Immünoterapinin Bazi Kanser Türlerinde Daha Etkili Oldugu Açiklamasi
Kanserde Güncel Tedavilere Erisim ve Gelistirme Dernegi Baskani Prof. Dr. Ugur Coskun: 'Yan etkileri kemoterapiye göre nispeten daha az ancak immünoterapinin tüm hastalarda etkili oldugunu, tüm hastalarda kullanilmasi gerektigini söyleyemeyiz' 'Buradaki DNA onarim mekanizmasi veya immün sisteminin kontrol mekanizmasiyla ilgili birtakim belirteçlerin pozitifligi durumlarinda immünoterapi daha etkili olmakta'
MUHAMMET FATIH GÖKMEN - Kanserde Güncel Tedavilere Erisim ve Gelistirme Dernegi Baskani ve Kirikkale Üniversitesi Tip Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Ugur Coskun, immünoterapi tedavisinin kemoterapiye göre yan etkilerinin daha az oldugunu ancak tüm hastalarda ayni etkiyi göstermedigini söyledi.
Coskun, AA muhabirine, immünoterapinin klasik kullandiklari kemoterapi ve radyoterapilerden çok farkli bir tedavi yöntemi oldugunu belirtti.
Immünoterapinin, vücudun kendi bagisik sistemini uyararak kanser hücresiyle savasmasina odaklanilan bir tedavi yöntemi oldugunu anlatan Coskun, su bilgileri verdi:
"Bununla ilgili son dönemde arastirmalar iyice yogunlasti. Kemoterapiden birçok farkliligi ve avantajlari var. Daha uzun süreli fayda görülebiliyor. Yan etkileri kemoterapiye göre nispeten daha az ancak immünoterapinin tüm hastalarda etkili oldugunu, tüm hastalarda kullanilmasi gerektigini söyleyemeyiz. Bununla ilgili de çok sayida arastirma var. Bugün biliyoruz ki böbrek ve cilt kanseri ile bazi lenfoma türlerinde çok etkili. Bunlarin da zaten ülkemizde geri ödemesi var ve birçok kurumda kullaniyoruz."
Coskun, genel olarak hasta ve yakinlarinda, "Acaba ben de immünoterapi almali miyim, neden immünoterapi almadim?" gibi inanis olduguna dikkati çekti.
Immünoterapinin hem kanser türlerine göre hem de kanserin bazi özelliklerine göre etkili oldugunu dile getiren Coskun, "Bunlar için hastanin tümör dokusunda inceleme yapmamiz gerekiyor. Kanser türüne göre degisiyor. Buradaki DNA onarim mekanizmasi veya immün sisteminin kontrol mekanizmasiyla ilgili birtakim belirteçlerin pozitifligi durumlarinda immünoterapi daha etkili olmakta. Immünoterapiyi bu hastalarda ve uygun safhalarda kullanmak daha uygun olmakta. Bununla ilgili arastirmalar da devam ediyor. Yani her hastada immünoterapi mutlaka etkili olacak veya verilmesi gerekir diye bir durum söz konusu degil." diye konustu.
Coskun, bu ilaçlarin çok pahali oldugunu belirterek, tamaminin geri ödenmesi veya fayda edilecek gruplarin belirlenmeden geri ödemesinin neredeyse hiçbir ülkede mümkün olmadigini vurguladi.
Türkiye'de de bu ilaçlarin hangi hastaya daha faydali oldugu, hangi hastalarda kemoterapi yerine bunlarin tercih edilecegi, hangilerinde kemoterapiyle birlikte verileceginin iyi analiz edilmesi gerektigini belirten Coskun, sunlari kaydetti:
"Dernek olarak biz de onkoloji hastalarinin en etkin sekilde buna ulasmasiyla ilgili çalisma yürütüyoruz, projeler yapiyoruz. Kurum ve kuruluslarla görüsmeler yapiyoruz. Burada maliyet çok yüksek oldugu ve bir kisim hastalarda da etkili olmadigi için en etkili grubun seçilip, en rasyonel biçimde bunlarin uygulanmasi lazim. Neticede immünoterapi dedigimiz zaman yüzde 100 çare, tamamen iyilestiren veya almadigi zaman her hasta da kayba ugrayacak durumlar degil. Hastalar açisindan iyi analiz edilmesi lazim."
Kaynak: AA
Coskun, AA muhabirine, immünoterapinin klasik kullandiklari kemoterapi ve radyoterapilerden çok farkli bir tedavi yöntemi oldugunu belirtti.
Immünoterapinin, vücudun kendi bagisik sistemini uyararak kanser hücresiyle savasmasina odaklanilan bir tedavi yöntemi oldugunu anlatan Coskun, su bilgileri verdi:
"Bununla ilgili son dönemde arastirmalar iyice yogunlasti. Kemoterapiden birçok farkliligi ve avantajlari var. Daha uzun süreli fayda görülebiliyor. Yan etkileri kemoterapiye göre nispeten daha az ancak immünoterapinin tüm hastalarda etkili oldugunu, tüm hastalarda kullanilmasi gerektigini söyleyemeyiz. Bununla ilgili de çok sayida arastirma var. Bugün biliyoruz ki böbrek ve cilt kanseri ile bazi lenfoma türlerinde çok etkili. Bunlarin da zaten ülkemizde geri ödemesi var ve birçok kurumda kullaniyoruz."
Coskun, genel olarak hasta ve yakinlarinda, "Acaba ben de immünoterapi almali miyim, neden immünoterapi almadim?" gibi inanis olduguna dikkati çekti.
Immünoterapinin hem kanser türlerine göre hem de kanserin bazi özelliklerine göre etkili oldugunu dile getiren Coskun, "Bunlar için hastanin tümör dokusunda inceleme yapmamiz gerekiyor. Kanser türüne göre degisiyor. Buradaki DNA onarim mekanizmasi veya immün sisteminin kontrol mekanizmasiyla ilgili birtakim belirteçlerin pozitifligi durumlarinda immünoterapi daha etkili olmakta. Immünoterapiyi bu hastalarda ve uygun safhalarda kullanmak daha uygun olmakta. Bununla ilgili arastirmalar da devam ediyor. Yani her hastada immünoterapi mutlaka etkili olacak veya verilmesi gerekir diye bir durum söz konusu degil." diye konustu.
Coskun, bu ilaçlarin çok pahali oldugunu belirterek, tamaminin geri ödenmesi veya fayda edilecek gruplarin belirlenmeden geri ödemesinin neredeyse hiçbir ülkede mümkün olmadigini vurguladi.
Türkiye'de de bu ilaçlarin hangi hastaya daha faydali oldugu, hangi hastalarda kemoterapi yerine bunlarin tercih edilecegi, hangilerinde kemoterapiyle birlikte verileceginin iyi analiz edilmesi gerektigini belirten Coskun, sunlari kaydetti:
"Dernek olarak biz de onkoloji hastalarinin en etkin sekilde buna ulasmasiyla ilgili çalisma yürütüyoruz, projeler yapiyoruz. Kurum ve kuruluslarla görüsmeler yapiyoruz. Burada maliyet çok yüksek oldugu ve bir kisim hastalarda da etkili olmadigi için en etkili grubun seçilip, en rasyonel biçimde bunlarin uygulanmasi lazim. Neticede immünoterapi dedigimiz zaman yüzde 100 çare, tamamen iyilestiren veya almadigi zaman her hasta da kayba ugrayacak durumlar degil. Hastalar açisindan iyi analiz edilmesi lazim."