ANALIZ - Sudan'da Istikrari Tehdit Eden Sorunlar

Sudan’daki darbe girisimiyle ilgili pek çok yorum ve komplo teorisi tedavüle sokuldu. Kimi tahlillerde darbenin yönetimdeki sivil kanat ile askeri kanat arasindaki hesaplasmadan beslendigi, askeri kanadin pozisyonunu güçlendirmek için olaylari manipüle etmeye çalistigi ifade edilmekte Sudan’da yasanmakta olan sorunlarin temelde, mevcut yönetimin anayasal bir zemini olmadan yönetim erkini elinde tutmasindan kaynaklandigi ifade edilebilir Yönetimin çesitli silahli gruplara verdigi tavizler ülkenin diger eyaletlerinin de benzeri taleplerde bulunmasina yol açti. Sudan gibi etnik çesitliligin, kabileciligin ve bölgeciligin çok keskin hatlarla tezahür ettigi bir ülkede bu girisimin son derece tehlikeli sonuçlar doguracagi açikti Ülkede üç yila yakindir herhangi bir seçim yapilmadan yönetimde duran bir hükümet ve egemenlik konseyi bulunuyor. Bu süre zarfinda bir meclis olusturulmadigi gibi halkin iradesi temel alacak bir anayasa da hazirlanmadi

ISTANBUL -ENVER ARPA- 2018 yilinin son günlerinde alevlenen Hartum sokaklari 30 yillik Ömer el-Besir yönetimini tahttan indirmis ve yerine asker sivil karisimli bir hükümet olusturulmustu. Uzun yillardir süren güney-kuzey iç savasindan ve ardindan baslayan Darfur çatismalarindan bikan ve bu sorunlarin yarattigi ekonomik darbogazdan siddetli bir sekilde etkilenen Sudan halkinin bu yeni dönemden beklentileri hayli yüksekti. Halk, Ömer el-Besir döneminde yasanan sorunlarin, yolsuzluklarin ve hayat pahaliliginin bu dönemde giderilecegini umut ediyordu. Ne var ki ülkede yasananlar umulanin tam tersine bir sonuç dogurdu.

Ekonomi daha da kötülesti, hayat pahaliligi daha da artti ve issizlik sorunu had safhaya ulasti. El-Besir’in son dönemlerinde yüzde 40-50 araliginda seyreden enflasyon, 2021 Agustos ayinda yüzde 422’ye kadar çikarak rekor kirdi. Abdullah Hamduk baskanliginda kurulan geçis hükümeti ekonomiyi sanayi, üretim, istihdam gibi iç dinamikleri kullanarak toparlamak yerine umudunu dis yardimlara bagladi. Bunun için ülkedeki silahli gruplarla anlasmalar yaparak dis dünyanin destegini elde etmeye çalisti.

Ne var ki bu siyaset tarzi Sudan’a pahaliya mal olacak gibi duruyor. Bir ülkenin idari yapisini gruplar veya bölgeler üzerinden sekillendirmek ilk asamada farkli kesimleri siyasi erke dahil etme anlaminda yararli gibi görünse de bunun Sudan siyaseti için saglikli bir yöntem olmadigi anlasiliyor. Atamayla basa gelen Hamduk hükümeti bir geçis hükümetinin yetkileri dahilinde olmayan bir tasarrufla ülkedeki silahli gruplari sisteme dahil ederek yanina çekmeye çalisti. Geçici hükümet, 3 Ekim 2020 tarihinde Güney Sudan’in baskenti Cuba’da isyanci gruplarla bir anlasma imzalayarak onlari yönetime dahil etti. Anlasma uyarinca Darfur bölgesinin 5 eyaleti tek yönetim altinda toplandi ve basina Darfur’da silahli mücadele vermekte olan isyanci Sudan Kurtulus Hareketi lideri Mini Arko Minnavi getirildi. Diger bir silahli grup olan Adalet ve Esitlik Hareketinin lideri Dr. Cibril Ibrahim ise Maliye Bakanligina atandi. Diger gruplara da çesitli haklar verildi ve silahli grup militanlarinin düzenli orduya dahil edilmesi süreci baslatildi. Anlasmayla Sudan’in güney bölgesinde yer alan Mavi Nil ile Güney Kurdufan eyaletlerine özerklik hakki tanindi.

Hamduk hükümetinin bu planinin uzun vadede saglikli bir yöntem olmadigi, Sudan’in iç dengeleriyle ve sosyo-kültürel yapisiyla uyusmadigi ortaya çikti. Zira bu silahli gruplara anlasmayla verilen tavizler ülkenin diger eyaletlerinin de benzeri taleplerde bulunmasina yol açti. Sudan gibi etnik çesitliligin, kabileciligin ve bölgeciligin çok keskin hatlarla tezahür ettigi bir ülkede bu girisimin son derece tehlikeli sonuçlar doguracagi açikti.

