Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay KKTC'de
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: (1) 'AB Dış İlişkiler Konseyi Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan arama ve sondaj faaliyetlerimize yönelik yaptırımlar gibi baskılara asla boyun eğmeyeceğiz' 'Rum tarafı, çözümden değil sorundan yana tavır takınarak, Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon kaynaklarına ilişkin hakkaniyet temelinde yaptığı, ortak komite kurulması teklifini de içeren, 13 Temmuz tarihli önerisini görüşmeye bile yanaşmamıştır' 'Rumlar, çözümsüzlükten güç almakta, çözümsüzlüğün bedelini de Kıbrıs Türk tarafına ödetmek istemektedir'.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Konseyi Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan arama ve sondaj faaliyetlerimize yönelik yaptırımlar gibi baskılara asla boyun eğmeyeceğiz." dedi.
Oktay, Dr. Fazıl Küçük Caddesi'nde düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı'nın 45. yıl dönümü töreninde vatandaşlara hitap etti.
Barış Harekatı'nın 45. yıl dönümünde Kıbrıs halkının sevincini, coşkusunu ve haklı gururunu en samimi duygularla gönülden paylaştığını ifade eden Oktay, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı temsilen Lefkoşa'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kalpleri her daim Kıbrıs Türkleriyle birlikte atan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Türk milletinin sevgi ve selamlarını ileten Oktay, Barış Harekatı'nın Kıbrıs Türkü'nü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı sindirme çabalarına son verdiğini söyledi.
Harekatın Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtararak, özgürlük ve refaha kavuşturduğunu, Ada'nın geleceğine güvenle bakabilmesini sağladığını anlatan Oktay, şunları söyledi:
"20 Temmuz tarihi, Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda hak ve hukukunun eşit statü ile korunması yönündeki kararlılığımızın, bunu unutmak isteyenlere ısrarla hatırlatılması için bir vesiledir. Türkiye, o gün dünyaya, Kıbrıs Türkü'nün yalnız olmadığını ve yalnız bırakılmayacağını net şekilde göstermiştir. Bunun yanı sıra, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerimiz çerçevesinde, derin acıların tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğimizin de tarihi bir taahhüdü olmuştur."
Oktay, yarım asrı aşan eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve nice zorluklara göğüs geren Kıbrıs Türkü'nün azminin gurur kaynağı olduğunu ifade etti.
Kıbrıs Türk halkının yaşanan tüm zorluklara rağmen toplumsal varlığını en güçlü şekilde korumanın yanı sıra kendi devletini kurduğunu, devletine dirayetle sahip çıktığını aktaran Oktay, "Kıbrıs Türkü'nün vatanı koruma ve barış içinde refaha ulaşma iradesi, kendi cevherindeki erdem ve değerlere dayanmaktadır. Mücahitlerden aldığı ve her daim tazelenen azmiyle, uygarca yaşama ve manen yücelme hedefine kararlılıkla ilerlemesi, her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle, bu mücadelenin önderleri olan merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı şükranla yad ediyorum." dedi.
Oktay, Türkiye olarak bölgede barış ve güvenliğin sağlanmasını şiar edindiklerini, bu doğrultuda amaçlarının bölgenin bir iş birliği sahasına dönüşmesi, bu iş birliğinin de sürekli biçimde istikrar ve refah üreten bir mekanizma haline gelmesi olduğunu vurguladı.
Kıbrıs meselesine başlangıcından bu yana aynı anlayışla yaklaştıklarını anlatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı, meselenin eşit ortaklık temelinde, adil ve kalıcı biçimde çözüme kavuşturulmasını amaçlamış, doğru olanı sabırla takip etmiş ve bu doğrultuda fedakarlıktan da çekinmemiştir. Kıbrıs meselesi, bir siyasi irade meselesidir. Türk tarafı iradesini çözümden yana, eşitlikten yana koyarken, Rum tarafı çözümsüzlükten yana, eşitsizlikten yana ortaya koymaktadır. Rum tarafının Kıbrıs Türkü ile siyasi gücü paylaşmak istemediği de açıkça bilinmektedir ancak biz, her şeye rağmen Kıbrıs’ta Ada’nın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan, müzakere edilmiş çözümün ulaşılabilir bir hedef olduğuna olan inancımızı sürdürmek istiyoruz. Bugün yine 'çözüme varız' diyoruz. Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğini garanti altına alan ve güvenlik endişelerini karşılayan adil bir çözüm için biz varız ancak müzakere etmek için müzakere etmeyi ya da tek taraflı çıkarlardan beslenen oyalama taktiklerini kabul edemeyiz."
