SETA'dan AP Seçimleri Analizi
SETA, 'Aşırı Sağ ve Brexit'in Gölgesinde 2019 Avrupa Parlamentosu Seçimleri' analizini yayınladı Analizden: 'Türkiye karşıtı pozisyonlarıyla ideolojik siyasi bagajlarını bir kenara bırakabilen, kurulacak rasyonel ilişkilerin iki aktör açısından da kazankazan durumunu yansıtacağının bilincinde olacak parlamenter ve karar vericilerin görevlere gelmesi durumunda iki aktör arasındaki ilişkilerin geleceği konusunda ümitli olunmaya devam edilecektir'.
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), kısa bir süre içerisinde seçime gidecek Avrupa Parlamentosunun (AP) yapısının, seçim sonrası muhtemel senaryoların ve bunun Türkiye'ye etkilerinin incelendiği "Aşırı Sağ ve Brexit'in Gölgesinde 2019 Avrupa Parlamentosu Seçimleri" analizini yayımladı.
Hacı Mehmet Boyraz, Oğuz Güngörmez ve Furkan Onur Kavukçu tarafından kaleme alınan analizde, AP seçimleri bölgesel ve küresel gelişmeler ışığında masaya yatırıldı.
Son yıllarda Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde gerçekleştirilen seçimlerde aşırı sağ partilerin önemli oranlarda oy elde ederek ulusal parlamentolarda güçlü temsil imkanı elde ettiğine dikkat çekilen analizde, şu ifadelere yer verildi:
"Aşırı sağ partilerin AB karşıtı gündemleri de birliğin geleceğine yönelik soru işaretlerinin artmasına sebep olmuştur. Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa gibi önde gelen Batı Avrupa ülkelerinde aşırı sağ partilerin büyük bir ivme kazanması, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılık kararı (Brexit) alması, uluslararası ekonomide korumacı önlemlerin ve merkantilizmin yaygınlık kazanması gibi durumlar Avrupa ve dünya siyasetinde yapısal bir dönüşümün gerçekleşmekte olduğuna dair yorumların yapılması ve bu dönüşümün birliği ve kurumlarını nasıl etkileyeceğine yönelik yorumların artmasına sebep olmuştur."
Analizde buna ek olarak gerek AB ülkelerinde yapılan ulusal seçimlerde görülen trendlerin gerekse AP seçimlerine yönelik yapılan projeksiyon ve anketlerin aşırı sağ partilerin yükselişinin AP seçimlerinde de devam edeceği öngörülürken, Türkiye kamuoyunun konuya ilişkin bilgilendirilmesi ve AP seçimlerine yönelik farkındalığın artırılmasının önemine dikkat çekildi.
AP'nin yapısı, statüsü, görevleri ve AP bünyesinde bulunan siyasi gruplara yönelik bilgilerin yanı sıra birliğin nasıl bir atmosfer içerisinde seçimlere gittiği, seçimlere yönelik yapılmış anketler ve seçim sonrası muhtemel senaryolarla birlikte ayrıca seçimlerin Türkiye'ye olası etkileri ve seçim sonuçlarının Ankara-Brüksel ilişkilerine muhtemel yansımaları da ele alındı.
AP seçimlerine gidilirken aşırı sağın yükselişi, İslamofobik tutumlar, Brexit ve ekonomik sorunların gündemi belirlediğine değinilen analizde, "23-26 Mayıs arasında gerçekleştirilecek AP seçimlerine gidilirken birlik gündemi çeşitli siyasi, toplumsal, ekonomik konularla oldukça meşgul durumdadır. Aşırı sağ partilerin yükselişinin sürmesi, İslamofobik tutum ve davranışların artması, Brexit kararının kördüğüm haline gelmesi, ekonomik sorunlar ve bunlara bağlı olarak artış gösteren toplumsal gösteriler, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerin birlik içerisindeki tutumları, artan mülteci sorunu ve seçim hileleri tartışmaları gibi birliğin gündemini meşgul eden çok sayıda konu başlığıyla seçime gidilmektedir." ifadelerine yer verildi.
Analizde ABD seçimleri ve Brexit gibi oylamalara müdahale edildiği iddialarının akabinde Avrupa'daki yetkililerin benzer bir durumun parlamento seçimlerinde de gerçekleşeceğine dair endişe taşıdıklarına ve seçim sonuçları açısından Sarı Yelekliler protestolarının Fransa'daki AP sonuçları açısından da oldukça belirleyici olacağına dikkat çekildi.
Aşırı sağ partilerin Avrupa kıtasının toplumsal, ekonomik ve siyasal yapısına yönelik ciddi tehdit oluşturmaya başlamasının ortaya çıkardığı tabloya ilişkin analizde şunlar kaydedildi:
"Özellikle son yıllarda Avrupa ülkelerinde yaşanan İslamofobik olayların sayısı çoğalmış, ırkçılık toplumun tüm kesimlerinde gözle görülür olmuş, Avrupa'da yaşayan Müslümanların ve göçmenlerin hayatları çok daha zorlu hale gelmiştir. Yapılan çalışmalar günümüz Avrupa'sında İslamofobinin basit bir nefret söyleminin ötesine geçerek bir şiddet eylemleri silsilesine dönüştüğünü tespit etmektedir."
- Türkiye-AB ilişkilerine etkisi
Analizde seçim sonrası Türkiye kökenli AP milletvekillerinin sayısının artması beklense de bu durumun söz konusu aktörlerin Türkiye karşıtı ideolojik bagajlarından dolayı Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkarabileceği belirtildi.
Seçimlerin yalnızca Avrupa'nın geleceğinin nasıl şekilleneceği değil Türkiye-AB ilişkilerinin nereye evrileceği konusunda da önemli mesajlar vereceği kaydedilen analizde, "Türkiye karşıtı pozisyonlarıyla ideolojik siyasi bagajlarını bir kenara bırakabilen, kurulacak rasyonel ilişkilerin iki aktör açısından da kazan kazan durumunu yansıtacağının bilincinde olacak parlamenter ve karar vericilerin görevlere gelmesi durumunda iki aktör arasındaki ilişkilerin geleceği konusunda ümitli olunmaya devam edilecektir. Fakat Türkiye karşıtlığını siyasi gündemlerinin merkezine yerleştiren aşırı sol ya da aşırı sağ gelenekten gelen aktörlerin seçimlerden kazançlı çıkması durumunda görüş ayrılıklarının oldukça fazla alana yayıldığı ama rasyonel tercihler uğruna bu çatışma alanlarının dondurulduğu Türkiye-AB ilişkilerinin de geleceği konusunda karamsar bir tablo ortaya çıkabilecektir." değerlendirmesi yapıldı.
Kaynak: AA
Hacı Mehmet Boyraz, Oğuz Güngörmez ve Furkan Onur Kavukçu tarafından kaleme alınan analizde, AP seçimleri bölgesel ve küresel gelişmeler ışığında masaya yatırıldı.
Son yıllarda Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde gerçekleştirilen seçimlerde aşırı sağ partilerin önemli oranlarda oy elde ederek ulusal parlamentolarda güçlü temsil imkanı elde ettiğine dikkat çekilen analizde, şu ifadelere yer verildi:
"Aşırı sağ partilerin AB karşıtı gündemleri de birliğin geleceğine yönelik soru işaretlerinin artmasına sebep olmuştur. Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa gibi önde gelen Batı Avrupa ülkelerinde aşırı sağ partilerin büyük bir ivme kazanması, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılık kararı (Brexit) alması, uluslararası ekonomide korumacı önlemlerin ve merkantilizmin yaygınlık kazanması gibi durumlar Avrupa ve dünya siyasetinde yapısal bir dönüşümün gerçekleşmekte olduğuna dair yorumların yapılması ve bu dönüşümün birliği ve kurumlarını nasıl etkileyeceğine yönelik yorumların artmasına sebep olmuştur."
Analizde buna ek olarak gerek AB ülkelerinde yapılan ulusal seçimlerde görülen trendlerin gerekse AP seçimlerine yönelik yapılan projeksiyon ve anketlerin aşırı sağ partilerin yükselişinin AP seçimlerinde de devam edeceği öngörülürken, Türkiye kamuoyunun konuya ilişkin bilgilendirilmesi ve AP seçimlerine yönelik farkındalığın artırılmasının önemine dikkat çekildi.
