Litresi 750 TL'den Satilan Ve Susuz Yetisen Lavanta Hasadi Basladi

Iklim Degisikligi nedeniyle ülkemizde olusan kurakliktan en çok etkilenen sehirlerden biri olan Burdur’da su kullanimini azaltmak üzere yetistirilen susuz tarim ürünlerinin basinda gelen lavanta hasadi basladi. 350 dönümlük lavanta tarlasinin hasadinda konusan Burdur Valisi Türker Öksüz; “84 yil sonra ilk kez en yüksek sicakliklari yasiyoruz, o yüzden çiftçilerimizin su kullanimlarina dikkat ederek damlama veya susuz tarim ürünleri yetistirmeliler” dedi.

Litresi 750 TL'den Satilan Ve Susuz Yetisen Lavanta Hasadi Basladi
Iklim degisikligi nedeniyle yasanan kuraklikla bogusan Burdur’da yasanan sicak hava nedeniyle göl ve yer alti sularinda ciddi derecede çekilme meydana geldigi için susuz tarim ürünleri yetistirilmeye baslanmisti. 2005 Yilinda baslatilan proje ile birlikte Burdur Gölü çevresinde susuz tariminin en önemli tibbi aromatik bitkileri olan lavanta, kekik, lavanta, adaçayi, melisa, biberiye ve gül gibi ürünler yetistirilerek su kullaniminin minimum seviyelere düsürülmesi hedefleniyor.

Lisinia Doga Projesi Kurucusu Öztürk Sarica ve Burdur Valiligi tarafindan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin bulundugu tepelerde yaklasik 350 dekar araziye ekilen lavantalarin hasadi bugün basladi.

Mor rengiyle kurak tepeleri adeta masalsi görünüme kavusturan lavantalar hasat edilmeden önce eko turizm ile hasat edildikten sonrada islenerek saglik ve kozmetik alanlarinda kullanilarak yöre halkina ekonomik destek sagliyor.

“84 yil sonra Burdur’da en yüksek sicakliklari yasiyoruz o yüzden susuz tarim bizim için önemli”

Lavantanin Burdur için öneminin büyük oldugunu ve susuzlukla mücadele için çiftçilerin su kullanimina dikkat etmesi ve bu tür susuz bitkileri yetistirmeye çagiran Burdur Valisi Dr. Türker Öksüz, konu ile ilgili yaptigi açiklamada; “ Bugün lavanta hasadi için üniversitemiz yerleskesi içerisinde hep bir aradayiz. Malum lavanta ilimizin önemli aromatik bitkilerinden birisi. Bugün de onun hasadini gerçeklestirmis olacagiz. Tabi bu vesileyle lavanta hasadini yaparken dikkat çekmek istedigimiz birkaç husus daha var onu da ifade etmek istiyorum. Malum bir iklim degisikligi var bütün dünyada ve buna bagli olarak da tabii sicakliklarda ani düsüsler yükselmeler oluyor ve bu da tabiatin dengesini olumsuz yönde etkiliyor. 1940 yilindan beri ilk kez 2024 Mayis ayinda en yüksek sicaklik ortalamasi ölçülmüs durumda. Bu küresel isinmanin dünyada ve ülkemizdeki etkilerini göstermesi açisindan önemli bir örnek. Dolayisiyla bu küresel isinma ortaminda bizler mutlaka ilk olarak suyu tasarruflu kullanmamiz lazim, su verimliligini ön plana almamiz lazim ve yaptigimiz tarimsal faaliyetleri de buna göre planlamamiz lazim. Daha az su tüketen, suya az ihtiyaç duyan bitkilerin yetistirilmesi bu anlamda iste aromatik bitkilerin ekimi bu yüzden önemli. Lavantada ve gül üretimi de suya az ihtiyaç duyan bitkilerden. Bunun tabii hem ekonomik degeri var hem de bir yanda suya az ihtiyaç duyma gibi bir avantajlari var” dedi.



“Ülkemiz uluslararasi alanda su sikintisi çeken ülkeler arasinda o yüzden susuz tarima yönelmemiz lazim”

Ülkemizin uluslar alanda su sikintisi çeken ülkeler arasinda oldugunu ve bu yüzden de susuz tarima yönelmenin çok önemli oldugunu belirten Vali Öksüz, “Biz uluslararasi göstergeler açisindan su sikintisi çeken ülkeler arasindayiz. Dolayisiyla mutlak surette suya az ihtiyaç duyan bitkilerin üretimine önem vermemiz lazim. Hatta suyu kullanirken içme suyu kaynaklarindan degil atik sulardan, yagmur sularindan ve derin sulardan faydalanmamiz gibi önümüzde önemli bir husus var” ifadesinde bulundu.

