ASO'dan 4. Nesil Nükleer Reaktör Teknolojileri Toplantisi
Ankara Sanayi Odasi (ASO) Baskani Nurettin Özdebir baskanliginda 4. Nesil Nükleer Reaktör Teknolojileri Toplantisi çevrim içi olarak gerçeklestirildi.
Küçük modüler reaktörlerin (SMR) kapsamli sekilde ele alindigi ve dünyada SMR teknolojisinin mevcut durumunun degerlendirildigi 4. Nesil Nükleer Reaktör Teknolojileri Toplantisi, ASO’nun ev sahipliginde gerçeklesti. Toplantiya ASO Baskani Nurettin Özdebir’in yani sira Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisligi Bölümü Ögretim Üyesi Dr. Erol Çubukçu ve Istanbul Teknik Üniversitesi Ögretim Üyesi Dr. Senem Sentürk Lüle konusmasi olarak katildi.
Ankara Sanayi Odasi’nin neden böyle bir içerigi olan toplantiya ev sahipligi yaptigini anlatan Özdebir, “Bu serüvenimiz aslinda Türkiye’de ilk nükleer santral kurulacagi haberini aldigimiz zaman acaba biz sanayiciler olarak buna ne katkida bulunabilir veya bir baska deyimle Akkuyu’da dört tane santral yapilacak, bu dört santralden biz sanayicimize ne pay alabilir diye yola çiktik. Tahminlerimize göre sanayimize buradan 5 milyar dolar pay alabiliriz. Bununla ilgili çalismaya basladik. Daha sonra Enerji Bakanligi ile ortak çalismalar yaptik. Enerji Bakanimiz o zaman Taner Yildiz bu toplantilarimizdan haberdar oldu. Bu alan Türkiye’de tabu olan alanlardan birisiydi. Biri askeri silah, savunma sanayii, biri de nükleer alan. Reel sektör olarak bizim hiç konusmadigimiz, hiç bulasmadigimiz alanlardi. Savunma sanayiinin simdi sektöre açilmasiyla birlikte çok ciddi bir gelisme kaydedildi. Nükleer teknolojide de bizim bu nükleer grubun içerisine girebilmemiz için paydaslarin sayisinin artirilmasi, bizim imalat gücü olan firmalarimizin da bu is içerisinde yer almasini hayal ettigimiz için böyle bir yola çiktik” dedi.
Ihracati desteklemek için Ur-Ge programlarini hayata geçirdiklerini hatirlatan ASO Baskani Özdebir, “Ilgili bakana bizim sartlarimiz çok uymamasina ragmen bu konuda çalisabilmemiz için bize bir fon ayrilmasiyla ilgili yolumuzu açtilar. Bir Ur-Ge çalismasi ile basladik. Bu Ur-Ge tabii sadece Ankara ilini kapsiyordu. Daha sonra biraz daha gelistirdik ve NÜKSAK adinda bir firma destek programiyla tüm Türkiye’yi kapsayacak bir çalismaya basladik. Su anda Türkiye’nin çesitli illerinden 70 civarinda firmamiz aktif olarak bu kümemizin içerisinde faaliyet gösteriyor” diye konustu.
“Sanayicilerimiz yurt disindaki nükleer santralleri görünce ‘Biz bunlarin hepsini yapariz’ özgüveniyle yurda döndüler”
Sanayicilerin nükleer santral alanina alisabilmeleri ve malumat sahibi olmalari için birtakim egitim programlari düzenlediklerini söyleyen Özdebir, “Bu arada Fransa Nükleer Enstitüsü, Rusya Rosatom, Rusya Kaynakçi Egitim Merkezi gibi yerlerle anlasma yaptik. Bu girisimlerimiz sonucunda sanayicilerimize bu kuruluslardan egiticiler getirip onlara bilgi verdik. Artik sanayicilerimizi de alip Fransa’ya, Rusya’ya, Japonya’ya götürüp oradaki hem nükleer santralleri görmesini hem de bu nükleer santralin malzemelerinin reaktör kazani dahil olmak üzere nasil üretildigini görsünler diye onlarin imalat yerlerini sanayicilerimize gezdirdik. Tabii sanayicilerimiz buralari gördükten sonra aslinda ‘Bu atla deve bir sey degilmis. Biz bunlarin hepsini yapariz’ diye bir özgüvenle döndüler. Bu da bizi memnun etti” ifadelerini kullandi.
