''Ailesinde Prostat Kanseri Öyküsü Olanlar Dikkat''

Üroloji Uzmani Dr. Ögr. Üyesi Nusret Can Çilesiz, ’’Aile öyküsü ve etnik köken, prostat kanserinin görülme ihtimalini artiran önemli faktörlerdir. Ailesel prostat kanseri olgularinda genellikle 6-7 yas daha erken baslangiç oldugu görülmüstür’’ dedi.

''Ailesinde Prostat Kanseri Öyküsü Olanlar Dikkat''


Çagimizda prostat kanserinin, erkeklerde tani konulan ikinci en sik kanser tipi oldugu belirtiliyor. Düzenli tarama ve erken teshis ile kanser belirtileri ortaya çikmadan erken evrede yakalanabiliyor . Biruni Üniversite Hastanesi Üroloji Uzmani Dr. Ögr. Üyesi Nusret Can Çilesiz, prostat kanseri ve korunma yollari ile ilgili önemli bilgiler verdi.

Prostat kanserinde aile öyküsüne dikkat çeken Dr. Ögr. Üyesi Nusret Can Çilesiz, ’’Prostat kanseri erkeklerde tani konulan ikinci en sik kanser tipi olup tüm kanserlerin yüzde 15’ini olusturmaktadir. Arastirmalara 79 yasin üstündeki erkeklerin yüzde 59 civarinda prostat kanseri oldugu görülmüstür. Aile öyküsü ve etnik köken, prostat kanserinin görülme ihtimalini artiran önemli faktörlerdir. Ailesel prostat kanseri olgularinda genellikle 6-7 yas daha erken baslangiç oldugu görülmüstür. Bu nedenle özellikle bu hastalarin erken dönemde prostat kanseri taramalarini ihmal etmemelidir. Ailesel prostat kanserinde görülen gen mutasyonlari arastirmalari devam etmekle birlikte ileriki zamanlarda klinik yaklasimda kisilerin prostat kanseri açisindan genom risk analizi yapilmasi beklenmektedir’’ seklinde konustu.



’’Düzenli kontrol ile belirti vermeden yakalanabiliyor.’’

Prostat kanserinin belirtilerine deginen Dr. Çilesiz, ’’Prostat kanseri taramasindaki gelismeler ile birlikte çogunlukla asemptomatik (bulgu olmadan) dönemde tani konulan prostat kanseri ileri safhalarda idrar yapma güçlügü, idrarda kanama, spermde kan görülmesi, kemik agrilari, bacaklarda sislik ve böbrek yetmezligi gibi sikayet ve bulgularla tani konulabilmektedir’’ diye konustu.



’’45 yasindan sonra prostat kanseri taramalarina baslanmalidir’’

Dr. Çilesiz, sözlerine söyle devam etti: ’’Prostat kanseri taramasi aile öyküsü olanlarda özellikle 45 yasindan sonra aile öyküsü olmayanlarda 50 yasindan itibaren gündeme gelmektedir. Rektal muayene ve PSA testi ile ilk degerlendirme yapildiktan sonra süpheli durumlarda prostat biopsisi yapilarak patolojik degerlendirme ile ayrici tani yapilmaktadir. Standart prostat biopsisi ultrason esliginde günübirlik islem ile perineal veya rektal bölgelerden yapilan örnek alma islemidir. Sistematik olarak prostatin çesitli bölgelerinden 10-12 adet igne biopsisi alinir. Tekrarlayan biopsi islemlerinde daha da fazla örnek alinabilir. Standart biopsinin prostat kanserini yakalama orani yüzde 30-40 arasindadir.

Yakin geçmiste teknolojik ilerlemeler sayesinde prostata özgü bir radyolojik inceleme olan ‘multiparametrik prostat MR’ ile süpheli odaklarin daha iyi görülebildigi tespit edilmistir. MR imajlarini ultrason cihazina eslestiren ‘MR Füzyon Biopsi’ cihazlari son zamanlarda prostat kanseri tanisinda yenilikler getirmistir. Bu sayede 3 boyutlu sistemde hedefe yönelik biopsi yapilir. Prostat kanserinin yakalanma orani standart biopsi ile yüzde 30-40 iken MR füzyon biopsi yöntemleri ile yüzde 80 civarina çikmistir’’.

’’D vitamini kanserden korunmada önemlidir’’

Kanserden korunmak için D vitaminine dikkat çeken Dr. Çilesiz, ’’Kirmizi et ve yagdan zengin beslenme tipi prostat kanseri riskini az da olsa artirmaktadir. Ayrica prostat kanserinden koruyucu bir molekül olan likopenden zengin gidalarin (domates, greyfurt gibi) bu riski azalttigi görülmüstür. D vitamini ile ilgili yapilan birçok çalisma prostat kanserinden koruyucu özelliklerinin oldugunu ve eksikliginde daha kötü seyirli oldugunu ortaya koymustur’’ açiklamasinda bulundu.
Kaynak: İHA