Sigorta Tazminatlari Yüksek Enflasyonla Eriyor
Sigorta tazminatlarinin yüksek enflasyon karsisinda eridigini dile getiren Av. Denizhan Atalay, yasal faiz oraninin her yil açiklanan enflasyon verisi ile senkronize olarak güncellenmesi gerektigini söyledi.
TÜIK tarafindan açiklanan verilere göre 2023 yilinda toplam 1 milyon 316 bin trafik kazasi meydana geldi. Her yil artarak devam eden kaza sayisinin yani sira magdur olan kisi sayisi da buna paralel her geçen gün artiyor. Kaza sonrasi magdurlarin sigorta sirketlerinden tazminat haklari elde etmesi ve bu haklarina ulasmak için açilan dava sayilarinin da rekor sayilara ulastigini ifade eden Av. Denizhan Atalay, mahkemelerin üzerindeki yükü almak için kurulan Sigorta Tahkim Komisyonu dahi bu uyusmazliklari çözümlemeye yeterli olmadigini söyledi.
Tazminatlarin muhatabi olan sigorta sirketlerinin hak sahiplerine gereken ödemeleri zamaninda yapmasi durumunda hem yargi üzerindeki yükün azalacagini, hem de hak sahiplerinin yüksek enflasyon altinda ezilmeyecegini dile getiren Atalay, özellikle tüm dünyada etkili olan pandemi sonrasi olusan yüksek enflasyon sürecinin, ödenmeyen borçlarda alacakliyi zarara sokan bir süreç haline geldigini ifade etti.
Yine yüksek enflasyona ragmen düsük kalan yasal faiz oranin da, borçluyu borcunu ödememeye tesvik ettigini ifade eden Av. Atalay, “Zira borcun ödenmedigi süreç boyunca isleyen yasal faizin, paranin çesitli yatirim enstrümanlarinda degerlendirilmesi halindeki getirisinden daha az olmasi sebebiyle borçluyu korkutmamaktadir. Bu da borçluyu, borcunu ödemesi için motive etmemektedir” dedi.
“Kanuni faiz nihayet güncellendi, ancak yeterli degil”
01 Ocak 2006 tarihinden itibaren yüzde 9 olarak uygulanan yasal faizin 21 Mayis 2024 tarihinde yüzde 24 olarak güncellendigini hatirlatan Atalay, “Yaklasik 18 yil boyunca ülke gerçeklerinden çok uzak uygulanan yasal faiz orani, yüzde 24’e yükselmis olsa da yine de ekonomik gerçeklerden uzak kalmistir. Enflasyonun TÜIK verilerine göre yüzde 60’in üzerinde oldugu ülkemizde yasal faizin yüzde 24 olarak uygulanmasi, elbette ki alacakliyi hak kaybina ugratan bir problem olarak kendini gösterecektir. Zira borçlu borcunu ödemeyerek geçirdigi her süre sonunda daha az alim gücüne sahip bir bedel ödeyecektir” seklinde konustu.
Bu durumu örnekle açiklayan Av. Atalay sunlari söyledi:
“1 milyon lira borcu olan bir kisinin bir sene boyunca borcunu ödemedigi ve parasini mevduat faizi ile degerlendirdigi düsünüldügünde, yil sonunda elindeki miktar yaklasik 1 milyon 500 bin lira olurken, ödemesi gereken borcu faizi ile birlikte 1 milyon 240 bin lira olacaktir. Burada borçlu borcunu 1 yil geç ödeyerek 260 bin lira kâra geçmistir. Bu bedel ise aslinda alacaklinin kesesinden eksilmistir.”
“Yasal faiz en az enflasyon oraninda olmali”
Yasal faizin bir an evvel yillik enflasyon oranina esitlenmesi gerektigini ifade eden Avukat Atalay, yine yasal faiz oraninin her yil açiklanan enflasyon verisi ile senkronize olarak güncellenmesi gerektiginin de altini çizdi. Av Atalay konusmasini söyle sürdürdü:
“Aslinda bu tedbirin de alacaklinin zararlarini karsilamayacagi ortadadir. Yine de bu güncelleme sayesinde borçlu, borcunu ödememesi halinde günümüz sartlarina oranla çok daha dezavantajli konumda olacagindan, sorunlarin bir kisim çözüme ulasacagi hedeflenmektedir. Gerçek enflasyonun TÜIK verilerine oranla çok daha fazla oldugu da düsünüldügünde, alacaklinin avantajli konuma zaten çok uzak kaldigi, borçlu ile alacaklinin haklarinin en azindan birbirine biraz daha yaklastirilmasi gerektigi söylenemez bir gerçektir, bu sebeple uyusmazliklarin katlanarak artmamasi, mahkemelerin yükünün biraz daha azalmasi için de bir yerden baslanmali.”
