AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Sistem Açıklaması
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Sistemden geri dönüş ile ilgili bir tartışma değildir. Muhalefet bunu kendisine göre böyle bir tartışmaya dönüştürmeye çalışıyor. Sistem uygulanmaktadır. Bir yıl içerisinde uygulamalarda güçlendirilmesi gereken yerler ortaya çıkabiliyor. Bazı yerlerde yeterince verim alınamadığı şeklinde şikayetler var. Bunlar kapsamlı bir şekilde masaya yatırılıyor. Geniş kapsamlı görüşmeler neticesinde bunlar değerlendirilecek ve analiz edilecek ve bunun sonunda bir çıktı meydana gelecek. Bu çıktılarda sistemin şu uygulamalarına revize etmemiz lazım gibi bir takım sonuçlar olacaktır” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından açıklamada bulundu. Çelik, Srebrenitsa katliamının 24’üncü yıl dönümü ile ilgili, “24 yıl önce yaklaşık 8 bin 300 civarındaki masum insan katiller tarafından katledildi. BM güçlerine sığınmışlardı ama onlar orada bu masumları korumak için görev yapmaları gerekirken tam tersi bir durum söz konusu oldu ve o katillere teslim ettiler. Bu acı devam ediyor. Her sene masumların yeni mezarlarına, kemiklerine ulaşılıyor. Modern dünyanın bir utancıdır, insanlık dramıdır. Umarız bundan sonra dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu hadiseler karşısında ders alınır. Her seferinde böyle söylüyoruz ama Suriye’de ders alınmadığını görüyoruz, Arakanlı Müslümanlar için Myanmar’da benzer uygulamalar ortaya koyuluyor. Oradaki hükümete karşı BM çağrı yapıyor ama kimse kılını kıpırdatmıyor” dedi.
15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde gerçekleştirilecek anma törenlerine ilişkin de bilgi veren Çelik, “Dünya tarihinde eşini rastlanmayacak onurlu bir direniş ortaya koyuldu. Şehitlerimizi hiçbir zaman unutmayacağız. Demokrasimizi korumak için çok bedel ödemiş bir milletiz. O gün şehit verdiğimiz, gazilerimiz olduğu için büyük bir acıyı anıyoruz. Aynı zamanda da bu darbe girişimini bertaraf etmiş olmanın ve ülkemizi işgal girişiminden kurtarmış olmanın da coşkusu söz konusudur. Cumhurbaşkanımızın katılacağı etkinlikler olduğu gibi çok sayıda etkinlik gerçekleştirilecek. 450’den fazlası yurt dışında olmak üzere toplam bin 500 civarında etkinlik 8-15 Temmuz haftası içerisinde faaliyete geçiriliyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bir etkinlik haritası oluşturdu bununla ilgili. Cumhurbaşkanımız 15 Temmuz günü saat 13.00’te Millet Camii’ndeki hatm-i şerife katılacak. Daha sonra 14.00’te TBMM’de özel oturum söz konusu. Saat 16.00’da Ankara Emniyet Müdürlüğü binasının açılışına katılacak. Akşam saat 20.00’de ise Atatürk Havalimanında anma programı gerçekleştirilecek” ifadelerini kullandı.
27 Mayıs’tan bugüne kadar terör örgütünün lojistik üs olarak kullandığı Hakurk Vadisi’nin temizlenmesine yönelik yoğun bir harekatın sergilendiğini kaydeden Çelik, “Terörle mücadele konusunda yaptığımız mücadelenin haklılığını gösteren başarılı bir harekat gerçekleştiriliyor. Bu harekata katılan bütün askerlerimize, bütün güvenlik güçlerimize selamlarımızı gönderiyoruz. Allah onları muhafaza ve muvaffak eylesin. Harekat başarıyla icra edilmektedir. Yakın zamanda çeşitli konuşmalar oluyor, bazen Irak’tan bunu eleştiren sesler geliyor ama geçen gün Irak Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı gelerek karşılıklı olarak görüşlerimizin aktarıldığı bir toplantı yapıldı. PKK’nın orada çeşitli sözde siyasi oluşumlar içerisinde kendini gösterme gayretleri var, bu konular yakından takip ediliyor. Bu konuyla ilgili olarak Irak makamlarıyla karşılıklı anlayış ve eşgüdüm içerisinde Türkiye ve Irak’ın güvenliğinin ortak bir çerçevede alındığı bir yaklaşımla bu çalışmalar devam edecek” dedi.
S-400 gibi hassas bir konuda CHP’den milli bir duruş göremediklerini belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’nin milli güvenliği ile ilgili bir ihtiyaçtır. Doğu Akdeniz’de neredeyse bütün ülkelerin gemileri Akdeniz’i kaplamış durumdalar. Doğu Akdeniz’de kimin varlığı var diye baktığınızda şaşırtıcı bir şekilde bütün dünyanın Akdeniz’e yığıldığını görüyorsunuz. Suriye ve Irak’la ilgili gelişmeler de söz konusu edildiğinde Türkiye’nin hava savunma sistemi ihtiyacının ne kadar acil bir ihtiyaç olduğu görülüyor. Gönül isterdi ki müttefiklerimiz bir NATO üyesi olarak Türkiye’nin bu acil ihtiyacının karşılanması için daha acil ve daha etkili bir iş birliği içerisinde olabilsinler ama maalesef böyle bir yaklaşım olmadı. Bizi en çok şaşırtan şey şu: Türkiye’de yabancıların tezleri biliyoruz, ABD’den çeşitli açıklamalar geliyor. Bunlara cevaplarımızı veriyoruz. Müttefiklerimiz ile olumlu bir noktada oluşmayı isteriz ama şimdiye kadar o noktaya çok tatminkar bir şekilde geldiğimizi söyleyemeyiz. Bizi en çok şaşırtan şey CHP Sözcülerinin yaptığı açıklamalardır. S-400 gibi hassas bir konuda milli bir duruşu bu partiden göremiyoruz. Güvenlik güçleri bunun arkasındaysa bizde destekleriz gibi bir cümle söyleyip arkasından ABD’nin tezlerini izah etmeye çalışıyorlar. ABD’den yapılan açıklamalar içerisindeki pozitif açıklamalardan çok negatif açıklamaları vurgulamak ihtiyacı hissediyorlar. Türkiye’nin milli muhalefet konusunda çok ciddi bir cari açığı vardır. Arzu ederdik ki, Türkiye’nin milli hükümetinin yanında dursunlar, dışarıdaki tezleri dillendirmek konusunda ayırdıkları zamanı Türkiye’deki hükümetin, Türkiye’nin savunma ihtiyacıyla ilgili ortaya koyduğu tezleri dünyaya anlatma, bu konuda birlik içerisinde olma konusunda da gösterebilsinler. CHP Sözcülerinden ABD’deki en muhalif, Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarına en aykırı görüş varsa onları duyuyoruz. En son bunu G-20 Zirvesi vesilesiyle Cumhurbaşkanımızın yanındaki arkadaşlarımızın verdiği fotoğraf konusunda anlık bir fotoğraftan yola çıkarak ortaya koydukları, üstelik bunun genel başkanları tarafından grupta değerlendirildiği hem bilgi eksikliği hem siyaset sapması olarak değerlendirebileceğimiz değerlendirmelerde gördük. ABD tarafında kalem defter varmış bir anlık fotoğraftan bu yorumu çıkartıyorlar, bizim taraf ise hiç not tutmuyormuş. Türkiye devlet gelenekleri güçlü bir ülkedir. Orada bulunan arkadaşlarımız hem kendi alanlarıyla ilgili hem de toplantının geneli ile ilgili notlar tutulur. Bunlar Türkiye’deki çeşitli birimlere gönderilir, devletin hafızasına da kaydedilir. Başka fotoğraflarda da arkadaşlarımızın bu gayretleri gözüküyor. O kadar iştahlılar ki Türkiye Cumhuriyetini eleştirmeye bir anlık fotoğrafı bütün bir dış politika sistematiğine şamil gibi göstererek maalesef bu yanlış bir tutumun içerisine giriyorlar. S-400 konusunda da aynı tutum söz konusudur. Bir gün görmeyi ümit ederiz ki Türkiye’nin tezlerini daha çok dillendirsinler.”
