'Sanatçı, Topluma Ayna Olmak Zorundadır'
Yönetmen Ayhan Özen: 'Sanatçı doğruyu savunmak ve topluma ayna olmak zorundadır. Sanatçı toplumu merkeze alıp hem iktidara hem de muhalefete eleştiri getirebilmelidir. Böyle sanatçılara ihtiyaç var' 'Bazı dizi ve filmleri çekmek için zaman ve para, bazıları içinse fikir ve fikre değer veren merciler olması gerekiyor. Bizler dizi çekerken aslında çekirdeğin yanına meze üretiyoruz. Çok büyük anlamlar yüklememek lazım'
Yönetmen Ayhan Özen, sanatçının toplumdaki rolüne ilişkin, "Sanatçı doğruyu savunmak ve topluma ayna olmak zorundadır. Sanatçı toplumu merkeze alıp hem iktidara hem de muhalefete eleştiri getirebilmelidir. Böyle sanatçılara ihtiyaç var." değerlendirmesinde bulundu.
Özen, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) tarafından hazırlanan Sinema Kahvesi etkinliğine konuk oldu.
Senarist Fatih Mutlu'nun moderatörlüğünü yaptığı "Kameranın Arkasında Hayat" başlıklı söyleşide Özen, film ve dizi sektörünü, sektördeki yönetmenlik anılarını anlattı.
Özen, çocukken hayalinin radyocu, biraz büyüyünce de televizyoncu olmak olduğunu belirterek, "O dönemlerde anne ve babamla tarlaya giderdik. Küçükken en çok vakit geçirdiğim şey radyoydu, onu dinlerdik. Biraz büyüyünce evlerde televizyon yaygınlaştı. Televizyoncu olmak istiyorum demeye başladım. Hatta annem beni 'spiker olacakmış benim oğlum' diye severdi." dedi.
Sinemayı lise yıllarında keşfettiğini ifade eden Özen, ilk gittiği filmin Kuyucaklı Yusuf olduğunu, hep o filmi yeniden çekmek istediğini söyledi.
Özen, üniversite yılları döneminde özel radyo ve televizyonların yaygınlaştığına dikkati çekerek, Nazif Tunç'la nasıl tanıştığını ve reji asistanlığına nasıl başladığını şu sözlerle anlattı:
"Üniversitede ikinci sınıftaydım, Eyüp Sultan'da bir film çekildiğini duydum. Bir şeyler öğreneyim diye oraya gittim. Şaryoyu ilk defa orada gördüm, çok dikkatimi çekmişti. Orada kama nedir, takoz nedir öğreniyorum, birileri konuşurken. O zaman birisi kama istemişti, koştum ben götürdüm, sonra bana bir iki iş daha verdi. Öğlen oldu bana da bir ekmek arası verdiler, öğleden sonra akşama kadar devam ettim.
Akşam olmuştu, toparlanıyoruz, Nazif Tunç geldi 'sen kimsin?' diye sordu. Falancayı tanıyor musun, şunu biliyor musun derken, 'sen neden set yapıyorsun?' diye sordu. Ben de o zaman 'ben izlemeye geldim, yardım ediyorum' dedim. Bana 'senin reji asistanı olman lazım' dedi, ben tabii o zaman reji asistanı nedir bilmiyorum. Kabul ettim, 'yarın gel, ama para yok' dedi. Benim yardımcı yönetmenliğe uzanan hikayem orada başladı."
- "Sanatçı, topluma ayna olmak zorundadır"
Yavuz Turgul, Taylan Biraderler gibi yönetmenlere yardımcı yönetmenlik yaptığını aktaran Özen, o yıllarda usta-çırak ilişkisi içinde mesleği öğrendiği için birçok yönetmen tarafından aranan bir yardımcı yönetmen olduğunu vurguladı.
Özen, 40 yaşına kadar yönetmen olmayı düşünmediğini belirterek, ilk filmi "Sürgün İnek"i 40 yaşında çektiğini belirtti.
Sanatçının ne iktidarın ne de muhalefetin yanında olması gerektiğini vurgulayan Özen, "Sanatçı doğruyu savunmak ve topluma ayna olmak zorundadır. Sanatçı toplumu merkeze alıp hem iktidara hem de muhalefete eleştiri getirebilmelidir. Böyle sanatçılara ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.
Özen, yönetmen Yavuz Turgul'la ilk kez "Gönül Yarası" filminde birlikte çalıştığını ifade ederek, Yavuz Turgul'a daha sonra "Yol Ayrımı" filminde yardımcı yönetmenlik yaptığını dile getirdi.
