Cumhurbaskani Erdogan Açiklamasi 'Ne Ukrayna'dan Ne Rusya'dan Vazgeçmeyecegimizi Söylüyoruz'

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, “Rusya’nin Ukrayna topraklarina yönelik saldirisini kabul edilemez görüyor, Ukrayna yönetiminin ve halkinin verdigi mücadeleyi takdir ediyoruz. Kendi milli çikarlarimizdan elbette ödün vermeyecegiz ama bölgesel ve küresel dengeleri de ihmal etmeyecegiz. Ülkemizin son dönemdeki tüm sinamalari gibi Karadeniz’in kuzeyindeki krizi de selametle atlatacagimizdan kimsenin süphesi olmasin” dedi.

Cumhurbaskani Erdogan Açiklamasi 'Ne Ukrayna'dan Ne Rusya'dan Vazgeçmeyecegimizi Söylüyoruz'
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Kabine Toplantisi’nin ardindan millete seslenis konusmasini gerçeklestirdi. Halkin Miraç Kandili’ni tebrik eden Erdogan, "Hayatimizin hayir, hasenat, ibadet ve bereketini çogaltmasi dilegiyle bir kez daha milletimizin ve Islam aleminin Leyle-i Miraci’ni tebrik ediyorum. Dün eski basbakanlarimizdan Milli Görüs Hareketi kurucusu, devlet adami Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamizin 11. yil dönümüydü. Bu vesileyle merhum Erbakan hocamizi rahmetle, minnetle, hasretle yad ediyoruz. Hocamizin sanayide, teknolojide, tarimda, ilimde her alanda bagimsiz, güçlü, müreffeh Türkiye özlemi dogrultusunda verdigi mücadeleden aldigimiz ilhamla bugün de yolumuza devam ediyoruz. Rabbim hocamizi cenneti ve cemaliyle müserref eylesin diyoruz" dedi.

28 Subat gününün yakin tarihte bir baska anlami ve sembolü oldugunu ifade eden Cumhurbaskani Erdogan, "Türkiye’nin 28 Subat 1997 tarihinde 27 Mayis 1960 ile baslayan darbeler silsilesinin yönetimleri itibariyla post modern diye tabir edilen yeni bir yüzü ile karsilasmistir. Dayatmalarin yapildigi, diger taraftan gövde gösterisi için tanklarin sokaklarda yürütüldügü, öte yandan hükümetin agir baskilarla istifaya zorlandigi 28 Subat darbesi tarihimizin kara sayfalarindan biri olarak zihinlere kazinmistir. Kimi siyasetçilerin yani sira bürokrasinin, medyanin, is dünyasinin, sivil toplum kurulusu görünümlü darbe saksakçilarinin destegi ile ortaya çikan 28 Subat vakasi, daha önceki ve sonraki tüm benzer olaylar gibi zaman içinde milli irade tarafindan elbette tasfiye edilmistir. Türkiye’yi köken, mezhep, mesrep, hayat biçimi, siyasi görüs gibi fay hatlari arasina sikistirip felç etmeyi amaçlayan bu girisimin müsebbipleri önce mahseri vicdanda, sonra da hukuk önünde yaptiklarinin hesabini vermislerdir. Esine az rastlanir bir kibirle, hoyratlikla, pervasizlikla yürütülen 28 Subat sürecinde yaptiklarinin yanlarina kar kalacagini düsünenlerin hesap günü gelip çattiginda sergiledikleri zavallilik ibreti alemliktir. Daha sonraki tarihlerde ayni niyetlerle yayinlanan 27 Nisan 2007 bildirisinin, 15 Temmuz 2016 darbe girisiminin de milli irade tarafindan aninda cevaplandirilarak adeta bogulmus olmasi ülkemizde bir devrin kapandiginin isaretidir. Türk Silahli Kuvvetleri artik darbe ile, cunta ile, bildiri ile degil, sinirlarimizi korumadaki sinir ötesi harekatlarindaki bölgesel ve küresel güvenlik krizlerindeki güçlü durusu, basarilari ve etkisi ile gündem olmaktadir" dedi.

Türkiye’nin son bir asrinda milli mücadele ve Kibris Baris Harekati sonrasindaki en büyük askeri basarilarini bu dönemde elde ettigine dikkat çeken Erdogan söyle konustu:

"Suriye’deki Firat Kalkani, Zeytin Dali, Baris Pinari ve Bahar Kalkani harekatlari, Libya’daki mesru yönetime verdigimiz destek, Karabag’i ve isgal altindaki topraklarini kurtarmak için mücadele eden Azerbaycanli kardeslerimizin yaninda yer almamiz, ülkemizin ve Türk Silahli Kuvvetlerimizin tarihine altin harflerle geçen zaferlerdir. Dört bir yanimizda yasanan krizler, TSK’mizin tüm gücü, imkani ve vaktiyle vatan savunmasi, milletin menfaatlerinin korunmasi, devletin gücünün artirilmasi hususundaki görevlerine odaklanmasinin ne kadar hayati, ne kadar isabetli, ne kadar elzem oldugunu göstermistir. Ordusu devletinin ve milletinin emrinde olmayanlarin kendi içinde birligini, beraberligini saglayamayanlarin sonuçta hem istiklallerini hem geleceklerini kaybettikleri bir dönemde Türkiye siyasi, ekonomik, diplomatik olarak yükselen bir güç sifatiyla dünyadaki yerini almistir."

"Temennimiz, ülkemizdeki darbelerin ve darbe girisimlerinin siyasi ve sosyal ayagini teskil eden kesimlerin de bir an önce ayni idrak düzeyine ulasmalari, ayni yerli, milli sivil, vizyoner yaklasima kavusmalaridir" diyen Erdogan, "Maalesef 15 Temmuz darbe girisimi gecesi ve sonrasinda yasadiklarimiz bu kesimlerin henüz ülkemizin ihtiyaci olan demokratik olgunluga ulasamadiklarini ortaya koymustur. Insanlarimizin inanciyla ve inancinin sembolleri olarak gördügü degerleriyle mücadelesini aksi yöndeki tüm iddialarina veya sovlarina ragmen bilinç altlarinda halen sürdürenler var. Bunlarin ellerine firsat geçtiginde neler yapabileceklerine iliskin pek çok emareye hem milli mesellerde hem siyasi ve sosyal tartismalarda sikça rastliyoruz. Darbelerle, vesayetle, uluslararasi operasyonlarla netice alma dönemi kapandigi için ülkemizde milli iradenin destegini kazanma, halkin rizasi ile yönetime gelme disinda bir yol, yöntem, usul kalmamistir. Tek parti fasizmi, darbe ve cunta dönemi aliskanligi ile milleti tehdit

ederek proje ürünü hesaplarla yola çikarak ham hayaller pesinde kosanlarin sonu hüsrandir. Benzer hesaplarin geçmiste de çok yapildigini, ama hepsinin akibetinin de hüsranla neticelendigini hatirlatmak isteriz. Üzerinden çeyrek asir geçen 28 Subat darbesinin muhasebesinin bize verdigi mesajlar iste bunlardir" dedi.



"DÜNYANIN DÖRT YANINDA DÖKÜLEN KANLARIN, YASANAN ACILARIN DA MÜSEBBIBI KÜRESEL YÖNETIM VE GÜVENLIK SISTEMIDIR"

Cumhurbaskani Erdogan, "Türkiye’de son 20 yilda samimiyetle, kararlilikla uyguladigimiz eser ve hizmet siyasetimizin 81 vilayetimizde 85 milyon vatandasimizla, yüzlerce milyonluk dost ve kardes halemizle ülkemizi getirdigi seçkin yer, istikametimizin dogrulugunun ispatidir. Rabbimden ülkemizi bir daha darbelerle, vesayetle, ihanetle imtihan etmemesini diliyorum. Dünyanin bir süredir köklü bir degisim sürecinden geçtigini her firsatta tekrar tekrar ifade ediyoruz. Asirlik geçmise sahip küresel yönetim sistemi çökmektedir. Bu sistemin temelini

olusturan Birinci ve Ikinci Dünya Savaslari, hak arama degil paylasim mücadeleleriydi. Biz bu mücadelede maalesef masada degil, menüde yer alan milletlerden biriydik. Cumhuriyetimizi kurarak ve siki sikiya sahip çikarak bu zor dönemi atlatirken çok agir bedeller de ödedik. Ikinci cihan harbi sonrasinda galipler tarafindan salt kendi çikarlarini koruma esasina göre kurgulanan siyasal ve ekonomik isleyis, yasanan sorunlarin en önemli sebebidir. Zaten sancili olan bu sistem Soguk Savas’in sona ermesinin ardindan iyice dengesizlesmistir. Her platformda dünya besten büyüktür diyerek, daha adil bir dünya mümkündür diyerek ifade ettigimiz küresel yönetim sistemindeki çarpiklik, yasanan her hadiseyle özellikle kendini yeniden gösteriyor. Suriye’de 11. yilina girmek üzere olan trajedinin de, Afganistan’dan Irak’a, Bosna’dan Ruanda’ya, Gazze’den Yemen’e, Arakan’dan Libya’ya dünyanin dört yaninda dökülen kanlarin, yasanan acilarin da müsebbibi küresel yönetim ve güvenlik sistemidir. Kendi güvenlik ve refahlari disinda hiçbir seyi önemseyemeyen dünyadaki diger tüm ülke ve toplumlara bu önceliklerini birer aparati muamelesi yapanlarin süslü kavramlar arkasina gizledikleri kirli yüzleri artik tüm gerçekligi ile ortadadir. Nitekim Türkiye’nin ’Dünya besten büyüktür’ itirazi ile baslattigi sorgulamaya ilk anda tereddütle yaklasanlarin bir süre sonra tespitimizin dogrulugunu, teyide ve sahiplenmeye basladigina sahit olduk. Son olarak Ukrayna’da yasanan gelismeler bu gerçegi yine dogrulayan bir mahiyet arz etmektedir. Sorunun tarafi, hatta sebebi olan ülkelerin ayni zamanda Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki hakemlik ve çözüm mevkilerinin de sahibi bulunmalari isleri içinden çikilmaz bir hale getirmektedir" açiklamasinda bulundu.

"BÖYLE BIR TABLONUN ORTAYA ÇIKMASINDAN DOLAYI GERÇEKTEN ÜZÜNTÜLÜYÜZ"

Türkiye’nin bölgesinde barisi, huzuru, esenligi isteyen bir ülke olduguna vurgu yapan Cumhurbaskani Erdogan, "Bu tavrimizi Irak ve Suriye’den Kafkaslar ve Karadeniz’e, Akdeniz’den Balkanlara kadar her yerde her hadisede gösterdik. Karadeniz’in kuzeyindeki krizde de her ikisini de dost olarak gördügümüz Ukrayna ve Rusya’ya aralarindaki sorunlari diyalog yoluyla çözmeleri çagrisinda bulunduk. Bu telkini yaptik. Bu konuda arabuluculuk teklifi dahil gösterdigimiz samimi gayretin sahidi bizzat Ukrayna ve Rusya liderleridir. Yine bu süreçte baris ve istikrarin temini için çok yönlü diplomatik girisimlerimizi kesintisiz sürdürdük, sürdürüyoruz. Maalesef sonuçta korkulan oldu ve 24 Subat’ta silahlar patladi. Böyle bir tablonun ortaya çikmasindan dolayi gerçekten üzüntülüyüz.

NATO Liderler Zirvesi basta olmak üzere her platformda ülkemizin bu meseleye bakisini ifade etmeye devam ediyoruz. Bölgedeki durumun yaygin fiili çatismaya dönüsme ihtimalinin belirdigi 12 Subat’tan itibaren Ukrayna’daki 20 bin vatandasimiza diplomatik misyonlarimiza kayitli iletisim numaralarini arayarak ikazlarimizi yaptik. Bununla kalmadik, 22 Subat’ta özellikle Ukrayna’nin dogusundaki vatandaslarimiza süratle bölgeden ayrilmalari çagrisinda bulunduk. THY genis gövdeli seferleriyle Ukrayna’dan ayrilmak isteyen vatandaslarimiza ve diger ülke vatandaslarina gereken imkanlari sagladik" diye konustu.



"BUGÜNE KADAR 5 BIN VATANDASIMIZ, UKRAYNA TOPRAKLARINDAN AYRILARAK ÜLKEMIZE VE DIGER ÜLKELERE GEÇMISTIR"

Ukrayna’da hava trafiginin kapanmasi üzerine çatismanin ertesi gününden itibaren de otobüslerle tahliye isleminin baslatildigini ifade eden Erdogan, "Çesitli sehirlerdeki vatandaslarimizi trenlerle önce Romanya’ya götürecek, ardindan ülkemize getirecek bir çalismanin da içindeyiz. Tahliye talebinde bulunan dost ve kardes ülke vatandaslarina da her türlü destegi veriyoruz. Halen Ukrayna limanlarinda bulunan Türk bayrakli gemilerimizle ülke topraklarindaki tirlarimizin durumlarini da yakindan takip ediyoruz. Bugüne kadar 5 bin vatandasimiz, Ukrayna topraklarindan ayrilarak ülkemize ve diger ülkelere geçmistir. Gelismelere ve taleplere göre çesitli kanallardan tahliye islemlerini sürdürecegiz. Montrö Sözlesmesi’nin bogazlardaki gemi trafigi konusunda ülkemize verdigi yetkiyi krizin tirmanmasinin önüne geçecek sekilde kullanma kararindayiz. Biz hep söyledigimiz gibi biz Ukrayna’nin egemenligine, siyasi birligine ve toprak bütünlügüne saygi gösterilmesinden yanayiz. Rusya’nin Ukrayna topraklarina yönelik saldirisini kabul edilemez görüyor, Ukrayna yönetiminin ve halkinin verdigi mücadeleyi takdir ediyoruz. Iki ülke arasindaki krizin basindan beri Avrupa’nin ve Amerika’nin sergiledigi kararsiz tutumu ve bilhassa da 24 Subat sabahindan beri takinilan dirayetsiz tavri ibretlik bir vaka olarak kayitlarimiza aldik. Gerçi bunlar bizim geçmiste kendi sinirlarimiz tehdit altindayken zaten tecrübe ettigimiz hususlardi. Ukrayna krizinde tekrar teyit etmis olduk. Bu süreçte bizim için önemli olan kendi durusumuzdur. Türkiye, Birlesmis Milletler, NATO ve Avrupa Birligi basta olmak üzere içinde yer aldigi kurumlar ve ittifaklar çerçevesindeki sorumluluklarini bugüne kadar harfiyen yerine getirmistir. Bundan sonra da yerine getirecektir" dedi.



"NE UKRAYNA’DAN NE RUSYA’DAN VAZGEÇMEYECEGIMIZI SÖYLÜYORUZ"

Türkiye’nin kendi milli çikarlarindan ödün vermeyecegini vurgulayan Erdogan sunlari söyledi:

"Bölgesel ve küresel dengeleri de ihmal etmeyecegiz. Bunun için ne Ukrayna’dan ne Rusya’dan vazgeçmeyecegimizi söylüyoruz. Ugradigimiz onca haksizliga, maruz kaldigimiz çifte standarda ragmen siyasi, ekonomik, askeri ittifaklarimizdan vazgeçmiyoruz. Bunun için insani hassasiyetlerimizi diger mülahazalarin üzerinde tutuyor, Suriye basta olmak üzere bölgemizin her kösesinden gelen onca siginmaciyi tüm sikintilara ragmen barindirmaya devam ediyoruz. Bunun için Afrika’dan Güney Amerika’ya tüm mazlum cografyalarla iliskilerimizi siki tutuyor, bizden yardim isteyen, ihtiyaci olan hiç kimseyi, hiçbir devleti yüzüstü birakmiyoruz. Dis politika vizyonunun anlamini ve etkisini görmek için bu ülkeye disaridan bakabilme ferasetini görmek gerekiyor. Yalanla, iftirayla, çarpitmayla, cehaletle belki günlük siyaset yürütülebilir ama Türkiye’nin ve Türk milletinin yüksek çikarlari anlasilamaz, savunulamaz, gelistirilemez. Bölgesinin ve dünyanin yükselen gücü Türkiye’nin 2023’e, 2053’e uzanan yolculuguna en küçük bir katkisi olmayanlardan en azindan milli meselelerde serinkanli bir yaklasim takinabilmelerini bekliyoruz. Milletimizin ihtiyaci, ülkemizin istikametini 1990’lara döndürecek degil 2053’lere çevirecek liderlerdir, yönetimlerdir, programlardir. Ülkemizin sonraki dönemdeki tüm sinamalari gibi Karadeniz’in kuzeyindeki krizi de selametle atlatacagimizdan kimsenin süphesi olmasin. Çünkü Türkiye artik siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri ve istihbari altyapisiyla kendi politikalarini üretecek ve uygulayacak seviyeye gelmis bir devlettir. Hiçbir ittifakin, hiçbir isbirliginin sagladigi avantajlardan vazgeçmeden kendi göbegimizi kendimizin kesecegi, ihtiyacimiz olan tüm araç gereci üretebilecegimiz bir yapi kurana kadar durup dinlemeden çalisacagiz" diye konustu.

Egitimden sagliga, ulasimdan enerjiye, sanayiden tarima kurulan güçlü altyapinin sagladigi imkanlarla krizleri Türkiye için firsata dönüstürecek adimlari atabilecek durumda olduklarini ifade eden Erdogan, "Salgin döneminde bunu hep birlikte gördük. Gelismis ülkelerin saglik sistemleri basta olmak üzere tüm kamu hizmetleri çökerken, biz hiçbir vatandasimizin magduriyetine izin vermeyen, kaderine terk etmeyen basarili bir yönetim sergiledik. Küresel ekonomik isleyisin, salgin sürecinde yasadigi sarsintinin ardindan girdigi yeniden yapilanma döneminde ülkemizi öne çikartarak bu gerçegi tekrar ispatladik. Baslattigimiz ekonomik dönüsümün kur ve enflasyon üzerinde yol açtigi olumsuz etkilere ragmen yatirim, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla üzerine bina ettigimiz kendi modelimizi basariyla uyguluyoruz. Bu tabloyu kriz ve felaket etiketiyle sunmaya çalisanlar, ayni taktigi geçmiste de defalarca denemislerdir. Ülkemizde gezi olaylarindan beri yasanan hiçbir hadisenin dogal dinamiklerin ürünü olmadigini, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yükselisinin önünü kesme amaci tasidigi inkar edilmez bir gerçektir. PKK’sindan DEAS’ina, FETÖ’süne kadar tüm terör örgütleri sinsi bir planlama ve taktikle ayni gaye ile üzerimize salinmistir. Uzunca bir süredir maruz kaldigimiz gizli ve açik nice ambargo, tuzak sanayimizi, teknolojimizi, ihracatimizi, ekonomimizi baltalama girisimi hep büyük ve güçlü Türkiye’nin ayagina çelme takma çabasindan kaynaklanmaktadir" dedi.



"GEÇTIGIMIZ YILIN SON ÇEYREGINI YÜZDE 9,1’LIK VE YILIN TAMAMINI YÜZDE 11‘LIK BÜYÜME ILE KAPATTIK"

Türkiye ekonomisine iliskin verileri paylasan Erdogan, "Canimiz acidi, yüregimiz yandi ama hamdolsun asla yere kapaklanmadik. Asla hedeflerimizden sasmadik. Aska durusumuzu bozmadik. Allah’in yardimi ve milletimizin destegi ile her engeli astik, her badirenin üstesinden geldik, her saldiriyi püskürttük, her projemizi hayata geçirdik. Simdi artik nihai asamaya geçmek üzereyiz. Bunun için biraz daha çalismaya, biraz daha üretmeye, biraz daha serinkanli gitmeye, hepsinden önemlisi ülke ve milletçe biraz da sabra ihtiyacimiz var. Bugün açiklanan veriler ekonomi programimizin hamdolsun basariyla yürüdügüne isaret ediyor. Geçtigimiz yilin son çeyregini yüzde 9,1’lik ve yilin tamamini yüzde 11‘lik büyüme ile kapattik. Böylece G-20, OECD ve AB üyeleri arasinda en yüksek büyüme oranini elde eden ülke biz olduk. Dengeli ve istikrarli büyüme çizgimiz sayesinde yatirim ve istihdamdaki artis egilimini de sürdürüyoruz. Nitekim istihdamda geçtigimiz yil bir önceki yila göre 3,2 milyon yeni is imkani ortaya çikartarak artan nüfusumuza ve is gücüne katilimdaki yükselise ragmen issizlik oranimizi yüzde 11,3’e gerilettik. Türkiye’yi dünyanin en büyük 10 ekonomisi arasina dahil ettigimiz gün artik bu millet önümüzdeki bir asri kucaklayan yepyeni bir yol haritasina sahip olacaktir. Yasanan her hadiseyi bu anlayisla degerlendiriyor, buna göre konumlandiriyor, buna göre politika belirliyoruz. Bu çerçevede tipki salgin gibi sadece ülkemizin degil, Avrupa basta olmak üzere tüm dünyanin krizi haline gelen enflasyon sorununu süratle çözmekte kararliyiz. Insallah yaz aylariyla birlikte milletimizi günlük hayatinda sikintiya sokan enflasyon sorununu da önemli ölçüde kontrol altina almis olacagiz. Böylece 85 milyon hep birlikte gelecegimize daha bir umutla, daha bir güvenle, daha bir sevkle sarilma imkanini bulacagiz" seklinde konustu.



