Dogu Türkistan'daki Çin Zulmüne Kinama

Aydin’da çesitli sivil toplum örgütleri yaptiklari basin açiklamasi ile Dogu Türkistan’da yasananlara ve Uygur Türklerinin maruz kaldigi olaylara tepki için basin açiklamasi yapti. 2016 yilindan bu yana uygulanan zulme son verilmesini isteyen sivil toplum örgütleri adina konusan STK Platformalar Sözcüsü Güven Subasi, Çin Hükümeti’nin uyguladigi bu zulme ‘dur’ denilmesini istedi.

Dogu Türkistan'daki Çin Zulmüne Kinama
Çin hükümetinin özellikle 2017 yilindan beri sayilarinin 1200’ü geçtigi belirtilen toplama kamplarinda 1 ila 3 milyon kisiyi zorla alikoydugunu ve Çin zulmünün diger adinin “Adim adim soykirim” oldugunu belirten Güven Subasi, “Dogu Türkistanlilar, inanmadiklari Çin Komünist Partisi (ÇKP) ideolojisinin söylevlerini, mars ve siirlerini ezberlemek zorunda birakiliyor. Sanki bir dinmis gibi, Çin komünist partisinin liderine tazime zorlaniyor. Biz burada Uygur’u, Kazak’i, Kirgiz’i ve Hui’siyle Müslümanlari, irkçi bir yaklasimla topyekun ortadan kaldirmayi hedefleyen Çin’in soykirim içeren uygulamalarindan vazgeçmesi adina bir kanaat olusturmayi hedefliyoruz” diyerek Ülkesi Bosna’da nice soykirimlara sahitlik eden rahmetli Aliya Izzetbegoviç’in ‘Unutulan soykirim tekrarlanir’ sözünü hatirlatarak Çin’in bu zulmüne karsi; ulusal ve uluslararasi kamuoyunu farkindaliga çagirdi.

Dogu Türkistan’in, bir etnik gruba karsi girisilmis en yaygin ve sistematik baski rejimlerinden birine sahne oldugunu kaydeden Güven Subasi, “2016 yilindan bu yana 1 ila 3 milyon Uygur, toplama kamplariyla hürriyetlerinden yoksun birakildi, isçi kölelere dönüstürüldü ve kisirlastirma programlarinin hedefi oldu. Uygurlar bugün en temel insani haklari ellerinden alinmis bir halk olarak kitlesel bir cezalandirma ile karsi karsiya bulunmaktadir. Çin’in Uygur bölgesinde uyguladigi terörle savas ve güvenlik merkezli politikalari Uygur toplumunu kültürel kimliklerinden, dini inançlarindan siyrilmis ve ‘terbiye edilmis’ makul vatandaslar haline getirecek kitlesel bir sosyal mühendislik projesi olarak görülmelidir” diyerek bugün Uygur bölgesinde, Uygurca’nin tüm egitim kurumlarindan kaldirildigini, din egitimi ve ögretimi yasaklandigini, Kur’an-i Kerim dahil dini kitaplari bulundurmanin ve okumanin, ibadet etmek, sakal birakmak, basörtü takmak ve uzun etek giymek gibi dini ve insani tercihlerin bile yasaklandigini söyledi.



Kovid bahanesi ile evlerine kaynak makinesi ile hapsedildiler

Uygur’da yasanan Çin zulmünün artik katlanilamayacak boyutlara geldigini ve bu zulme bir an önce dur denilmesi gerektigini belirten Subasi, “Simdi de Uygur Türklerine Çin hükümeti tarafindan kovid bahanesi ile yeni bir zulmü daha eklendi. Irrasyonel ‘Sifir Kovid’ nedeniyle eve kapatilma zorunlulugu eklendi. Burada evlerin kapilari kaynak makineleriyle kapatilmakta, insanlarin en temel ihtiyaçlarini gidermek için dahi disari çikmalarina müsaade edilmemektedir. En son yasanan elim yangin faciasi ve Çinli görevlilerin bu faciaya seyirci kalmalari bir kez daha göstermistir ki, Çin Komünist Partisi ve yönetimi, zalim ve katildir” diyerek öncelikle Çin’in bu tutumdan derhal vazgeçmesini, dünyanin da bu zulme seyirci kalmamasini istedi.

Aydin Kent Meydani’nda yapilan açiklamaya Aydin Imam Hatipler Dernegi, Anadolu Gençlik Dernegi gibi çesitli sivil toplum örgütlerinin yani sira çesitli sendikalar da destek verdi.
Kaynak: İHA