Ulu Cami'deki Yilan Figürü 4 Farkli Hikayesiyle Turistlerin Dikkatini Çekiyor
Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan ve ayni zamanda Islam alemi için 5. Harem-i Serifi olarak kabul edilen Diyarbakir Ulu Caminde yilan hikayesi birçok yerli ve yabanci turistin dikkatini çekiyor.

Ulu Cami ile ilgili çok sayida hikaye ve efsanenin anlatildigi konulardan biri olan yilan hikayesidir. Diyarbakir Ulu Cami’de Diyanet Isleri Baskanliginin görevlendirdigi gönüllü rehberlik yapan Yaser Aydin, cami içerisinde bulunan yilan figürünün 4 farkli hikayesinin oldugunu söyledi.
Cami içerisinde bulunan Mesudiye Medresesinde zamaninda tip bilimiyle ugrasildigindan dolayi yilan figürünün 4 farkli yorum arasinda en mantiklisinin eczaciligi isaret ettigini dile getiren Aydin, “Halk arasinda yayginlik kazanan, bizim de dikkatini çektigimiz önemli bir hikayenin Diyarbakir’da Ulu Caminin oldugunu söyleyebiliriz. Gelen yerli turistler özellikle Ulu Camiyi ziyaret ettiklerinde hemen avluda ilk baktiklari yerlerin basinda yilan figürünün oldugu yeri söyleyebiliriz. Tabi yerli turistler bir hikayeyle dikkatlerini metal yilan figürüne yönlendirirler. Hikayeye odaklanacak olursak, zamanini tam olarak tarihlendiremiyoruz” dedi.
4 farkli yorumu açiklayan Aydin, sunlari kaydetti:
“Birinci yorum; bir velinin Ulu Cami avlusu içerisinde namaz kildigini ve bu esnada iblisin yilan suretine girip kendisine zarar vermek istedigi sirada o yilanin demire dönüstügü hikayesiyle ziyaretçilerin Diyarbakir Ulu Camine geldiklerini görüyoruz. Ikinci yorum, demirin disaridan görünen kismi paratoner görevi görmüs olmasi, simsek savar görevini üslendigini söyleyenler var. Tabi demirin topraga uzanan bir yönünün oldugu, simsek çaktigi zaman topraga iletildigini söyleyenler var. Üçüncüsü, Diyarbakir sert ve karasal iklime sahiptir. Yaz mevsimi yagislarin az olmasi hasebiyle kurak olur kurak olmasiyla birlikte akrepler çok olur. Bir âlimin buradaki ibadet yapanlara akreplerin zarar vermemesi adina onu tilsimlayip oraya biraktigi yorumu da yapilir. Dördüncü tutarli olan yorum ise bu oldugunu düsünüyorum; Artuklular döneminde açilan Mesudiye Medresesini görüyoruz. Diyarbakir Ulu Cami avlusunda. Medresede birçok ilimlerin egitimlerinin verildigini görüyoruz. Astronomiden, cografyaya, tip, eczacilik gibi birçok ilim dallarini burada verildigini görüyoruz. Bu egitimler verilirken birçok bitkide ne tür faydalar olduguyla alakali dip notlar paylasilir. Bununla beraber yilanin panzehrinden ilaç üretilir. Buraya konulan figürün ise onu tanitan bir sembol oldugu vurgusu daha tutarli oldugunu düsünüyorum” diye konustu.
Ziyaretçilerin de dördüncü hikayeyi en tutarli buldugunu ifade eden Aydin, “Genelde ziyaretçilerimizi gördügümde yanlarina gidip bu son görüsü onlarla paylasiyorum. Bahsedildigi sekilde üç yorumun dogru oldugunu kabul edecek olursak o figürün orada bulunmamasi gerekiyor. Daha özenli daha hassas bir yerde muhafaza edilmesi gerekiyor. Bu anlamda sizce bu dogru olabilir mi? Böyle bir sey olsaydi devletimiz onu en hassas müzede korurdu. Sonuçta önemli bir olay ve hikaye. Ancak esasli önemli yorum burada medresenin egitim verdigi süreç içerisinde Artuklular döneminde 1183’te tip alaninda ve eczacilik ilimleri verildiginde yilanin panzehrinden ilaç üretildigi ve yilanin da onu tanitan bir sembol veya simge oldugu vurgusunu yaptiktan sonra ‘evet bu daha saglikli ve mantikli yorum’ diyen ziyaretçilerimiz çok oldu” ifadelerinde bulundu.