"MESKENLER ILE TARIMSAL SULAMADA KULLANILAN ELEKTRIGIN KDV’SI YÜZDE 18’DEN YÜZDE 8’E DÜSÜRÜLMÜSTÜR"

Meskenler ve tarimsal sulamada kullanilan elektrigin KDV’sinin yüzde 18’den yüzde 8’e düsürüldügünü, düsük tarife sinirinin da aylik 240 kilovat saate yükseltildigini ifade eden Erdogan, sunlari söyledi:

"Öte yandan son kabine toplantimizda kamuoyuna duyurdugumuz elektrik tarifelerindeki yeni düzenlemeyi de bugün netlestirdik. Meskenler ile tarimsal sulamada kullanilan elektrigin KDV’si yüzde 18’den yüzde 8’e düsürülmüstür. Ayrica meskenlerdeki düsük tarife siniri da günlük 8 kilovat saate, aylik 240 kilovat saate yükseltilmistir. Böylece tüketimine göre faturalarda net yüzde 8 ile yüzde 14 oraninda bir indirim saglanmis olmaktadir. Bir baska ifade ile mesken abonelerinin yillik 7 milyar lira daha az fatura ödemesi temin edilmektedir. Kademe uygulamasini ticarethane statüsündeki aboneleri kapsayacak sekilde genisletiyoruz. Ticarethane statüsündeki elektrik abonelerinin günlük 30 kilovat saate, aylik 900 kilovat saate kadar tüketimi olan ilk dilimine yüzde 25 indirim uygulanacaktir. Bu sekilde esnaf ve sanatkarlarimizin da yillik 7 milyar lira daha az fatura ödemesini saglamis oluyoruz."

ÖGRENCILERE YENI MÜJDELER

Ögrencilere müjdeler veren Erdogan, "Ögrencilere ve arastirmacilara TÜBITAK’dan sagladigimiz burslarda ciddi iyilestirmeler yapiyoruz. Lisans ögrencilerine verdigimiz aylik 750 liralik bursu yüzde 67’lik artisla bin 250 liraya çikariyoruz. Ayni sekilde basari performanslarina göre bundan böyle TÜBITAK’tan yüksek lisans ögrencileri 3 bin lira ile 4,250 lira, doktora ögrencileri 5 bin 500 ile 7 bin 500 arasi, doktora sonrasi arastirmacilar ise 7 bin 500 ile 10 bin arasina kadar aylik burs alabileceklerdir. Mümkün olan en yüksek seviyeden yapmaya özen gösterdigimiz bu iyilestirmelerin simdiden ögrenci ve arastirmacilarimiza hayirli olmasini diliyorum. Gençlerimize TÜBITAK ile ilgili bir müjdemiz daha var. Salginin ilk yilinda kisaca STAR dedigimiz stajyer arastirmaci burs programini uygulamaya almistik. Bu proje ile binlerce gencimizi TÜBITAK tarafindan uygulanan ya da desteklenen projelere dahil ederek onlarin da ögrenciyken çok kiymetli tecrübeler edinmelerini sagladik. STAR programini Gençlik ve Spor Bakanligimiz, Kültür ve Turizm Bakanligimizi da dahil ederek yeniden açiyoruz. Bugün almaya baslayacagimiz çagri ile 300’ü arkeoloji projelerinde görev almak üzere 2 bin 300 üniversite ögrencimizi destekleyecegiz. Gençlerimiz bilim ve teknoloji alanlarinda arastirma yapacak kiymeti parayla ölçülemeyecek bir saha tecrübesi edinecekler. Bu programin da hayirli olmasini diliyorum" dedi.

Kaynak: İHA