'Kansere Davetiye Çıkarmadan Güneşlenin'
Yazın en sıcak günlerini yaşarken güneşin etkilerine daha yoğun şekilde maruz kalındığını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Sinem Karaca, güneş ışınlarının zararlarına karşı korunmanın önemine dikkat çekti. Dr. Karaca, doğrudan maruziyetten kaçınma, güneş kremi kullanma ve özel giysiler giyilmesi formülünü önerdi.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Sinem Karaca, güneş ışınlarının zararlarına karşı korunmanın önemli olduğunu söyledi.
WHO verilerine göre, UV ışınlarının yılda 60 bin erken ölüm, 12.8 milyon melanom dışı ve 200 bin melanom deri kanseri gelişimi ile ilişikli olduğunun gösterildiğini kaydeden Uzm. Dr. Karaca, "Ultraviyole (UV) ışınlar, WHO Uluslararası Kanser Araştırma Kuruluşu (IARC) tarafından listelenen kanser yapıcı özelliği en kuvvetli etkenler arasında yer almaktadır. Deride UV (UVA ve UVB) ile tetiklenen DNA hasarının en iyi göstergelerinden biri deride güneş sonrasında oluşan kızarıklıktır. Deride kızarıklık yaratmayacak kadarlık süre, güneşe maruziyet için en güvenli süredir. Deride yoğun kızarıklık ile oluşan güneş yanığı durumunda DNA hasarının geliştiği ve deri kanseri gelişimi riskinin taşındığı söylenebilir” diye konuştu.
"Deniz, havuz sonrasında ve her 3 saatte bir güneş kremleri yenilenmelidir"
Dermatolog Karaca, güneş kremi seçiminde hem UVA hem de UVB koruması olan, terlemeye dayanıklı ve en az 30 koruma faktörü (SPF) içeren ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Bazı hastalıklara yönelik içerikleri zenginleştirilmiş güneş koruyucular da bulunduğunu, hastanın bunları doktoruna danışarak kullanmasının uygun olacağını belirten Karaca, kremlerle ilgili doğru bilinen yanlışlara da dikkat çekti. Karaca, "Üzerinde organik, doğal ve bitkisel olduğu yazılan güneş koruyucuların daha güvenli olduğuna dair bir veri yoktur; tüketicilerin aldanmaması önerilir. Güneş kremlerinin içeriğinde bulunan kimyasal maddeler ile ilgili endişeler bulunmakla birlikte bu maddelerin sağlığa zararlı olduğuna dair bilimsel net veriler saptanmamıştır. Titanyum oksit ve çinko oksit içeren güneş koruyucular ise son derece güvenlidir. Tüm bu veriler ışığında içeriklerinden ötürü tedirgin olup güneş koruyucuları kullanımı ihmal edilmemelidir. Güneş kremi kullanımı ile yapılan hatalardan biri de sadece sabah uygulanması ve sonrasında tekrarlanmamasıdır. Deniz, havuz, duş sonrasında ve her 3 saatte bir güneş kremleri yenilenmelidir. Güneş koruyucuları doğru kullanmaya ilaveten güneş ışınlarının dik geldiği saat sabah 10 ile öğleden sonra 4 arasında mümkünse güneşe çıkmamak, gölgede ve şemsiye altında bulunmak, şapka ve güneş gözlüğü takmak gerekir" diye ifade etti.
Öte yandan Kent Alsancak Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Dr. Sinem Karaca, deride kızarıklık oluşturmadan öğle saatlerinde güneş görmeyen; yüz, boyun ve el üzeri dışındaki bölgelerin toplam 15-20 dakikalık güneşe maruziyetinin deride yeterli D vitamini sentezini sağladığını söyledi.
Güneşten korunurken D vitamini yetersizliği endişesinin yaşanabileceğini belirten Karaca, son olarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"D vitaminin güneşin UVB ışını ile deride sentezlenmesiyle almak dışında besinler ile de alabiliriz. Balıkta özellikle somon ve tuna, süt, yumurta, dana ciğeri, peynir ve portakal suyunda D vitamini bulunmaktadır. UV ışınlarına fazla maruz kalmak ile D vitamini yetersizliği riskleri karşılaştırıldığında vitamin yetersizliğine bağlı vücuttaki açık, takviyelerin alınması ile kapatılacağı için UV ışınlarına bağlı oluşabilecek hasarlardan korunmak daha çok önem taşır."
Kaynak: İHA
WHO verilerine göre, UV ışınlarının yılda 60 bin erken ölüm, 12.8 milyon melanom dışı ve 200 bin melanom deri kanseri gelişimi ile ilişikli olduğunun gösterildiğini kaydeden Uzm. Dr. Karaca, "Ultraviyole (UV) ışınlar, WHO Uluslararası Kanser Araştırma Kuruluşu (IARC) tarafından listelenen kanser yapıcı özelliği en kuvvetli etkenler arasında yer almaktadır. Deride UV (UVA ve UVB) ile tetiklenen DNA hasarının en iyi göstergelerinden biri deride güneş sonrasında oluşan kızarıklıktır. Deride kızarıklık yaratmayacak kadarlık süre, güneşe maruziyet için en güvenli süredir. Deride yoğun kızarıklık ile oluşan güneş yanığı durumunda DNA hasarının geliştiği ve deri kanseri gelişimi riskinin taşındığı söylenebilir” diye konuştu.
"Deniz, havuz sonrasında ve her 3 saatte bir güneş kremleri yenilenmelidir"
Dermatolog Karaca, güneş kremi seçiminde hem UVA hem de UVB koruması olan, terlemeye dayanıklı ve en az 30 koruma faktörü (SPF) içeren ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Bazı hastalıklara yönelik içerikleri zenginleştirilmiş güneş koruyucular da bulunduğunu, hastanın bunları doktoruna danışarak kullanmasının uygun olacağını belirten Karaca, kremlerle ilgili doğru bilinen yanlışlara da dikkat çekti. Karaca, "Üzerinde organik, doğal ve bitkisel olduğu yazılan güneş koruyucuların daha güvenli olduğuna dair bir veri yoktur; tüketicilerin aldanmaması önerilir. Güneş kremlerinin içeriğinde bulunan kimyasal maddeler ile ilgili endişeler bulunmakla birlikte bu maddelerin sağlığa zararlı olduğuna dair bilimsel net veriler saptanmamıştır. Titanyum oksit ve çinko oksit içeren güneş koruyucular ise son derece güvenlidir. Tüm bu veriler ışığında içeriklerinden ötürü tedirgin olup güneş koruyucuları kullanımı ihmal edilmemelidir. Güneş kremi kullanımı ile yapılan hatalardan biri de sadece sabah uygulanması ve sonrasında tekrarlanmamasıdır. Deniz, havuz, duş sonrasında ve her 3 saatte bir güneş kremleri yenilenmelidir. Güneş koruyucuları doğru kullanmaya ilaveten güneş ışınlarının dik geldiği saat sabah 10 ile öğleden sonra 4 arasında mümkünse güneşe çıkmamak, gölgede ve şemsiye altında bulunmak, şapka ve güneş gözlüğü takmak gerekir" diye ifade etti.
Öte yandan Kent Alsancak Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Dr. Sinem Karaca, deride kızarıklık oluşturmadan öğle saatlerinde güneş görmeyen; yüz, boyun ve el üzeri dışındaki bölgelerin toplam 15-20 dakikalık güneşe maruziyetinin deride yeterli D vitamini sentezini sağladığını söyledi.
Güneşten korunurken D vitamini yetersizliği endişesinin yaşanabileceğini belirten Karaca, son olarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"D vitaminin güneşin UVB ışını ile deride sentezlenmesiyle almak dışında besinler ile de alabiliriz. Balıkta özellikle somon ve tuna, süt, yumurta, dana ciğeri, peynir ve portakal suyunda D vitamini bulunmaktadır. UV ışınlarına fazla maruz kalmak ile D vitamini yetersizliği riskleri karşılaştırıldığında vitamin yetersizliğine bağlı vücuttaki açık, takviyelerin alınması ile kapatılacağı için UV ışınlarına bağlı oluşabilecek hasarlardan korunmak daha çok önem taşır."