Yunanistan’daki seçimlere değinen Çelik, seçimleri kazanan Kiryakos Miçotakis’i ilk arayıp tebrik edenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğuna dikkat çekerek, Yunanistan Dışişleri Bakanının yaptığı açıklamalara değindi. Çelik, “Darbeye maruz kalmış, darbenin ne manaya geldiğini bilen bir siyasi gelenekten geldiği için Türkiye’de darbe girişiminde bulunmuş ve Yunanistan’a kaçmış FETÖ üyesi kişilerin Türkiye’ye iadesi konusunda daha çok gayret göstereceği şeklinde bir beklentimiz olduğunu belirtmek isterim. Türkiye’de bizim insanlarımızı katleden, ülkemizi işgal etmeye çalışan bu darbecilerin Yunanistan’a sığınması konusunda önceki yönetimin yaptığı hatalardan vazgeçmesi yönündeki beklentimizi ifade etmek isterim. Yunanistan Dışişleri Bakanı görev gelir gelmez çok yanlış açıklamalar yaptığını, iyi komşuluk ilişkilerine uymayan ve bundan sonra başka problemlere yol açacak bir üslupla konuştu.
Beklerdik ki daha güçlü bir şekilde bu yeni döneme başlasın. Bir önceki hükümet neredeyse son aylarını Türkiye karşıtlığı üzerinden geçirmişti. Hükümet içerde siyasi olarak zayıflamaya başladığında Türkiye karşıtlığını yükseltmeye başlattılar. Zayıfladıkça Türkiye karşıtlığı tezine sığındılar. Yeni iş başına gelmiş bir hükümetin dışişleri bakanının daha ilk günden böylesine yanlış bir üslup kullanması yanlış olmuştur. Yeni dönemde yeni sayfalar açmamız gerekir. Türkiye hiçbir zaman Yunanistan’ın zayıf olduğu zamanlarda bunu istismar konusu yapmamıştır. Bugün Türkiye’ye karşı Avrupa Birliği kozunu kullanmaya çalışıyorlar ama Yunanistan ekonomik kriz içindeyken AB yetkilileri haksız bir şekilde Yunanistan’ı aşağılamaya çalışırken Türkiye, Yunanistan’ın bu krizden çıkacak bir yol bulması için yardımcı olmaya başlamıştır” dedi.
Çelik, Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ilişkin ise şunları söyledi:
“Bugün bir gelişme oldu. Doğu Akdeniz’deki Türkiye’nin yaptığı araştırmalar ile ilgili AB’nin Türkiye’ye karşı bir takım yaptırımlar şeklinde bazı uygulamalar yürürlüğe koyacağı şeklinde bir taslak sızdı. Bunun AB açısından büyük bir vizyonsuzluk olacağını, tarihi bir hata olacağını ifade etmek isterim. Tansiyonu düşürmenin yolu Rum tarafının tek taraflı eylemlerden vazgeçmesi, Rum tarafının Türk tarafıyla ortak bir mekanizma kurmasıdır ve gelir paylaşımını sağlam bir mekanizmaya bağlamasıdır.”