Susuz tarim ürünlerinin eko turizme de büyük katkisi var

Susuz tarimin kuraklikla mücadele disinda eko turizme de büyük katki sundugunu belirten Vali Öksüz; “Bizim kurumlarimizin destegiyle baslatilan “Lavantayi yolu projesi” adli bir proje vardi. Biz de “Gül yolu projesi” diye bir projeyi de mayis ayi içerisinde baslatmis olduk. Bu projelerin amaçlarindan birincisi su verimliligine katkida bulunmak, suyun kullaniminin sürdürülebilirligini saglamak, ikincisi ise bölgemizin eko turizm imkanlarindan daha faydalanmasini saglamak. Çünkü artik turizm çesitleri arasinda çevreye duyarli olan, çevreye saygili olan turizm türleri ile dogal güzellikleri de ön plana çikiyor. Dolayisiyla ilimizin güzelliklerini lavanta, gül bahçelerini, ilimiz tarihi degerlerini, kültürel degerlerini, antik kentlerini bu vesileyle eko turizm ile birlikte canlandirma gayreti içerisindeyiz. Geçtigimiz günlerde de balon turizminde de bir destinasyon olma yönünde önemli bir adim attik. Bugün de burada eko turizmimize katki saglayacak bir lavanta bahçesindeyiz. Artik “Gül Yolu projesi” ve “lavanta Yolu projeleri” ile ilimiz eko turizmde daha ileri hareket edecek ben buna inaniyorum. Bizler de bu anlamda katki saglamaya devam edecegiz

Suya az ihtiyaç duyan ürünlerin yetistiriciliginde Türkiye’de ilk siralardayiz

Suya az ihtiyaç duyan ürünlerin yetistiriciliginde Burdur’un Türkiye’de ilk siralarda oldugunu bu yüzden de sansli olduklarini dile getiren Vali Dr. Türker Öksüz; “Il olarak suya az ihtiyaç duyan anasonda, çörek otunda, rezene gibi bitkilerde de Türkiye’de önemli üreticiler arasindayiz. Dikilis alani bakimindan 1 ve 2’inci siralardayiz. Dolayisiyla bunun da önemini kiymetini bilerek ama burada da kalmayarak mutlaka suyu tasarruflu kullanan, az tüketen bitkilere yönelmemiz lazim. Hem çevreye katkida bulunmak hem de ilimizin eko turizmine katki saglamak için çalismalarimizi bundan sonra da sürdürecegiz.” dedi.

Lisinia Doga Projesi kurucusu Öztürk Sarica ise ; “ 2005 yilinda Lisina Doga Projesi çerçevesinde basladigimiz etkinliklerle ilgili Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde özellikle susuz tarim ve gelecek nesillerin içme sularinin korunmasi ve Burdur Gölü ile ilgili çalismalarimizda kamu, üniversite ve Lisinia proje birliktelikleriyle burada 675 dekarlik alanda tibbi aromatik bitki dik im ve faaliyetlerine basladik. Su anda asil bu isin çagrici üyesi lavanta olmak üzere, kekik, lavanta, adaçayi, melisa, biberiye gibi pek çok itri bitkiyi burada yetistiriyoruz. Ayrica burada arastirmalari yapiliyor ve bunun yaninda çevresel alanda susuz tarimi yöreye anlatmaya çalisiyoruz. Özellikle burada görsellerini kullanarak hem insanlari buraya, eko turizme yönlendirmeye hem de özellikle insanlari sulu tarimdan susuz tarima, damlama sulama sistemlerine geçirmeyi bir proje dahilinde anlatmaya çalisiyoruz. Su an yaklasik burada 350 dekarlik alanda lavanta, geri kalan alanlarda da kekik, adaçayi ve diger itri bitkiler yetistiriyoruz. Hasat edilen bitkiler Lisinia proje alaninda yaglari çikartildiktan sonra ekolojik olarak yapilan bu üretimler uluslararasi piyasada ve ulusal piyasada degerlendiriliyor. Nihai ürünlere kadar ulastiriliyor.” seklinde konustu.



Litresi 750 TL civarinda satiliyor

Hasadi yapilan lavantalarin yaglari çikarilarak litresinin 750 TL civarinda satildigini da belirten Öztürk Sarica; “Son iki yildan beri lavanta yaglarinin fiyati düsük seyrediyor. Özellikle 400-750 TL arasi fiyat söz konusu ama önümüzdeki yillarda artarak gidecegini düsünüyorum. Bizdeki asil amaç lavantadan çok yüksek gelir elde etmek degil. Lavantaya, tibbi aromatik bitkilerin baskomutani diyebiliriz. Çünkü insanlar lavantayi görmeye geldiklerinde burada su olayini düsünmeye basliyorlar. Susuz yetistigini görüyorlar. Susuz yetismesiyle birlikte diger tibbi aromatik bitkilerin de yetisebilecegini görüyorlar. Bir anlamda da kokusuyla, rengiyle insanlari alanlara çagiriyor. En azindan insanlarin kafasinda bir soru isareti olusturmasi açisindan lavanta her zaman bizim için bir öngörü.” sözlerine yer verdi.
Kaynak: İHA