MS Hastalığı Kız Çocuklarında Daha Sık Görülüyor

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Akın İşcan: 'MS hastalığı, erişkinliğe geçiş yılları olan 1318 yaşlarında, özellikle de kız çocuklarında daha sık ortaya çıkıyor'

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Akın İşcan, MS hastalığının, erişkinliğe geçiş yılları olan 13-18 yaşlarında, özellikle de kız çocuklarında daha sık ortaya çıktığını bildirdi.

Üniversiteden Dünya MS Günü'ne ilişkin yapılan açıklamaya göre, bir yetişkin hastalığı olarak bilinen Multipl Skleroz (MS), çocukları da tehdit ediyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. İşcan, tüm dünyada çocuk veya erişkin 2,5 milyon civarında hastanın olduğu MS'in, beyindeki sinir liflerinin kılıfını oluşturan miyelin maddesinin yıkımı sonucu oluşan ciddi bir hastalık olduğunu belirterek, MS hastalığının yalnızca yetişkin bireylerde değil, çocuklarda da görülebildiğini kaydetti.

Prof. Dr. İşcan, "MS hastalığı, çocukluk çağının tümü göz önüne alındığında, erişkinliğe geçiş yılları olan 13-18 yaşlarında, özellikle de kız çocuklarında daha sık ortaya çıkıyor. Ortalama her 20 hastadan bir hasta 16 yaşından küçük iken, her 100 hastadan biri 10 yaşın altındadır." ifadelerini kullandı.

MS hastalığının neden oluştuğuna ilişkin ilgi veren Prof. Dr. İşcan, "Merkezi sinir sisteminde sinir liflerini çevreleyen ve koruyan miyelin isimli bir tür kılıf var. MS hastalığında miyelin kılıfı hasara uğrar. Miyelin yıkımının nedeni, vücudumuzu koruyan savunma hücrelerinin anormal bir yönelim ile miyelin maddesine saldırarak onu yok etmesidir. MS de otoimmün hastalıklardan biridir. Vücudun kendi kendine zarar vermesinin nedeni ise net olarak bilinmemektedir." değerlendirmesinde bulundu.

- "Çocuklarda MS teşhisi, yetişkinlere kıyasla biraz daha güç"

Prof. Dr. Akın İşcan, çocuklarda MS teşhisinin, yetişkinlere kıyasla biraz daha güç olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Hastalığın belirtileri olarak kol veya bacaklarda güçsüzlük, halsizlik, bitkinlik, baş ağrısı, yürümede zorluk ve dengesizlik, kol veya bacaklarda gerginlik artışı, görme kaybı, çift görme, vücutta uyuşma veya his kaybı sayılabilir. Bir hastada bu belirti ve şikâyetlerin tümünün birden görülmesi gerekli değildir. Hatta çocuklarda genellikle sadece bir belirti ile hekime başvurulur. Tanıya götüren en yararlı inceleme, Beyin Manyetik Rezonans (MR) incelemesidir. Bel suyu incelemesi, tanı için gereken diğer bir incelemedir. Başka hastalıkların dışlanması için bu tetkiklere ilave olarak kan incelemelerine ihtiyaç duyulur. Hastalık ataklar halinde seyreder. Bir dönem iyileşen hasta yeniden aynı belirtilerle hekime başvurabilir."

İşcan, çevresel veya genetik etmenlerin MS gelişimine zemin hazırlayabildiğini belirterek, bazı virüs enfeksiyonları (Epstein-Barr virüsü gibi), sigara dumanına maruz kalmak, D vitamini eksikliği, kız çocuklarında ergenlikte salgılanan hormonlar, genetik olarak bazı tür doku antijenlerine (bağışıklık sistemimizin kendinden olmayanı tanımasını sağlayan sistem) sahip olmak, obezite, birinci derece yakınlarda MS hastalığının olması ve bağırsak florasındaki bazı anormalliklerin bu etmenler arasında yer aldığını kaydetti.

Hastalığa yakalanan çocuğun, uzun yıllar devam edecek bir tedavi süreci yaşayacağını aktaran İşcan, "Bu süreç boyunca moral desteğine ihtiyacı kaçınılmazdır. Bazı hastalarda fizik tedavi ihtiyacı olabilir. Enfeksiyonlardan korunma, doğru beslenme, temiz hava soluma ve stresten uzak durmanın sürece olumlu katkısı olacaktır. Uzun tedavi ve kontrol dönemini, bu konuda deneyim kazanmış uzman ve merkezlerin yönetmesi gereklidir." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA