'Trump İran'da Rejim Değişikliği Peşinde Değil'
Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kemal İnat: 'ABD bu yaptırımlarla ne hedefliyor? İran’da rejimi değiştirmek isteyen, İran ile Suud arasında sıcak bir çatışma isteyen ve İran’ın bölgede sınırlandırmak isteyen yani her üçünü arzu eden çevreler var ABD’de. Ama Trump, İran’ı bir şekilde bölgede sınırlandırmak istiyor. Rejim değişikliği peşinde değil' İRAM başkan yardımcısı Dr. Hakkı Uygur: 'Suudi Arabistan petrol tesislerine ve Körfez'deki petrol tankerlerine düzenlenen saldırılar İran'ın ciddi anlamda sıkıştığını gösteriyor. Ancak ABD'nin tutumunun kısa vadede değişmesi kolay kolay mümkün değil'
Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kemal İnat, "ABD bu yaptırımlarla ne hedefliyor? İran’da rejimi değiştirmek isteyen, İran ile Suud arasında sıcak bir çatışma isteyen ve İran’ın bölgede sınırlandırmak isteyen yani her üçünü arzu eden çevreler var ABD’de. Ama Trump, İran’ı bir şekilde bölgede sınırlandırmak istiyor. Rejim değişikliği peşinde değil." dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Yayınları'ndan çıkan "İran Yaptırımları: Hukuksal Boyut, Bölgesel ve Küresel Yansımalar, Türkiye’ye Etkileri" kitabının tanıtım toplantısı ve panelinde konuşan İnat, İran yaptırımlarının yeni bir mesele olmadığını, kasım 2016'da seçilen ABD Başkanı olan Trump yönetimi ile yeni bir boyut kazandığını ifade ederek, ABD'nin uyguladığı "maksimum baskı" politikası ile İran'ı ciddi anlamda köşeye sıkıştırdığını söyledi.
İran'a yönelik yaptırımların eski başkan Barack Obama döneminde de konuşulduğunu ama Trump’la birlikte yeniden gündeme geldiğini ve İran’a karşı yaptırımların uygulanmaya başladığını ifade eden İnat, şöyle konuştu:
"Bu sadece ABD-İran arasında bir mesele değil, bölge ve dünya ülkelerine ilgilendiren bir mesele. Son günlerdeki Suudi tesislerine yapılan saldırı bu meseleyle doğrudan ilgili. Eğer ABD yaptırımları olmasaydı, bu saldırı olmasaydı. İran’ın bu saldırıyla bir rolü olabilir mi? Evet, olabilir. Tabii tam olarak onlar yaptı mı bilmiyoruz. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları, her ne kadar yaptırım kavramıyla hukuk aklımıza gelse de aslında bir güç politikasının aracı olarak karşımıza çıktığını söylemek gerekiyor. Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) ile İran'a 2010 ve öncesinde uygulanan yaptırımların BMGK kararı ile kaldırdığını biliyoruz. ABD'nin şu anki uyguladığı yaptırımlara uluslararası hukuk çerçevesinden bakıldığında hiçbir devlet uymak zorunda değildir. Trump döneminde uygulanan yaptırımlara bakarsak bir hukuktan bahsedebiliriz ama ABD’nin iç hukukunu ilgilendiren bir hukuk. Alınan tek taraflı yaptırım kararları BM'nin 2231 sayılı kararına aykırıdır. Yaptırımlar uluslararası hukuka tamamen aykırı"
Prof. Dr. Kemal İnat, ABD ve AB’nin İran'a yönelik tek taraflı yaptırım kararlarının güç politikasının yansıması olduğuna dikkati çekerek, "ABD bu yaptırımlarla ne hedefliyor? İran’da rejimi değiştirmek isteyen, İran ile Suud arasında sıcak bir çatışma isteyen ve İran’ın bölgede sınırlandırmak isteyen yani her üçünü arzu eden çevreler var ABD’de. Ama Trump, İran’ı bir şekilde bölgede sınırlandırmak istiyor. Rejim değişikliği peşinde değil. Çünkü rejim değişikliği çok ciddi maliyet gerektiriyor." diye konuştu.
ABD'nin son yaptırımlarının İran açısından çok yıkıcı olduğuna vurgu yapan İnat, "İran’ın temel gelir kaynağı olan petrol satışı yarı yarıya indi. Bu çok yıkıcı bir durum. Yaptırım süreci uzarsa İran yönetimi bunun altından kalkması zor olacak." dedi.
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı Uygur ise yaptırımların İran ekonomisini çok olumsuz etkilediğini belirterek, "İran ekonomisi, içinde bulunduğu durumda halka refah sağlayamaz halde. Maaşlarını alamayan insanlar sokaklarda eylem yapıyorlar." dedi.
Uygur, İran'ın bunun önüne geçmek için yaptırımların kaldırılması ve ekonomisini yeniden toparlamak adına caydırıcı hamlelere başvurduğunu anlatarak, "Suudi Arabistan petrol tesislerine ve Körfez'deki petrol tankerlerine düzenlenen saldırılar İran'ın ciddi anlamda sıkıştığını gösteriyor. Ancak ABD'nin tutumunun kısa vadede değişmesi kolay kolay mümkün değil. Bugün Bolton gibi uzunca süredir İran'a karşı sert tutuma sahip biri görevden ayrılsa dahi parçası olduğu şahinlerin politika değiştirmesi güç." diye konuştu.
