'Afro Kibrislilar Açiklamasi Afrikali Degil, Kibrisli'
Yüzyillardir Kibris adasinda yasayan ve Kibris’in kültürel çesitliligin en önemli parçalarindan biri olarak toplum yasaminin her alaninda varlik gösteren Afro Kibrislilarin tarihsel kökeni ve yasadiklari sorunlar Yakin Dogu Üniversitesinde düzenlenen panelde konusuldu.
Kibris Adasi’nin Osmanli Imparatorlugu yönetiminde oldugu yillarda; Nijer, Libya, Kenya, Sudan, Misir, Fas, Etiyopya gibi ülkelerden gelerek adaya yerlesen Afrika kökenli Kibrislilar (Afro Kibrislilar) günümüzde kültürel çesitliligin en önemli motiflerinden birini olusturmaya devam ediyor. Yakin Dogu Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi ile Kibris Arastirmalari Merkezi is birliginde düzenlenen panelde, kendisi de Afro Kibrislilardan olan arastirmaci ve sanatçi Serap Kanay, Afrika kökenli Kibrislilar hakkinda çarpici bilgiler paylasti.
Yakin Dogu Üniversitesi Atatürk Egitim Fakültesi Halk Bilimi Ana Bilim Dali Baskani Doç. Dr. Burak Gökbulut’un baskanligini üstlendigi paneli, Mütevelli Heyeti Baskani Danismani da olan Yakin Dogu Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi Baskani Prof. Dr. Evren Hinçal, Kibris Arastirmalari Merkezi Baskani ve Yakin Dogu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Sevket Öznur’un yani sira pek çok akademisyen, ögrenci ve katilimci takip etti.
Afro Kibrislilar çogunlukla Türk tarafinda yasiyor
Tarihsel süreçte, Afrika kökenli insanlarin Kibris’a yerlesmeye baslamasi Roma dönemi ve sonrasinda Venedikliler dönemine kadar dayaniyor. Kanay’in görüsüp konustugu kaynak kisilerden edindigi bilgilere göre ise asil yogunluk 1700’lü yillardan itibaren basliyor. Bu dönemde adaya gelen Afro Kibrislilar, aradan geçen yüzyillar boyunca yasadiklari adada yerli halkla tamamen iç içe geçti.
Afro Kibrislilarin akademisyen, sanatçi, yazar, sporcu, polis, ögretmen, esnaf, çiftçi ve daha pek çok meslek grubunda varlik gösterdigini vurgulayan Serap Kanay, “Su an da her yerde variz ve birçok iste çalisiyoruz” diyor. Kanay, Afro Kibrislilarin büyük bir çogunlugunun günümüzde adanin kuzeyinde yasadigini söylüyor. Afro Kibrislilarin en yogun yasadigi bölgeler olarak ise Mesarya, Magusa, Inönü, Lefke, Serhatköy, Bostanci, Köprülü, Yalova, Bostanci gibi bölgeler öne çikiyor.
Afrikali degil, Kibrisli
Kendisini ‘Türkçe konusan Kibrisli siyah kadin sanatçi’ olarak tanimlayan Serap Kanay, panelin gerçeklestigi salona aile agacini yansitarak, kisisel deneyimlerinden de söz etti. Kanay, Afrika kökenli Kibrislilarin yasamlari ile ilgili de bilgiler verdi. Evlilikler yoluyla, yerli halkla kaynasildigini söyleyen Kanay, adada yasayan 100’ü askin Afrika kökenli Kibrisliyla röportaj yaparak hazirladigi üç kitabi yakin zamanda yayimlayarak tarihe not düsmeye hazirlandigini da söyledi.
Arastirmaci Kibrisli oldugunu ama Afrikali kökenleriyle de gurur duydugunu, ama adaya yeni yerlesen Afrikali insanlardan da farkli bir konumda olduklarinin altini çizdi.
Annesine yapilan DNA testinde, annesinin Sudan’dan, babasina ve kendisine yapilan test sonucunda ise Afrika’nin farkli bölgelerinden geldiklerinin belirlendigini söyleyen Kanay, atalarinin adaya gelisinin üzerinden yüzyillar ve kusaklar geçtigini hatirlatarak ‘Kökleri Afrika’ya uzanan, Kibrislilar olduklarini’ belirtti.
“Geçmisten günümüze dünyada çok kültürlülük ve büyük bir dolasim var. Herkes nereden geldigini ve geçmisini bilmeli” diyen Kanay, sürdürdügü sözlü tarih çalismalarinin da bu düsünceden beslendigini söyledi.
Konusmasinin sonunda, siklikla karsilastigi “Kimlerdensin a kizim?” sorusunun körükledigi “merak” duygusuyla bu arastirmalara basladigini söyleyen Kanay, “Ingiltere’de yasadigim dönemde dedemin ölümünün ardindan kökenlerime olan merakim artti ve bunun üzerine arastirma yapmak için Kibris’a geri döndüm. Bu arastirmalar beni çok zenginlestirdi. Biz kimiz, nereliyiz ve neler yapiyoruz? Artik biliyor ve herkesle paylasiyorum, bu nedenle çok huzurluyum. Öteki olarak yasamak beni çok özgürlükçü kildi” dedi.
Irkçilik her yerde!
Panelin soru cevap bölümünde, Kibris’ta irkçilik olup olmadigi ile ilgili de yogun tartismalar yasandi. Günlük yasamda üzerinde çok fazla düsünülmeden kullanilan pek çok ifade ve davranisin irkçiligi olaganlastirdina dikkat çeken Kanay, siyah bireyler için kullanilan ve halk diline yerlesen “halayik, arap, zenci, siyahi, negro” ve benzer kelimelerin kullanilmasinin, nefret içermiyor olsa bile irkçilik oldugunu vurguladi.
