Hazine Ve Maliye Bakani Lütfi Elvan Açiklamasi 'Enflasyonla Mücadele Tüm Politikalarimizin Merkezinde Yer Aliyor'
Hazine ve Maliye Bakani Lütfi Elvan, “Enflasyonla mücadele tüm politikalarimizin merkezinde yer aliyor. Kararli durusumuz ve uygulanan politikalar, enflasyonda yukari yönlü beklentilerin de kirilmasinda rol oynayacak. Tabi burada döviz kuru istikrari da oldukça önemli. Son dönemde, döviz kuru geçiskenliginin enflasyon üzerindeki etkisinin daha da arttigini görüyoruz. Tarihimizde ilk defa 200 milyar dolarin üzerine bir ihracat performansi gerçeklestirecegimize inaniyorum” dedi.
Hazine ve Maliye Bakani Lütfi Elvan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasi (BTSO) tarafindan düzenlenen ‘Is Dünyasi Bulusmasi’ toplantisina katildi.
Toplantinin açilis konusmasini BTSO Baskani Ibrahim Burkay yapti. Burkay, pandemi döneminde yapilan desteklemelerin devam etmesi gerektigini ifade ederek, “Pandeminin ortaya çiktigi ilk günden bu yana tüm gücümüz ve imkanimizi pandeminin üyelerimiz üzerindeki etkilerini azaltmaya yogunlastirdik. Tüm sektörlerimizle sürekli iletisim halinde olduk. Düzenledigimiz istisare toplantilariyla üyelerimizin yasadigi sikintilari yakindan takip ettik. Komitelerimizin belirledigi sorunlari ve bu sorunlara yönelik çözüm beklentilerini çati kurulusumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birligi’ne ve ilgili Bakanlik, kurum ve kuruluslara aktararak sektörlerimizin sorunlarinin çözümünde önemli bir rol oynadik. Dünya ekonomilerinin zorlu sinavlardan geçtigi bir dönemdeyiz. Geçen yil bir saglik sorunu olarak baslayan korona virüs salgini, ekonomik sorunlari ve belirsizlikleri de ortaya çikardi. Salginla birlikte küresel ekonomi hem arz hem de talep yönüyle büyük sinavlar verdi. Isletmelerimizin bir bölümü faaliyetlerine ara vermek zorunda kalirken, tedarik zincirlerinde de aksamalar meydana geldi. Diger taraftan da büyümenin en önemli etkenlerinden birisi olan iç tüketim, salgindan negatif etkilendi” dedi.
Bursa’da ve Türkiye’de çok ciddi bir yatirim istahinin bulundugunu belirten Burkay, “Hükümetimiz tarafindan saglanan çok önemli destek mekanizmalari var. Ancak is dünyamizin sahip oldugu bu potansiyeli ortaya çikarabilmek için faiz ve enflasyon kosullar ile birlikte yatirim ortamini güçlendirici adimlar atilmasi önem arz etmektedir. Firmalarimiz geçen yil bu aylarda kredi destek paketleri kapsaminda yüzde 7,5’a kadar düsen faizleri kullanmisken bugün kredi faiz oranlari ise yüzde 22-24 araliginda bulunmaktadir. Yüksek enflasyonla mücadelede kararli ve hizli bir sekilde atilacak adimlar, isletmelerimizin maliyet ve sermaye yapisi açisindan yasadigi olumsuzluklarin da önüne geçecektir” diye konustu.
“Yerli otomobilinin Gemlik’ten yola çikacak olmasi tesadüf degil”
Hazine ve Maliye Bakani Lütfi Elvan, salginin etkilerinin nispeten azalmasiyla, artik sahaya daha sik inecekleri, yerelin sesini yerinde duymak istedikleri için Anadolu turuna Bursa’dan basladiklarini ifade ederek, “Otomotivin ve tekstilin kalbi burada atiyor. Türkiye’nin otomobilinin Gemlik’ten yola çikacak olmasi elbette tesadüf degil. Sahip oldugunuz kabiliyetler, güçlü tedarik zincirleri ve firma etkilesimini kolaylastiran ekosistem, Bursa’nin tasidigi avantajlardan sadece birkaçi. Çekim merkezi konumunda olan Bursa, bölgesel gelisme açisindan da çevre illerin kalkinmasinda bir kaldiraç görevi üstleniyor. Dolayisiyla tasidiginiz bu potansiyel, ülkemize de yüksek katma deger, üretim çesitliligi ve istihdam olarak geri dönüyor. Bu etkileyici performans, sizleri bir rol model olarak da öne çikartiyor” ifadelerini kullandi.
