WENERGY Expo'da Enerji Verimliligi Ve Sürdürülebilir Enerji Masaya Yatirildi
WENERGY-Temiz Enerji Teknolojileri Fuari ile es zamanli olarak gerçeklesen kongrede Ege Bölgesi Sanayi Odasi tarafindan gerçeklestirilen oturumda, ‘sanayide enerji verimliligi ve sürdürülebilir enerji’ konulari ele alindi.
Izmir Büyüksehir Belediyesi ev sahipliginde, IZFAS, BIFAS ve EFOR Fuarcilik is birligi ile düzenlenen WENERGY - 2. Temiz Enerji Teknolojileri Fuari ile birlikte düzenlenen kongrede sektörün önde gelen isimlerinden akademisyenler, is insani ve enerji dünyasi temsilcilerinin konusmaci olarak yer aldi. Ege Bölgesi Sanayi Odasi (EBSO) tarafindan gerçeklestirilen oturumda, ‘Sanayide enerji verimliligi ve sürdürülebilir enerji’ konusuldu. Moderatörlügünü EBSO Yönetim Kurulu Baskan Yardimcisi Metin Akbas’in yaptigi oturumda, Isi Su Ses ve Yangin Yalitimcilari Dernegi (IZODER) Yönetim Kurulu Baskan Yardimcisi Ertugrul Sen, ECOBUILD Yesil Binalar Uzmani Murat Dogru ve Yasar Üniversitesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Arif Hepbasli konusmaci olarak yer aldi. Metin Akbas, “Ülkemizde, Enerji Verimliligi Eylem Plani 2023 yilinda Türkiye’nin birincil enerji tüketiminde yüzde 14 oraninda azaltilmaya gidilmesini, 2033 yilina kadar da 30,2 milyar dolar tasarruf saglanmasini kapsiyor. 2030 Strateji Belgesi’nde, 2024 ve 2030 yillari arasinda Türkiye’nin birincil enerji üretiminde yüzde 16 oraninda, emisyonlarda 100 milyon ton karbondioksit azaltimi saglanacagi hesaplanmis. Konusmacilarimiz bu konuda bilgiler verecekler” dedi.
IZODER Yönetim Kurulu Baskan Yardimcisi Ertugrul Sen, Türkiye’de enerji verimliliginin tarihi ve Ulusal Enerji Eylem Plani’ndan bahsederek, “Enerji verimliligi ve enerji tasarrufu kavramlari birbirlerine yakin gözükse de çiktilari itibari ile birbirlerinden farkliliklar göstermektedir. Örnegin; oturmadigimiz alanlarla isiklari söndürelim, ama oturdugumuz alanda da verimliligi saglamak için verimli ampuller kullanip tasarruf yapalim. Isitma ve sogutmada kullandigimiz klimalarda da ayni durum söz konusu. Ülkemize baktigimiz zaman enerjinin en fazla kullanildigi alanlardan ilki binalar, ikincisi sanayi. Biz enerji konusunda disa bagimli bir ülkeyiz. Dolayisiyla verimlilik bu noktada önem arz ediyor. Sanayicilerimizin rekabetin yaninda artik uluslararasi birtakim mevzuatlara göre tasimasi gereken sorumluluklari var. Özellikle ihracat yapan sanayicilerimiz 2026 yilindan itibaren Avrupa Yesil Mutabakat Anlasmasi kapsaminda sinirda karbon vergisi ödemek durumunda. Bu nedenle almamiz gereken acil önlemler var” diye konustu.
ECOBUILD Yesil Binalar Uzmani Murat Dogru, “8.5 milyar dünya nüfusu, insanoglunu artik sürdürülebilir, sifir karbon, döngüsel ekonomiye dönmeye zorlamaya basladi.
Bu kapsamda, pazarlar, ülkemiz sanayisinden talep etmeye basladi.
Dünyada iklim degisikliginin uzun vadede bilinmeyen etkileri de oldugu için insanlar ülkeler bununla ilgili kaçinilmaz birtakim girisimlere basladi.
Iklim degisikligi konusunda sanayimiz ve kurumlarimizin hedefleri olmasi ve aksiyon almasi gerekiyor. Sanayi bölgelerinin 2053’e kadar büyük olan emisyon kaynaklarini sifirlamasi gerekiyor. Türk sanayisi, 5 tane temel performans alaninda sürdürülebilir binalar ve sanayi bölgelerine geçmek zorunda” seklinde konustu.
Yasar Üniversitesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Arif Hepbasli ise “Sanayici; enerjiyi azaltacak, tekrar çevirecek, tekrar kullanacak, tekrar amacini gözden geçirecek ve entegrasyon yapacak. Bir sistemde toplam verimlilige bakacak, nasil arttiririm, hangi sistemle üretmem lazim? Sanayici bunun için ölçme, izleme ve maksimizasyon yapmali. Harita çikartmali, yönetmelikleri bilecek ve bunlari sistemine adapte edecek. Standart, norm, kural, yönerge kelimeleri arasindaki arki bilecek, inovasyonu önemseyecek. Sürdürülebilirligi göz ardi etmeyecek, önlem alacak, depolamayi bilecek. Degerlendirme yapacak, tetkik edecek, uzmanlardan yararlanacak, iyilestirmeye önem verecek. Ben fabrikami kurdum, kar ediyorum deyip yan gelip yatmayacak. Sanayicilerde üretim haritasi var ama enerji haritasi yok. Enerji haritan olursa fabrikada hangi enerji kaynaklarini kullaniyorum, bu enerji nerede kullaniliyor, atiklar nereye gidiyor, havadan, sudan nasil destek aliyorum ve bunlarin degerleri nedir? Bunlari çikartmalidir ki verimi iyilestirebilsin” dedi.
“Fotovoltaik enerji sistemleri: Yeni nesil uygulamalar ve yeni nesil çözümler” konulu oturumda konusan Ege Üniversitesi Günes Enerjisi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Mete Çubukçu, fotovoltaik sektörünün Türkiye’de 2017 yilindan itibaren gelismeye basladigini ve 2035’lere kadar simdiye kadar yapilan uygulamalarin kat kat arttigini görecegimizi belirterek, “Karbon ayak izi ve sera gazi salinimi artik hepimiz için çok önemli. Ülkemizin de üye oldugu Paris Iklim Anlasmasi’na üye olan ülkelerin Iklim nötr olma gibi bir hedefi var. Bu yüzden biz artik enerji üretim kapasitesinin yaninda karbon emisyonunu özellikle gösteriyoruz. Türkiye’nin toplam da 565 milyon ton gibi bir salimi var. Bunun 138 milyon tonu elektrik üretiminden geliyor. Yani elektrik üretimi toplam karbon saliminin neredeyse yarisini olusturuyor. Bu üretimin yarisi fosil kaynakli, büyük çogunlugu ise hidroelektrik santrallerden saglaniyor. Hidroelektrik santralleri yenilenebilir enerji olarak kabul edersek ülkemizdeki enerji üretiminin yüzde 56’si yenilenebilir enerji kapasitesine sahipmis gibi görünüyor. Bu durumda yenilenebilir enerjinin karbon ayak izinin ne kadar az oldugunu görüyoruz. Yani iklim nötr olma hedefinde kesinlikle yenilenebilir enerjiye öncelik vermeliyiz” ifadelerine yer verdi.
Kaynak: İHA
IZODER Yönetim Kurulu Baskan Yardimcisi Ertugrul Sen, Türkiye’de enerji verimliliginin tarihi ve Ulusal Enerji Eylem Plani’ndan bahsederek, “Enerji verimliligi ve enerji tasarrufu kavramlari birbirlerine yakin gözükse de çiktilari itibari ile birbirlerinden farkliliklar göstermektedir. Örnegin; oturmadigimiz alanlarla isiklari söndürelim, ama oturdugumuz alanda da verimliligi saglamak için verimli ampuller kullanip tasarruf yapalim. Isitma ve sogutmada kullandigimiz klimalarda da ayni durum söz konusu. Ülkemize baktigimiz zaman enerjinin en fazla kullanildigi alanlardan ilki binalar, ikincisi sanayi. Biz enerji konusunda disa bagimli bir ülkeyiz. Dolayisiyla verimlilik bu noktada önem arz ediyor. Sanayicilerimizin rekabetin yaninda artik uluslararasi birtakim mevzuatlara göre tasimasi gereken sorumluluklari var. Özellikle ihracat yapan sanayicilerimiz 2026 yilindan itibaren Avrupa Yesil Mutabakat Anlasmasi kapsaminda sinirda karbon vergisi ödemek durumunda. Bu nedenle almamiz gereken acil önlemler var” diye konustu.
