Uzmanlardan Anne Adaylarina Uyari Açiklamasi 'Dogumu Korkuyla Degil Coskuyla Karsilayin'
Van’in ilk serbest ebesi ve Yoga Egitmeni Nurgül Gönen, dogum öncesi hazirlik egitimlerinin çok önemli olduguna vurgu yaparak, anne adaylarinin dogumu korkuyla degil coskuyla karsilamasi gerektigini vurguladi.
Dogum yapmanin, anne baba olmanin insan yasaminin en önemli olaylarindan biri oldugunu ifade eden Ebe Nurgül Gönen, özellikle ilk defa çocuk sahibi olacak çiftlerin gebelik, dogum ve dogum sonrasi dönemlerine iliskin endiselerinin oldugunu söyledi.
Doguma hazirlik egitimleri ile anne adaylarinin kendi bedenlerini fark etmelerini ve dogum korkusunu üzerlerinden atmalarini sagladiklarini dile getiren Gönen, “Doguma hazirlik egitimlerimiz, anne adaylarinin dogum korkusunun azalmasina, kendi bedenini fark ederek bilinçli davranislara yönelmesine, olumlu duygular hissetmesine ve özgüveninin artmasina katki saglarken, sürecin daha rahat geçmesine zemin hazirlar. Bu nedenle dogum öncesi verilecek olan egitimler oldukça önemlidir. Dogum öncesi bakimin temel amaci; anne ve bebegin sagliginin korunmasi, ailenin fiziksel ve psikolojik olarak adaptasyonunun saglanmasidir” dedi.
Gebeligin ilerlemesi ile birlikte doguma yaklastikça verilen egitimlerin çiftlerin fiziksel ve psikolojik olarak doguma ve dogum sonrasi döneme hazirlik sürecini kapsadigini belirten Gönen, “Bunlarla birlikte egitimler; dogumun asamalari, dogum sancilari ile bas etme, dogumda alternatif pozisyonlar, dogumda kesintisiz destek, muhtemel girisimler, nefes, meditasyon ve gevseme egzersizleri, rahatlama teknikleri gibi egitimler ile anne adayini doguma hazirlamaktadir. Bu egitimler, kadinin kendine, bedenine, bebegine ve ekibine güvenmesi konusunda farkindaligini güçlendirirken, ayni zamanda dogurganligina da güven duymasini ögretir. Böylece anne adaylari, dogumda karsilasilan durumla daha saglam bir sekilde bas edebilmeyi ögrenir” ifadelerini kullandi.
"Dogum kadindan anneye bir dönüsümdür"
Her kadinin kendisi ve bebegi için dogumun en iyi sekilde gerçeklesmesini saglayacak içgüdü ve enerjiye sahip olduguna vurgu yapan Gönen, “Dogumdaki kadinlarin en büyük korkusu agrili bir dogum geçirmektir. Aslinda dogum yaparken agri duyan, bagiran bir memeli yok. Bu agri; algiyla alakali bir durumdur. Geçmiste duydugumuz dogum hakkindaki söylemler, anlatilan dogum hikayeleri, medyada gördüklerimiz ve kullanilan dille alakali olarak korkular artiyor. Korkular dogum aninda bedenin kimyasal yapisini etkileyerek agri duymaya neden oluyor. Dogumu halledilebilir duruma ya da agrisiz doguma götürmek mümkün. Bunun için de bilgi lazim. Kadinlarin dogumdaki kararlara aktif katilimi, dogumdaki destegin önemi, kadinlarimiza agrisiz bir dogum sunmaktadir. Kadinlarin kendi sezgilerini kullanabilecegi, beden, zihin ve ruh olarak bir hazirligi olmali. Dogum, bir kadindan anneye dönüsümdür” diye konustu.
"Her insan saygiyla karsilanmayi hak eder"
Doguma hazirlik egitimlerin bebek üzerinde de olumlu etkilere sahip oldugunun altini çizen Ebe Gönen, sözlerini söyle sürdürdü:
“Doguma hazirlik egitimlerinin, kadinlarda bir davranis degisikligine yol açmasi gerekiyor. Kadinlarin dogumda nasil davranacagini bilmesi gerekiyor. Bu nedenle doguma hazirlik egitimi çok kapsamli olmali. Dogumda herkesin yavaslamayi ögrenmesi gerekiyor. Bunun yaninda bebegin korkarak degil coskuyla karsilanmasi lazim. Çünkü rahat ya da zor bir dogumun bebekler üzerinde etkisi vardir. Eger dogumu nasil yapmaniz gerektigini, gevseyerek, nefeslerle bebegi dogum yolunda inmesine yardimci olmasi gerektigini ögrenemediyse dogumda yasanan yogun duygular onun korkusunu tetikliyor. Korku ile sezeryana karar veriyor ya da dogum odasina tasiyarak travmatik dogumlar oluyor. Eger korkulu bir dogum olduysa bu bebegin ve annenin de gelecegini etkiliyor. Her insan saygiyla karsilanmayi hak eder. Bebekler orada travmatik bir sekilde karsilaniyorsa bu onlarin hayatlarini da etkiliyor. Bilinçalti (hipnoz) çalismalarinda çocuklarin dogum hikayeleri soruldugunda ne yasadiklarini anlattiklari görülmüstür. Bu nedenle bebekler ve anneler korkmayi degil; coskuyla, saygiyla kavusmayi hak eder. Bebek coskuyla karsilandigi zaman hayata güvenle baslar, aile baglari güçlenir ve kendini güvende hisseder. Bunun tersi korkuyla karsilanan, kenara birakilan bebek ise aglamaya baslar ve güvende olmadigini hisseder.”
"Kadinlar travmatik dogumlari yasamak istemiyorlar"
Doguma hazirlik egitimlerine gün geçtikçe ilginin daha da arttigini belirten Gönen, “Eskiye nazaran daha iyi artik. Çünkü çok fazla travmatik dogumlar olmaya basladi ve kadinlar bu travmatik dogumlari yasamak istemiyorlar. Bu kapsamda anne adaylarinin dogumlarina sahip çikmalarini ve bu çerçevede doguma hazirlik egitimlerini almalarini tavsiye ediyorum. Kadinlar doktorlara tercihlerini açikça söylemekten çekinmesinler ve doguma 34’üncü haftaya kadar egitimle hazirlansinlar. Muhakkak bebeginizle ten tene temas talep edin. Dogumun kolay olmasi için ortamin mahremiyete uygun olmasi önemlidir. Kadinlarimiz bunu hastanelerden talep edebilirler” sözlerine yer verdi.
Kaynak: İHA
Doguma hazirlik egitimleri ile anne adaylarinin kendi bedenlerini fark etmelerini ve dogum korkusunu üzerlerinden atmalarini sagladiklarini dile getiren Gönen, “Doguma hazirlik egitimlerimiz, anne adaylarinin dogum korkusunun azalmasina, kendi bedenini fark ederek bilinçli davranislara yönelmesine, olumlu duygular hissetmesine ve özgüveninin artmasina katki saglarken, sürecin daha rahat geçmesine zemin hazirlar. Bu nedenle dogum öncesi verilecek olan egitimler oldukça önemlidir. Dogum öncesi bakimin temel amaci; anne ve bebegin sagliginin korunmasi, ailenin fiziksel ve psikolojik olarak adaptasyonunun saglanmasidir” dedi.
Gebeligin ilerlemesi ile birlikte doguma yaklastikça verilen egitimlerin çiftlerin fiziksel ve psikolojik olarak doguma ve dogum sonrasi döneme hazirlik sürecini kapsadigini belirten Gönen, “Bunlarla birlikte egitimler; dogumun asamalari, dogum sancilari ile bas etme, dogumda alternatif pozisyonlar, dogumda kesintisiz destek, muhtemel girisimler, nefes, meditasyon ve gevseme egzersizleri, rahatlama teknikleri gibi egitimler ile anne adayini doguma hazirlamaktadir. Bu egitimler, kadinin kendine, bedenine, bebegine ve ekibine güvenmesi konusunda farkindaligini güçlendirirken, ayni zamanda dogurganligina da güven duymasini ögretir. Böylece anne adaylari, dogumda karsilasilan durumla daha saglam bir sekilde bas edebilmeyi ögrenir” ifadelerini kullandi.
"Dogum kadindan anneye bir dönüsümdür"
Her kadinin kendisi ve bebegi için dogumun en iyi sekilde gerçeklesmesini saglayacak içgüdü ve enerjiye sahip olduguna vurgu yapan Gönen, “Dogumdaki kadinlarin en büyük korkusu agrili bir dogum geçirmektir. Aslinda dogum yaparken agri duyan, bagiran bir memeli yok. Bu agri; algiyla alakali bir durumdur. Geçmiste duydugumuz dogum hakkindaki söylemler, anlatilan dogum hikayeleri, medyada gördüklerimiz ve kullanilan dille alakali olarak korkular artiyor. Korkular dogum aninda bedenin kimyasal yapisini etkileyerek agri duymaya neden oluyor. Dogumu halledilebilir duruma ya da agrisiz doguma götürmek mümkün. Bunun için de bilgi lazim. Kadinlarin dogumdaki kararlara aktif katilimi, dogumdaki destegin önemi, kadinlarimiza agrisiz bir dogum sunmaktadir. Kadinlarin kendi sezgilerini kullanabilecegi, beden, zihin ve ruh olarak bir hazirligi olmali. Dogum, bir kadindan anneye dönüsümdür” diye konustu.
"Her insan saygiyla karsilanmayi hak eder"
Doguma hazirlik egitimlerin bebek üzerinde de olumlu etkilere sahip oldugunun altini çizen Ebe Gönen, sözlerini söyle sürdürdü:
“Doguma hazirlik egitimlerinin, kadinlarda bir davranis degisikligine yol açmasi gerekiyor. Kadinlarin dogumda nasil davranacagini bilmesi gerekiyor. Bu nedenle doguma hazirlik egitimi çok kapsamli olmali. Dogumda herkesin yavaslamayi ögrenmesi gerekiyor. Bunun yaninda bebegin korkarak degil coskuyla karsilanmasi lazim. Çünkü rahat ya da zor bir dogumun bebekler üzerinde etkisi vardir. Eger dogumu nasil yapmaniz gerektigini, gevseyerek, nefeslerle bebegi dogum yolunda inmesine yardimci olmasi gerektigini ögrenemediyse dogumda yasanan yogun duygular onun korkusunu tetikliyor. Korku ile sezeryana karar veriyor ya da dogum odasina tasiyarak travmatik dogumlar oluyor. Eger korkulu bir dogum olduysa bu bebegin ve annenin de gelecegini etkiliyor. Her insan saygiyla karsilanmayi hak eder. Bebekler orada travmatik bir sekilde karsilaniyorsa bu onlarin hayatlarini da etkiliyor. Bilinçalti (hipnoz) çalismalarinda çocuklarin dogum hikayeleri soruldugunda ne yasadiklarini anlattiklari görülmüstür. Bu nedenle bebekler ve anneler korkmayi degil; coskuyla, saygiyla kavusmayi hak eder. Bebek coskuyla karsilandigi zaman hayata güvenle baslar, aile baglari güçlenir ve kendini güvende hisseder. Bunun tersi korkuyla karsilanan, kenara birakilan bebek ise aglamaya baslar ve güvende olmadigini hisseder.”
"Kadinlar travmatik dogumlari yasamak istemiyorlar"
Doguma hazirlik egitimlerine gün geçtikçe ilginin daha da arttigini belirten Gönen, “Eskiye nazaran daha iyi artik. Çünkü çok fazla travmatik dogumlar olmaya basladi ve kadinlar bu travmatik dogumlari yasamak istemiyorlar. Bu kapsamda anne adaylarinin dogumlarina sahip çikmalarini ve bu çerçevede doguma hazirlik egitimlerini almalarini tavsiye ediyorum. Kadinlar doktorlara tercihlerini açikça söylemekten çekinmesinler ve doguma 34’üncü haftaya kadar egitimle hazirlansinlar. Muhakkak bebeginizle ten tene temas talep edin. Dogumun kolay olmasi için ortamin mahremiyete uygun olmasi önemlidir. Kadinlarimiz bunu hastanelerden talep edebilirler” sözlerine yer verdi.