Türkiye, Uluslararasi Yatirimciya 'Singapur Sözlesmesi' Ile Güven Veriyor

Adalet Bakanligi Arabuluculuk Daire Baskani Umut Ilhan Durmusoglu: 'Singapur Sözlesmesi ile bir arabuluculuk anlasmasi aynen bir mahkeme karari gibi icra edilebilir hale geliyor. Bu da arabuluculukla alakali güvenilirligi artiriyor' 'Bizim taraf olmamiz, büyük ticaretçilere ve esnafa, gelip yatirim yapacak uluslararasi yatirimciya, 'Istersen arabuluculuk, tahkim, yargi gibi bütün imkanlari sunuyoruz. Bir korkumuz yok.' diyoruz'

ERGÜN HAKTANIYAN - Adalet Bakanligi Hukuk Isleri Genel Müdürlügü Arabuluculuk Daire Baskani Umut Ilhan Durmusoglu, "Singapur Sözlesmesi" olarak da bilinen "Arabuluculuk Sonucunda Yapilan Milletlerarasi Sulh Anlasmalari Hakkinda Birlesmis Milletler Konvansiyonu"nun, Türkiye'ye gelecek yatirimciya güven verdigini bildirdi.

Singapur'da 7 Agustos 2019'da 46 ülke tarafindan imzalanan Singapur Sözlesmesi'nin onaylanmasi, arabuluculuk alanindaki gelismelerde Türkiye'ye uluslararasi bir boyut kazandirdi.

Ticari uyusmazliklarin hizli, dostane sekilde çözülmesine ve uluslararasi ticaretin gelismesine olanak taniyan konvansiyon, ticari uyusmazliklarda arabuluculuk kapsaminda imzalanan sulh anlasmalarinin, taraf ülkelerde onaylayan bir mahkeme veya hakem kararina gerek kalmaksizin icrasini mümkün kiliyor.

Anlasma, Türkiye'yi is dünyasinda hukuki güvenligi güçlendirilmis ve yabanci yatirimcilar için cazip bir ülke haline getirirken, yerli yatirimcilarin da diger taraf ülkelerde güvence altinda yatirim yapmasina olanak sagliyor.

Kayseri Ticaret Odasi tarafindan düzenlenen Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi Ruhsatname Teslim Töreni'ne katilan Arabuluculuk Daire Baskani Umut Ilhan Durmusoglu, AA muhabirine, arabuluculuk ve tahkim imkanlarinin Türkiye'nin yatirim cazibesini artiran unsurlar oldugunu söyledi.

Singapur Sözlesmesi'nin önemli bir anlasma oldugunu belirten Durmusoglu, Türkiye'nin 2019 yilinda Birlesmis Milletler Ticaret Hukuk Komisyonu'nda bu sözlesmeyi Singapur'da imzaladigini belirtti.

Durmusoglu, Adalet Bakanliginin, bu anlasmada bir degisiklik konusuluyorsa Türkiye'nin kendi kurumlarini bu degisikliklere hazir hale getirmeye ve bilgilendirmeye çalistigini ifade etti.

Bu anlasmayla yargi sisteminde bir yük azalisinin da saglandigina isaret eden Durmusoglu, sunlari söyledi:

"Singapur Sözlesmesi, en basit haliyle uluslararasi bir arabuluculuk sözlesmesinin o arabuluculuk sözlesmesine tabi olan ülkelerde hüküm ifade etmesi. Aslinda genelde alternatif çözüm uyusmazlik yöntemlerinde insanlar rizayla borçlarini kabul ettikleri için borçlarini ödüyorlar. O anlasmanin sonucunu yerine getiriyorlar. Bu bir mahkeme karari mi? degil. Nasil bir risk var, oradaki anlasmanin içeriginin yerine getirilmemesi. Borcunu kabul eden, parayi ödeyecegim diyen tarafin bir baglayiciligi olmayabiliyor ama Singapur Sözlesmesi ile bir arabuluculuk anlasmasi aynen bir mahkeme karari gibi icra edilebilir hale geliyor. Bu da arabuluculukla alakali güvenilirligi artiriyor. Bizim taraf olmamiz, büyük ticaretçilere ve esnafa, gelip yatirim yapacak uluslararasi yatirimciya, 'Istersen arabuluculuk, tahkim, yargi gibi bütün imkanlari sunuyoruz. Bir korkumuz yok.' diyoruz. Biz bu anlasmayi çekince koymadan imzaladik. Bunun sonuçlarini da görecegiz. Yatirimcinin buraya gelmesinde tercih saglayip güvence verecektir."

- Arabuluculugun sosyal boyutu önemli hale geliyor

Türkiye'de arabuluculugun 2013 yilinda baslayan bir serüveni oldugunu dile getiren Durmusoglu, uyusmazliklarin büyük bir bölümünün basarili bir sekilde çözüme kavusturuldugunu belirtti.

"Hukuki uyusmazliklarda arabuluculuk önemli hale geldi." diyen Durmusoglu, bu durumun sosyal boyutunun da önemli oldugunu ifade etti.

Durmusoglu, arabuluculugun sadece hukuki uyusmazliklarda degil, insanlarin bilinçlenmesi ve bir dönüsüm geçirmesi için de önemli oldugunu vurguladi.

Iki vatandas arasindaki uyusmazlikta son çarenin yargi olmasi gerektigini belirten Durmusoglu, sunlari kaydetti:

"Örnegin, kiracinizi evden tahliye ettirmek istediniz, evden çikmadi. Bu bir hukuk davasi olarak mi kaliyor? En basitinden hakaretlesme ve tehdit oluyor. Daha vahimi öldürmeye kadar gidebiliyor. Demek ki hukuktaki dava çözülse bile sosyal olarak kapanmiyor. O yara devam ediyor. Çalistigimiz yerlerden biliyoruz. Binlerce zeytin agaci var, bir zeytin agaci için davalik olanlar var. O insanlar bir zeytin agacina muhtaç degil. Onu kim toplayacak? Bir zeytin agacindan 5 kisi ölüyor. Demek ki ülkemizin bu ise biraz sosyal olarak da bakmasi lazim. Bu insanlarin yeniden dost olmalarini beklemiyoruz ama birbirlerine kafalarinda zarar verme düsüncesi sona eriyor mu? Bu baglamda da Arabuluculuk Daire Baskanligi olarak biz son dönemde 'Toplumsal arabuluculuk' diye bir proje baslattik. Bunda amaç su, dava sarti ile halk bilinçlendi. Biz halkin arabuluculugu özümsemesini istiyoruz. Vatandas çatisma çözme, iletisim teknikleri, öfke kontrolü, birlikte yasama kültürü, bu tarz egitimler alsin istiyoruz. Vatandas bir uyusmazligi oldugunda arabulucu hukukçusuna, dava yoluna götürmesini istemedigini belirtmeli. Orta noktada bulusacak bir ortam olusmasini talep etmeli."
Kaynak: AA