İran'a uygulanan yaptırımları Türkiye'yi de olumsuz etkileyeceğine dikkati çeken Uygur, şunları söyledi:
"Türkiye mayıstan beri İran'dan petrol alamaz durumda. En büyük tedarikçilerinden biri olan bir ülkenin yerini doldurmak çok kolay olmadı Türkiye için. Siyasi olarak ise Türkiye’nin daha önce iki ülke arasında arabulucuk yürüttüğünü biliyoruz. Ancak şu anda mevcut ABD yönetiminin üçüncü ülkeleri taraf kabul etmediğini söylemek mümkün."
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsünde araştırmacı Haydar Oruç da İran'a uygulanan yaptırımlarla Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail'in fayda sağladığını dile getirdi.
Kaynak: AA
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Yayınları'ndan çıkan "İran Yaptırımları: Hukuksal Boyut, Bölgesel ve Küresel Yansımalar, Türkiye’ye Etkileri" kitabının tanıtım toplantısı ve panelinde konuşan İnat, İran yaptırımlarının yeni bir mesele olmadığını, kasım 2016'da seçilen ABD Başkanı olan Trump yönetimi ile yeni bir boyut kazandığını ifade ederek, ABD'nin uyguladığı "maksimum baskı" politikası ile İran'ı ciddi anlamda köşeye sıkıştırdığını söyledi.
İran'a yönelik yaptırımların eski başkan Barack Obama döneminde de konuşulduğunu ama Trump’la birlikte yeniden gündeme geldiğini ve İran’a karşı yaptırımların uygulanmaya başladığını ifade eden İnat, şöyle konuştu:
"Bu sadece ABD-İran arasında bir mesele değil, bölge ve dünya ülkelerine ilgilendiren bir mesele. Son günlerdeki Suudi tesislerine yapılan saldırı bu meseleyle doğrudan ilgili. Eğer ABD yaptırımları olmasaydı, bu saldırı olmasaydı. İran’ın bu saldırıyla bir rolü olabilir mi? Evet, olabilir. Tabii tam olarak onlar yaptı mı bilmiyoruz. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları, her ne kadar yaptırım kavramıyla hukuk aklımıza gelse de aslında bir güç politikasının aracı olarak karşımıza çıktığını söylemek gerekiyor. Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) ile İran'a 2010 ve öncesinde uygulanan yaptırımların BMGK kararı ile kaldırdığını biliyoruz. ABD'nin şu anki uyguladığı yaptırımlara uluslararası hukuk çerçevesinden bakıldığında hiçbir devlet uymak zorunda değildir. Trump döneminde uygulanan yaptırımlara bakarsak bir hukuktan bahsedebiliriz ama ABD’nin iç hukukunu ilgilendiren bir hukuk. Alınan tek taraflı yaptırım kararları BM'nin 2231 sayılı kararına aykırıdır. Yaptırımlar uluslararası hukuka tamamen aykırı"
Prof. Dr. Kemal İnat, ABD ve AB’nin İran'a yönelik tek taraflı yaptırım kararlarının güç politikasının yansıması olduğuna dikkati çekerek, "ABD bu yaptırımlarla ne hedefliyor? İran’da rejimi değiştirmek isteyen, İran ile Suud arasında sıcak bir çatışma isteyen ve İran’ın bölgede sınırlandırmak isteyen yani her üçünü arzu eden çevreler var ABD’de. Ama Trump, İran’ı bir şekilde bölgede sınırlandırmak istiyor. Rejim değişikliği peşinde değil. Çünkü rejim değişikliği çok ciddi maliyet gerektiriyor." diye konuştu.
ABD'nin son yaptırımlarının İran açısından çok yıkıcı olduğuna vurgu yapan İnat, "İran’ın temel gelir kaynağı olan petrol satışı yarı yarıya indi. Bu çok yıkıcı bir durum. Yaptırım süreci uzarsa İran yönetimi bunun altından kalkması zor olacak." dedi.
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı Uygur ise yaptırımların İran ekonomisini çok olumsuz etkilediğini belirterek, "İran ekonomisi, içinde bulunduğu durumda halka refah sağlayamaz halde. Maaşlarını alamayan insanlar sokaklarda eylem yapıyorlar." dedi.
Uygur, İran'ın bunun önüne geçmek için yaptırımların kaldırılması ve ekonomisini yeniden toparlamak adına caydırıcı hamlelere başvurduğunu anlatarak, "Suudi Arabistan petrol tesislerine ve Körfez'deki petrol tankerlerine düzenlenen saldırılar İran'ın ciddi anlamda sıkıştığını gösteriyor. Ancak ABD'nin tutumunun kısa vadede değişmesi kolay kolay mümkün değil. Bugün Bolton gibi uzunca süredir İran'a karşı sert tutuma sahip biri görevden ayrılsa dahi parçası olduğu şahinlerin politika değiştirmesi güç." diye konuştu.
İran'a uygulanan yaptırımları Türkiye'yi de olumsuz etkileyeceğine dikkati çeken Uygur, şunları söyledi:
"Türkiye mayıstan beri İran'dan petrol alamaz durumda. En büyük tedarikçilerinden biri olan bir ülkenin yerini doldurmak çok kolay olmadı Türkiye için. Siyasi olarak ise Türkiye’nin daha önce iki ülke arasında arabulucuk yürüttüğünü biliyoruz. Ancak şu anda mevcut ABD yönetiminin üçüncü ülkeleri taraf kabul etmediğini söylemek mümkün."
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsünde araştırmacı Haydar Oruç da İran'a uygulanan yaptırımlarla Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail'in fayda sağladığını dile getirdi.