Mehmet Özhaseki’nin belediye binalarındaki Türkiye Cumhuriyeti ibaresi ile ilgili söylemlerine yönelik sorulan bir soruya Çelik, şu cevabı verdi:
“Mehmet Özhaseki’nin cümlesi cımbızlanarak alınmış bir cümle. Milli konularda son derece hassastır. Bu tabelaların asılması süreciyle ilgili sürekli olarak bunun ayrıştırıcı bir şekilde gündeme getirilmesi, hatta bazı yerlerde bazı belediye başkanlarına karşı hoş olmayan toplantılar tertip edilmesi karşısında bunu söylemiştir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak varlığıdır. Türkiye’deki bütün kurumlar Türkiye Cumhuriyetinin kurumlarıdır. Bununla ilgili bir tartışmanın söz konusu olmaması gerekir. Bahsettiğiniz bir takım bölücü uygulamalara imza atıyor diyenlerle ilgili olarak Mehmet Bey, hepimizi birleştiren ortak kelime ve kavramları kullanarak özellikle sosyal medya da bunu üst başlık olarak kullanıp altına bir takım ırkçı ifadeler, çeşitli vatandaşlarımızın etnik kökenlerine ya da mezhepsel aidiyetlerine dönük nefret suçu şeklinde bir takım ayrıştırıcı ifadeler kullananları eleştiren bir şeydir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti vurgusu yapıyorsanız bunu ayrıştırıcı değil herkesi birleştirici bir şekilde kullanmanız gerekir şeklinde bir yaklaşımdır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma takvimine yönelik muhalefetin eleştirilerini değerlendiren Çelik, “Meclisin çalışma takvimi ile ilgili arkadaşlarımız bir değerlendirme yapmışlar. Bu sadece milletvekillerinin Mecliste belli bir mesai harcaması çerçevesinde değerlendirilen bir konu değil. Başka hazırlıklarla birlikte değerlendirilen bir konu. Bazı konular yeni döneme kalabilir ama bu yürürlükten kalktığı manasına gelmiyor. Takvimle ilgili daha ayrıntılı bir bilgiyi grup başkanvekillerimizden almak daha doğru olur. Meclis takvimi planlanırken sadece milletvekillerinin mecliste yasa çıkarması ile ilgili mesai harcayıp harcamaması ile ilgili bir mesele değildir. O konudaki hazırlıklar ve başka konularla ilgili olarak bir vakte ihtiyaç duyuluyor mu bu çerçevede hükümetin görüşlerini de alarak yürürlüğe konulan bir faaliyettir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında sorulan bir soruya Çelik, “Cumhurbaşkanımız ile Bahçeli arasında görüşmeyle ilgili bu her zaman gerçekleşebilecek bir imkana sahip. Bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmanın çıktılarını gördükten sonra bazı yerleri güçlendirmemiz gerekir. Bu sistemin kendisiyle ilgili değil, sistem referandumdan geçmiştir ve yürürlüğe girmiştir. Bu sistemden geri dönüş ile ilgili bir tartışma değildir. Muhalefet bunu kendisine göre böyle bir tartışmaya dönüştürmeye çalışıyor. Sistem uygulanmaktadır. Bir yıl içerisinde uygulamalarda güçlendirilmesi gereken yerler ortaya çıkabiliyor. Bazı yerlerde yeterince verim alınamadığı şeklinde şikayetler var. Bunlar kapsamlı bir şekilde masaya yatırılıyor. Geniş kapsamlı görüşmeler neticesinde bunlar değerlendirilecek ve analiz edilecek ve bunun sonunda bir çıktı meydana gelecek. Bu çıktılarda sistemin şu uygulamalarına revize etmemiz lazım gibi ir takım sonuçlar olacaktır. Uygulamalar ile ilgili bu çıktılar elde edildikten sonra Cumhurbaşkanımız bunu Bahçeli ile paylaşacağını ifade etmiştir. Diğerlerinin de böyle bir yaklaşımı varsa bu şekilde diğerleriyle görüşebileceğini söylemiştir. Ama biz hiçbir şekilde bu çıktılarla ilgilenmeyiz, ilgilendiğimiz tek şey bu sistemden vazgeçilmesidir diyenlerle görüşülecek bir şey yok. Bu sistemin daha iyi işlemesiyle ilgili değerlendirmesi olan varsa bunların görüşlerini almaktan herkes büyük bir memnuniyet duyar” yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığına getirileceği ile ilgili iddiaların sorulması üzerine Çelik, “Kimin hükümette nasıl bir görev alacağı Cumhurbaşkanımızın takdirlerindedir. Yıldırım başbakanlık yapmış, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi kahramanca bir direnişi göstermiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde netice ne olursa olsun milletimizin ne kadar teveccühünü kazandığı, projeleriyle nasıl anıldığı da görüldü.
Cumhurbaşkanımız Bosna dönüşünde kendisinden istifade edeceğiz dedi fakat bu istifadenin nasıl olacağı, mekanizmasının nasıl olacağı ve nasıl bir makam olacağı Cumhurbaşkanımızın takdiridir” açıklamasını yaptı.
Kaynak: İHA
15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde gerçekleştirilecek anma törenlerine ilişkin de bilgi veren Çelik, “Dünya tarihinde eşini rastlanmayacak onurlu bir direniş ortaya koyuldu. Şehitlerimizi hiçbir zaman unutmayacağız. Demokrasimizi korumak için çok bedel ödemiş bir milletiz. O gün şehit verdiğimiz, gazilerimiz olduğu için büyük bir acıyı anıyoruz. Aynı zamanda da bu darbe girişimini bertaraf etmiş olmanın ve ülkemizi işgal girişiminden kurtarmış olmanın da coşkusu söz konusudur. Cumhurbaşkanımızın katılacağı etkinlikler olduğu gibi çok sayıda etkinlik gerçekleştirilecek. 450’den fazlası yurt dışında olmak üzere toplam bin 500 civarında etkinlik 8-15 Temmuz haftası içerisinde faaliyete geçiriliyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bir etkinlik haritası oluşturdu bununla ilgili. Cumhurbaşkanımız 15 Temmuz günü saat 13.00’te Millet Camii’ndeki hatm-i şerife katılacak. Daha sonra 14.00’te TBMM’de özel oturum söz konusu. Saat 16.00’da Ankara Emniyet Müdürlüğü binasının açılışına katılacak. Akşam saat 20.00’de ise Atatürk Havalimanında anma programı gerçekleştirilecek” ifadelerini kullandı.
27 Mayıs’tan bugüne kadar terör örgütünün lojistik üs olarak kullandığı Hakurk Vadisi’nin temizlenmesine yönelik yoğun bir harekatın sergilendiğini kaydeden Çelik, “Terörle mücadele konusunda yaptığımız mücadelenin haklılığını gösteren başarılı bir harekat gerçekleştiriliyor. Bu harekata katılan bütün askerlerimize, bütün güvenlik güçlerimize selamlarımızı gönderiyoruz. Allah onları muhafaza ve muvaffak eylesin. Harekat başarıyla icra edilmektedir. Yakın zamanda çeşitli konuşmalar oluyor, bazen Irak’tan bunu eleştiren sesler geliyor ama geçen gün Irak Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı gelerek karşılıklı olarak görüşlerimizin aktarıldığı bir toplantı yapıldı. PKK’nın orada çeşitli sözde siyasi oluşumlar içerisinde kendini gösterme gayretleri var, bu konular yakından takip ediliyor. Bu konuyla ilgili olarak Irak makamlarıyla karşılıklı anlayış ve eşgüdüm içerisinde Türkiye ve Irak’ın güvenliğinin ortak bir çerçevede alındığı bir yaklaşımla bu çalışmalar devam edecek” dedi.
S-400 gibi hassas bir konuda CHP’den milli bir duruş göremediklerini belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’nin milli güvenliği ile ilgili bir ihtiyaçtır. Doğu Akdeniz’de neredeyse bütün ülkelerin gemileri Akdeniz’i kaplamış durumdalar. Doğu Akdeniz’de kimin varlığı var diye baktığınızda şaşırtıcı bir şekilde bütün dünyanın Akdeniz’e yığıldığını görüyorsunuz. Suriye ve Irak’la ilgili gelişmeler de söz konusu edildiğinde Türkiye’nin hava savunma sistemi ihtiyacının ne kadar acil bir ihtiyaç olduğu görülüyor. Gönül isterdi ki müttefiklerimiz bir NATO üyesi olarak Türkiye’nin bu acil ihtiyacının karşılanması için daha acil ve daha etkili bir iş birliği içerisinde olabilsinler ama maalesef böyle bir yaklaşım olmadı. Bizi en çok şaşırtan şey şu: Türkiye’de yabancıların tezleri biliyoruz, ABD’den çeşitli açıklamalar geliyor. Bunlara cevaplarımızı veriyoruz. Müttefiklerimiz ile olumlu bir noktada oluşmayı isteriz ama şimdiye kadar o noktaya çok tatminkar bir şekilde geldiğimizi söyleyemeyiz. Bizi en çok şaşırtan şey CHP Sözcülerinin yaptığı açıklamalardır. S-400 gibi hassas bir konuda milli bir duruşu bu partiden göremiyoruz. Güvenlik güçleri bunun arkasındaysa bizde destekleriz gibi bir cümle söyleyip arkasından ABD’nin tezlerini izah etmeye çalışıyorlar. ABD’den yapılan açıklamalar içerisindeki pozitif açıklamalardan çok negatif açıklamaları vurgulamak ihtiyacı hissediyorlar. Türkiye’nin milli muhalefet konusunda çok ciddi bir cari açığı vardır. Arzu ederdik ki, Türkiye’nin milli hükümetinin yanında dursunlar, dışarıdaki tezleri dillendirmek konusunda ayırdıkları zamanı Türkiye’deki hükümetin, Türkiye’nin savunma ihtiyacıyla ilgili ortaya koyduğu tezleri dünyaya anlatma, bu konuda birlik içerisinde olma konusunda da gösterebilsinler. CHP Sözcülerinden ABD’deki en muhalif, Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarına en aykırı görüş varsa onları duyuyoruz. En son bunu G-20 Zirvesi vesilesiyle Cumhurbaşkanımızın yanındaki arkadaşlarımızın verdiği fotoğraf konusunda anlık bir fotoğraftan yola çıkarak ortaya koydukları, üstelik bunun genel başkanları tarafından grupta değerlendirildiği hem bilgi eksikliği hem siyaset sapması olarak değerlendirebileceğimiz değerlendirmelerde gördük. ABD tarafında kalem defter varmış bir anlık fotoğraftan bu yorumu çıkartıyorlar, bizim taraf ise hiç not tutmuyormuş. Türkiye devlet gelenekleri güçlü bir ülkedir. Orada bulunan arkadaşlarımız hem kendi alanlarıyla ilgili hem de toplantının geneli ile ilgili notlar tutulur. Bunlar Türkiye’deki çeşitli birimlere gönderilir, devletin hafızasına da kaydedilir. Başka fotoğraflarda da arkadaşlarımızın bu gayretleri gözüküyor. O kadar iştahlılar ki Türkiye Cumhuriyetini eleştirmeye bir anlık fotoğrafı bütün bir dış politika sistematiğine şamil gibi göstererek maalesef bu yanlış bir tutumun içerisine giriyorlar. S-400 konusunda da aynı tutum söz konusudur. Bir gün görmeyi ümit ederiz ki Türkiye’nin tezlerini daha çok dillendirsinler.”