ECOBUILD Yesil Binalar Uzmani Murat Dogru, “8.5 milyar dünya nüfusu, insanoglunu artik sürdürülebilir, sifir karbon, döngüsel ekonomiye dönmeye zorlamaya basladi.
Bu kapsamda, pazarlar, ülkemiz sanayisinden talep etmeye basladi.
Dünyada iklim degisikliginin uzun vadede bilinmeyen etkileri de oldugu için insanlar ülkeler bununla ilgili kaçinilmaz birtakim girisimlere basladi.
Iklim degisikligi konusunda sanayimiz ve kurumlarimizin hedefleri olmasi ve aksiyon almasi gerekiyor. Sanayi bölgelerinin 2053’e kadar büyük olan emisyon kaynaklarini sifirlamasi gerekiyor. Türk sanayisi, 5 tane temel performans alaninda sürdürülebilir binalar ve sanayi bölgelerine geçmek zorunda” seklinde konustu.
Yasar Üniversitesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Arif Hepbasli ise “Sanayici; enerjiyi azaltacak, tekrar çevirecek, tekrar kullanacak, tekrar amacini gözden geçirecek ve entegrasyon yapacak. Bir sistemde toplam verimlilige bakacak, nasil arttiririm, hangi sistemle üretmem lazim? Sanayici bunun için ölçme, izleme ve maksimizasyon yapmali. Harita çikartmali, yönetmelikleri bilecek ve bunlari sistemine adapte edecek. Standart, norm, kural, yönerge kelimeleri arasindaki arki bilecek, inovasyonu önemseyecek. Sürdürülebilirligi göz ardi etmeyecek, önlem alacak, depolamayi bilecek. Degerlendirme yapacak, tetkik edecek, uzmanlardan yararlanacak, iyilestirmeye önem verecek. Ben fabrikami kurdum, kar ediyorum deyip yan gelip yatmayacak. Sanayicilerde üretim haritasi var ama enerji haritasi yok. Enerji haritan olursa fabrikada hangi enerji kaynaklarini kullaniyorum, bu enerji nerede kullaniliyor, atiklar nereye gidiyor, havadan, sudan nasil destek aliyorum ve bunlarin degerleri nedir? Bunlari çikartmalidir ki verimi iyilestirebilsin” dedi.
“Fotovoltaik enerji sistemleri: Yeni nesil uygulamalar ve yeni nesil çözümler” konulu oturumda konusan Ege Üniversitesi Günes Enerjisi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Mete Çubukçu, fotovoltaik sektörünün Türkiye’de 2017 yilindan itibaren gelismeye basladigini ve 2035’lere kadar simdiye kadar yapilan uygulamalarin kat kat arttigini görecegimizi belirterek, “Karbon ayak izi ve sera gazi salinimi artik hepimiz için çok önemli. Ülkemizin de üye oldugu Paris Iklim Anlasmasi’na üye olan ülkelerin Iklim nötr olma gibi bir hedefi var. Bu yüzden biz artik enerji üretim kapasitesinin yaninda karbon emisyonunu özellikle gösteriyoruz. Türkiye’nin toplam da 565 milyon ton gibi bir salimi var. Bunun 138 milyon tonu elektrik üretiminden geliyor. Yani elektrik üretimi toplam karbon saliminin neredeyse yarisini olusturuyor. Bu üretimin yarisi fosil kaynakli, büyük çogunlugu ise hidroelektrik santrallerden saglaniyor. Hidroelektrik santralleri yenilenebilir enerji olarak kabul edersek ülkemizdeki enerji üretiminin yüzde 56’si yenilenebilir enerji kapasitesine sahipmis gibi görünüyor. Bu durumda yenilenebilir enerjinin karbon ayak izinin ne kadar az oldugunu görüyoruz. Yani iklim nötr olma hedefinde kesinlikle yenilenebilir enerjiye öncelik vermeliyiz” ifadelerine yer verdi.