TBMM'de meclis başkanı krizi
TBMM Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanı'na ve Meclis Başkanı'na vekalet eden Meclis Başkanvekili Sadık Yakut'un oturumu yönetmesine itiraz eden muhalefet, Cumhurbaşkanı Vekili'nin Meclis'i idare edemeyeceğini öne sürdü.
TBMM Genel Kurulu, Çek Kanunu Tasarısı'nı görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında toplandı. Genel Kurul'da gündem dışı konuşmaların ardından söz isteyen Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Sadık Yakut'un Cumhurbaşkanı'na ve Meclis Başkanı'na vekalet ettiğini hatırlatarak Genel Kurul'u yönetmesinin hukuki olmadığını belirtti ve usul tartışması açılmasını istedi. Yaşanan tartışmaların ardından oturuma ara verildi.
Birleşime verilen arada muhalefet milletvekillerinin itirazlarını dikkate alan Yakut, kürsüden ayrılmaya karar verdi. TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in Ankara dışında olması nedeniyle Genel Kurul'u yönetmek üzere Ankara'da bulunan CHP'li Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu çağırıldı. Mumcu, yapılan çağrı üzerine yaklaşık 1.5 saat sonra Meclis'e gelerek Başkanlık Divanı'ndaki yerini aldı.
Oturumun başlamasının ardından usul tartışması açıldı. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Cumhurbaşkanının 2 gündür Meclis'i yönettiğini söyledi. Dün Sadık Yakut'un Cumhurbaşkanı Vekili olarak TBMM'yi yönettiğini anlatan Şandır, "Bütünüyle yanlış. Hukuken de, mantıken de tamamen yanlış" diye konuştu. Meclis'i yönetecek bir Meclis Başkanvekili bulunamadığını, Güldal Mumcu'nun Ankara'da bulunduğu için görevi olmadığı halde gelip Meclis'i yönettiğini kaydeden Şandır, "Yoksa Sayın Cumhurbaşkanı'na içtüzüğe, Anayasa'ya aykırı bir şekilde Meclis'i yönettirerek, burada hukuk dışı bir kanun çıkartarak vatandaşların mağduriyetini ortadan kaldırmak görevini yapmış olacaktır. Böyle bir durum Meclisimize yakışmıyor" şeklinde konuştu.
TBMM'nin içtüzüğe göre yönetilmesi gerektiğini ifade eden Şandır, Meclis'i Meclis Başkanı veya vekillerinin yönetebileceğini, Cumhurbaşkanı'nın veya Cumhurbaşkanı yetkilerine sahip vekilinin Meclis'i yönetmek gibi bir yetkisinin bulunmadığını belirtti. Şandır, "Cumhurbaşkanı Vekili'nin yönettiği Meclis'in müzakere ettiği ve kararlaştırdığı hususlar da yok durumundadır. Çek Yasası'nın tümü ve 1 ve 2. maddeleri üzerindeki dünkü görüşmeler maalesef şekil şartı yerine gelmeden, içtüzüğe ve Anayasa'ya aykırı bir yönetimle gerçekleştirilmiştir. Hukukta nasıl bir cevap bulacaktır, o da komisyon başkanının sorumluluğundadır" dedi.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ise yaşanan sorunun Cumhurbaşkanlığı'na vekalet sıfatıyla Meclis Başkanlığı'na vekalet sıfatının Meclis yönetimi sırasında eş zamanlı olarak bir araya gelmesi hadisesi olduğunu belirtti. Yürürlükteki hukukun doğrudan buna bir çözümü olmadığını dile getiren İyimaya, hukuk boşluğu varolduğu halde içtüzüğü, Anayasa hukukunu ve Parlamento teamüllerini esas alan bir yoruma gitmek gerektiğini söyledi. İyimaya şunları söyledi:
"Benim de temennim Cumhurbaşkanı'na vekalet eden zatın, Parlamento'nun müzakerelerine vaziyet etmemesidir. Bu etik olarak böyledir. Fakat hukuken nasıldır? Cumhurbaşkanlığı'na vekalet Meclis Başkanvekilliğini sona erdiren bir hadise değil. Burada bir içtüzük boşluğu vardır ve o düzenlenmelidir. Ama bu konu Parlamento'da tartışılmış, bir kural konmuş ve denmiş ki 'Cumhurbaşkanlığına vekil olan Meclis Başkanvekili Meclis'i yönetebilir'. Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmadığı için bu içtüzük hükmündedir."
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ise, devlet yönetiminin ciddi bir iş olduğunu vurgulayarak, "Cumhurbaşkanı yürütmenin başı. Buraya geldiğinde Cumhurbaşkanı oturumu yönetebilir mi? Yönetemez" dedi. 1987'de dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in dikta alışkanlığına sahip olduğu için Parlamento'ya Meclis Başkanı'nın mikrofonundan hitap ettiğini hatırlatarak, 30 milletvekilinin durumu protesto için içeriye girmediklerini belirtti.