- "Biz çekirdeğin yanına meze üretiyoruz"
Özen, günümüz dizi ve film sektörünün yatırım, kar, zarar üzerinden şekillendiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Bazı dizi ve filmleri çekmek için zaman ve para, bazıları içinse fikir ve fikre değer veren merciler olması gerekiyor. Bizler dizi çekerken aslında çekirdeğin yanına meze üretiyoruz. Çok büyük anlamlar yüklememek lazım. Türk sinema ve dizi sektöründe henüz çok büyük paralar harcanarak büyük işler yapılacak bir ortam oluşmadı. Çünkü seyirci sayımız ve bütçe bunun için yeterli değil. Ancak uluslararası alana daha çok film dağıtmaya başlayabilirsek ileride olabileceğine inanıyorum."
Kaynak: AA
Özen, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) tarafından hazırlanan Sinema Kahvesi etkinliğine konuk oldu.
Senarist Fatih Mutlu'nun moderatörlüğünü yaptığı "Kameranın Arkasında Hayat" başlıklı söyleşide Özen, film ve dizi sektörünü, sektördeki yönetmenlik anılarını anlattı.
Özen, çocukken hayalinin radyocu, biraz büyüyünce de televizyoncu olmak olduğunu belirterek, "O dönemlerde anne ve babamla tarlaya giderdik. Küçükken en çok vakit geçirdiğim şey radyoydu, onu dinlerdik. Biraz büyüyünce evlerde televizyon yaygınlaştı. Televizyoncu olmak istiyorum demeye başladım. Hatta annem beni 'spiker olacakmış benim oğlum' diye severdi." dedi.
Sinemayı lise yıllarında keşfettiğini ifade eden Özen, ilk gittiği filmin Kuyucaklı Yusuf olduğunu, hep o filmi yeniden çekmek istediğini söyledi.
Özen, üniversite yılları döneminde özel radyo ve televizyonların yaygınlaştığına dikkati çekerek, Nazif Tunç'la nasıl tanıştığını ve reji asistanlığına nasıl başladığını şu sözlerle anlattı:
"Üniversitede ikinci sınıftaydım, Eyüp Sultan'da bir film çekildiğini duydum. Bir şeyler öğreneyim diye oraya gittim. Şaryoyu ilk defa orada gördüm, çok dikkatimi çekmişti. Orada kama nedir, takoz nedir öğreniyorum, birileri konuşurken. O zaman birisi kama istemişti, koştum ben götürdüm, sonra bana bir iki iş daha verdi. Öğlen oldu bana da bir ekmek arası verdiler, öğleden sonra akşama kadar devam ettim.
Akşam olmuştu, toparlanıyoruz, Nazif Tunç geldi 'sen kimsin?' diye sordu. Falancayı tanıyor musun, şunu biliyor musun derken, 'sen neden set yapıyorsun?' diye sordu. Ben de o zaman 'ben izlemeye geldim, yardım ediyorum' dedim. Bana 'senin reji asistanı olman lazım' dedi, ben tabii o zaman reji asistanı nedir bilmiyorum. Kabul ettim, 'yarın gel, ama para yok' dedi. Benim yardımcı yönetmenliğe uzanan hikayem orada başladı."
- "Sanatçı, topluma ayna olmak zorundadır"
Yavuz Turgul, Taylan Biraderler gibi yönetmenlere yardımcı yönetmenlik yaptığını aktaran Özen, o yıllarda usta-çırak ilişkisi içinde mesleği öğrendiği için birçok yönetmen tarafından aranan bir yardımcı yönetmen olduğunu vurguladı.
Özen, 40 yaşına kadar yönetmen olmayı düşünmediğini belirterek, ilk filmi "Sürgün İnek"i 40 yaşında çektiğini belirtti.
Sanatçının ne iktidarın ne de muhalefetin yanında olması gerektiğini vurgulayan Özen, "Sanatçı doğruyu savunmak ve topluma ayna olmak zorundadır. Sanatçı toplumu merkeze alıp hem iktidara hem de muhalefete eleştiri getirebilmelidir. Böyle sanatçılara ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.
Özen, yönetmen Yavuz Turgul'la ilk kez "Gönül Yarası" filminde birlikte çalıştığını ifade ederek, Yavuz Turgul'a daha sonra "Yol Ayrımı" filminde yardımcı yönetmenlik yaptığını dile getirdi.
- "Biz çekirdeğin yanına meze üretiyoruz"
Özen, günümüz dizi ve film sektörünün yatırım, kar, zarar üzerinden şekillendiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Bazı dizi ve filmleri çekmek için zaman ve para, bazıları içinse fikir ve fikre değer veren merciler olması gerekiyor. Bizler dizi çekerken aslında çekirdeğin yanına meze üretiyoruz. Çok büyük anlamlar yüklememek lazım. Türk sinema ve dizi sektöründe henüz çok büyük paralar harcanarak büyük işler yapılacak bir ortam oluşmadı. Çünkü seyirci sayımız ve bütçe bunun için yeterli değil. Ancak uluslararası alana daha çok film dağıtmaya başlayabilirsek ileride olabileceğine inanıyorum."