'Suudi Arabistan Delilleri Karartıyor'

İstanbul’da öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliğinin yayınladığı rapordaki skandallara dikkat çekerek Suudi Arabistan hükumetinin delilleri kararttığını iddia etti.

Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, Birleşmiş Milletlerin (BM) Cenevre ofisinde “Görüş Ayrılığını Susturmak” isimli panele katıldı.

Hatice Cengiz, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Özel Raportörü Agnes Callamard’ın cinayet hakkında hazırladığı rapora atıfta bulunarak, BM’nin cinayet hakkında adım atması gerektiğini söyledi.



Cemal Kaşıkçı’nın cesedinin henüz bulunmamasının kendisinde psikolojik bir yaraya sebep olduğunu söyleyen Hatice Cengiz, “Ölümüyle alakalı bütün işaretler olmuş olmasına rağmen hala cesedinin ortada olmaması, ‘Acaba Cemal hala yaşıyor mudur, acaba Cemal bir yerde tutuluyor mudur’ düşüncesini ister istemez getiriyor. Bu inanılmaz farklı bir travma. Yani insan psikolojisinin kabul edebileceği bir şey değil. Zaten insanın dokunması ve görmesi gerekiyor, ölmüş dahi olsa. Bu işin psikolojik kısmı” İfadelerini kullandı.

“DEVLET BAŞKANI ADAYI CİNAYETE KARIŞMIŞ”

BM bünyesinde oluşturulan raporda, bir devlet başkanı adayının cinayete karıştığı ihtimalinden bahsedilmesinin büyük bir skandal olduğunu söyleyen Cengiz, “Sayın Callamard’ın yakın geçmişte yayınlamış olduğu raporla alakalı, biliyorsunuz bu çok önemli bir rapor. Bu birleşmiş milletler bünyesinde insan hakları komisyonunun yayınlamış olduğu ifade edilen raporla ilgili çok önemli noktalar var. Birincisi, Ben bu raporla ilgili Callamard’a teşekkür ediyorum. Gerçekten çok meşakkatli bir meselenin altına girdi. Çok ciddi bir şekilde 5-6 aydan beri bu meseleyle alakalı çalıştı. Neredeyse unutturulmaya çalışılan bir meselenin gerçekten uluslararası anlamda gündemde kalması için ve bir şeyler yapılması için ve insanları harekete geçirmek için elini vicdanına koyarak çok güzel bir çalışma yaptı. Bu raporun Haddizatında BM bünyesinde gereken ehemmiyetin verilmesine ve raporun işaret etmiş olduğu; bir devlet başkanı olabilecek kişinin bu olayın içine karışmış olma ihtimalinden bahsediyor. Rapor bize, Suudi Arabistanlı önemli büyük yetkililerin bu işin içerisine karışmış olabileceği ihtimalini işaret ediyor. Ve bunun üzerine gidilmesini söylüyor. Bununla alakalalı bir uluslararası cinayet soruşturması açılmasını istiyor” ifadelerini kullandı.

“SUUDİ ARABİSTAN DELİLLERİ KARARTIYOR”

Suudi Arabistan yönetiminin soruşturma sürecinde delilleri karartmaya çalışmasını hatırlatan Cengiz, “Bu zamana kadar bu kadar açık ve net olması nedeniyle ilk defa BM raporunda böyle bir ifadede geçiyor olması gerek. Biz burada devlet başkanı olabilecek bir kişiden bahsediyoruz. Bir devletin yöneticilerinden bahsediyoruz. İtham merciinde devlet başkanı olabilecek kişiler var. Bu yönüyle normal bir olay değil, kesinlikle. Bu aslında bu bir skandal. Dokuz aydan beri bunu ifade etmiyor, devlet başkanları ve yetkililer ama bu bir skandal. Bunu itiraf etmek lazım. Bunu itiraf edemiyor. Bu gerçekten çok büyük bir skandal. Bir ülkenin bir cinayetle itham edilmesi, BM raporuyla bunun açıklanması ve bunun üzerine gidilmesine dair birtakım taleplerde bulunması. Bu tam anlamıyla bir skandal. Bu anlamda, yine raporun işaret etmiş olduğu bazı noktalardan bir tanesi, Suudi Arabistan yönetiminin bu soruşturma sürecinde bazı delilleri yok ettiğine dair kanıtların olduğunu ifade ediyor. Bu açıdan baktığımız zaman Suudi Arabistan’da yürütülen soruşturmanın da meşruiyeti kalmamış oluyor. Dolayısıyla uluslararası cinai bir soruşturmanın gerekliliği tekrar ortaya çıkmış oluyor. Çünkü Suudi Arabistan, soruşturma sürecinde, 2 Ekim’den sonraki süreçte delillerin yok edilmesine dair bir takım çalışmalarda bulunduğuna dair ifadeler var raporda. Bu da kamuoyunun geçekten altını dikkatle çizmesi gereken bir nokta” diyerek, büyük skandallar silsilesine dikkat çekti.

