Kanser Hastalarına Karın İçi Sıcak Kemoterapi Uygulaması

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Jinekolojik Onkoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Çelik, kanser tedavisinde sıcak kemoterapinin hastanın hem yaşam süresinin uzatılması hem de hayat kalitesinin yükseltilmesi yönünden bu alanda atılan önemli adımlardan biri olduğunu belirtti.

Kanser Hastalarına Karın İçi Sıcak Kemoterapi Uygulaması
Prof. Dr. Hüsnü Çelik, kanser tedavisinde HIPEC olarak adlandırılan karın içi sıcak kemoterapi uygulamasının hem hastanın yaşam süresinin uzatılması hem de hayat kalitesinin yükseltilmesi adına önemli adımlardan biri olduğunu söyledi.



Sıcak kemoterapinin uzun bir tarihçeye sahip olduğunu aktaran Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "1950’li yıllarından bu yana az da olsa literatürde rastlanırken, 2000’li yıllardan itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle 2015 yılından itibaren günümüzde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. HIPEC tüm peritoneal yüzeyin kanserlerinde kullanılsa da en ilgi çekici kullanım alanı yumurtalık kanseridir. Yumurtalık kanseri doğası itibarı ile büyük oranda karın içerisinde sınırlı olarak kalmaktadır. Dolayısı ile bu tedavi şekli yumurtalık kanserinde daha güncel bir yer teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra peritona yani karın zarına yayılmış diğer kanserlerde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Merkezimizde bu tedavi şekli konsey kararı ile uygun hastalar tespit edilmekte ve rutin olarak uygulanmaktadır" dedi.

Çelik, ön bulguların hastalıksız yaşamı uzatma noktasında ümit verici olduğunu kaydederek, "hastaların özellikle şunu bilmesi gerekir ki; gerek konsey kararı, gerekse operasyon sırasındaki nedenlere bağlı olarak eğer hastaya herhangi bir nedenle HIPEC uygulanamaz ise bu durum hasta tarafından tedavi şansını kaybettiği şeklinde algılanmamalı, yada HIPEC uygulanmış bir hasta bu tedavi ile hastalığının tamamen tedavi edildiğini düşünmemeli. HIPEC, bugün itibarı ile standart tedavinin arasına yerleştirilmiş bir destek tedavi şeklinde algılanmalıdır. HIPEC yapılsın yada yapılmasın her hasta için gerekli standart tedaviler her durumda devam edecektir " diye konuştu.



Nispeten yeni bir tedavi şekli

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Tıbbi Onkoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Fatih Köse’de, kanserin sistemik bir hastalık olduğunu ve bu nedenle tek bir hekim tarafından değil, alanında uzman hekimlerin oluşturduğu bir ekip tarafından takip edilmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Köse, "Yumurtalık kanserinde HIPEC tedavisi, Tıbbi Onkoloji ve Jinekolojik Onkoloji bölümlerinin tedavi öncesi aktif katılımını gerektiren konseyde tartışılıp ilgili tüm bölümler ile ortak karar verildikten sonra uygulanabilen ve hastaya yarar sağlayabileceği düşünülen nispeten yeni bir tedavi şeklidir. HIPEC mutlak ve iyi bir cerrahi sitoreduksiyon gerektirmektedir. Sitoreduksiyondan kasıt karın içindeki tümörlerin gözle gözükmeyecek düzeye gelene kadar çıkarılmasıdır. Uygun sitoreduksiyon sonrasında karın alt ve üst kadranlarına birer adet olmak üzere toplam dört adet dren yerleştirilir. Drenlerin batın dışında kalan uçları HIPEC cihazına (kemoterapi sıvısını ısıtan özel bir cihazdır) monte edilir. Bir adet karın alt tarafına ve bir adet de üst tarafına ısı düzeyini takip etmek için 2 adet ısı probu yerleştirilir. Böylece kemoterapi verildiği sürece ısı istenilen sabit düzeyde tutulup takip edilir. Verilen kemoterapi sıvısının 42-43 derece santigrat olması istenmektedir. Verilen kemoterapi sıvısının miktarı yaklaşık 3 litredir. Kemoterapi sıvısı ile yıkama süresi 60 -90 dakika civarındadır. İşlemin sonunda karnın içindeki sıvı geri alınarak işlem sonlandırılır. Tüm operasyon süresi 6-10 saat arası sürebilen bu operasyonun yapılabilmesi için iyi bir hasta hazırlığı ve tecrübeli bir ekip-grup birlikteliğine ihtiyaç vardır" şeklinde konuştu.



Kanser tedavisinde önemli adım

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Ali Ezer ise, ‘Hyperthermic Intraperitoneal Chemotherapy’ adı verilen ve kanser tedavisinde son yıllarda çokça söz edilmeye başlayan bir tedavi biçimi olduğunu söyledi.



Prof. Dr. Ali Ezer, "Karın iç yüzeyi ve karın içindeki organlar periton adı verilen karın zarı ile kaplıdır. Karın içi organlardan kaynaklanan apandis, kalın bağırsak, mide, yumurtalık (over) ve primer periton kanserlerinde, cerrahi tedavi öncesi veya sonrası verilen sistemik kemoterapi beklenen yanıtı vermeyebilir. Karın içi organ kanserlerinde tümör peritona da sıçrayabilir. Hastalık karın içinde sınırlı ise, karın içi sıcak kemoterapi uygulamasından önce karın zarı ile birlikte tutulmuş organ veya organlar çıkarılarak karın içi gözle görülebilen bütün tümör odakları temizlenmeye çalışılmalıdır. Bu işleme “sitoredüktif cerrahi+peritonektomi“ adı verilmektedir. Bu işlemleri takiben 42-43 dereceye ısıtılmış kemoterapötik ilaçlar özel bir aparat ve sistem ile karın içine verilir. Bu yıkama işlemi duruma göre 60-90 dk. arasında sürdürülür, böylece mikroskobik düzeyde de tümör hücrelerinin yok edilmesi amaçlanır. Karın içi sıcak kemoterapi uygulaması, hastanın yaşam süresinin uzatılması ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi bakımından kanser tedavisinde atılan önemli adımlardan birisidir" dedi.



"Amacımız hastalarımızı şifa ile aileleriyle buluşturmak"

Başkent Üniversitesi Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Şule Akın’da, başarıyla sonlandırılan operasyon sonrasında hastaların takiplerini Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesi olarak yaptıklarını söyledi.

Prof. Dr. Akın, "Uzun süren bir ameliyat sonrasında Yoğun Bakım Ünitesi’ne kabul edilen hastalar, havayolu ve solunumun kontrolü, dolaşımın stabilitesi, normal vücut sıcaklığının sağlanması, sıvı ve elektrolit dengesi ile kan şekeri değerlerinin düzenlenmesi, stres ülserinden koruma, tromboembolinin önlenmesi (hareketsizlik nedeniyle bacak toplar damarlarında oluşan pıhtı akciğer damarlarını tıkayabilir), beslenme, enfeksiyon kontrolü, olabilecek herhangi bir olumsuzluğun erken tanı ve tedavisi açısından yakın izlem altındadırlar. Yoğun bakım takibi genellikle 1-3 gün arasında sürmektedir. Amacımız tüm hastalarımızın şifa ile aileleriyle buluşturmaktır. Bunun için kurumumuzun tam desteği, bilgi, deneyim ve enerjimizle çalışmaktayız’’ ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA