GRAFİKLİ - Tezhip Sanatçısı Fatma Rikkat Kunt
Tezhip sanatının usta isimlerinden birisi olarak kabul edilen Fatma Rikkat Kunt'un vefatının üzerinden 35 sene geçti.
AHMET ESAD ŞANİ - Unutulmaz eserlere imza atan tezhip sanatçısı Fatma Rikkat Kunt, vefatının 35. yılında yad ediliyor.
Tezhip sanatının en önemli ustalarından birisi kabul edilen Kunt, siyaset ve fikir adamı Hüseyin Kazım Kadri Bey'in kızı olarak 27 Nisan 1903'te Beylerbeyi'nde dünyaya geldi.
Çocukluğu İstanbul, Serez, Selanik ve Halep'te geçen ve aile çevresinde Fransızca öğrenen Kunt, eğitimine babasının sözlük çalışması için kaldıkları Beyrut'taki Fransız okulunda başladı.
Okulun 1. Dünya Savaşı sırasında kapanmasının ardından bir süre Alman okuluna devam eden Kunt, 1919'da ailesiyle İstanbul'a döndü.
Usta sanatçı, Mehmet Akif Ersoy'dan Türkçe ve edebiyat, Ali Sami Boyar'dan resim dersi aldı, arkadaşı Münevver Ayaşlı ile de Alman piyano öğretmeni Langaberg'in piyano derslerine katıldı.
- Almanya'da 3 yıl eğitim aldı
İsmail Sarıca ile 1921'de dünya evine giren Kunt, eşinin dişçilik öğrenimi için gittiği Almanya'da 3 yıl konservatuvar, piyano ve müzik eğitim aldı.
Kunt çiftinin oğulları Reşid, 1924'te dünyaya geldi. Doğumdan sonra eşinden ayrılan sanatçı, 1926'da evlendiği eşi, hariciyeci Fahreddin Gata ile Atina'ya giderek, bir yıl orada yaşadı. Nur ismini verdiği ikinci oğlu dünyaya gelen sanatçı, 1927'de ikinci eşinden de boşanarak Beylerbeyi'ndeki baba evine döndü.
Fatma Rikkat Kunt, babasını 1934'te kaybetti. Sanatçı, 1936'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Türk Tezyini Sanatlar Şubesi'ne kaydoldu.
Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer'den tezhip, Mehmed Necmeddin Okyay'dan klasik cilt, ebru ve ahar eğitimi alan sanatçı, Vasıf Sedef'ten ise sedefkarlık eğitim aldı.
Feyzullah Dayıgil ile de çalışan Kunt, 1944'te Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Türk Tezyini Sanatlar Bölümünü başarıyla tamamladı.
- Hayatı boyunca sergi açmadı
Akademinin kütüphanesine memur olarak atanan Kunt, 1948'de Mehmed Necmeddin Okyay'ın emekliye ayrılmasıyla tezhip ve çini desenleri hocası oldu.
Usta müzehhibe, Muhsin Demironat ile 1968'e kadar Türk Tezyini Sanatlar Şubesi'nde başarılı çalışmalara imza atarak, çok sayıda sanatkarın yetişmesine katkı sağladı.
Ömrünün son zamanlarına kadar fırçasını elinden bırakmayan sanatçı, İstanbul'da 14 Ocak 1986'da vefat etti ve Küplüce Mezarlığı'nda yatan babasının yanına defnedildi.
Hayatı boyunca sergi açmayan Kunt'un 80 parça eseri, vefatından bir ay sonra İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nde sergilendi.
Sanatçı, 40 yılı aşan sanat hayatında, kıta, levha ve hilye-i nebevi olarak sayısız eser tezhip etti, Türk tezhip sanatının klasik yolda canlı kalması ve öğretilmesinde önemli rol oynadı. Minyatür çalışmalara da imza atan sanatçı, her eseri için yeniden desen çizerek, tezhibin ana kaidelerini korumaya dikkat ederdi. Usta sanatçı, süratli çalışarak, işini söz verdiği günde bitirmeye özen gösterirdi.
- Birçok eserini imzasız tamamladı
Unvan endişesi de duymayan Kunt, tezhip eserlerini nadiren imzalar, çok özenli işlerini de, kendi yazısını beğenmediğinden, hattatlara imzalatırdı.
İstanbul’un 500. fetih yıl dönümü dolayısıyla İsmail Hikmet Ertaylan'ın hazırlatmak istediği Fatih Divanı’nda XV. yüzyıl tezyinatının ilhamıyla yeni desenler hazırlanması için Rikkat Hanım 1945’ten itibaren baş sorumluluğu üstlendi. Sekiz yılda bitirilen divanın tezhiplenmiş 60 kıtasından 34'ü Kunt tarafından işlendi. Fatih Divanı, son olarak Şevket Rado koleksiyonunda yer alıyordu.
Rikkat Kunt, Lizbon’daki Gülbenkyan Müzesi’nde bulunan ve 1968'de selden zarar gören minyatürlü bir yazma kitabın tamiri için 1970’te Lizbon’a davet edildi. İki buçuk ay kaldığı Lizbon'un havası sağlığına iyi gelmediğinden dönmek zorunda kalan Kunt'tan, 1501 tarihli Timurlular devrine ait eserin İstanbul’da tamir edilmesi istendi.
Rikkat Kunt ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi’ne İsmail Akgün tarafından bağışlanan on iki eserin (Güzel Yazılar, nr. 1536, 1537, 1540, 1542, 1544, 1545, 1547, 1551) ve 1958’de akademide sergilenen Hattat Halim Efendi’ye ait levhaların tezhibini de yaptı.
Kunt'un hayatı, öğrencisi Fatma Çiçek Derman tarafından "Rikkat Kunt Hoca Hanım" isimli kitapta ve torunu Yasmine Ghata'nın "Hattatların Gecesi" romanında ele alınarak, okuyucuya sunuldu.
Kaynak: AA
Tezhip sanatının en önemli ustalarından birisi kabul edilen Kunt, siyaset ve fikir adamı Hüseyin Kazım Kadri Bey'in kızı olarak 27 Nisan 1903'te Beylerbeyi'nde dünyaya geldi.
Çocukluğu İstanbul, Serez, Selanik ve Halep'te geçen ve aile çevresinde Fransızca öğrenen Kunt, eğitimine babasının sözlük çalışması için kaldıkları Beyrut'taki Fransız okulunda başladı.
Okulun 1. Dünya Savaşı sırasında kapanmasının ardından bir süre Alman okuluna devam eden Kunt, 1919'da ailesiyle İstanbul'a döndü.
Usta sanatçı, Mehmet Akif Ersoy'dan Türkçe ve edebiyat, Ali Sami Boyar'dan resim dersi aldı, arkadaşı Münevver Ayaşlı ile de Alman piyano öğretmeni Langaberg'in piyano derslerine katıldı.
- Almanya'da 3 yıl eğitim aldı
İsmail Sarıca ile 1921'de dünya evine giren Kunt, eşinin dişçilik öğrenimi için gittiği Almanya'da 3 yıl konservatuvar, piyano ve müzik eğitim aldı.
Kunt çiftinin oğulları Reşid, 1924'te dünyaya geldi. Doğumdan sonra eşinden ayrılan sanatçı, 1926'da evlendiği eşi, hariciyeci Fahreddin Gata ile Atina'ya giderek, bir yıl orada yaşadı. Nur ismini verdiği ikinci oğlu dünyaya gelen sanatçı, 1927'de ikinci eşinden de boşanarak Beylerbeyi'ndeki baba evine döndü.
Fatma Rikkat Kunt, babasını 1934'te kaybetti. Sanatçı, 1936'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Türk Tezyini Sanatlar Şubesi'ne kaydoldu.
Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer'den tezhip, Mehmed Necmeddin Okyay'dan klasik cilt, ebru ve ahar eğitimi alan sanatçı, Vasıf Sedef'ten ise sedefkarlık eğitim aldı.
Feyzullah Dayıgil ile de çalışan Kunt, 1944'te Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Türk Tezyini Sanatlar Bölümünü başarıyla tamamladı.
- Hayatı boyunca sergi açmadı
Akademinin kütüphanesine memur olarak atanan Kunt, 1948'de Mehmed Necmeddin Okyay'ın emekliye ayrılmasıyla tezhip ve çini desenleri hocası oldu.
Usta müzehhibe, Muhsin Demironat ile 1968'e kadar Türk Tezyini Sanatlar Şubesi'nde başarılı çalışmalara imza atarak, çok sayıda sanatkarın yetişmesine katkı sağladı.
Ömrünün son zamanlarına kadar fırçasını elinden bırakmayan sanatçı, İstanbul'da 14 Ocak 1986'da vefat etti ve Küplüce Mezarlığı'nda yatan babasının yanına defnedildi.
Hayatı boyunca sergi açmayan Kunt'un 80 parça eseri, vefatından bir ay sonra İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nde sergilendi.
Sanatçı, 40 yılı aşan sanat hayatında, kıta, levha ve hilye-i nebevi olarak sayısız eser tezhip etti, Türk tezhip sanatının klasik yolda canlı kalması ve öğretilmesinde önemli rol oynadı. Minyatür çalışmalara da imza atan sanatçı, her eseri için yeniden desen çizerek, tezhibin ana kaidelerini korumaya dikkat ederdi. Usta sanatçı, süratli çalışarak, işini söz verdiği günde bitirmeye özen gösterirdi.
- Birçok eserini imzasız tamamladı
Unvan endişesi de duymayan Kunt, tezhip eserlerini nadiren imzalar, çok özenli işlerini de, kendi yazısını beğenmediğinden, hattatlara imzalatırdı.
İstanbul’un 500. fetih yıl dönümü dolayısıyla İsmail Hikmet Ertaylan'ın hazırlatmak istediği Fatih Divanı’nda XV. yüzyıl tezyinatının ilhamıyla yeni desenler hazırlanması için Rikkat Hanım 1945’ten itibaren baş sorumluluğu üstlendi. Sekiz yılda bitirilen divanın tezhiplenmiş 60 kıtasından 34'ü Kunt tarafından işlendi. Fatih Divanı, son olarak Şevket Rado koleksiyonunda yer alıyordu.
Rikkat Kunt, Lizbon’daki Gülbenkyan Müzesi’nde bulunan ve 1968'de selden zarar gören minyatürlü bir yazma kitabın tamiri için 1970’te Lizbon’a davet edildi. İki buçuk ay kaldığı Lizbon'un havası sağlığına iyi gelmediğinden dönmek zorunda kalan Kunt'tan, 1501 tarihli Timurlular devrine ait eserin İstanbul’da tamir edilmesi istendi.
Rikkat Kunt ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi’ne İsmail Akgün tarafından bağışlanan on iki eserin (Güzel Yazılar, nr. 1536, 1537, 1540, 1542, 1544, 1545, 1547, 1551) ve 1958’de akademide sergilenen Hattat Halim Efendi’ye ait levhaların tezhibini de yaptı.
Kunt'un hayatı, öğrencisi Fatma Çiçek Derman tarafından "Rikkat Kunt Hoca Hanım" isimli kitapta ve torunu Yasmine Ghata'nın "Hattatların Gecesi" romanında ele alınarak, okuyucuya sunuldu.