Oktay, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının Ada'ya barışın ve istikrarın gelmesi için bir fırsat olarak kullanılması gerektiğini en başından beri savunduklarını dile getirdi.
Doğu Akdeniz’de hem Türkiye'nin kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını koruyacaklarını ve gereken adımları atmaktan çekinmeyeceklerini her vesileyle vurguladıklarını anlatan Oktay, sondaj gemisi Fatih’in Kıbrıs Ada’sının batısında, Türkiye’nin kıta sahanlığında faaliyetlerine devam ederken, diğer sondaj gemisi Yavuz’un KKTC tarafından Türkiye Petrollerine verilen ruhsat sahalarında yer alan Karpaz-1 kuyusuna intikal ettiğini anımsattı.
Ayrıca sismik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa'nın bölgede faaliyetlerini sürdürürken, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin de yakın zamanda bölgeye ulaşacağını söyleyen Oktay, şunları kaydetti:
"Bilinmelidir ki; Türkiye, bu konuda tek vücut, tek ses, tek yürektir. TBMM'de grubu bulunan dört siyasi parti, 18 Temmuz’da yayımladıkları ortak bildiriyle Doğu Akdeniz bölgesinde milletimizin hak ve menfaatlerini korumayı hedefleyen her politik girişimin, aldığı her tedbirin, attığı her adımın sonuna kadar desteklendiğini tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Yüce Meclisimizin bu güçlü desteği, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimize dair kararlılığımızı daha da perçinlemiştir. Öteden beri kuvvetle vurguladığımız tüm adımları sahada birer birer eyleme dönüştürdük, dönüştürmeye de devam edeceğiz. Bunu kabullenmeyen Rum tarafı, Avrupa Birliği üyeliğini suistimal ederek oluşturduğu algıyla, ülkemizin faaliyetlerini durdurabileceğine inanmaktadır.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konsey Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan arama ve sondaj faaliyetlerimize yönelik yaptırımlar gibi baskılara da asla boyun eğmeyeceğiz. Rum tarafı, çözümden değil sorundan yana tavır takınarak, Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon kaynaklarına ilişkin hakkaniyet temelinde yaptığı, ortak komite kurulması teklifini de içeren, 13 Temmuz tarihli önerisini görüşmeye bile yanaşmamıştır. Rumlar, çözümsüzlükten güç almakta, çözümsüzlüğün bedelini de Kıbrıs Türk tarafına ödetmek istemektedir."
(Sürecek)
Kaynak: AA
Oktay, Dr. Fazıl Küçük Caddesi'nde düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı'nın 45. yıl dönümü töreninde vatandaşlara hitap etti.
Barış Harekatı'nın 45. yıl dönümünde Kıbrıs halkının sevincini, coşkusunu ve haklı gururunu en samimi duygularla gönülden paylaştığını ifade eden Oktay, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı temsilen Lefkoşa'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kalpleri her daim Kıbrıs Türkleriyle birlikte atan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Türk milletinin sevgi ve selamlarını ileten Oktay, Barış Harekatı'nın Kıbrıs Türkü'nü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı sindirme çabalarına son verdiğini söyledi.
Harekatın Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtararak, özgürlük ve refaha kavuşturduğunu, Ada'nın geleceğine güvenle bakabilmesini sağladığını anlatan Oktay, şunları söyledi:
"20 Temmuz tarihi, Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda hak ve hukukunun eşit statü ile korunması yönündeki kararlılığımızın, bunu unutmak isteyenlere ısrarla hatırlatılması için bir vesiledir. Türkiye, o gün dünyaya, Kıbrıs Türkü'nün yalnız olmadığını ve yalnız bırakılmayacağını net şekilde göstermiştir. Bunun yanı sıra, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerimiz çerçevesinde, derin acıların tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğimizin de tarihi bir taahhüdü olmuştur."
Oktay, yarım asrı aşan eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve nice zorluklara göğüs geren Kıbrıs Türkü'nün azminin gurur kaynağı olduğunu ifade etti.