Bu kelimelerin günlük dilden tamamen çikarilmasi için mücadele ettiklerini belirten Kanay, “Özellikle ‘halayik’ kelimesi hiç de sevecen bir terim degildir. Bu ifade tarihte horlanan, kötü davranilan, irzina dahi geçilebilen kadin kölelere verilen bir isimdi. Arap, halayik gibi kelimeler aslinda ugranilan irkçiligin bir uzantisidir” ifadesini kullandi.
Kaynak: İHA
Yakin Dogu Üniversitesi Atatürk Egitim Fakültesi Halk Bilimi Ana Bilim Dali Baskani Doç. Dr. Burak Gökbulut’un baskanligini üstlendigi paneli, Mütevelli Heyeti Baskani Danismani da olan Yakin Dogu Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi Baskani Prof. Dr. Evren Hinçal, Kibris Arastirmalari Merkezi Baskani ve Yakin Dogu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Sevket Öznur’un yani sira pek çok akademisyen, ögrenci ve katilimci takip etti.
Afro Kibrislilar çogunlukla Türk tarafinda yasiyor
Tarihsel süreçte, Afrika kökenli insanlarin Kibris’a yerlesmeye baslamasi Roma dönemi ve sonrasinda Venedikliler dönemine kadar dayaniyor. Kanay’in görüsüp konustugu kaynak kisilerden edindigi bilgilere göre ise asil yogunluk 1700’lü yillardan itibaren basliyor. Bu dönemde adaya gelen Afro Kibrislilar, aradan geçen yüzyillar boyunca yasadiklari adada yerli halkla tamamen iç içe geçti.
Afro Kibrislilarin akademisyen, sanatçi, yazar, sporcu, polis, ögretmen, esnaf, çiftçi ve daha pek çok meslek grubunda varlik gösterdigini vurgulayan Serap Kanay, “Su an da her yerde variz ve birçok iste çalisiyoruz” diyor. Kanay, Afro Kibrislilarin büyük bir çogunlugunun günümüzde adanin kuzeyinde yasadigini söylüyor. Afro Kibrislilarin en yogun yasadigi bölgeler olarak ise Mesarya, Magusa, Inönü, Lefke, Serhatköy, Bostanci, Köprülü, Yalova, Bostanci gibi bölgeler öne çikiyor.
Afrikali degil, Kibrisli
Kendisini ‘Türkçe konusan Kibrisli siyah kadin sanatçi’ olarak tanimlayan Serap Kanay, panelin gerçeklestigi salona aile agacini yansitarak, kisisel deneyimlerinden de söz etti. Kanay, Afrika kökenli Kibrislilarin yasamlari ile ilgili de bilgiler verdi. Evlilikler yoluyla, yerli halkla kaynasildigini söyleyen Kanay, adada yasayan 100’ü askin Afrika kökenli Kibrisliyla röportaj yaparak hazirladigi üç kitabi yakin zamanda yayimlayarak tarihe not düsmeye hazirlandigini da söyledi.
Arastirmaci Kibrisli oldugunu ama Afrikali kökenleriyle de gurur duydugunu, ama adaya yeni yerlesen Afrikali insanlardan da farkli bir konumda olduklarinin altini çizdi.
Annesine yapilan DNA testinde, annesinin Sudan’dan, babasina ve kendisine yapilan test sonucunda ise Afrika’nin farkli bölgelerinden geldiklerinin belirlendigini söyleyen Kanay, atalarinin adaya gelisinin üzerinden yüzyillar ve kusaklar geçtigini hatirlatarak ‘Kökleri Afrika’ya uzanan, Kibrislilar olduklarini’ belirtti.
“Geçmisten günümüze dünyada çok kültürlülük ve büyük bir dolasim var. Herkes nereden geldigini ve geçmisini bilmeli” diyen Kanay, sürdürdügü sözlü tarih çalismalarinin da bu düsünceden beslendigini söyledi.
Konusmasinin sonunda, siklikla karsilastigi “Kimlerdensin a kizim?” sorusunun körükledigi “merak” duygusuyla bu arastirmalara basladigini söyleyen Kanay, “Ingiltere’de yasadigim dönemde dedemin ölümünün ardindan kökenlerime olan merakim artti ve bunun üzerine arastirma yapmak için Kibris’a geri döndüm. Bu arastirmalar beni çok zenginlestirdi. Biz kimiz, nereliyiz ve neler yapiyoruz? Artik biliyor ve herkesle paylasiyorum, bu nedenle çok huzurluyum. Öteki olarak yasamak beni çok özgürlükçü kildi” dedi.
Irkçilik her yerde!
Panelin soru cevap bölümünde, Kibris’ta irkçilik olup olmadigi ile ilgili de yogun tartismalar yasandi. Günlük yasamda üzerinde çok fazla düsünülmeden kullanilan pek çok ifade ve davranisin irkçiligi olaganlastirdina dikkat çeken Kanay, siyah bireyler için kullanilan ve halk diline yerlesen “halayik, arap, zenci, siyahi, negro” ve benzer kelimelerin kullanilmasinin, nefret içermiyor olsa bile irkçilik oldugunu vurguladi.
Bu kelimelerin günlük dilden tamamen çikarilmasi için mücadele ettiklerini belirten Kanay, “Özellikle ‘halayik’ kelimesi hiç de sevecen bir terim degildir. Bu ifade tarihte horlanan, kötü davranilan, irzina dahi geçilebilen kadin kölelere verilen bir isimdi. Arap, halayik gibi kelimeler aslinda ugranilan irkçiligin bir uzantisidir” ifadesini kullandi.