“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER OLAYI TAKİP ETMELİ”

Bundan sonraki adımın BM bünyesinde atılması gerektiğini söyleyen Cengiz, “Diğer anlamda, burada gerçekten az önce ifade etmiş olduğum şey BM’den yayınlanması, BM bünyesinde İnsan Hakları Komisyonunda yayınlanması ve bütün dünya kamuoyunun bu meseleyi tırnak içerisinde söylüyorum, resmi olarak tespit etmesi ve duyurması bundan sonraki bundan sonraki açılması istenen uluslararası soruşturma anlamında, oldukça önemli bir adım. Yani Sayın Callamard, İnsan Hakları Komisyonu olarak, komisyonun elinden geleni yaptığını gösterdi, bu çalışmayı sundu. ‘Evet, biz bu araştırma sonucunda bu bilgilere ulaştık, bundan sonraki gereken ikinci adım, BM bünyesinde atılması gerekiyor’. Yani bu rapor Sayın Callamard’ın ve İnsan Hakları Komisyonunun raporu olarak kalmamalı. Dünya kamuoyunun bu konunun üzerine girmesi gerekiyor ve baskı yapması gerekiyor ve BM’nin bunu ikinci bir adıma taşıması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“İSTİSNAİ BİR OLAY DEĞİL”

Cinayetin istisnai olmadığını ve Suudi Arabistan hükumetinin bu tür suçlara daha önceden de katıldığını hatırlatan Cengiz, “Bu olay dünya kamuoyunun gündemine geldiğinde, olay açıklanmaya başladığında birtakım ifadeler duyulmaya başlandı, özellikle büyük devlet adamları, ‘Bu istisnai bir durumdu, bu gerçekten böyle düşünülmemişti aslında’ gibi birtakım ifadeler duyduk, basın açıklamasında, demeçlerde. Aslında bu hiç de ifade edildiği gibi bir şey değil, raporda yayınlanan ses kayıtlarından anlaşılıyor ki başından sonuna kadar planlı bir cinayet. Hiçbir şekilde yanlışlıkla olan veya o anlık gelişen bir hadise yok. Bu da meselenin istisnai bir mesele olmadığını ve Suudi Arabistan hükumetinin gerçekten gizli kapaklı birtakım suçları işlediğini ve bu suçlardan birsinin ve bu suçun da bunlardan biri olduğunu göstermesi. Yani Cemal’in, sadece evlenmek için Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda hiçbir suçu olmadan vahşi bir şekilde katledilmesi kesinlikle istisnai bir olay değil. Suudi Arabistan’ın bu konuda kendisini savunma girişimine girmesi son derece anlamsız. Hiçbir şekilde kabul edilebilir değil. Bu Suudi Arabistan’ın yaptığı ilk şey değil yani istisnai bir mesele değil. Son olması için işte biz bugün burada bunu konuşuyoruz” ifadelerini kullandı.

“BU CİNAYET DEVLET ÇIKARLARININ ÖTESİNDE”

Meselenin devlet çıkarlarıyla alakası olmadığını söyleyen Hatice Cengiz, “Böyle bir insanın herkesin gözü önünde katledilmesi ve bir raporla ortaya çıkarılması, yani BM’nin dosyalarında bir rakam olarak kalmasın bu dosya. Cemal meselesi bir dava, bir konu bir dosya olarak BM’nin raflarında kalmasın. BM bu meselenin arkasına düşerek ve bu meseleden bir sonuç çıkartarak, bundan sonra Yani yeni dünya düzeninde böyle bir meseleye yer yok. Arkadaşlar bu açık bir suikast ve açık bir katliam. Yani devlet çıkarları, para, petrol ve benzeri bütün bu tanımların ötesinde bir hadise. Yani bundan sonraki olayları nasıl açıklayacağız, eğer BM gibi kuruluşlar bunun peşine düşmezse, bilemiyorum. Bu, orta ve uzun vadede BM’nin boynunun borcu olduğunu düşünüyorum. Burada normal bir hadiseden ve kişisel bir meseleden bahsetmiyoruz, çok büyük bir katliamdan bahsediyoruz ve açıkça ortaya koyulmuş bir rapordan bahsediyoruz” diye konuştu.



“DEVLET PLANLI ŞEKİLDE İCRA ETTİ”

İkinci kez söz hakkı akan Cengiz şu ifadeleri kullandı:

“Uluslararası İnsan Hakları komisyonu üyeleri ve temsilcileri, uluslararası temsilciler var. Cemal herkesin gözü önünde uluslararası bir misyonda, bir devletin sınırları içerisinde, bir konsolosluk içerisinde öldürüldü. Bir devlet planlı şekilde icra etti. Bir ekip gönderdi. BM olarak tüm dünyanın işlevsel anlamda en önemli kurumu olarak bunu bir raporla dünyaya sundu. Türkiye’nin göstermiş olduğu delilleri sunması yönüyle bir meşruiyet kazandırmış oldu ve uluslararası kamuoyunu, devlet başkanlarını, ülke liderlerini bu konu ile ilgili netice odaklı çalışma yapabilecek insanları hareketlenmeye davet ediyor Sayın Agnes Callamard raporu. BM İnsan Hakları Komisyonu’nda doğru bir adreste bunu konuşuyoruz. Biz meselenin insani boyutunu nasıl bir kademe içerisinde ilerleyeceğini konuşuyoruz, haklı olarak mücadelemize devam ettiriyoruz. Ben hayatını kaybetmiş bir insanın şahidi olarak bunları anlatıyorum. Burada bence gerek uluslararası anlamda BM’nin meşruiyetini yeniden teyit etmemiz açısından hem de gazeteciliğin yeni dünya düzeninde olması gereken yere konulması anlamında hep beraber bu meselenin arkasını bırakmadan bir neticenin çıkmasını ve sorumluların cezalandırılması, benzer meselenin yaşanmaması adına ciddi bir örneklik teşkil etmesi açısında bu meselenin takibinin yapılmasının burada insanların borcu olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHA