Yumurtada Yeni Tehlike Açiklamasi Nitrofuran
Tayvan’a ihraç edilen yumurtada kanserojen madde tespit edildigi iddialarinin ardindan yumurtayla ilgili tartismalar yeniden gündeme geldi. Istanbul Aydin Üniversitesi Gida Teknolojisi Program Baskani Dr. Ögretim Üyesi Ayla Ünver Alçay konu ile ilgili açiklamalarda bulundu.
Tayvan’a ihraç edilen toplam 127,62 ton yumurtada insan sagligina zararli kanserojen "nitrofuran" madde tespit edildigi iddialarinin ardindan Tayvan, Türkiye’den yumurta alimlari haziran sonunda durdurdugunu açiklamisti. Yumurtalar imha edilirken Tarim ve Orman Bakanligi da iddialara iliskin inceleme baslatmisti.
Konu ile ilgili bilgi veren Istanbul Aydin Üniversitesi Gida Teknolojisi Program Baskani Dr. Ögretim Üyesi Ayla Ünver Alçay, "Tayvan’da tespit edilen nitrofuran maddesi genis spektrumlu bir antibiyotik sinifidir. Nitrofuranlar, 60 yildan fazladir kullanilan sentetik genis spektrumlu antibakteriyel ve antiparaziter ilaçlardir. Vücutta bu metabolitlerinin birikimi hem insanlar hem de hayvanlar için ciddi saglik tehlikeleri olusturabilir. Nitrofuranlarin Avrupa Birligi’nde gida üreten hayvanlarda kullanimina izin verilmemistir. Ülkemizde ise yumurta elde edilen tavuklar dâhil gida elde edilmek amaciyla yetistirilen hayvanlarda kullanimi yasaklidir. Kullanimina dair tespit olmasi durumunda 5996 sayili “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sagligi, Gida ve Yem Kanunu” kapsaminda islem uygulanmaktadir" dedi.
Ayla Ünver Alçay, nitrofuran maddesinin hayvanlarin büyümesini tesvik etmek, kümes hayvanlarini tedavi etmek ve suda yasayan hayvanlarin gastrointestinal sistem hastaliklarini ve deri hastaliklarini tedavide düsük maliyetli olmasi, iyi etkinlik göstermesi nedeniyle asiri veya yasa disi eklenmesi vakalarina siklikla rastlandigini belirtti.
"Kanseri tetikliyor"
1950’li yillarda piyasaya sürülen nitrofuranlarin kullanilmasi hormonal sistem bozukluklarina ve kansere yol açtigi belirten Dr. Ayla Ünver Alçay, “1995 yilindan itibaren Avrupa Birligi, Amerika Birlesik Devletleri, Çin, Japonya ve diger birçok ülke birbiri ardina nitrofuran antibiyotiklerin gida amaçli kullanilan hayvanlarda kullanimini yasaklayan yasa ve yönetmelikler çikarmistir. Avrupa Birligi ülkelerinde hayvancilik sektöründe nitrofuran grubu antibiyotiklerin kullanimini 2006 tarihinden itibaren bütünüyle yasaklanmistir. Bu yasaklamayi takiben ülkemizde de bu karar alinmistir. Türkiye’de de antibiyotik büyütme faktörlerinin tümünün kullanimi 21 Ocak 2006 tarih ve 26056 sayili Resmî Gazetede yayinlanan teblig ile yasaklanmistir.” ifadelerini kullandi.
Nitrofuranlarin hayvan vücudunda proteine bagli bilesikler formunda haftalarca, hatta belki de aylarca stabil kaldigini belirten Dr. Alçay, “Ana ilaçlar in vivo olarak hizla metabolize olmasina ragmen doku proteinlerine kompleksler halinde baglanan metabolitler daha fazla metabolize edilemez ve bu da vücutta büyük miktarda metabolit kalmasina neden olur. Arastirmalar vücutta biriken metabolik komplekslerin kanseri tetikleyebilecegini ve hayvan sagligini etkileyebilecegini göstermistir” dedi.