Yunanistan’daki seçimlere değinen Çelik, seçimleri kazanan Kiryakos Miçotakis’i ilk arayıp tebrik edenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğuna dikkat çekerek, Yunanistan Dışişleri Bakanının yaptığı açıklamalara değindi. Çelik, “Darbeye maruz kalmış, darbenin ne manaya geldiğini bilen bir siyasi gelenekten geldiği için Türkiye’de darbe girişiminde bulunmuş ve Yunanistan’a kaçmış FETÖ üyesi kişilerin Türkiye’ye iadesi konusunda daha çok gayret göstereceği şeklinde bir beklentimiz olduğunu belirtmek isterim. Türkiye’de bizim insanlarımızı katleden, ülkemizi işgal etmeye çalışan bu darbecilerin Yunanistan’a sığınması konusunda önceki yönetimin yaptığı hatalardan vazgeçmesi yönündeki beklentimizi ifade etmek isterim. Yunanistan Dışişleri Bakanı görev gelir gelmez çok yanlış açıklamalar yaptığını, iyi komşuluk ilişkilerine uymayan ve bundan sonra başka problemlere yol açacak bir üslupla konuştu.
Beklerdik ki daha güçlü bir şekilde bu yeni döneme başlasın. Bir önceki hükümet neredeyse son aylarını Türkiye karşıtlığı üzerinden geçirmişti. Hükümet içerde siyasi olarak zayıflamaya başladığında Türkiye karşıtlığını yükseltmeye başlattılar. Zayıfladıkça Türkiye karşıtlığı tezine sığındılar. Yeni iş başına gelmiş bir hükümetin dışişleri bakanının daha ilk günden böylesine yanlış bir üslup kullanması yanlış olmuştur. Yeni dönemde yeni sayfalar açmamız gerekir. Türkiye hiçbir zaman Yunanistan’ın zayıf olduğu zamanlarda bunu istismar konusu yapmamıştır. Bugün Türkiye’ye karşı Avrupa Birliği kozunu kullanmaya çalışıyorlar ama Yunanistan ekonomik kriz içindeyken AB yetkilileri haksız bir şekilde Yunanistan’ı aşağılamaya çalışırken Türkiye, Yunanistan’ın bu krizden çıkacak bir yol bulması için yardımcı olmaya başlamıştır” dedi.
Çelik, Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ilişkin ise şunları söyledi:
“Bugün bir gelişme oldu. Doğu Akdeniz’deki Türkiye’nin yaptığı araştırmalar ile ilgili AB’nin Türkiye’ye karşı bir takım yaptırımlar şeklinde bazı uygulamalar yürürlüğe koyacağı şeklinde bir taslak sızdı. Bunun AB açısından büyük bir vizyonsuzluk olacağını, tarihi bir hata olacağını ifade etmek isterim. Tansiyonu düşürmenin yolu Rum tarafının tek taraflı eylemlerden vazgeçmesi, Rum tarafının Türk tarafıyla ortak bir mekanizma kurmasıdır ve gelir paylaşımını sağlam bir mekanizmaya bağlamasıdır.”
Mehmet Özhaseki’nin belediye binalarındaki Türkiye Cumhuriyeti ibaresi ile ilgili söylemlerine yönelik sorulan bir soruya Çelik, şu cevabı verdi:
“Mehmet Özhaseki’nin cümlesi cımbızlanarak alınmış bir cümle. Milli konularda son derece hassastır. Bu tabelaların asılması süreciyle ilgili sürekli olarak bunun ayrıştırıcı bir şekilde gündeme getirilmesi, hatta bazı yerlerde bazı belediye başkanlarına karşı hoş olmayan toplantılar tertip edilmesi karşısında bunu söylemiştir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak varlığıdır. Türkiye’deki bütün kurumlar Türkiye Cumhuriyetinin kurumlarıdır. Bununla ilgili bir tartışmanın söz konusu olmaması gerekir. Bahsettiğiniz bir takım bölücü uygulamalara imza atıyor diyenlerle ilgili olarak Mehmet Bey, hepimizi birleştiren ortak kelime ve kavramları kullanarak özellikle sosyal medya da bunu üst başlık olarak kullanıp altına bir takım ırkçı ifadeler, çeşitli vatandaşlarımızın etnik kökenlerine ya da