Nükleer santral üzerine derinlemesine düsünüldügünde 3. nesil reaktörlerin hantal, büyük ve agir imalatlarinin ve agir bedellerinin yerini artik 4. nesil santrallerin alacagini dile getiren Özdebir, “4. nesil santraller ve modüler santrallerin önümüzdeki süreç içerisinde daha revaçta olabilecegi, bunlarin da bizim sanayicilerimiz tarafindan bir kisminin daha rahat üretilebilecegi görülünce birtakim mühendislik firmalarinin, sanayi kuruluslarinin da bu alanda çalistiklari duyulunca çok da heyecanlandik. TÜBITAK bu konuda görevlendirildi. Bir çalisma grubu olusturuluyor. Bu grubun resmi olarak baslayabilmesi için yol haritamizda çikartildigi anda Cumhurbaskanimizin onayini bekliyor. Cumhurbaskani’nin onaylamasiyla gerekli deklarasyonlarin Disisleri Bakanligi tarafindan yapilmasiyla resmi olarak da bu çalismalara baslamis olacagiz” dedi.
Küçük modüler reaktörlerin son dönemlerde oldukça popüler bir konu olduguna dikkati çeken Dr. Erol Çubukçu, “SMR’larin çok sayida farkli tipleri mevcut. Kisaca small modular reactor (SMR) diye anlatilan küçük modüler reaktörler popüler bir konu oldu. Uluslararasi Atom Enerjisi Kurumu’nun da bir tanimi var. Küçük modüler reaktörlerde küçük dedigimizde ne anliyoruz bunu soruyorlar? Bununla ilgili su anda kabul görmüs olan güç araligi 10 megavatla 300 megavat elektrik arasinda. Bu güç araliginda reaktörleri küçük reaktörler, eger bu reaktörlere bir kapali ortamda fabrika diyebilecegimiz tesiste parçalarini prefabrik sekilde üretip, onlari modüler halde götürüp de sahada çalisabilir hale getiriyorsaniz bu tip reaktörlere küçük modüler reaktörler diyoruz. Gücü 10 megavat elektrigin altinda olanlara da yine bu konuda da oturmus bir siniflandirma olmamasina ragmen mikro modüler reaktörler adi altinda isliyorlar. SMR’larin öncelikle çekici taraflari reaktörlerin günümüzde geldigi noktada bu tasarimlar hep ayni ilkeler üzerinden gittikçe büyütülerek yapilmis. Buna bagli olarak da aslinda sürekli birtakim eklemeler geldigi için bir süre sonra tasarimda gereginden fazla karmasik birçok yedekleme ama sahiden gerekli mi degil mi diye düsünmeden herkes el atmis” degerlendirmesini yapti.
“Üretici pazarinda sikinti çikinca ‘Bunu daha basit tasarimli ama nispeten daha kolay çözülebilir bir hale getirebilir miyiz?’ arayisiyla SMR fikri ortaya çikti”
Reaktörlerin asiri mühendislige (overengineering( maruz kaldigini, gereginde fazla üzerinde çalisilmis bir tasarima dogru gittigini söyleyen Dr. Çubukçu, “Bugün yapilan reaktörlerde su an gündemde olan insaatlardaki 1000 megavatin üzerindeki reaktörlerin karsilastigi durumlardan biri bu. Standa bir temel üzerinden baslandi ve gittikçe büyütülerek kapasitesi arttirila arttirila büyütülerek gelinen bir durum. Ama bu büyümeyle beraber isler biraz karmasiklasti. Bir yerden sonra birileri çikip sunu demek zorunda kaldi’ sahiden dogru mu yapiyoruz yoksa önümüze kagidimizi koyup bir daha bu tasarimin üzerinden geçmeli miyiz?’ SMR temel konusunun sunulan piyasadaki 3. nesil diye geçen reaktörlerin fazlaca büyük olmalarindan kaynaklandi. Tabii bu büyüklük satici açisindan, üretici açisindan herkes bu 1000-1400 megavat bandindaki bir seye ihtiyaci var mi? Böyle bir ürün satilabilir mi? seklindeydi. Dolayisiyla burada aslinda pazarda bir sikinti baslayinca otomatik olarak üreticiler de ‘Bunu daha basit tasarimli ama nispeten daha kolay çözülebilir bir hale getirebilir miyiz?’ arayisiyla SMR fikri ortaya çikti” diye konustu.
Dr. Senem Sentürk Lüle, SMR proje örnekleri üzerine Uluslararasi Atom Enerjisi Ajansi’nin verilerine atif yaparak sunlari söyledi:
“Bugün itibariyla Uluslararasi Atom Enerjisi Ajansi’nin pres reaktör bilgi web sitesi var. Bu sabah itibariyla 444 tane nükleer güç santrali çalismakta. 51 tane nükleer güç santrali yapim asamasinda. En son sebekeye baglanan ünite Çin’deki Tianmen-6 ünitesi 11 Mayis’ta sisteme baglanmis. En son kapatilan ünite de Amerika Birlesik Devletleri’ndeki (ABD) Indian Point-3 ünitesi. Bu ünite de 30 Nisan itibariyla kapatilmis 1300 megavatlik bir basinçli su reaktörü oluyor. En son yapimina baslanan ünite de Çin’de Ganjang-3 Reaktörü. Bizim Akkuyu Nükleer Santralimizden çok kisa bir süre sonra basladigi için en son insaatina baslanan ünite bu gözüküyor. 31 Mart’ta baslanmis ve 610 megavat elektrik gücünde basinçli su reaktörü imis. Her küçük güçteki reaktör SMR midir? Degil.”
“300 megavatin altinda düsük güçlerde pek çok ünite var ama bunlari SMR grubuna sokmamiz dogru degil”
1960-70’li yillardan beri pek çok düsük güçte ünite olduguna vurgu yapan Dr. Lüle, “Hindistan’da 300 megavatin altinda çok sayida düsük güçlerde ünite var. Bunlarin hepsi basinçli su reaktörleri. Ama bunlari SMR grubuna sokmamiz dogru degil. Bunlar sadece düsük güçlü reaktörler. Standart büyük reaktörlerin küçük güçlü versiyonlari. Benzer sekilde Hindistan’da olan ünitenin aynisi Pakistan’da var, 90 megavat elektrik gücünde. Buralardan sadece yüzer reaktörleri biz SMR olarak düsünebiliriz. Buzkiran gemilerinde kullanilan benzer bir teknolojinin modifiye edilmesiyle ortaya çikmis tasarimlar. Düsük güçte reaktör çok var çalisan ama biz bunlari direkt SMR olarak düsünmeyelim. SMR olabilmesi için birtakim özellikleri içeriginde barindirmasi gerekiyor” ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA
Ankara Sanayi Odasi’nin neden böyle bir içerigi olan toplantiya ev sahipligi yaptigini anlatan Özdebir, “Bu serüvenimiz aslinda Türkiye’de ilk nükleer santral kurulacagi haberini aldigimiz zaman acaba biz sanayiciler olarak buna ne katkida bulunabilir veya bir baska deyimle Akkuyu’da dört tane santral yapilacak, bu dört santralden biz sanayicimize ne pay alabilir diye yola çiktik. Tahminlerimize göre sanayimize buradan 5 milyar dolar pay alabiliriz. Bununla ilgili çalismaya basladik. Daha sonra Enerji Bakanligi ile ortak çalismalar yaptik. Enerji Bakanimiz o zaman Taner Yildiz bu toplantilarimizdan haberdar oldu. Bu alan Türkiye’de tabu olan alanlardan birisiydi. Biri askeri silah, savunma sanayii, biri de nükleer alan. Reel sektör olarak bizim hiç konusmadigimiz, hiç bulasmadigimiz alanlardi. Savunma sanayiinin simdi sektöre açilmasiyla birlikte çok ciddi bir gelisme kaydedildi. Nükleer teknolojide de bizim bu nükleer grubun içerisine girebilmemiz için paydaslarin sayisinin artirilmasi, bizim imalat gücü olan firmalarimizin da bu is içerisinde yer almasini hayal ettigimiz için böyle bir yola çiktik” dedi.
Ihracati desteklemek için Ur-Ge programlarini hayata geçirdiklerini hatirlatan ASO Baskani Özdebir, “Ilgili bakana bizim sartlarimiz çok uymamasina ragmen bu konuda çalisabilmemiz için bize bir fon ayrilmasiyla ilgili yolumuzu açtilar. Bir Ur-Ge çalismasi ile basladik. Bu Ur-Ge tabii sadece Ankara ilini kapsiyordu. Daha sonra biraz daha gelistirdik ve NÜKSAK adinda bir firma destek programiyla tüm Türkiye’yi kapsayacak bir çalismaya basladik. Su anda Türkiye’nin çesitli illerinden 70 civarinda firmamiz aktif olarak bu kümemizin içerisinde faaliyet gösteriyor” diye konustu.
“Sanayicilerimiz yurt disindaki nükleer santralleri görünce ‘Biz bunlarin hepsini yapariz’ özgüveniyle yurda döndüler”
Sanayicilerin nükleer santral alanina alisabilmeleri ve malumat sahibi olmalari için birtakim egitim programlari düzenlediklerini söyleyen Özdebir, “Bu arada Fransa Nükleer Enstitüsü, Rusya Rosatom, Rusya Kaynakçi Egitim Merkezi gibi yerlerle anlasma yaptik. Bu girisimlerimiz sonucunda sanayicilerimize bu kuruluslardan egiticiler getirip onlara bilgi verdik. Artik sanayicilerimizi de alip Fransa’ya, Rusya’ya, Japonya’ya götürüp oradaki hem nükleer santralleri görmesini hem de bu nükleer santralin malzemelerinin reaktör kazani dahil olmak üzere nasil üretildigini görsünler diye onlarin imalat yerlerini sanayicilerimize gezdirdik. Tabii sanayicilerimiz buralari gördükten sonra aslinda ‘Bu atla deve bir sey degilmis. Biz bunlarin hepsini yapariz’ diye bir özgüvenle döndüler. Bu da bizi memnun etti” ifadelerini kullandi.
Nükleer santral üzerine derinlemesine düsünüldügünde 3. nesil reaktörlerin hantal, büyük ve agir imalatlarinin ve agir bedellerinin yerini artik 4. nesil santrallerin alacagini dile getiren Özdebir, “4. nesil santraller ve modüler santrallerin önümüzdeki süreç içerisinde daha revaçta olabilecegi, bunlarin da bizim sanayicilerimiz tarafindan bir kisminin daha rahat üretilebilecegi görülünce birtakim mühendislik firmalarinin, sanayi kuruluslarinin da bu alanda çalistiklari duyulunca çok da heyecanlandik. TÜBITAK bu konuda görevlendirildi. Bir çalisma grubu olusturuluyor. Bu grubun resmi olarak baslayabilmesi için yol haritamizda çikartildigi anda Cumhurbaskanimizin onayini bekliyor. Cumhurbaskani’nin onaylamasiyla gerekli deklarasyonlarin Disisleri Bakanligi tarafindan yapilmasiyla resmi olarak da bu çalismalara baslamis olacagiz” dedi.
Küçük modüler reaktörlerin son dönemlerde oldukça popüler bir konu olduguna dikkati çeken Dr. Erol Çubukçu, “SMR’larin çok sayida farkli tipleri mevcut. Kisaca small modular reactor (SMR) diye anlatilan küçük modüler reaktörler popüler bir konu oldu. Uluslararasi Atom Enerjisi Kurumu’nun da bir tanimi var. Küçük modüler reaktörlerde küçük dedigimizde ne anliyoruz bunu soruyorlar? Bununla ilgili su anda kabul görmüs olan güç araligi 10 megavatla 300 megavat elektrik arasinda. Bu güç araliginda reaktörleri küçük reaktörler, eger bu reaktörlere bir kapali ortamda fabrika diyebilecegimiz tesiste parçalarini prefabrik sekilde üretip, onlari modüler halde götürüp de sahada çalisabilir hale getiriyorsaniz bu tip reaktörlere küçük modüler reaktörler diyoruz. Gücü 10 megavat elektrigin altinda olanlara da yine bu konuda da oturmus bir siniflandirma olmamasina ragmen mikro modüler reaktörler adi altinda isliyorlar. SMR’larin öncelikle çekici taraflari reaktörlerin günümüzde geldigi noktada bu tasarimlar hep ayni ilkeler üzerinden gittikçe büyütülerek yapilmis. Buna bagli olarak da aslinda sürekli birtakim eklemeler geldigi için bir süre sonra tasarimda gereginden fazla karmasik birçok yedekleme ama sahiden gerekli mi degil mi diye düsünmeden herkes el atmis” degerlendirmesini yapti.
“Üretici pazarinda sikinti çikinca ‘Bunu daha basit tasarimli ama nispeten daha kolay çözülebilir bir hale getirebilir miyiz?’ arayisiyla SMR fikri ortaya çikti”
Reaktörlerin asiri mühendislige (overengineering( maruz kaldigini, gereginde fazla üzerinde çalisilmis bir tasarima dogru gittigini söyleyen Dr. Çubukçu, “Bugün yapilan reaktörlerde su an gündemde olan insaatlardaki 1000 megavatin üzerindeki reaktörlerin karsilastigi durumlardan biri bu. Standa bir temel üzerinden baslandi ve gittikçe büyütülerek kapasitesi arttirila arttirila büyütülerek gelinen bir durum. Ama bu büyümeyle beraber isler biraz karmasiklasti. Bir yerden sonra birileri çikip sunu demek zorunda kaldi’ sahiden dogru mu yapiyoruz yoksa önümüze kagidimizi koyup bir daha bu tasarimin üzerinden geçmeli miyiz?’ SMR temel konusunun sunulan piyasadaki 3. nesil diye geçen reaktörlerin fazlaca büyük olmalarindan kaynaklandi. Tabii bu büyüklük satici açisindan, üretici açisindan herkes bu 1000-1400 megavat bandindaki bir seye ihtiyaci var mi? Böyle bir ürün satilabilir mi? seklindeydi. Dolayisiyla burada aslinda pazarda bir sikinti baslayinca otomatik olarak üreticiler de ‘Bunu daha basit tasarimli ama nispeten daha kolay çözülebilir bir hale getirebilir miyiz?’ arayisiyla SMR fikri ortaya çikti” diye konustu.
Dr. Senem Sentürk Lüle, SMR proje örnekleri üzerine Uluslararasi Atom Enerjisi Ajansi’nin verilerine atif yaparak sunlari söyledi:
“Bugün itibariyla Uluslararasi Atom Enerjisi Ajansi’nin pres reaktör bilgi web sitesi var. Bu sabah itibariyla 444 tane nükleer güç santrali çalismakta. 51 tane nükleer güç santrali yapim asamasinda. En son sebekeye baglanan ünite Çin’deki Tianmen-6 ünitesi 11 Mayis’ta sisteme baglanmis. En son kapatilan ünite de Amerika Birlesik Devletleri’ndeki (ABD) Indian Point-3 ünitesi. Bu ünite de 30 Nisan itibariyla kapatilmis 1300 megavatlik bir basinçli su reaktörü oluyor. En son yapimina baslanan ünite de Çin’de Ganjang-3 Reaktörü. Bizim Akkuyu Nükleer Santralimizden çok kisa bir süre sonra basladigi için en son insaatina baslanan ünite bu gözüküyor. 31 Mart’ta baslanmis ve 610 megavat elektrik gücünde basinçli su reaktörü imis. Her küçük güçteki reaktör SMR midir? Degil.”
“300 megavatin altinda düsük güçlerde pek çok ünite var ama bunlari SMR grubuna sokmamiz dogru degil”
1960-70’li yillardan beri pek çok düsük güçte ünite olduguna vurgu yapan Dr. Lüle, “Hindistan’da 300 megavatin altinda çok sayida düsük güçlerde ünite var. Bunlarin hepsi basinçli su reaktörleri. Ama bunlari SMR grubuna sokmamiz dogru degil. Bunlar sadece düsük güçlü reaktörler. Standart büyük reaktörlerin küçük güçlü versiyonlari. Benzer sekilde Hindistan’da olan ünitenin aynisi Pakistan’da var, 90 megavat elektrik gücünde. Buralardan sadece yüzer reaktörleri biz SMR olarak düsünebiliriz. Buzkiran gemilerinde kullanilan benzer bir teknolojinin modifiye edilmesiyle ortaya çikmis tasarimlar. Düsük güçte reaktör çok var çalisan ama biz bunlari direkt SMR olarak düsünmeyelim. SMR olabilmesi için birtakim özellikleri içeriginde barindirmasi gerekiyor” ifadelerini kullandi.