“Yil sonuna kadar bu tutarin 191 milyar liraya, yani milli gelirin yüzde 3,4’üne ulasmasini bekliyoruz”
Zorlu 2020 yilinin geride kaldigini, yasanan küresel salginin sosyolojik, ekonomik ve toplumsal pek çok sorunu da beraberinde getirdiginin altini çizen Elvan, “Bakin biz bu dönemde, sorunsuz isleyen bir düzenin aniden durabilecegini, deyim yerindeyse tüm salterlerin bir anda kapanabilecegini gördük. Küresel ekonomi, belki de son 100 yilin en siddetli daralmasini yasadi. Dünya ticareti ve uluslararasi sermaye hareketleri derin yaralar aldi. Küresel çapta issizlik, bütçe açiklari, borçluluk oranlari ve enflasyon artis egilimine girdi. Olusan bu hasarin giderilmesi maalesef zaman alacak. Türkiye, iste böylesine zorlu bir mücadeleyi, Cumhurbaskanligi Hükümet Sisteminin sagladigi hizli koordine olabilme yetenegi sayesinde basariyla yürüttü. Emekçiler, isverenler ve vatandaslarimiz için tüm imkânlarimizi seferber ettik. Salgindan etkilenen isletmelerimize; Çesitli hibe destekleri sunduk, vergi ve sosyal güvenlik prim ödemelerinde ertelemeler getirdik, KDV ve kira stopajlarinda indirimler yaptik. Üretimde sürdürebilirligi saglamak için benzersiz adimlar attik. Kisa çalisma ödenegi, issizlik ödenegi, nakdi ücret destegi ve normallesme destegi gibi mekanizmalar, Türk sanayisini bu zorlu dönemde ayakta tuttu. Bahsettigim bu dört uygulamayla, 9 buçuk milyon vatandasimiza 55 milyar liralik bir destek sunduk. Bütçeden ve çesitli fonlardan sundugumuz desteklerin tutari 141 milyar lirayi asti. Yil sonuna kadar bu tutarin 191 milyar liraya, yani milli gelirin yüzde 3,4’üne ulasmasini bekliyoruz” dedi.
“Tarihimizde ilk defa 200 milyar dolarin üzerine bir ihracat performansi gerçeklestirecegimize inaniyorum”
Sunu da çok net ifade edeyim; bundan sonraki süreçte de ihtiyaç duyan her kesimin yaninda olmaya devam edeceklerini isaret eden Bakan Elvan, “Biliyorsunuz asilamada da önemli bir ivme artisi söz konusu. Günde 1 milyon dozun üzerinde asi yapiliyor, bakiniz bu muazzam bir basaridir. Insallah bu durumun olumlu etkisini de önümüzdeki dönemde, hem ekonomide hem de sosyal hayatin normallesmesinde görecegiz. Atilan adimlarin katkisiyla, 2020 yilini büyümeyle kapattik. Ekonomik aktivite 2021’in ilk çeyreginde canli bir performans gösterdi. Ilk çeyrekteki yüzde 7’lik büyümenin yüzde 30’unu imalat sanayimiz tek basina sirtladi. Yine bu dönemde; dis talebin ve yatirim harcamalarinin da büyümeye önemli bir katki sagladigini görüyoruz. Ihracat tarafi çok güçlü gidiyor, bu sene tarihimizde ilk defa 200 milyar dolarin üzerine bir ihracat performansi gerçeklestirecegimize inaniyorum. Bursa’nin ihracat rakamlari da, yilin ilk 5 ayinda, geçen senenin ayni dönemine göre yüzde 38’in üzerinde artti. Sizlerin de destegi ile yil sonu hedefimize ulasacagimizdan hiç kuskum yok. Makroekonomik politikalarimizda 3 temel önceligimiz var. Birincisi; ekonomide dengesizlik ve kirilganlik olusturmayacak, kaliteli ve istikrarli bir büyümeyi temin etmek. Bizim için önemli olan büyümenin sürdürülebilirligi ve kapsayiciligidir. Istihdam olusturan, gelir dagilimini iyilestiren, verimliligi artiran ve rekabeti tesvik eden politikalarla büyüme patikamizi sekillendirmek istiyoruz. Bu büyümeden de, tüm vatandaslarimizin en iyi sekilde faydalanmasini arzuluyoruz. Ikinci politika önceligimiz; Cari açigin kontrol altina alinmasi, hatta orta vadede cari fazla veren bir ekonomik yapinin hakim kilinmasidir. Cari açikla mücadelenin hem dönemsel hem de yapisal unsurlarinin oldugunun farkindayiz. Ihracat pazarlarimizin toparlaniyor olusu, dönemsel açidan isimizi kolaylastiriyor. Benzer sekilde, altin ithalatini azaltmak için uyguladigimiz tedbirlerin de müspet etkilerini görmeye basladik. Yilin ilk 5 ayinda altin ithalati, geçen seneye göre yüzde 47 azaldi. Yapisal tarafta da bir dizi tedbir hayata geçecek. Örnegin; imalat sanayimizin küresel deger zincirlerine entegrasyonunu daha da artirmak için özel programlar uygulayacagiz. Ihracati öncelikleyen yatirimlara agirlik verecegiz. Yurtdisi lojistik merkezleri açarak ihracatçilarin potansiyel pazarlara erisimini hizlandiracagiz. Üçüncü ve en önemli politika önceligimiz ise; fiyat istikrarinin saglanmasidir” seklinde konustu.
“Enflasyonla mücadele tüm politikalarimizin merkezinde yer aliyor”
“Enflasyon nitelikli ve sürdürülebilir büyümenin önündeki en temel engeldir. Yüksek enflasyonun oldugu bir ortamda, sanayici de önünü göremez, saglikli karar alamaz, uzun vadeli yatirim yapmaya da cesaret edemez” diyerek sözlerini sürdüren Bakan Elvan, “Iste bu yüzden, enflasyonla mücadele tüm politikalarimizin merkezinde yer aliyor. Biz bu sorunu bir bütün olarak ele aliyoruz. Para, maliye, finansal sektör ve yapisal politikalarimiz uyum içinde hareket ediyor. Kisa vadeli kazanimlar ugruna, asla enflasyon hedefimizden kopmayacagiz. Enflasyonla mücadelede, beklentiler kanalinin ne denli kritik bir rol oynadigini biliyoruz. Kararli durusumuz ve uygulanan politikalar, enflasyonda yukari yönlü beklentilerin de kirilmasinda rol oynayacak. Tabi burada döviz kuru istikrari da oldukça önemli. Son dönemde, döviz kuru geçiskenliginin enflasyon üzerindeki etkisinin daha da arttigini görüyoruz. Kur istikrarinin saglanmasi ve enflasyonun düsmeye baslamasiyla birlikte; ülkemizin risk primi de düsecek, sermaye girisi hizlanacak, Türk Lirasi varliklara talep artacak, ve olusan güven ortami istikrarli büyümeyi de beraberinde getirecek. Biliyorsunuz geçmiste de yüksek enflasyon sorununu yasadik ve attigimiz adimlar sayesinde enflasyonu gayet basarili bir biçimde tek hanelere indirdik. Yine benzer bir basari hikayesi yazacagiz, ancak bunun için sizlerin de sabriniza ve desteginize ihtiyacimiz var. Biz Hükümet olarak sizlerin yükünü alacak ve islerinizi hizlandiracak düzenlemeleri yapmakta kararliyiz. Reform paketinde de yer verdigimiz üzere; sanayimiz için finansman, beseri sermaye, vergilendirme ve yatirim ortaminin iyilestirilmesi gibi alanlarda somut politikalari hayata geçirecegiz” dedi.
“Mesleki Egitim Merkezlerini gençlerimiz için çok daha cazip kilacagiz”
Finansa erisimin sizler için ne denli kritik bir önem tasidigini dile getiren Hazine ve Maliye Bakani Lütfi Elvan, “Buradan hareketle; bankacilik sektörünün yani sira, faizsiz finans sistemi ve sermaye piyasalarini daha da derinlestirecek politikalara hiz verecegiz. Katma deger üreten firmalarin hayatta kalmasini da çok önemsiyoruz. Bunun için bankacilik sektörümüzde; firma rehabilitasyonlari için yeniden yapilandirma birimleri kurulmasini tesvik ediyoruz. Sanayicilerimizin ara eleman bulma noktasinda karsilastiklari zorluklarin da farkindayiz. Bu sorunu çözmek üzere, çok önemli bir adim atiyoruz, hazirliklarimizi büyük ölçüde tamamladik. Mesleki Egitim Merkezlerini gençlerimiz için çok daha cazip kilacagiz. Kalfalik döneminde alinan ücretlerde iyilesme saglayacak, bu merkezlerde egitim gören ögrencilerin ücretlerini kamu tarafi olarak biz karsilayacagiz. Böylece sizlerin üzerindeki yükleri kaldirmayi hedefliyoruz. Ülkemizin potansiyeline ve sizlerin yapabileceklerine çok büyük bir güven duyuyoruz. Türkiye, küresel ekonominin sayili üretim ve inovasyon merkezlerinden biri olabilir. Inanin bunun önünde hiçbir engel yok. Pandemide Türk sanayisi kendini ispatladi, en zor durumlarda bile müdahale kapasitesiyle gücünü gösterdi” diye konustu.
Sanayicilerinden 4 temel beklenti
Sanayiyi daha ileri tasimak adina, 4 temel beklentilerinin oldugunu söyleyen Elvan, “Birincisi; yüksek katma deger üreten, dijitallesmeyi tesvik eden ve rekabet gücünüzü artiracak yatirimlara öncelik vermenizi arzu ediyoruz. Bursa, sahip oldugu avantajlarla yerli yabanci pek çok yatirimcinin hedef noktasi da olabilir. Dolayisiyla sizlerin pro-aktif olmanizda, uluslararasi isbirligi imkânlarini zorlamanizda büyük faydalar bulunuyor. Ikincisi; borç-özkaynak dengenizin daha dikkatli ayarlanmasi hususu. Ben katildigim tüm toplantilarda, bu hususun özellikle altini çiziyorum. Ödeyebileceginiz kadar borç alin, büyük yüklerin altina lütfen girmeyin. Sirketleriniz sermaye piyasalarina açmak gibi, farkli finansman imkanlarini da gündeminize alin. Hammadde ve emtia fiyatlarinin dünya genelinde arttigi, gelismis ülkelerde enflasyon beklentilerinin yükseldigi bir döneme giriyoruz. Gelismis ülkelerin merkez bankalarinin para politikalarinda degisiklige gidebilecegi bir ortamda, yurtdisi piyasalarda oynakligin artabilecegini öngörmek gerekiyor. Bu nedenle, bilanço yapimizi bu yeni döneme göre ayarlamamiz önem arz ediyor. Üçüncüsü; istihdam ve teknoloji dengesini çok iyi kurmaya özen göstermeliyiz. Isgücümüze yeni is imkanlari olusturmak kadar, mevcut isgücü kabiliyetlerinin gelistirilmesi de kritik öneme sahip. Bu noktada Bursa, diger illerimize göre avantajli bir konumda. Ilimizdeki Model fabrikanin gerek yalin üretim, gerekse dijitallesme konusunda dönüstürücü bir fonksiyon üstlenecegini düsünüyorum. Sizlerin burada alacagi egitimler, verimlilik ve rekabet artisi olarak isinize geri dönecek, bundan emin olabilirsiniz. Dördüncü ve son olarak; Sanayinin yesil dönüsümü konusunu da odakli bir sekilde ele almamiz sart. Yesil teknolojiler, küresel çapta yeni ürünler ve piyasalar olusturmak için ciddi bir büyüme potansiyeli sunuyor. Küresel iklim degisikligi, tarim basta olmak üzere hayatimizin pek çok alanini etkilemeye basladi.
Ülkelerin ve uluslararasi kuruluslarin da bu konudaki hassasiyeti günden güne artiyor. Önümüzdeki dönemde, dis kaynaklara ve dis finansmana erisim sartlarindan birisi de yesil dönüsüm olacak. Dolayisiyla, bu konuyu asla iskalamamiz gerekiyor. Türkiye, yesil devrimin öncülerinden biri olabilir. Ben bunu bir örnekle açiklamak istiyorum. Türkiye’nin Otomobili Projesi, aslinda tam da bu baglamda degerlendirilmesi gereken bir is. Biliyorsunuz otomobiller artik ulasim araci olmanin da ötesinde; yüksek teknolojili, elektrikli, otonom ve aga bagli akilli bir cihaza dönüsüyor. Tabi buna ek olarak; çevre ve emisyon alaninda getirilen yeni düzenlemeler de sektörde reformu zorunlu kiliyor. Dolayisiyla, sektörde hem ana sanayinin hem de tedarik sanayinin hizla uyum saglamasini gerektirecek bir bakis açisina ihtiyaç var. Bu bakis açisina sahip olup harekete geçenler, otomotiv endüstrisinin yarinlarini da sekillendirecekler. Iste TOGG, bu sektörün yarinlarini bugünden sekillendirme iddiasini ortaya koyuyor. Burada gelistirilecek teknolojiler; çevreyi kirletmeyen, elektrikli ve baglantili bir mobilite ekosistemini de hayata geçirecek. Daha da önemlisi, ülkemiz tedarik sanayisi de bu dönüsüme ayak uyduracak. Bir sonraki adimda da, gelistirdigimiz teknolojileri yurtdisina ihraç edecegiz. Bir ülke sanayisi için, bundan daha ilham verici bir örnek olabilir mi? Bursa’nin bu benzersiz dönüsüme öncülük edecek olmasi da hakikaten heyecan verici” diyerek sözlerini noktaladi.
Kaynak: İHA
Toplantinin açilis konusmasini BTSO Baskani Ibrahim Burkay yapti. Burkay, pandemi döneminde yapilan desteklemelerin devam etmesi gerektigini ifade ederek, “Pandeminin ortaya çiktigi ilk günden bu yana tüm gücümüz ve imkanimizi pandeminin üyelerimiz üzerindeki etkilerini azaltmaya yogunlastirdik. Tüm sektörlerimizle sürekli iletisim halinde olduk. Düzenledigimiz istisare toplantilariyla üyelerimizin yasadigi sikintilari yakindan takip ettik. Komitelerimizin belirledigi sorunlari ve bu sorunlara yönelik çözüm beklentilerini çati kurulusumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birligi’ne ve ilgili Bakanlik, kurum ve kuruluslara aktararak sektörlerimizin sorunlarinin çözümünde önemli bir rol oynadik. Dünya ekonomilerinin zorlu sinavlardan geçtigi bir dönemdeyiz. Geçen yil bir saglik sorunu olarak baslayan korona virüs salgini, ekonomik sorunlari ve belirsizlikleri de ortaya çikardi. Salginla birlikte küresel ekonomi hem arz hem de talep yönüyle büyük sinavlar verdi. Isletmelerimizin bir bölümü faaliyetlerine ara vermek zorunda kalirken, tedarik zincirlerinde de aksamalar meydana geldi. Diger taraftan da büyümenin en önemli etkenlerinden birisi olan iç tüketim, salgindan negatif etkilendi” dedi.
Bursa’da ve Türkiye’de çok ciddi bir yatirim istahinin bulundugunu belirten Burkay, “Hükümetimiz tarafindan saglanan çok önemli destek mekanizmalari var. Ancak is dünyamizin sahip oldugu bu potansiyeli ortaya çikarabilmek için faiz ve enflasyon kosullar ile birlikte yatirim ortamini güçlendirici adimlar atilmasi önem arz etmektedir. Firmalarimiz geçen yil bu aylarda kredi destek paketleri kapsaminda yüzde 7,5’a kadar düsen faizleri kullanmisken bugün kredi faiz oranlari ise yüzde 22-24 araliginda bulunmaktadir. Yüksek enflasyonla mücadelede kararli ve hizli bir sekilde atilacak adimlar, isletmelerimizin maliyet ve sermaye yapisi açisindan yasadigi olumsuzluklarin da önüne geçecektir” diye konustu.
“Yerli otomobilinin Gemlik’ten yola çikacak olmasi tesadüf degil”
Hazine ve Maliye Bakani Lütfi Elvan, salginin etkilerinin nispeten azalmasiyla, artik sahaya daha sik inecekleri, yerelin sesini yerinde duymak istedikleri için Anadolu turuna Bursa’dan basladiklarini ifade ederek, “Otomotivin ve tekstilin kalbi burada atiyor. Türkiye’nin otomobilinin Gemlik’ten yola çikacak olmasi elbette tesadüf degil. Sahip oldugunuz kabiliyetler, güçlü tedarik zincirleri ve firma etkilesimini kolaylastiran ekosistem, Bursa’nin tasidigi avantajlardan sadece birkaçi. Çekim merkezi konumunda olan Bursa, bölgesel gelisme açisindan da çevre illerin kalkinmasinda bir kaldiraç görevi üstleniyor. Dolayisiyla tasidiginiz bu potansiyel, ülkemize de yüksek katma deger, üretim çesitliligi ve istihdam olarak geri dönüyor. Bu etkileyici performans, sizleri bir rol model olarak da öne çikartiyor” ifadelerini kullandi.
“Yil sonuna kadar bu tutarin 191 milyar liraya, yani milli gelirin yüzde 3,4’üne ulasmasini bekliyoruz”
Zorlu 2020 yilinin geride kaldigini, yasanan küresel salginin sosyolojik, ekonomik ve toplumsal pek çok sorunu da beraberinde getirdiginin altini çizen Elvan, “Bakin biz bu dönemde, sorunsuz isleyen bir düzenin aniden durabilecegini, deyim yerindeyse tüm salterlerin bir anda kapanabilecegini gördük. Küresel ekonomi, belki de son 100 yilin en siddetli daralmasini yasadi. Dünya ticareti ve uluslararasi sermaye hareketleri derin yaralar aldi. Küresel çapta issizlik, bütçe açiklari, borçluluk oranlari ve enflasyon artis egilimine girdi. Olusan bu hasarin giderilmesi maalesef zaman alacak. Türkiye, iste böylesine zorlu bir mücadeleyi, Cumhurbaskanligi Hükümet Sisteminin sagladigi hizli koordine olabilme yetenegi sayesinde basariyla yürüttü. Emekçiler, isverenler ve vatandaslarimiz için tüm imkânlarimizi seferber ettik. Salgindan etkilenen isletmelerimize; Çesitli hibe destekleri sunduk, vergi ve sosyal güvenlik prim ödemelerinde ertelemeler getirdik, KDV ve kira stopajlarinda indirimler yaptik. Üretimde sürdürebilirligi saglamak için benzersiz adimlar attik. Kisa çalisma ödenegi, issizlik ödenegi, nakdi ücret destegi ve normallesme destegi gibi mekanizmalar, Türk sanayisini bu zorlu dönemde ayakta tuttu. Bahsettigim bu dört uygulamayla, 9 buçuk milyon vatandasimiza 55 milyar liralik bir destek sunduk. Bütçeden ve çesitli fonlardan sundugumuz desteklerin tutari 141 milyar lirayi asti. Yil sonuna kadar bu tutarin 191 milyar liraya, yani milli gelirin yüzde 3,4’üne ulasmasini bekliyoruz” dedi.
“Tarihimizde ilk defa 200 milyar dolarin üzerine bir ihracat performansi gerçeklestirecegimize inaniyorum”
Sunu da çok net ifade edeyim; bundan sonraki süreçte de ihtiyaç duyan her kesimin yaninda olmaya devam edeceklerini isaret eden Bakan Elvan, “Biliyorsunuz asilamada da önemli bir ivme artisi söz konusu. Günde 1 milyon dozun üzerinde asi yapiliyor, bakiniz bu muazzam bir basaridir. Insallah bu durumun olumlu etkisini de önümüzdeki dönemde, hem ekonomide hem de sosyal hayatin normallesmesinde görecegiz. Atilan adimlarin katkisiyla, 2020 yilini büyümeyle kapattik. Ekonomik aktivite 2021’in ilk çeyreginde canli bir performans gösterdi. Ilk çeyrekteki yüzde 7’lik büyümenin yüzde 30’unu imalat sanayimiz tek basina sirtladi. Yine bu dönemde; dis talebin ve yatirim harcamalarinin da büyümeye önemli bir katki sagladigini görüyoruz. Ihracat tarafi çok güçlü gidiyor, bu sene tarihimizde ilk defa 200 milyar dolarin üzerine bir ihracat performansi gerçeklestirecegimize inaniyorum. Bursa’nin ihracat rakamlari da, yilin ilk 5 ayinda, geçen senenin ayni dönemine göre yüzde 38’in üzerinde artti. Sizlerin de destegi ile yil sonu hedefimize ulasacagimizdan hiç kuskum yok. Makroekonomik politikalarimizda 3 temel önceligimiz var. Birincisi; ekonomide dengesizlik ve kirilganlik olusturmayacak, kaliteli ve istikrarli bir büyümeyi temin etmek. Bizim için önemli olan büyümenin sürdürülebilirligi ve kapsayiciligidir. Istihdam olusturan, gelir dagilimini iyilestiren, verimliligi artiran ve rekabeti tesvik eden politikalarla büyüme patikamizi sekillendirmek istiyoruz. Bu büyümeden de, tüm vatandaslarimizin en iyi sekilde faydalanmasini arzuluyoruz. Ikinci politika önceligimiz; Cari açigin kontrol altina alinmasi, hatta orta vadede cari fazla veren bir ekonomik yapinin hakim kilinmasidir. Cari açikla mücadelenin hem dönemsel hem de yapisal unsurlarinin oldugunun farkindayiz. Ihracat pazarlarimizin toparlaniyor olusu, dönemsel açidan isimizi kolaylastiriyor. Benzer sekilde, altin ithalatini azaltmak için uyguladigimiz tedbirlerin de müspet etkilerini görmeye basladik. Yilin ilk 5 ayinda altin ithalati, geçen seneye göre yüzde 47 azaldi. Yapisal tarafta da bir dizi tedbir hayata geçecek. Örnegin; imalat sanayimizin küresel deger zincirlerine entegrasyonunu daha da artirmak için özel programlar uygulayacagiz. Ihracati öncelikleyen yatirimlara agirlik verecegiz. Yurtdisi lojistik merkezleri açarak ihracatçilarin potansiyel pazarlara erisimini hizlandiracagiz. Üçüncü ve en önemli politika önceligimiz ise; fiyat istikrarinin saglanmasidir” seklinde konustu.