mezhepsel aidiyetlerine dönük nefret suçu şeklinde bir takım ayrıştırıcı ifadeler kullananları eleştiren bir şeydir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti vurgusu yapıyorsanız bunu ayrıştırıcı değil herkesi birleştirici bir şekilde kullanmanız gerekir şeklinde bir yaklaşımdır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma takvimine yönelik muhalefetin eleştirilerini değerlendiren Çelik, “Meclisin çalışma takvimi ile ilgili arkadaşlarımız bir değerlendirme yapmışlar. Bu sadece milletvekillerinin Mecliste belli bir mesai harcaması çerçevesinde değerlendirilen bir konu değil. Başka hazırlıklarla birlikte değerlendirilen bir konu. Bazı konular yeni döneme kalabilir ama bu yürürlükten kalktığı manasına gelmiyor. Takvimle ilgili daha ayrıntılı bir bilgiyi grup başkanvekillerimizden almak daha doğru olur. Meclis takvimi planlanırken sadece milletvekillerinin mecliste yasa çıkarması ile ilgili mesai harcayıp harcamaması ile ilgili bir mesele değildir. O konudaki hazırlıklar ve başka konularla ilgili olarak bir vakte ihtiyaç duyuluyor mu bu çerçevede hükümetin görüşlerini de alarak yürürlüğe konulan bir faaliyettir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında sorulan bir soruya Çelik, “Cumhurbaşkanımız ile Bahçeli arasında görüşmeyle ilgili bu her zaman gerçekleşebilecek bir imkana sahip. Bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmanın çıktılarını gördükten sonra bazı yerleri güçlendirmemiz gerekir. Bu sistemin kendisiyle ilgili değil, sistem referandumdan geçmiştir ve yürürlüğe girmiştir. Bu sistemden geri dönüş ile ilgili bir tartışma değildir. Muhalefet bunu kendisine göre böyle bir tartışmaya dönüştürmeye çalışıyor. Sistem uygulanmaktadır. Bir yıl içerisinde uygulamalarda güçlendirilmesi gereken yerler ortaya çıkabiliyor. Bazı yerlerde yeterince verim alınamadığı şeklinde şikayetler var. Bunlar kapsamlı bir şekilde masaya yatırılıyor. Geniş kapsamlı görüşmeler neticesinde bunlar değerlendirilecek ve analiz edilecek ve bunun sonunda bir çıktı meydana gelecek. Bu çıktılarda sistemin şu uygulamalarına revize etmemiz lazım gibi ir takım sonuçlar olacaktır. Uygulamalar ile ilgili bu çıktılar elde edildikten sonra Cumhurbaşkanımız bunu Bahçeli ile paylaşacağını ifade etmiştir. Diğerlerinin de böyle bir yaklaşımı varsa bu şekilde diğerleriyle görüşebileceğini söylemiştir. Ama biz hiçbir şekilde bu çıktılarla ilgilenmeyiz, ilgilendiğimiz tek şey bu sistemden vazgeçilmesidir diyenlerle görüşülecek bir şey yok. Bu sistemin daha iyi işlemesiyle ilgili değerlendirmesi olan varsa bunların görüşlerini almaktan herkes büyük bir memnuniyet duyar” yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığına getirileceği ile ilgili iddiaların sorulması üzerine Çelik, “Kimin hükümette nasıl bir görev alacağı Cumhurbaşkanımızın takdirlerindedir. Yıldırım başbakanlık yapmış, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi kahramanca bir direnişi göstermiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde netice ne olursa olsun milletimizin ne kadar teveccühünü kazandığı, projeleriyle nasıl anıldığı da görüldü.
Cumhurbaşkanımız Bosna dönüşünde kendisinden istifade edeceğiz dedi fakat bu istifadenin nasıl olacağı, mekanizmasının nasıl olacağı ve nasıl bir makam olacağı Cumhurbaşkanımızın takdiridir” açıklamasını yaptı.