Ormanda Yetisen Kestaneden 50 Milyar Lira Gelir Elde Edilmesi Hedefleniyor
Kastamonu Orman Bölge Müdürlügü ile Kastamonu Üniversitesi isbirliginde özellikle sahil bölgesinde ormanlarda yapilacak çalismayla kestaneden 50 milyar lira gelir saglanmasi ve Türkiye’nin su anda 50 bin ton olan defne üretiminin de sadece Kastamonu’da 150 bin tona çikarilmasi hedefleniyor.

Orman Bölge Müdürlügü Toplanti Salonu’nda düzenlenen toplantiya Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardimcisi Prof. Dr. Ömer Küçük, Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoglu, KUZKA Genel Sekreteri Serkan Genç, sivil toplum kurulusu temsilcileri ile sektör temsilcileri katildi.
“Kestaneyle ilgili yapilmasi gerekenleri yapsak 50 milyar lira gelir elde ederiz”
Kestaneden 50 milyar lira gelir elde edilebilecegini söyleyen Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoglu, “Kestane konusunda Türkiye’de Kastamonu’dan daha güçlü olan baska bir yer yok. Maalesef var olan kaynagin belki yüzde 10’unu bile degerlendiremiyoruz. Bu kaynaklarin daha verimli bir noktaya gelmesi için planlar yaptik. Mesela 16 bin 500 hektar kestane ormanimiz var. Hiç müdahale görmemis, insanlarin çoktandir gitmedigi bir orman var. Buralara yeni yollar yaptik. Kestane agaçlarini ayni mahalde yetisen kayin, karaçam ve göknar agaçlarinin yok ettigini gördük. Kestane kalin meyveli bir agaç. Sadece taç alanina düsen tohumdan yeni fidan yetisiyor. Düsünün kestaneyi, orman ekosisteminde tüketmeyen canli yok. Insanlar olarak biz de topluyoruz. Çimlenme saglayacaginiz tohum kaynaginiz çesitli sebeplerle tüketiliyor. Bu isin bir tarafi iken diger taraftan son 70 yildir kestanenin basina gelmeyen kalmadi. Mürekkep hastaligi, dal kanseri, bunlarin yok ettigi kestane agaçlarinin yerine iste ayni ekosistemin diger bilesenleri o alani isgal etti. Simdi biz yaptigimiz planlarla üniversitemizin de büyük destegiyle Türkiye’ye örnek olma noktasinda bir adim attik. Geçmisten günümüze kestanenin alanini tekrar kestaneye kazandirmak için yaptigimiz planlar çerçevesinde ormanlara müdahale etmeye basladik. Kestanenin tekrar ayaga kalkmasi için ciddi çalismalar baslattik. Bu konuda da yine insan kaynagina çok ihtiyacimiz var. Tabi bu bir süreç, bu bir kere ormana yapilacak müdahaleyle basarilacak bir sey degil. Belki de 15-20 yilda 5-6 kere müdahale yaparak tekrar kestanenin sahaya hakim olmasini basaracagiz” seklinde konustu.
Kestanenin hem meyvesinin hem çiçeginin çok kiymetli oldugunu belirten Sönmezoglu, “Yeryüzünün en kiymetli bali, sifa kaynagidir. Bu kiymetli kaynak bir baska toplumun elinde olsa gramini bin liraya satar. Ne yazik ki çok az üretiyor, ürettigimizi satmak konusunda da iyi degiliz. Bir yerde üretimi arttirirken ayni anda bunun pazarlamasini yapmak, bunun endüstrisini olusturmak, sanayisini olusturmak da çok önemli. Biz ormancilar olarak ormana yaptigimiz müdahalelerle daha fazla kestane agacini rahata kavusturmak istiyoruz. Etrafini açip kestanenin daha genis tepe yapisi olusturmasini önemsiyoruz. Ayni sekilde kestane kök sistemini en derinlere kadar indirsin ki güçlü bir sekilde ayakta dursun. Hiçbir doga olayi bizim kestaneye zarar veremesin. Rüzgar, kar bunlar bu ekosistemin vazgeçilmez gerçeklikleri. Onun için biz 16 bin 500 hektar kestane ormanlarini bekledigimiz düzeye getirdigimiz zaman sadece kestane meyvesinden 500 milyon TL gelir elde etmemiz mümkün. Bu alanin tamamini bal üretimine uygun hale getirebilsek ve burada bilim adamlarimizla yapacagimiz planlama çerçevesinde her noktaya, ari kovanlari koymak suretiyle 16 bin 500 hektarlik alanin bize verebilecegi kadar bal üretimi yapsak 50 milyar lira gelir elde ederiz. Inanin petrol tükenecek bir kaynaktir ama bu bitkiler, bu agaçlar sürekli olarak bize meyve verir. Onun için sadece kestaneyle ilgili yapilmasi gerekenleri yapsak, emin olun su 16 bin 500 hektar kestane ormaninda Kastamonu’daki 880 bin hektar ormanda elde edecegimiz hasilattan 10 kat daha fazla gelir elde etmemiz mümkün. Bunu da yapmak için mühendis, memur, kamu isçisinin yani sira o kiymeti ayaga kaldiracak insan kaynagima ihtiyaç var. Yine biz devlet olarak elimizden gelen her seyi yapalim. Uygun bal üretim alanlari olusturalim. Oralarda aricilarimizin daha rahat ari kolonilerini yerlestirebilecegi güvenli alanlar olusturalim ama iste bir talep de olmasi gerekiyor. Bu talebin olusmasi için bizler belli yerlerde örnek çalismalar yapiyoruz. Insanlar görsün, bu ise sahip çiksin diye” dedi.
“Su an Türkiye’nin defne üretimi 50 bin ton, sadece Kastamonu’da 150 bin ton defne üretebiliriz”
Türkiye’nin yillik defne üretiminin 50 bin ton oldugunu sadece Kastamonu’dan ise yillik 150 bin ton defne üretilebilecegini belirten Sönmezoglu, “Bölgemizde 10 bin hektar civarinda defne alani oldugunu degerlendiriyoruz. An itibariyla 3 bin 600 hektarlik defne alanini rehabilite edilmesi dogrultusunda planlamalar yaptik ve 4 yildir çalisiyoruz. Bu sene defne üretimimizin 4 bin ton veya biraz daha üstünde gerçeklesmesini bekliyoruz ki 250-300 tonlardan buralara geldik. Su an planlama yaptigimiz alanda biz uygulamalarimizi gerçeklestirebilsek 2 yil dönüsümle defneyi hasat etme imkanimiz olacak. Yapacagimiz çalismalarla alani büyük ölçüde defneye biraktigimiz için defnenin yasadigi çevrede birçok meyve agaci da var. Koca yemis, aliç, elma, armut, kiraz, üvez gibi birçok meyve veren ve çiçek açan agaçlar. Yine kismen kestane. Bu defne üretim alanlari ayni zamanda bal üretecegimiz alanlar da olabilir. Yani çok yönlü gelir elde edeceginiz kiymetli alanlariniz oluyor. 10 bin hektar alanda gerekli rehabilitasyon çalismalarini yapsak yilda 5 bin hektar alanda defne hasadi yapsak, normalde defne su an mevcut sartlarda 3 yilda bir hasat ediliyor ama biz alani defneye büyük ölçüde terk ettigimizde aldigi bol isik sayesinde 2 yilda olgunlasacak. Bizim geçmis tecrübelerimiz uygun bir sekilde rehabilite edilmis bir hektar, defne alanindan 30 ton defne üretmek mümkün. Su an Türkiye’nin defne üretimi 50 bin ton. Sadece Kastamonu’da 150 bin ton defne üretebiliriz. Yilda 15-20 bin ton civarinda defneyi çesitli islemlerden geçirip dünyaya pazarlayan komsumuz Bartin’da bir tesis var. Burada 250 insan çalisiyor. Tüketim ürünleri, çesitli kozmetik ürünler de yapmislar. Simdi tüm bunlari sahil bölgesi için hareketlendirsek su an Kastamonu’nun nüfusu 380 bin, sadece sahile 350-400 bin yeni insanin gelme ihtiyaci olabilir” diye konustu.
“Defnede orman köylüsü kilogram basina 5 TL kazanacak”
Defne üretiminde orman köylüsünün kilogram basina 5 TL kazanacagini söyleyen Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardimcisi Prof. Dr. Ömer Küçük ise, “Bir tarafta kamu yani üretimi yapan, diger tarafta orman emvalini katma degerli ürüne dönüstüren ve istihdam noktasinda kamuyla birlikte birçok kisiye istihdam saglayan ve hammadde oldugu takdirde kapasitesini arttirmak isteyen sektör temsilcileri var. Diger tarafta maalesef bizim her zaman göz ardi ettigimiz ama büyük bir potansiyele sahip oldugumuz odun disi orman ürünleri noktasinda alacak çok yolumuz var. Odun disi orman ürünleri noktasinda dünyadaki pazarin 110-120 milyar dolar civarinda oldugu ifade ediliyor. Türkiye biyoçesitlilik açisindan Avrupa’nin 3’te birine sahip ama bu pastadan aldigimiz pay 1 milyar dolar bile degil. Bunu düsünmemiz lazim. Sahil bölgesinde 800 hektar alanda defne rehabilitasyon çalismasi basladi.
Bu çok degerli bir çalismadir. 800 hektar sonrasinda 2 bin 700 hektara çikarildi ve nihayetinde 5 bin hektar oldu. Defnede orman köylüsü kilogram basina 5 TL kazanacak. Bir günde bir aile bir ton üretebiliyor. Tersine göçü saglayabilecek bir proje. Buna sahip çikmamiz lazim. Biz bunu anlatamiyoruz. Lütfen bu projeye destek olalim. Vatandas olmadan bu üretilmiyor, katma degere dönüsemiyor. Kestane bali üzerinde çalisiyoruz. Kestane balinin degeri ortada. Bunun içinde insan gücü lazim. Fakat sahip oldugumuz potansiyeli hak ettigi üretime getiremedik. Nedeni is gücü. Yapmamiz gerekenler; hammadde tedarikini belli bir noktaya getirmek, sanayinin ihtiyacini karsilamak. Isgücü noktasinda sektörde çalisacak isgücü yetersizligini ortadan kaldirmak. Yeni sanayi alanlarinin ilimize kazandirilmasi. Bu bütün Kastamonu’nun görevi. Hep birlikte olalim, Kastamonu’nun var olan potansiyelini ekonomiye kazandiralim” dedi.