Hayvan vücudundaki metabolitlerin, depolama ve geleneksel pisirme sirasinda nispeten kararli oldugunu belirten Dr. Alçay, “Haslama, izgara, mikrodalga gibi pisirme yöntemleri ile bu kalintilari parçalamak zordur. Bu nedenle, nitrofuran ilaçlari ve bunlarin gidadaki metabolit kalintilarinin siki bir sekilde izlenmesi ve tespit edilmesi gerekmektedir. Hayvan hastaliklarinin kontrolünde ve tedavisinde nitrofuranlarin etkinligi ve düsük maliyeti nedeniyle, vicdansiz tüccarlar açik yasaga karsi gelerek yasa disi olarak kullanmaya devam etmektedir” diyerek konunun önemine dikkat çekti.
“Antibiyotiklere dirençli bakterilerin gelismesine neden oluyor”
Deney hayvanlarinda yapilan arastirmalar neticesinde sagliga zararlari etkilere rastlandigini söyleyen Dr. Alçay, “Nitrofurazon aliminin dogrudan bir sonucu olarak kanserojen aktiviteye dair net kanitlar gösterilmistir. Yenilebilir dokulardaki kanserojen kalintilar nedeniyle birçok ülkede (Avrupa Birligi, ABD, Avustralya, Filipinler, Tayland, Brezilya ve Kanada) yasaklanmistir. Kronik toksisite ve karsinojenisite çalismalarinda, furazolidon disi deney farelerinde habis meme tümörlerini, yumurtaliklardaki tümörlerini, erkek ve disi farelerde bronsiyal adenokarsinomlari ve erkek siçanlarda nöral astrositomlari indüklemistir. Ayni zamanda deney fareleri üzerinde önemli üreme etkilerine sahip oldugu da saptanmistir. Genel olarak deney fareleri daha az yavru vermis, ortalama yavru sayisinda büyük bir azalma ve düsük dogum agirliklari kaydedilmistir. Arastirmalarla erkek ve disi farelerde olumsuz üreme etkilerinin ortaya çiktigi sonucuna varmistir. Insan çalismalarinda ise furazolidon ve nitrofurantoinin oral uygulamasi, özellikle mide bulantisi, kusma ve karin agrisi gibi bazi reaksiyonlara, alerjik reaksiyonlara ve hemolitik anemiye, alerjik reaksiyonlara yol açabilecegi belirlenmistir. Epidemiyolojik çalismalar yalnizca nitrofurantoin ile tedavi edilen hastalar için rapor edilmistir ve yetiskinlerde sinir sistemi kanserleri, ilaca bagli karaciger hasari ve böbrek yetmezligi olan hastalarda artmis pulmoner advers olay riski ile iliskiler bulunmustur” dedi.
Diger önemli bir risk faktörünün antibiyotik direnci konusu oldugunu belirten Alçay, “Antibiyotikler özellikle kitlesel ya da endüstriyel hayvan yetistiriciliginde büyümeyi hizlandirmak için hayvanlarin yedigi yemi hizla ete dönüstürmesini, yani hizla kilo almalarini saglamak için kullanilmakta ancak bu antibiyotikler hayvanlarin et, süt, yumurta gibi ürünlerinde kalinti birakmaktadir. Bunlari yedigimizde antibiyotikleri tüketmis oluyoruz. Bu sekilde antibiyotik kalintilarina maruz kalmak antibiyotiklere dirençli bakterilerin gelismesine yol açiyor ve bu nedenle de ihtiyaç duyuldugunda enfeksiyon hastaliklarinin tedavi edilememesine neden oluyor. Antibiyotik direnci, mevcut antibiyotiklerin etkinligini giderek daha da azaltan insan sagligina yönelik en önemli küresel tehditlerden biridir" ifadelerini kullandi.
“Ülkemizde denetimler artirilmali”
Türkiye’den ihraç edilen yumurtalarda nitrofuran tespit edilmis olmasi, bu sorunun yurt içinde tüketilen yumurtalarda da var olabileceginin bir göstergesi oldugunu belirten Dr. Alçay, "Üstelik sadece yumurtada degil sözü geçen kanatli etleri, karides, bal, su ürünleri gibi tüm ürünlerin tamami için bir risk oldugunu göstermektedir. Nitrofuranlari belirlemek için birçok hassas ve etkili tespit yöntemi gelistirilmistir. Hayvansal gidalarda bu kalintilarin varligini belirlemek için sivi kromatografisi ve Kütle Spektrometrisi gibi analitik yöntemler kullanilir. Ülkemizde bu analizler akredite laboratuvarlar tarafindan yapilmaktadir. Türkiye’de bu konuda daha fazla denetimler yapilmali, bir izleme sistemi kurulmali ve hatta bu firmalar basin yoluyla halka afise edilmelidir" dedi.
Kaynak: İHA
Konu ile ilgili bilgi veren Istanbul Aydin Üniversitesi Gida Teknolojisi Program Baskani Dr. Ögretim Üyesi Ayla Ünver Alçay, "Tayvan’da tespit edilen nitrofuran maddesi genis spektrumlu bir antibiyotik sinifidir. Nitrofuranlar, 60 yildan fazladir kullanilan sentetik genis spektrumlu antibakteriyel ve antiparaziter ilaçlardir. Vücutta bu metabolitlerinin birikimi hem insanlar hem de hayvanlar için ciddi saglik tehlikeleri olusturabilir. Nitrofuranlarin Avrupa Birligi’nde gida üreten hayvanlarda kullanimina izin verilmemistir. Ülkemizde ise yumurta elde edilen tavuklar dâhil gida elde edilmek amaciyla yetistirilen hayvanlarda kullanimi yasaklidir. Kullanimina dair tespit olmasi durumunda 5996 sayili “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sagligi, Gida ve Yem Kanunu” kapsaminda islem uygulanmaktadir" dedi.
Ayla Ünver Alçay, nitrofuran maddesinin hayvanlarin büyümesini tesvik etmek, kümes hayvanlarini tedavi etmek ve suda yasayan hayvanlarin gastrointestinal sistem hastaliklarini ve deri hastaliklarini tedavide düsük maliyetli olmasi, iyi etkinlik göstermesi nedeniyle asiri veya yasa disi eklenmesi vakalarina siklikla rastlandigini belirtti.
"Kanseri tetikliyor"
1950’li yillarda piyasaya sürülen nitrofuranlarin kullanilmasi hormonal sistem bozukluklarina ve kansere yol açtigi belirten Dr. Ayla Ünver Alçay, “1995 yilindan itibaren Avrupa Birligi, Amerika Birlesik Devletleri, Çin, Japonya ve diger birçok ülke birbiri ardina nitrofuran antibiyotiklerin gida amaçli kullanilan hayvanlarda kullanimini yasaklayan yasa ve yönetmelikler çikarmistir. Avrupa Birligi ülkelerinde hayvancilik sektöründe nitrofuran grubu antibiyotiklerin kullanimini 2006 tarihinden itibaren bütünüyle yasaklanmistir. Bu yasaklamayi takiben ülkemizde de bu karar alinmistir. Türkiye’de de antibiyotik büyütme faktörlerinin tümünün kullanimi 21 Ocak 2006 tarih ve 26056 sayili Resmî Gazetede yayinlanan teblig ile yasaklanmistir.” ifadelerini kullandi.
Nitrofuranlarin hayvan vücudunda proteine bagli bilesikler formunda haftalarca, hatta belki de aylarca stabil kaldigini belirten Dr. Alçay, “Ana ilaçlar in vivo olarak hizla metabolize olmasina ragmen doku proteinlerine kompleksler halinde baglanan metabolitler daha fazla metabolize edilemez ve bu da vücutta büyük miktarda metabolit kalmasina neden olur. Arastirmalar vücutta biriken metabolik komplekslerin kanseri tetikleyebilecegini ve hayvan sagligini etkileyebilecegini göstermistir” dedi.
Hayvan vücudundaki metabolitlerin, depolama ve geleneksel pisirme sirasinda nispeten kararli oldugunu belirten Dr. Alçay, “Haslama, izgara, mikrodalga gibi pisirme yöntemleri ile bu kalintilari parçalamak zordur. Bu nedenle, nitrofuran ilaçlari ve bunlarin gidadaki metabolit kalintilarinin siki bir sekilde izlenmesi ve tespit edilmesi gerekmektedir. Hayvan hastaliklarinin kontrolünde ve tedavisinde nitrofuranlarin etkinligi ve düsük maliyeti nedeniyle, vicdansiz tüccarlar açik yasaga karsi gelerek yasa disi olarak kullanmaya devam etmektedir” diyerek konunun önemine dikkat çekti.
