belediye otobüsü kullanan şoför M.Ç. (41) bir yolcuyla tartışmış, olay yerine gelen polisin yaptığı kontrolde, 120 promil alkollü olduğu belirlenmişti. Hastanede yapılan ölçümde ise otobüs şoförünün alkol miktarı 41,7 promil çıkmıştı.

Yakın geçmişte, alkolden kaynaklanan trafik kazalarından bazıları:

- 15 Şubat 2010'da İstanbul Eseryurt'ta alkollü sürücünün kullandığı cip, kaldırıma çıkarak bariyerlere çarptı. Kazada 3 kişi öldü.

- 9 Şubat 2009'da Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde alkollü sürücü, yol kenarındaki dört gence çarparak ölümlerine sebep oldu.

- 12 Ağustos 2009'da Sakarya'da alkollü sürücünün kullandığı otomobil, refüjü aşarak yolun karşı tarafındaki tek katlı eve çarptı. Evde yer yatağında yatan baba ile 9 yaşındaki kızı öldü.

- 21 Nisan 2009'da Samsun'da, alkollü sürücünün kullandığı ve düğün evinden davetlileri taşıyan minibüs, bir kamyonla çarpıştı. Kazada 10 kişi öldü, 9 kişi yaralandı.

- 17 Mart 2008'de Edirne'nin Keşan ilçesinde alkollü sürücünün yönetimindeki otomobil, bir kamyona arkadan çarptı. Kazada 3 kişi öldü, 1 kişi ağır yaralandı.

- 9 Haziran 2007'de Bolu'da alkollü sürücü yönetimindeki bir otomobil, yolcu otobüsüyle çarpıştı. Kazada 7 kişi öldü, 1 kişi ağır yaralandı.