Kıbrıs Türk halkının yaşanan tüm zorluklara rağmen toplumsal varlığını en güçlü şekilde korumanın yanı sıra kendi devletini kurduğunu, devletine dirayetle sahip çıktığını aktaran Oktay, "Kıbrıs Türkü'nün vatanı koruma ve barış içinde refaha ulaşma iradesi, kendi cevherindeki erdem ve değerlere dayanmaktadır. Mücahitlerden aldığı ve her daim tazelenen azmiyle, uygarca yaşama ve manen yücelme hedefine kararlılıkla ilerlemesi, her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle, bu mücadelenin önderleri olan merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı şükranla yad ediyorum." dedi.
Oktay, Türkiye olarak bölgede barış ve güvenliğin sağlanmasını şiar edindiklerini, bu doğrultuda amaçlarının bölgenin bir iş birliği sahasına dönüşmesi, bu iş birliğinin de sürekli biçimde istikrar ve refah üreten bir mekanizma haline gelmesi olduğunu vurguladı.
Kıbrıs meselesine başlangıcından bu yana aynı anlayışla yaklaştıklarını anlatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı, meselenin eşit ortaklık temelinde, adil ve kalıcı biçimde çözüme kavuşturulmasını amaçlamış, doğru olanı sabırla takip etmiş ve bu doğrultuda fedakarlıktan da çekinmemiştir. Kıbrıs meselesi, bir siyasi irade meselesidir. Türk tarafı iradesini çözümden yana, eşitlikten yana koyarken, Rum tarafı çözümsüzlükten yana, eşitsizlikten yana ortaya koymaktadır. Rum tarafının Kıbrıs Türkü ile siyasi gücü paylaşmak istemediği de açıkça bilinmektedir ancak biz, her şeye rağmen Kıbrıs’ta Ada’nın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan, müzakere edilmiş çözümün ulaşılabilir bir hedef olduğuna olan inancımızı sürdürmek istiyoruz. Bugün yine 'çözüme varız' diyoruz. Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğini garanti altına alan ve güvenlik endişelerini karşılayan adil bir çözüm için biz varız ancak müzakere etmek için müzakere etmeyi ya da tek taraflı çıkarlardan beslenen oyalama taktiklerini kabul edemeyiz."
Oktay, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının Ada'ya barışın ve istikrarın gelmesi için bir fırsat olarak kullanılması gerektiğini en başından beri savunduklarını dile getirdi.
Doğu Akdeniz’de hem Türkiye'nin kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını koruyacaklarını ve gereken adımları atmaktan çekinmeyeceklerini her vesileyle vurguladıklarını anlatan Oktay, sondaj gemisi Fatih’in Kıbrıs Ada’sının batısında, Türkiye’nin kıta sahanlığında faaliyetlerine devam ederken, diğer sondaj gemisi Yavuz’un KKTC tarafından Türkiye Petrollerine verilen ruhsat sahalarında yer alan Karpaz-1 kuyusuna intikal ettiğini anımsattı.
Ayrıca sismik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa'nın bölgede faaliyetlerini sürdürürken, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin de yakın zamanda bölgeye ulaşacağını söyleyen Oktay, şunları kaydetti:
"Bilinmelidir ki; Türkiye, bu konuda tek vücut, tek ses, tek yürektir. TBMM'de grubu bulunan dört siyasi parti, 18 Temmuz’da yayımladıkları ortak bildiriyle Doğu Akdeniz bölgesinde milletimizin hak ve menfaatlerini korumayı hedefleyen her politik girişimin, aldığı her tedbirin, attığı her adımın sonuna kadar desteklendiğini tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Yüce Meclisimizin bu güçlü desteği, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimize dair kararlılığımızı daha da perçinlemiştir. Öteden beri kuvvetle vurguladığımız tüm adımları sahada birer birer eyleme dönüştürdük, dönüştürmeye de devam edeceğiz. Bunu kabullenmeyen Rum tarafı, Avrupa Birliği üyeliğini suistimal ederek oluşturduğu algıyla, ülkemizin faaliyetlerini durdurabileceğine inanmaktadır.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konsey Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan arama ve sondaj faaliyetlerimize yönelik yaptırımlar gibi baskılara da asla boyun eğmeyeceğiz. Rum tarafı, çözümden değil sorundan yana tavır takınarak, Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon kaynaklarına ilişkin hakkaniyet temelinde yaptığı, ortak komite kurulması teklifini de içeren, 13 Temmuz tarihli önerisini görüşmeye bile yanaşmamıştır. Rumlar, çözümsüzlükten güç almakta, çözümsüzlüğün bedelini de Kıbrıs Türk tarafına ödetmek istemektedir."
(Sürecek)