Uyuz Hastalığından Kurtulmak Mümkün Mü?

Tedavi edilmeyen uyuz hastalığının, yani cilde giren mikroskobik akarların aylarca insanın üzerinde yaşayabileceğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Oğuz Küçükçakır, uyuz mikrobunun hijyenik vücutlarda da yaşayıp üreyebileceğini söyledi.

Uyuz Hastalığından Kurtulmak Mümkün Mü?
Uyuz hastalığı, kaşıntılı döküntülerle seyreden, insandan insana bulaşmanın da olabileceği, toplu yaşam alanlarında daha çok kış aylarında yaygın görülen, insan gözü ile fark edilemeyen mikroskobik bir eklem bacaklı olan ‘sarcoptes scabiei hominis’in sebep olduğu parazitik bir hastalıktır. Tedavi edilmeyen bu mikroskobik akarların ciltte aylarca yaşayabileceğini belirten Özel Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Oğuz Küçükçakır, "Cilt yüzeyi üzerinde çoğalırlar daha sonra içine girer ve yumurta bırakırlar. Bu ciltte kaşıntılı, kırmızı bir döküntü oluşturur. Halk arasında uyuzun pislikten ve kişisel temizliğe önem vermemekten dolayı oluştuğuna dair yaygın ve yanlış bir kanı vardır. Oysa ki uyuz mikrobu temiz ve hijyenik vücutlarda da yaşayıp üreyebilir. Uyuz, sanılanın aksine kedi ve köpek gibi hayvanlardan insana bulaşmaz. Parazit kişiye geçtikten sonra ortalama 3-6 hafta gibi bir süreden sonra şikayet oluşturmaya başlar. Özellikle geceleri artan, sıcak banyo ve duş ile şiddetlenen kaşıntı en önemli klinik bulgusudur. El parmak araları, el bileğinin iç yüzü, koltuk altları, kulak arkaları, bel bölgesi, ayak bilekleri, ayaklar, kalçalar, kadınlarda meme uçları ve erkeklerde genital bölge kaşıntı ve lezyonların görülebileceği vücut bölgeleridir. En belirgin lezyonu parmaklar arasında dalgalı kirli bir çizgi halinde görülen, parazitin içinde yaşadığı, gri beyaz renkli tünel yapılarıdır. Bunun dışında deride küçük kabarıklıklar ve sertlikler, su toplamaları ve kepekli-kabuklu lezyonlar yapabilir" dedi.

Vücudun dayanılamayacak derecede kaşınması, tahriş olan deride yaraların oluşması durumunda uyuz hastalığından şüphelenilmeli ve en kısa zamanda bir dermatoloğa başvurması gerektiğini belirten Küçükçakır, "Kadın, erkek ayırımı yapmadan her iki cinste, tüm yaş gruplarında, tüm etnik gruplarda, tüm sosyoekonomik düzeylerde görülebilir. Ciddi salgınlar yapabilmesi sebebiyle özellikle bakım evleri, yurtlar gibi toplu yaşanan yerlerde ve sosyal düzeyi düşük topluluklarda daha sık görülür. Vücut savunma mekanizması iyi olmayan kişilerde ağır seyir gösterebilir. Uyuz çoğunlukla doğrudan fiziksel temas yoluyla bulaştığından, istila aile bireylerine, arkadaşlara ve eşinize kolayca bulaşabilir. El ele tutuşma gibi uzun süreli cilt-deri teması, cinsel ilişki, uyuz enfeksiyonu olan biri tarafından kullanılmış olan giyecekler, yatak örtüleri veya havluları paylaşma başlıca bulaş yollarıdır. Okullar, askeri kışlalar, huzurevleri, spor salonlarının soyunma odaları, hapishaneler vb. toplu yaşanılan yerler en sık bulaşma görülen mekanlardır" diye konuştu.

Uyuzun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Küçükçakır, "Tedavide değişik ilaçlar kullanılabilmekle birlikte, hangi ilaç kullanılırsa kullanılsın uyulması gereken bazı kurallar vardır. Yerel tedavi ajanları kullanıldığında ilacın tüm vücut bölgelerine uygulanmasına dikkat edilmelidir. Kullanılan çamaşır ve çarşafların 60 derecede yıkanması ve ütülenmesi gereklidir. Yıkanamayacak eşyaların ağzı bağlı olan bir poşet içerisinde ortalama üç gün saklanması yeterli olacaktır. Başarılı bir tedavi sonrasında dahi hastalık bulgularının 2-6 hafta kadar devam edebileceği unutulmamalıdır. Aynı yaşam ortamını paylaşan kişilerin eş zamanlı tedavi edilmeleri çok önemlidir. Tedavi kişinin yaşına, bağışıklık sisteminin durumuna göre değişkenlik gösterir. Aynı yaşam ortamını paylaşan tüm aile bireylerinin, o anda aktif şikayetleri olmasa bile aynı anda tedavi edilmesi gerekliliği unutulmamalıdır. Dermatoloğunuz yaşınıza, şikayetlerinizin durumuna göre size tedavi önerisinde bulunacaktır" dedi.

Kaynak: İHA