- Darbe girisimi ve yükselen gerilim

Cuba Baris Anlasmasi, ülkenin dogu ve orta kesimlerinde yer alan eyaletlerde uzun zamandir bir gerilime sebep oluyordu. Bu bölgelerin halki, Mavi Nil ile Güney Kurdufan eyaletlerine taninan özerklik hakkinin kendilerine de taninmasi gerektigini savunuyordu. Bu eyaletlerin liderleri, kendilerinin yönetimde yeterli oranda temsil edilmediklerini, haklarinin gasp edildigini, ülke kaynaklarindan kendilerine adilce pay verilmedigini düsünmekteler. Bu kizginlik her geçen gün artarak devam ediyor. Nitekim 18 Eylül 2021 günü bu gerilimin sokaga tasmaya basladigi haberlere yansidi. Sudan’in dogu bölgesinde yer alan Kizildeniz eyaletinde gösteri düzenleyen eylemciler Port Sudan’daki Güney Limanini, Osif Limanini ve Sevakin Limani ile baskent Hartum’a giden yollari ulasima kapattilar. Ayni anda yine dogu bölgesi eyaletlerinden Kesela ve Kadarifte de benzeri eylemler baslatildi.

21 Eylül’de ise baskent Hartum’da bir darbe girisiminin bulundugu, parlamento binasinin bulundugu Omdurman bölgesinde silah seslerinin duyuldugu ve 40 subayin bu girisimle ilgili olarak tutuklandigi basina yansidi. Aldigimiz bilgiler, baskent Hartum’da halihazirda güvenlik güçlerinin duruma hâkim oldugu, hayatin normal seyrinde islemeye devam ettigi yönünde. Söz konusu girisimle ilgili henüz teyit edilmis bir bilgiye sahip degiliz. Ancak hakikati ne olursa olsun olaylar bütüncül bir bakisla degerlendirildiginde ülkede yüksek bir gerilimin yasanmakta oldugu ifade edilebilir.

Darbe girisimiyle ilgili pek çok yorum ve komplo teorisi de tedavüle sokulmus durumda. Kimi tahlillerde darbenin yönetimdeki sivil kanat ile askeri kanat arasindaki hesaplasmadan beslendigi, askeri kanadin pozisyonunu güçlendirmek için olaylari manipüle etmeye çalistigi ifade ediliyor.

Dogu bölgesindeki olaylar üçüncü gününe girdi. Hartum yönetimi göstericilerle görüsmek üzere üst düzey bir müzakere heyeti olusturdu. Fakat yollari ve limanlari kapatan göstericiler bu girisimlere ragmen eylemlerine kararlilikla devam ediyorlar. Sudan’in büyük kabilelerinden biri olan Beca kabilesinin liderlerinden Ahmed Musa, Geçis Hükümeti’nin Cuba’da silahli gruplarla yaptigi anlasmanin yanlis oldugunu, bu anlasmanin Dogu bölgesiyle ilgili maddelerini kabul etmediklerini, hükümetle bu konuyu müzakere etmek istediklerini, haklarinin kendilerine verilmesi gerektigini ifade ederek bu talepleri kabul edilinceye kadar Dogu bölgesinin ülkeyle irtibatini saglayan ana yollari ve Port Sudan limanini ulasima kapali tutacaklarini ve gerekirse maden isletmelerini kapatmak da dahil olmak üzere baska tedbirlere basvuracaklarini ilan etti.

Sudan’in Kuzey Eyaleti (es-Simaliyye) Kuzey Olusumlari Yüksek Konseyi bir bildiri yayinlayarak Dogu halkinin bu taleplerine tam destek verdiklerini, merkezi yönetim üzerinde baski olusturmak için aldiklari kararlari hakli gördüklerini ve kendilerinin da anayasal haklari olan özerkligi elde etmek için çaba sarf edeceklerini açikladi. Konsey bildirisinde ülkedeki mevcut karmasanin bir an önce giderilmesi için seçimlerin derhal yapilmasinin gerekliligi de vurgulandi.

- Sudan'da kriz üreten fay hatlari

Olaylarin nasil bir seyir izleyecegi henüz kestirilememekle birlikte Cuba Baris Anlasmasinin ülkede derin bir kriz yarattigi görülüyor. Nitekim Hamduk hükümetinin, sosyalist egilimli Özgürlük ve Degisim Güçleri Hareketinin güdümünde bulundugunu sik sik gündeme getiren Beca Kabilesi Konseyi Baskani Muhammed Ahmed el-Emin Turk, 19 Eylül’de yaptigi açiklamada Hamduk’a güvenmediklerini, Egemenlik Konseyi Baskani el-Burhan’in sivil hükümeti lagvetmesi ve yeni bir geçis hükümeti kurarak ülkeyi seçime götürmesi gerektigini ifade etti. El-Emin Turk, Sevakin sehrinde halka yaptigi konusmada, Egemenlik Konseyi Baskani “el-Burhan ya bu hükümeti feshedip askerlerden yeni bir geçis hükümeti kuracak ve seçimleri siyasete alet etmeden yapacak ya da biz kendimizi idare etmek üzere doguda kendi hükümetimizi kuracagiz” diyerek meydan okudu. El-Emin Turk’un ifadelerinden krizin ne denli derin bir boyuta ulastigi açikça görülüyor.

Hamduk hükümetinin ülkenin bütünlügünü tehlikeye sokabilecek bu girisiminin basari sansinin bulunmadigi bastan belliydi. Sudan farkli etnik ve kabilevi yapisiyla bu tür girisimlerin uygulanma sansinin bulunmadigi ülkelerden biri. Afrika’nin pek çok ülkesinde yönetimlerin olusturulmasinda bölgesel dengeler gözetiliyor ancak bu daha çok ikili bir dengeyle saglaniyor. Olusan yönetimler basbakanlik ve cumhurbaskanligini pay ederek bu sorunu asiyorlar. Bu ülkelerde ikili yapilanmalarla dengeleri saglamak mümkün. Sudan ise çok genis topraklara sahip olup bölgesel ayrimlarin çok keskin oldugu bir ülke. Burada fay hatlari olusturan bu bölgesel dengelerin yarattigi sorunlari söyle siralamak mümkün:

Güney-kuzey sorunu

Arap ve Afrikalilik sorunu

Darfur bölgesi sorunu

Dogu bölgesi sorunu

Kuzey bölgesi sorunu

Kabileler arasindaki sorunlar

Bu fay hatlari arasinda yasanacak dengesizlikler diger bölgeleri harekete geçirme potansiyeline sahip. Bölgesel tavizler nihayetinde baska tavizler verilmesini de beraberinde getirmekte. Nitekim Güney bölgesine taninan tüm haklara ragmen bu bölgenin ayrilmasinin önüne geçilemedi. Sudan’in yeni hükümetinin bazi eyaletlere tanidigi özerklik haklari diger eyaletlerin de istahini kabartti. Dogu veya kuzey bölgelerinin özerklik talepleri ise ayrilikçi bir karakterde olmayip hükümranlik ve kaynaklarin adil paylasimiyla alakali. Bu talepler -hakli veya haksiz olmalari bir yana- ülke kaynaklarindan adil yararlanma hakkiyla ilgili. Darfur silahli gruplarinin da yillardir sürdürdügü silahli mücadeledeki en büyük gerekçeleri buydu. Bu “silaha sarilan haklarini aliyorsa biz de hakkimizi almak için mücadele edelim” anlayisi dogu ve kuzey eyaletlerinde ragbet görmeye baslamis durumda.

- Güven ve istikrar seçimle saglanabilir

Hamduk hükümetinin bu sorunu çözmede epey zorlanacagi açik. Zira her seyden önce bu hükümet atanmayla isbasina geldi ve mesruiyet sorunu yasiyor. Farkli kesimlerden olusturulan Kabine kendi içinde bir bütünlük arz etmiyor. Devletin idaresini üstlenen sivil ve askeri kanat arasinda ciddi görüs ayriliklari ve bir güven sorunu var. Nitekim doguda çikan bu isyanlari görüsmek üzere toplanan Yüksek Baris Konseyi’nde Egemenlik Konseyi Baskani Abdulfettah el-Burhan ile Bakanlar Kurulu Isleri Bakani Halid Ömer Yusuf arasinda sert tartismalarin yasandigi, Halid Yusuf’un el-Burhan’a toplantida yönlendirici olmamasi gerektigi konusunda uyarida bulundugu basina yansidi.

Bazi analizlerde el-Burhan’in bu gibi olaylari manipüle ederek Hamduk hükümetini itibarsizlastirip görevden almak istedigi, el altindan bu gösterileri destekledigi ifade ediliyor. Bu varsayim eger dogruysa Egemenlik Konseyi Baskanligini devretme süresi yaklasan el-Burhan’in konumunu korumak için baska yollara tevessül etmesi de ihtimal dahilinde olabilir.

Sudan’da yasanan sorunlarin temelde mevcut yönetimin anayasal bir zemini olmadan yönetim erkini elinde tutmasindan kaynaklandigi ifade ediliyor. Ülkede yaklasik üç yildir herhangi bir seçim yapilmadan yönetimde bulunan bir hükümet ve egemenlik konseyi bulunuyor. Bu süre zarfinda bir meclis olusturulmadigi gibi halkin iradesini temel alacak bir anayasa da hazirlanmadi. Yakin zamanda bir seçim yapilacagi yönünde de herhangi bir isaret görülmüyor. Dolayisiyla el-Besir döneminde olusan öfke her geçen gün mevcut yönetime yöneliyor. Sudan güven ve istikrar yoluna ancak kisa zamanda yapilacak bir seçimle girebilir.

[Prof. Dr. Enver Arpa Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Dogu ve Afrika Arastirmalari Enstitüsü (DOAF) müdürüdür]
Kaynak: AA