“Enflasyonla mücadele tüm politikalarimizin merkezinde yer aliyor”
“Enflasyon nitelikli ve sürdürülebilir büyümenin önündeki en temel engeldir. Yüksek enflasyonun oldugu bir ortamda, sanayici de önünü göremez, saglikli karar alamaz, uzun vadeli yatirim yapmaya da cesaret edemez” diyerek sözlerini sürdüren Bakan Elvan, “Iste bu yüzden, enflasyonla mücadele tüm politikalarimizin merkezinde yer aliyor. Biz bu sorunu bir bütün olarak ele aliyoruz. Para, maliye, finansal sektör ve yapisal politikalarimiz uyum içinde hareket ediyor. Kisa vadeli kazanimlar ugruna, asla enflasyon hedefimizden kopmayacagiz. Enflasyonla mücadelede, beklentiler kanalinin ne denli kritik bir rol oynadigini biliyoruz. Kararli durusumuz ve uygulanan politikalar, enflasyonda yukari yönlü beklentilerin de kirilmasinda rol oynayacak. Tabi burada döviz kuru istikrari da oldukça önemli. Son dönemde, döviz kuru geçiskenliginin enflasyon üzerindeki etkisinin daha da arttigini görüyoruz. Kur istikrarinin saglanmasi ve enflasyonun düsmeye baslamasiyla birlikte; ülkemizin risk primi de düsecek, sermaye girisi hizlanacak, Türk Lirasi varliklara talep artacak, ve olusan güven ortami istikrarli büyümeyi de beraberinde getirecek. Biliyorsunuz geçmiste de yüksek enflasyon sorununu yasadik ve attigimiz adimlar sayesinde enflasyonu gayet basarili bir biçimde tek hanelere indirdik. Yine benzer bir basari hikayesi yazacagiz, ancak bunun için sizlerin de sabriniza ve desteginize ihtiyacimiz var. Biz Hükümet olarak sizlerin yükünü alacak ve islerinizi hizlandiracak düzenlemeleri yapmakta kararliyiz. Reform paketinde de yer verdigimiz üzere; sanayimiz için finansman, beseri sermaye, vergilendirme ve yatirim ortaminin iyilestirilmesi gibi alanlarda somut politikalari hayata geçirecegiz” dedi.
“Mesleki Egitim Merkezlerini gençlerimiz için çok daha cazip kilacagiz”
Finansa erisimin sizler için ne denli kritik bir önem tasidigini dile getiren Hazine ve Maliye Bakani Lütfi Elvan, “Buradan hareketle; bankacilik sektörünün yani sira, faizsiz finans sistemi ve sermaye piyasalarini daha da derinlestirecek politikalara hiz verecegiz. Katma deger üreten firmalarin hayatta kalmasini da çok önemsiyoruz. Bunun için bankacilik sektörümüzde; firma rehabilitasyonlari için yeniden yapilandirma birimleri kurulmasini tesvik ediyoruz. Sanayicilerimizin ara eleman bulma noktasinda karsilastiklari zorluklarin da farkindayiz. Bu sorunu çözmek üzere, çok önemli bir adim atiyoruz, hazirliklarimizi büyük ölçüde tamamladik. Mesleki Egitim Merkezlerini gençlerimiz için çok daha cazip kilacagiz. Kalfalik döneminde alinan ücretlerde iyilesme saglayacak, bu merkezlerde egitim gören ögrencilerin ücretlerini kamu tarafi olarak biz karsilayacagiz. Böylece sizlerin üzerindeki yükleri kaldirmayi hedefliyoruz. Ülkemizin potansiyeline ve sizlerin yapabileceklerine çok büyük bir güven duyuyoruz. Türkiye, küresel ekonominin sayili üretim ve inovasyon merkezlerinden biri olabilir. Inanin bunun önünde hiçbir engel yok. Pandemide Türk sanayisi kendini ispatladi, en zor durumlarda bile müdahale kapasitesiyle gücünü gösterdi” diye konustu.