Medeni Kanun’un en önemli düzenlemelerinden birinin dürüstlük kurali oldugunu da hatirlatan Atalay, herkesin, haklarini kullanirken ve borçlarini yerine getirirken dürüstlük kurallarina uymak zorunda oldugunu ve borçlularin yüksek enflasyon-düsük yasal faiz uygulamasini kötü niyetli kullanmalarinin önüne geçilmesi gerektigini önemle belirtti.
Kaynak: İHA
Tazminatlarin muhatabi olan sigorta sirketlerinin hak sahiplerine gereken ödemeleri zamaninda yapmasi durumunda hem yargi üzerindeki yükün azalacagini, hem de hak sahiplerinin yüksek enflasyon altinda ezilmeyecegini dile getiren Atalay, özellikle tüm dünyada etkili olan pandemi sonrasi olusan yüksek enflasyon sürecinin, ödenmeyen borçlarda alacakliyi zarara sokan bir süreç haline geldigini ifade etti.
Yine yüksek enflasyona ragmen düsük kalan yasal faiz oranin da, borçluyu borcunu ödememeye tesvik ettigini ifade eden Av. Atalay, “Zira borcun ödenmedigi süreç boyunca isleyen yasal faizin, paranin çesitli yatirim enstrümanlarinda degerlendirilmesi halindeki getirisinden daha az olmasi sebebiyle borçluyu korkutmamaktadir. Bu da borçluyu, borcunu ödemesi için motive etmemektedir” dedi.
“Kanuni faiz nihayet güncellendi, ancak yeterli degil”
01 Ocak 2006 tarihinden itibaren yüzde 9 olarak uygulanan yasal faizin 21 Mayis 2024 tarihinde yüzde 24 olarak güncellendigini hatirlatan Atalay, “Yaklasik 18 yil boyunca ülke gerçeklerinden çok uzak uygulanan yasal faiz orani, yüzde 24’e yükselmis olsa da yine de ekonomik gerçeklerden uzak kalmistir. Enflasyonun TÜIK verilerine göre yüzde 60’in üzerinde oldugu ülkemizde yasal faizin yüzde 24 olarak uygulanmasi, elbette ki alacakliyi hak kaybina ugratan bir problem olarak kendini gösterecektir. Zira borçlu borcunu ödemeyerek geçirdigi her süre sonunda daha az alim gücüne sahip bir bedel ödeyecektir” seklinde konustu.
Bu durumu örnekle açiklayan Av. Atalay sunlari söyledi:
“1 milyon lira borcu olan bir kisinin bir sene boyunca borcunu ödemedigi ve parasini mevduat faizi ile degerlendirdigi düsünüldügünde, yil sonunda elindeki miktar yaklasik 1 milyon 500 bin lira olurken, ödemesi gereken borcu faizi ile birlikte 1 milyon 240 bin lira olacaktir. Burada borçlu borcunu 1 yil geç ödeyerek 260 bin lira kâra geçmistir. Bu bedel ise aslinda alacaklinin kesesinden eksilmistir.”
“Yasal faiz en az enflasyon oraninda olmali”
Yasal faizin bir an evvel yillik enflasyon oranina esitlenmesi gerektigini ifade eden Avukat Atalay, yine yasal faiz oraninin her yil açiklanan enflasyon verisi ile senkronize olarak güncellenmesi gerektiginin de altini çizdi. Av Atalay konusmasini söyle sürdürdü:
“Aslinda bu tedbirin de alacaklinin zararlarini karsilamayacagi ortadadir. Yine de bu güncelleme sayesinde borçlu, borcunu ödememesi halinde günümüz sartlarina oranla çok daha dezavantajli konumda olacagindan, sorunlarin bir kisim çözüme ulasacagi hedeflenmektedir. Gerçek enflasyonun TÜIK verilerine oranla çok daha fazla oldugu da düsünüldügünde, alacaklinin avantajli konuma zaten çok uzak kaldigi, borçlu ile alacaklinin haklarinin en azindan birbirine biraz daha yaklastirilmasi gerektigi söylenemez bir gerçektir, bu sebeple uyusmazliklarin katlanarak artmamasi, mahkemelerin yükünün biraz daha azalmasi için de bir yerden baslanmali.”
Medeni Kanun’un en önemli düzenlemelerinden birinin dürüstlük kurali oldugunu da hatirlatan Atalay, herkesin, haklarini kullanirken ve borçlarini yerine getirirken dürüstlük kurallarina uymak zorunda oldugunu ve borçlularin yüksek enflasyon-düsük yasal faiz uygulamasini kötü niyetli kullanmalarinin önüne geçilmesi gerektigini önemle belirtti.