Yürütmenin yasamanın üstünde olmadığını ifade eden Anadol, "Sayın Cumhurbaşkanıyla Sayın Meclis Başkanı takvimlerini ayarlayacaklar, aynı takvim içinde ayrı ayrı dış gezilere katılmayacaklar. Meclis Başkanvekili bir tane değil ki. Güldal Mumcu, sorun çözüldü. Meclis'in daha önce aldığı hatalı bir karar var, şimdi emsal karar diye söyleniyor. Meclis aldığı kararla Anayasa maddesini değiştiremez. Artık o yanlış karar bugün fiilen ve hukuken ortadan kalkmıştır. Asla emsal olamaz. Cumhurbaşkanı'na vekalet eden kişi Meclis'i yönetemez" değerlendirmesinde bulundu.
Birleşime verilen arada muhalefet milletvekillerinin itirazlarını dikkate alan Yakut, kürsüden ayrılmaya karar verdi. TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in Ankara dışında olması nedeniyle Genel Kurul'u yönetmek üzere Ankara'da bulunan CHP'li Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu çağırıldı. Mumcu, yapılan çağrı üzerine yaklaşık 1.5 saat sonra Meclis'e gelerek Başkanlık Divanı'ndaki yerini aldı.
Oturumun başlamasının ardından usul tartışması açıldı. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Cumhurbaşkanının 2 gündür Meclis'i yönettiğini söyledi. Dün Sadık Yakut'un Cumhurbaşkanı Vekili olarak TBMM'yi yönettiğini anlatan Şandır, "Bütünüyle yanlış. Hukuken de, mantıken de tamamen yanlış" diye konuştu. Meclis'i yönetecek bir Meclis Başkanvekili bulunamadığını, Güldal Mumcu'nun Ankara'da bulunduğu için görevi olmadığı halde gelip Meclis'i yönettiğini kaydeden Şandır, "Yoksa Sayın Cumhurbaşkanı'na içtüzüğe, Anayasa'ya aykırı bir şekilde Meclis'i yönettirerek, burada hukuk dışı bir kanun çıkartarak vatandaşların mağduriyetini ortadan kaldırmak görevini yapmış olacaktır. Böyle bir durum Meclisimize yakışmıyor" şeklinde konuştu.
TBMM'nin içtüzüğe göre yönetilmesi gerektiğini ifade eden Şandır, Meclis'i Meclis Başkanı veya vekillerinin yönetebileceğini, Cumhurbaşkanı'nın veya Cumhurbaşkanı yetkilerine sahip vekilinin Meclis'i yönetmek gibi bir yetkisinin bulunmadığını belirtti. Şandır, "Cumhurbaşkanı Vekili'nin yönettiği Meclis'in müzakere ettiği ve kararlaştırdığı hususlar da yok durumundadır. Çek Yasası'nın tümü ve 1 ve 2. maddeleri üzerindeki dünkü görüşmeler maalesef şekil şartı yerine gelmeden, içtüzüğe ve Anayasa'ya aykırı bir yönetimle gerçekleştirilmiştir. Hukukta nasıl bir cevap bulacaktır, o da komisyon başkanının sorumluluğundadır" dedi.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ise yaşanan sorunun Cumhurbaşkanlığı'na vekalet sıfatıyla Meclis Başkanlığı'na vekalet sıfatının Meclis yönetimi sırasında eş zamanlı olarak bir araya gelmesi hadisesi olduğunu belirtti. Yürürlükteki hukukun doğrudan buna bir çözümü olmadığını dile getiren İyimaya, hukuk boşluğu varolduğu halde içtüzüğü, Anayasa hukukunu ve Parlamento teamüllerini esas alan bir yoruma gitmek gerektiğini söyledi. İyimaya şunları söyledi:
"Benim de temennim Cumhurbaşkanı'na vekalet eden zatın, Parlamento'nun müzakerelerine vaziyet etmemesidir. Bu etik olarak böyledir. Fakat hukuken nasıldır? Cumhurbaşkanlığı'na vekalet Meclis Başkanvekilliğini sona erdiren bir hadise değil. Burada bir içtüzük boşluğu vardır ve o düzenlenmelidir. Ama bu konu Parlamento'da tartışılmış, bir kural konmuş ve denmiş ki 'Cumhurbaşkanlığına vekil olan Meclis Başkanvekili Meclis'i yönetebilir'. Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmadığı için bu içtüzük hükmündedir."
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ise, devlet yönetiminin ciddi bir iş olduğunu vurgulayarak, "Cumhurbaşkanı yürütmenin başı. Buraya geldiğinde Cumhurbaşkanı oturumu yönetebilir mi? Yönetemez" dedi. 1987'de dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in dikta alışkanlığına sahip olduğu için Parlamento'ya Meclis Başkanı'nın mikrofonundan hitap ettiğini hatırlatarak, 30 milletvekilinin durumu protesto için içeriye girmediklerini belirtti.
Yürütmenin yasamanın üstünde olmadığını ifade eden Anadol, "Sayın Cumhurbaşkanıyla Sayın Meclis Başkanı takvimlerini ayarlayacaklar, aynı takvim içinde ayrı ayrı dış gezilere katılmayacaklar. Meclis Başkanvekili bir tane değil ki. Güldal Mumcu, sorun çözüldü. Meclis'in daha önce aldığı hatalı bir karar var, şimdi emsal karar diye söyleniyor. Meclis aldığı kararla Anayasa maddesini değiştiremez. Artık o yanlış karar bugün fiilen ve hukuken ortadan kalkmıştır. Asla emsal olamaz. Cumhurbaşkanı'na vekalet eden kişi Meclis'i yönetemez" değerlendirmesinde bulundu.