Sanayicilerinden 4 temel beklenti
Sanayiyi daha ileri tasimak adina, 4 temel beklentilerinin oldugunu söyleyen Elvan, “Birincisi; yüksek katma deger üreten, dijitallesmeyi tesvik eden ve rekabet gücünüzü artiracak yatirimlara öncelik vermenizi arzu ediyoruz. Bursa, sahip oldugu avantajlarla yerli yabanci pek çok yatirimcinin hedef noktasi da olabilir. Dolayisiyla sizlerin pro-aktif olmanizda, uluslararasi isbirligi imkânlarini zorlamanizda büyük faydalar bulunuyor. Ikincisi; borç-özkaynak dengenizin daha dikkatli ayarlanmasi hususu. Ben katildigim tüm toplantilarda, bu hususun özellikle altini çiziyorum. Ödeyebileceginiz kadar borç alin, büyük yüklerin altina lütfen girmeyin. Sirketleriniz sermaye piyasalarina açmak gibi, farkli finansman imkanlarini da gündeminize alin. Hammadde ve emtia fiyatlarinin dünya genelinde arttigi, gelismis ülkelerde enflasyon beklentilerinin yükseldigi bir döneme giriyoruz. Gelismis ülkelerin merkez bankalarinin para politikalarinda degisiklige gidebilecegi bir ortamda, yurtdisi piyasalarda oynakligin artabilecegini öngörmek gerekiyor. Bu nedenle, bilanço yapimizi bu yeni döneme göre ayarlamamiz önem arz ediyor. Üçüncüsü; istihdam ve teknoloji dengesini çok iyi kurmaya özen göstermeliyiz. Isgücümüze yeni is imkanlari olusturmak kadar, mevcut isgücü kabiliyetlerinin gelistirilmesi de kritik öneme sahip. Bu noktada Bursa, diger illerimize göre avantajli bir konumda. Ilimizdeki Model fabrikanin gerek yalin üretim, gerekse dijitallesme konusunda dönüstürücü bir fonksiyon üstlenecegini düsünüyorum. Sizlerin burada alacagi egitimler, verimlilik ve rekabet artisi olarak isinize geri dönecek, bundan emin olabilirsiniz. Dördüncü ve son olarak; Sanayinin yesil dönüsümü konusunu da odakli bir sekilde ele almamiz sart. Yesil teknolojiler, küresel çapta yeni ürünler ve piyasalar olusturmak için ciddi bir büyüme potansiyeli sunuyor. Küresel iklim degisikligi, tarim basta olmak üzere hayatimizin pek çok alanini etkilemeye basladi.
Ülkelerin ve uluslararasi kuruluslarin da bu konudaki hassasiyeti günden güne artiyor. Önümüzdeki dönemde, dis kaynaklara ve dis finansmana erisim sartlarindan birisi de yesil dönüsüm olacak. Dolayisiyla, bu konuyu asla iskalamamiz gerekiyor. Türkiye, yesil devrimin öncülerinden biri olabilir. Ben bunu bir örnekle açiklamak istiyorum. Türkiye’nin Otomobili Projesi, aslinda tam da bu baglamda degerlendirilmesi gereken bir is. Biliyorsunuz otomobiller artik ulasim araci olmanin da ötesinde; yüksek teknolojili, elektrikli, otonom ve aga bagli akilli bir cihaza dönüsüyor. Tabi buna ek olarak; çevre ve emisyon alaninda getirilen yeni düzenlemeler de sektörde reformu zorunlu kiliyor. Dolayisiyla, sektörde hem ana sanayinin hem de tedarik sanayinin hizla uyum saglamasini gerektirecek bir bakis açisina ihtiyaç var. Bu bakis açisina sahip olup harekete geçenler, otomotiv endüstrisinin yarinlarini da sekillendirecekler. Iste TOGG, bu sektörün yarinlarini bugünden sekillendirme iddiasini ortaya koyuyor. Burada gelistirilecek teknolojiler; çevreyi kirletmeyen, elektrikli ve baglantili bir mobilite ekosistemini de hayata geçirecek. Daha da önemlisi, ülkemiz tedarik sanayisi de bu dönüsüme ayak uyduracak. Bir sonraki adimda da, gelistirdigimiz teknolojileri yurtdisina ihraç edecegiz. Bir ülke sanayisi için, bundan daha ilham verici bir örnek olabilir mi? Bursa’nin bu benzersiz dönüsüme öncülük edecek olmasi da hakikaten heyecan verici” diyerek sözlerini noktaladi.