'Borç Yapılandırma Fonu Kurulmalı'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu: 'Vatandaşın ödeyemediği kredi borcunu, varlık yönetim şirketlerinin bankalardan aldığı fiyattan alacak ve anapara ödemesini belli bir takvime yayarak tahsil edecek bir 'Borç Yapılandırma Fonu' kurulması gerekli' 'Hanelerin borç sorununa acilen el atılmazsa sosyal patlamalar kaçınılmaz olacak'.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, vatandaşın ödeyemediği kredi borcunu, varlık yönetim şirketlerinin bankalardan aldığı fiyattan alacak ve anapara ödemesini belli bir takvime yayarak tahsil edecek bir "Borç Yapılandırma Fonu" kurulmasını önerdi.
Erdoğdu, yaptığı yazılı açıklamada, bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal eden kişi sayısının nisan 2019'da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 arttığını belirtti.
"Hanelerin borç sorununa acilen el atılmazsa sosyal patlamalar kaçınılmaz olacak." değerlendirmesinde bulunan Erdoğdu, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezinin bireysel kredi kartı borçlularına ilişkin açıklamasıyla ilgili görüşlerini aktardı.
Erdoğdu, insanların geçinebilmek için zorunlu olarak krediye yöneldiğini ve her geçen yıl hane halkı borçlarının arttığını vurgulayarak, "Bu borçlar vatandaşların yeterli geliri olmamasından dolayı ödenememiş, icraya düşmüş ve nihayetinde varlık yönetim şirketlerinin eline düşmüş durumda. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarındaki tahsili gecikmiş alacak miktarı 5 Temmuz 2019 itibarıyla 19,7 milyar TL'yi geçti. Bu insanların hayata yeniden başlayabilmesini sağlamak için vatandaşın ödeyemediği kredi borcunu, varlık yönetim şirketlerinin bankalardan aldığı fiyattan alacak ve anapara ödemesini belli bir takvime yayarak tahsil edecek bir 'Borç Yapılandırma Fonu' kurulması gerekli." ifadelerini kullandı.
- "Maaşları eriyen vatandaş ister istemez kredi kartına yöneliyor"
Amacın borçların silinmesi ya da affedilmesi değil, vatandaşın ödeyebileceği seviyelere çekilerek tahsil edilmesi olduğunu belirten Erdoğdu, şunları kaydetti:
"BDDK verilerine göre, tasfiye olunacak alacak miktarı oranı, toplam bireysel kredilerde son bir yıl içinde, yani mayıs 2018'den mayıs 2019'a kadar yüzde 3,3'ten yüzde 3,8'e yükseldi. İhtiyaç kredileri kategorisinde de tasfiye olunacak batık kredilerin oranı aynı dönemde yüzde 4,7'den yüzde 5,3'e çıktı. Bireysel kredi kartı kaynaklı tasfiye olunacak alacakların oranı mayıs 2019'da yüzde 6,15'e yükseldi. Enflasyon karşısında maaşları eriyen vatandaş ister istemez kredi kartına yöneliyor. Ama faizlerin geldiği seviye nedeniyle de borçlarını ödeyemiyor. Krizin en sert biçimde etkilediği bu kesimin borç sorununa acilen el atılmazsa sosyal patlamalar kaçınılmaz olacak.
Maliyeti düşürmenin esas yolu, bankaların takibe düşmüş kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarını sektör ortalaması rakamlarından fona satmasının sağlanması olacak. 5-10 yıllık ticari ve takipteki kredi portföylerini yüzde 1-2 ortalamayla varlık yönetim şirketlerine satan bankaların, tahsili gecikmiş bireysel ve kredi kartı alacaklarını fahiş oranlarla fona devretmesi engellenmeli, ellerinde tuttukları bireysel ve kredi kartı borçlarını bankalardan aldıkları oranların cüzi bir miktar fazlasıyla fona devretmesi sağlanmalı."
- "Yoksul kesimin sorununa acilen bu çözüm getirilmeli"
Borç yapılandırmasına başvurabilecek olanlar için aylık gelir limitinin asgari ücretin iki katına kadar belirlenebileceğine işaret eden Erdoğdu, "Kurulan fon, piyasadan devlet tahvili faiziyle borçlanarak yapılandırmayı finanse edebilir." görüşünü savundu.
Erdoğdu, şu değerlendirmede bulundu:
"Faiz oranlarında değişim, tahsili gecikmiş alacak miktarının son aylarda fırlaması, yapılandırma başvurusunda bulunacakların kesin sayısının bilinememesi gibi nedenlerden kesin maliyet hesabı mümkün değil. Ancak faiz silme ve yapılandırma maliyetinin Cumhurbaşkanlığının son 10 yılda kullandığı 12,8 milyar TL örtülü ödenek parasının enflasyonla bugüne getirilmesi ile ortaya çıkan 20,4 milyar TL'lik harcama rakamından daha fazla olmayacağı ve milyonlarca emekçiyi rahatlatacağı açıktır. Borcunu ödeyemeyen bu yoksul kesimin sorununa acilen bu çözüm getirilmeli."
Kaynak: AA
Erdoğdu, yaptığı yazılı açıklamada, bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal eden kişi sayısının nisan 2019'da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 arttığını belirtti.
"Hanelerin borç sorununa acilen el atılmazsa sosyal patlamalar kaçınılmaz olacak." değerlendirmesinde bulunan Erdoğdu, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezinin bireysel kredi kartı borçlularına ilişkin açıklamasıyla ilgili görüşlerini aktardı.
Erdoğdu, insanların geçinebilmek için zorunlu olarak krediye yöneldiğini ve her geçen yıl hane halkı borçlarının arttığını vurgulayarak, "Bu borçlar vatandaşların yeterli geliri olmamasından dolayı ödenememiş, icraya düşmüş ve nihayetinde varlık yönetim şirketlerinin eline düşmüş durumda. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarındaki tahsili gecikmiş alacak miktarı 5 Temmuz 2019 itibarıyla 19,7 milyar TL'yi geçti. Bu insanların hayata yeniden başlayabilmesini sağlamak için vatandaşın ödeyemediği kredi borcunu, varlık yönetim şirketlerinin bankalardan aldığı fiyattan alacak ve anapara ödemesini belli bir takvime yayarak tahsil edecek bir 'Borç Yapılandırma Fonu' kurulması gerekli." ifadelerini kullandı.
- "Maaşları eriyen vatandaş ister istemez kredi kartına yöneliyor"
Amacın borçların silinmesi ya da affedilmesi değil, vatandaşın ödeyebileceği seviyelere çekilerek tahsil edilmesi olduğunu belirten Erdoğdu, şunları kaydetti:
"BDDK verilerine göre, tasfiye olunacak alacak miktarı oranı, toplam bireysel kredilerde son bir yıl içinde, yani mayıs 2018'den mayıs 2019'a kadar yüzde 3,3'ten yüzde 3,8'e yükseldi. İhtiyaç kredileri kategorisinde de tasfiye olunacak batık kredilerin oranı aynı dönemde yüzde 4,7'den yüzde 5,3'e çıktı. Bireysel kredi kartı kaynaklı tasfiye olunacak alacakların oranı mayıs 2019'da yüzde 6,15'e yükseldi. Enflasyon karşısında maaşları eriyen vatandaş ister istemez kredi kartına yöneliyor. Ama faizlerin geldiği seviye nedeniyle de borçlarını ödeyemiyor. Krizin en sert biçimde etkilediği bu kesimin borç sorununa acilen el atılmazsa sosyal patlamalar kaçınılmaz olacak.
Maliyeti düşürmenin esas yolu, bankaların takibe düşmüş kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarını sektör ortalaması rakamlarından fona satmasının sağlanması olacak. 5-10 yıllık ticari ve takipteki kredi portföylerini yüzde 1-2 ortalamayla varlık yönetim şirketlerine satan bankaların, tahsili gecikmiş bireysel ve kredi kartı alacaklarını fahiş oranlarla fona devretmesi engellenmeli, ellerinde tuttukları bireysel ve kredi kartı borçlarını bankalardan aldıkları oranların cüzi bir miktar fazlasıyla fona devretmesi sağlanmalı."
- "Yoksul kesimin sorununa acilen bu çözüm getirilmeli"
Borç yapılandırmasına başvurabilecek olanlar için aylık gelir limitinin asgari ücretin iki katına kadar belirlenebileceğine işaret eden Erdoğdu, "Kurulan fon, piyasadan devlet tahvili faiziyle borçlanarak yapılandırmayı finanse edebilir." görüşünü savundu.
Erdoğdu, şu değerlendirmede bulundu:
"Faiz oranlarında değişim, tahsili gecikmiş alacak miktarının son aylarda fırlaması, yapılandırma başvurusunda bulunacakların kesin sayısının bilinememesi gibi nedenlerden kesin maliyet hesabı mümkün değil. Ancak faiz silme ve yapılandırma maliyetinin Cumhurbaşkanlığının son 10 yılda kullandığı 12,8 milyar TL örtülü ödenek parasının enflasyonla bugüne getirilmesi ile ortaya çıkan 20,4 milyar TL'lik harcama rakamından daha fazla olmayacağı ve milyonlarca emekçiyi rahatlatacağı açıktır. Borcunu ödeyemeyen bu yoksul kesimin sorununa acilen bu çözüm getirilmeli."