Gazeteci-yazar Selvi: Okula göndermeyi dahi küfür sayanlar şimdi çocuklarını başörtüsü ile okula zorluyor

Gazeteci-Yazar Abdulkadir Selvi, çocuklarını okula göndermeyi dahi küfür sayan bir takım düşüncelerin şimdi çocuklarını ilkokul kapılarına zorlamaları

Gazeteci-Yazar Abdulkadir Selvi, çocuklarını okula göndermeyi dahi küfür sayan bir takım düşüncelerin şimdi çocuklarını ilkokul kapılarına zorlamalarının bu sürece zarar vereceğini söyledi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın açıklamasının ardından sorunun başörtüsü sorunu olmaktan çıkıp Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı sorununa döndüğünü savunan Selvi, "Yasalar herkesi bağlıyor da Cumhuriyet Başsavcısı'nı bağlamıyor mu?" diye sordu.

Cihan TV Network bünyesinde yayınlanan Anadolu'da Sabah programına katılan Yenişafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tehdidinin birinci muhatabının AK Parti olmadığını belirterek üç siyasi parti olduğunu, ama öncelikli olarak muhtaplardan birisinin CHP ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu ifade etti. Açıklamanın milletin iradesinin yegane temsilcisi olan TBMM'ye parmak sallamak olduğunun altını çizen Selvi, konunun başörtüsü sorunu değil rejim sorunu haline geldiğini kaydetti. Bu tür durumlarda partilerin tek vücut olup tepki vermeleri gerektiğini vurgulayan Selvi, halkın başörtüsü sorununun çözülmesini istediğini, bunu da sandığa yansıttığını söyledi.

Bazı derneklerin girişimiyle Adana, Mersin ve Gaziantep'de ilköğretime başörtülü girme girişimlerini de değerlendiren Selvi şu uyarılarda bulundu:

"Bu süreçte çok dikkat edilmesi gereken noktalar var. Gerçekten bu işin çözülmesini isteyenler, sabırla, hiçbir provakasyona alet olmadan, mağdur olduğu halde acısını içine gömmeli. Eğer imkanı varsa çocuğunu başka ülkelerde okutmak suretiyle, imkanı yoksa eğitimini yarıda bıraktırmak suretiyle, yeter ki 'ülkemde rejim bundan zarar görmesin, hak ve özgürlükler zarar görmesin' diye bu konuda mağdur, sabırlı ama kararlı, her şekliyle demokrasi ve hukukun içerisinde kalarak mücadelesini sürdürmeli. Bu tür tuzaklara düşmemek lazım. Bu olay bana 1950'de Atatürk büstlerine bir tarikatın yaptığı saldırıları hatırlatıyor. Merhum Menderes'in ezanı Arapça aslına döndürme girişiminden sonra harekete geçilmiş, daha sonra o zaman bir partiyle de CHP ile de çok organik ilişkiler ortaya çıkan bir tarikat mensuplarının yaptığı bir girişimdi. Ancak ondan sonra Demokrat Parti, o hadiseden sonra 8-10 yıl boyunca bu konulara el atamadı. El atacak irade kalmadı. Çocuklarını okula göndermeyi dahi küfür sayan bir takım düşüncelerin, şimdi çocuklarını, üniversitelerle ilgili böyle bir sorun çözümü için zemin ortaya çıkmışken, şimdi çocuklarını ilkokul kapılarına zorlamaları bu sürecin önünü açacak değil, bu sürece zarar verecek bir girişim. Bunu yine bizim mağdur, dindar ama sağduyulu insanlarımız kendi içerisinde çözecektir. Ama bunu görmemiz gerekiyor. Bu girişim üniversitelerde başörtüsü veya türban sorununun çözümüne mi yarayacak zarar mı verecek? Yani bu iş kime yarayacak? Eğer bu iş zarar verecekse, o zaman bu işin arkasında zarar vermesini isteyenler var. Bu tür girişimlerde bulunanlar samimi Müslümanlar, dindarlarsa, bunu bizim sorgulama hak ve yetkimiz yok, dine, dindarlara, üniversite kapısındaki başörtülü kızlarımıza, hak ve özgürlüklere zarar verirler."