“Antibiyotiklere dirençli bakterilerin gelismesine neden oluyor”
Deney hayvanlarinda yapilan arastirmalar neticesinde sagliga zararlari etkilere rastlandigini söyleyen Dr. Alçay, “Nitrofurazon aliminin dogrudan bir sonucu olarak kanserojen aktiviteye dair net kanitlar gösterilmistir. Yenilebilir dokulardaki kanserojen kalintilar nedeniyle birçok ülkede (Avrupa Birligi, ABD, Avustralya, Filipinler, Tayland, Brezilya ve Kanada) yasaklanmistir. Kronik toksisite ve karsinojenisite çalismalarinda, furazolidon disi deney farelerinde habis meme tümörlerini, yumurtaliklardaki tümörlerini, erkek ve disi farelerde bronsiyal adenokarsinomlari ve erkek siçanlarda nöral astrositomlari indüklemistir. Ayni zamanda deney fareleri üzerinde önemli üreme etkilerine sahip oldugu da saptanmistir. Genel olarak deney fareleri daha az yavru vermis, ortalama yavru sayisinda büyük bir azalma ve düsük dogum agirliklari kaydedilmistir. Arastirmalarla erkek ve disi farelerde olumsuz üreme etkilerinin ortaya çiktigi sonucuna varmistir. Insan çalismalarinda ise furazolidon ve nitrofurantoinin oral uygulamasi, özellikle mide bulantisi, kusma ve karin agrisi gibi bazi reaksiyonlara, alerjik reaksiyonlara ve hemolitik anemiye, alerjik reaksiyonlara yol açabilecegi belirlenmistir. Epidemiyolojik çalismalar yalnizca nitrofurantoin ile tedavi edilen hastalar için rapor edilmistir ve yetiskinlerde sinir sistemi kanserleri, ilaca bagli karaciger hasari ve böbrek yetmezligi olan hastalarda artmis pulmoner advers olay riski ile iliskiler bulunmustur” dedi.
Diger önemli bir risk faktörünün antibiyotik direnci konusu oldugunu belirten Alçay, “Antibiyotikler özellikle kitlesel ya da endüstriyel hayvan yetistiriciliginde büyümeyi hizlandirmak için hayvanlarin yedigi yemi hizla ete dönüstürmesini, yani hizla kilo almalarini saglamak için kullanilmakta ancak bu antibiyotikler hayvanlarin et, süt, yumurta gibi ürünlerinde kalinti birakmaktadir. Bunlari yedigimizde antibiyotikleri tüketmis oluyoruz. Bu sekilde antibiyotik kalintilarina maruz kalmak antibiyotiklere dirençli bakterilerin gelismesine yol açiyor ve bu nedenle de ihtiyaç duyuldugunda enfeksiyon hastaliklarinin tedavi edilememesine neden oluyor. Antibiyotik direnci, mevcut antibiyotiklerin etkinligini giderek daha da azaltan insan sagligina yönelik en önemli küresel tehditlerden biridir" ifadelerini kullandi.
“Ülkemizde denetimler artirilmali”
Türkiye’den ihraç edilen yumurtalarda nitrofuran tespit edilmis olmasi, bu sorunun yurt içinde tüketilen yumurtalarda da var olabileceginin bir göstergesi oldugunu belirten Dr. Alçay, "Üstelik sadece yumurtada degil sözü geçen kanatli etleri, karides, bal, su ürünleri gibi tüm ürünlerin tamami için bir risk oldugunu göstermektedir. Nitrofuranlari belirlemek için birçok hassas ve etkili tespit yöntemi gelistirilmistir. Hayvansal gidalarda bu kalintilarin varligini belirlemek için sivi kromatografisi ve Kütle Spektrometrisi gibi analitik yöntemler kullanilir. Ülkemizde bu analizler akredite laboratuvarlar tarafindan yapilmaktadir. Türkiye’de bu konuda daha fazla denetimler yapilmali, bir izleme sistemi kurulmali ve hatta bu firmalar basin yoluyla halka afise edilmelidir" dedi.