AP'nin yapısı, statüsü, görevleri ve AP bünyesinde bulunan siyasi gruplara yönelik bilgilerin yanı sıra birliğin nasıl bir atmosfer içerisinde seçimlere gittiği, seçimlere yönelik yapılmış anketler ve seçim sonrası muhtemel senaryolarla birlikte ayrıca seçimlerin Türkiye'ye olası etkileri ve seçim sonuçlarının Ankara-Brüksel ilişkilerine muhtemel yansımaları da ele alındı.
AP seçimlerine gidilirken aşırı sağın yükselişi, İslamofobik tutumlar, Brexit ve ekonomik sorunların gündemi belirlediğine değinilen analizde, "23-26 Mayıs arasında gerçekleştirilecek AP seçimlerine gidilirken birlik gündemi çeşitli siyasi, toplumsal, ekonomik konularla oldukça meşgul durumdadır. Aşırı sağ partilerin yükselişinin sürmesi, İslamofobik tutum ve davranışların artması, Brexit kararının kördüğüm haline gelmesi, ekonomik sorunlar ve bunlara bağlı olarak artış gösteren toplumsal gösteriler, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerin birlik içerisindeki tutumları, artan mülteci sorunu ve seçim hileleri tartışmaları gibi birliğin gündemini meşgul eden çok sayıda konu başlığıyla seçime gidilmektedir." ifadelerine yer verildi.
Analizde ABD seçimleri ve Brexit gibi oylamalara müdahale edildiği iddialarının akabinde Avrupa'daki yetkililerin benzer bir durumun parlamento seçimlerinde de gerçekleşeceğine dair endişe taşıdıklarına ve seçim sonuçları açısından Sarı Yelekliler protestolarının Fransa'daki AP sonuçları açısından da oldukça belirleyici olacağına dikkat çekildi.
Aşırı sağ partilerin Avrupa kıtasının toplumsal, ekonomik ve siyasal yapısına yönelik ciddi tehdit oluşturmaya başlamasının ortaya çıkardığı tabloya ilişkin analizde şunlar kaydedildi:
"Özellikle son yıllarda Avrupa ülkelerinde yaşanan İslamofobik olayların sayısı çoğalmış, ırkçılık toplumun tüm kesimlerinde gözle görülür olmuş, Avrupa'da yaşayan Müslümanların ve göçmenlerin hayatları çok daha zorlu hale gelmiştir. Yapılan çalışmalar günümüz Avrupa'sında İslamofobinin basit bir nefret söyleminin ötesine geçerek bir şiddet eylemleri silsilesine dönüştüğünü tespit etmektedir."
- Türkiye-AB ilişkilerine etkisi
Analizde seçim sonrası Türkiye kökenli AP milletvekillerinin sayısının artması beklense de bu durumun söz konusu aktörlerin Türkiye karşıtı ideolojik bagajlarından dolayı Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkarabileceği belirtildi.
Seçimlerin yalnızca Avrupa'nın geleceğinin nasıl şekilleneceği değil Türkiye-AB ilişkilerinin nereye evrileceği konusunda da önemli mesajlar vereceği kaydedilen analizde, "Türkiye karşıtı pozisyonlarıyla ideolojik siyasi bagajlarını bir kenara bırakabilen, kurulacak rasyonel ilişkilerin iki aktör açısından da kazan kazan durumunu yansıtacağının bilincinde olacak parlamenter ve karar vericilerin görevlere gelmesi durumunda iki aktör arasındaki ilişkilerin geleceği konusunda ümitli olunmaya devam edilecektir. Fakat Türkiye karşıtlığını siyasi gündemlerinin merkezine yerleştiren aşırı sol ya da aşırı sağ gelenekten gelen aktörlerin seçimlerden kazançlı çıkması durumunda görüş ayrılıklarının oldukça fazla alana yayıldığı ama rasyonel tercihler uğruna bu çatışma alanlarının dondurulduğu Türkiye-AB ilişkilerinin de geleceği konusunda karamsar bir tablo ortaya çıkabilecektir." değerlendirmesi yapıldı.