'Dijital Bayram' Sevdiklerinizle Bayramlaşmaya Engel Değil

Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Karaca: 'Ramazan Bayramı, koronavirüsün gölgesinde kısıtlama nedeniyle ziyaret edemeyeceğimiz yakınlarımızla farklı bir bayram olacak, daha doğrusu dijital bir bayram geçireceğiz' 'Bu bayram, hem birey hem de toplum yararına olduğunu bilerek hareket ettiğimiz sürece kutlamamıza engel değil, tam tersine her koşulda bunu yapabildiğimizin en güzel göstergesidir' 'Bayramlar, yaşlılar için çocuklarıyla, sevdikleriyle belki yıl içinde en fazla zaman geçirdikleri günlerdir ve sevdikleriyle bir arada olmayı heyecanla beklerler'

MUHAMMET MUTAF - Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nuray Karaca, bu Ramazan Bayramı'nın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dolayısıyla adeta "dijital bir bayram" olarak geçeceğini belirterek, "Bu bayram, hem birey hem de toplum yararına olduğunu bilerek hareket ettiğimiz sürece kutlamamıza engel değil, tam tersine her koşulda bunu yapabildiğimizin en güzel göstergesidir." dedi.

Nuray Karaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bayramların toplumda düzenleyici role sahip olduğunu anlatarak, bayramlarda kişiler arasındaki küskünlük ve dargınlığın sona ererek dostlukların güçlendiğini söyledi.

Bayramların, gençlere ahlaki ve geleneksel değerlerin aktarıldığı en önemli zaman ve mekanı ifade ettiğini bildiren Karaca, "Bayram sevgi ve saygının artmasına vesile olur. Dini bayramlarımız yetimlerin, fakirlerin, çocukların sevindirilmesine, yardıma muhtaçlara el uzatılmasına vesile olur ki toplumsal yardımlaşma ve dayanışma tezahür eder." ifadelerini kullandı.

Karaca, Müslümanlar için ramazan ayının diğer aylara göre daha önemli olduğuna değinerek, şunları dile getirdi:

"Ramazan ayı, on bir ayın sultanıdır ve oruç ibadeti de bu ayda yapılmaktadır. Müslümanlar bu ayın gerekliliğini yerine getirmiş olmanın mutluluğu ile bayramı karşılar. Fakat bu kez Ramazan Bayramı'nı aynı duygu yoğunluğu ile karşılasak da akrabalarımızla, dostlarımızla mekansal paylaşımda bulunamayacağız. Ramazan Bayramı, koronavirüsün gölgesinde kısıtlama nedeniyle ziyaret edemeyeceğimiz yakınlarımızla farklı bir bayram olacak, daha doğrusu dijital bir bayram geçireceğiz. Normal koşullarda uzak olan yakınlarımızla görüşmelerimiz görüntülü aramalar şeklinde olduğu için buna yabancı değiliz. Fakat konu bayram ve bayram ziyaretleri olunca bu tür bayram kutlamalarına yabancıyız."

Günlük yaşam koşulları içinde koşuşturmalardan akraba ziyaretlerine pek imkan verilmediğini aktaran Karaca, bayramların sık görüşülemeyen sevdiklerle buluşmayı sağladığı için müthiş bir motivasyon kaynağı olduğunu kaydetti.

Karaca, bayrama yüklenen sosyal anlamın, bayramı bireyler için anlamlı hale getirdiğine dikkati çekerek, "Toplumda bireylerin yakınlaştığı ve birlikte olma mutluluğunun yaşandığı günleri ifade eden bayram, bu günlerde olduğu gibi kolektif bilinçle hareket etmenin önemini bize gösteriyor. Bu bayram, hem birey hem de toplum yararına olduğunu bilerek hareket ettiğimiz sürece kutlamamıza engel değil, tam tersine her koşulda bunu yapabildiğimizin en güzel göstergesidir." diye konuştu.

- "Yaşlılar sevdikleriyle bir arada olmayı heyecanla bekler"

Aile yapısının en güçlü kurumsal yapı olduğuna vurgu yapan Karaca, şöyle devam etti:

"Aile, geleneksel tavrı koruyan ve modern hayata direnç gösteren en önemli kurum. Türkiye'de aile yapısı çekirdek özelliğine sahip olsa da aile ilişkileri geleneksel formlarını korumaktadır. Geleneksel formlar, aile bireyleri arasındaki bağın sıkı ve yaşlıların yaşadıkları mekanları belirleme tercihlerinde etkili olmaktadır. Yaptığımız araştırmalar bize yaşlıların çocukları ile ya da çocuklarına yakın olmak için aynı bina, sokak ve mahallede oturma eğiliminde olduklarını gösteriyor. Bayramlar, yaşlılar için çocuklarıyla, sevdikleriyle belki yıl içinde en fazla zaman geçirdikleri günlerdir ve sevdikleriyle bir arada olmayı heyecanla beklerler. Bu bayram onlar için de alışık olmadıkları, mekansal yalnızlığı farklı yaşayacakları dijital bir bayram olacak. Onların sağlığı için bu tür bir uygulamanın gerekliliği kabul edilmiş olsa da koronavirüs gölgesinde en buruk bayramlarını yaşayacaklarını da unutmamak gerekir."

- "Hayat eve sığar sloganı, evi tanımamıza fırsattır"

Karaca, her anlamda bu sürecin bireyler için kendini test etme süreci gibi düşünülebileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bir arada yaşama ile sürekli bir arada olma farklı şeyler. Aile bir arada yaşama mekanı olsa da gün içinde aile bireyleri sürekli bir arada değillerdir. Yaşlılar kahvede, gençler kafede, çocuklar okulda zaman geçirmekte. Şimdi sürekli bir arada olma zorunluluğu çatışmaları artıracaktır. Çatışma her zaman kötü demek değildir. Daha güçlü bir dayanışmayı da doğurabilir. Kendimizi ve ailemizi keşfetme fırsatı verir. 'Hayat eve sığar' sloganı modern alışkanlıklarımızdan bizi uzaklaştırarak evi de keşfetme fırsatı vermektedir."

Kovid-19 sürecindeki tedbirlere toplumların farklı tepkiler verdiğine vurgu yapan Karaca, "Olaya neden sonuç ilişkisi içerisinde bakarsak kültürlerin ve toplumların sokağa çıkma yasağında ortaya koydukları tepkiler farklıdır. Akrabalık ilişkilerimiz dijitalleşirken aile içi ilişkilerimiz ise daha yakınlaştı, zamansal ve mekansal olarak bütünleşti ve biz bunu toplum olarak tecrübe ediyoruz. Ev merkezli bir yaşamı tecrübe ederken, bu bayram, kimse kimseye gidemese de hiç kimse gelemese de bayrama saygı, evlerde bağlı olduğumuz gelenek içinde karşılanmaktadır." diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: AA