Yeni Sistem Farklı Bir Sınav Yaklaşımının Habercisi
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 18 Mayıs Cumartesi günü basın toplantısıyla ’Yeni Ortaöğretim Tasarımı’ ile ilgili kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Uğur Okulları Genel Müdürü Nevzat Kulaberoğlu yeni sistemle görüşlerini iletirken, sürecin uzun vadede sınavlara yansıyacak etkilerinin en önemli noktalardan biri olduğuna değindi.
Yeni sistemin 2 boyutlu olarak ele alınması gerektiğini dile getiren Genel Müdür Nevzat Kulaberoğlu, akademik takvim boyutu ve 2020 yılında başlayacak olan yeni ders çizelgelerini değerlendirdi. Kulaberoğlu, “Yeni sistemin akademik takvim boyutunun pedagojik olarak doğru bir yaklaşım ve doğru bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Bu ara tatil eklenen ve yaz tatilinin kısaldığı hali ile sistemin, öğrencilerin konsantrasyonuna, bilgi hafızalarına, psikolojik olarak rahatlamalarından dolayı derslerdeki motivasyonlarına olumlu etkileri olacaktır. Kritik olan konu, toplum olarak bunu ne kadar benimseyeceğimiz ve kabul edeceğimiz. Çalışan anne babalar için ara tatiller, yaz tatilinin 2 hafta kısalması belki soru teşkil edebilir ancak çocuklarımız için faydalı olduğunu gözeterek eleştirmemeliyiz. Sistem, kendini kısmen toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirir, ancak toplum faydalı olacak sisteme göre kendini şekillendirmelidir. Yeni çalışma takviminin modern ve ihtiyacımız olan bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum” dedi.
Ders içeriklerinin ne şekilde değişeceği, hangi konuları kapsayacağı çok önemli
Yeni ders çizelgelerinde ise en çok Matematik dersinin tartışıldığını dile getiren Nevzat Kulaberoğlu, dersin seçmeli olmadığına değindi. Kulaberoğlu; “Matematik dersi; medeni, eğitimli bir 21. yüzyıl insanının ihtiyacı olan zaruri düzeydeki Matematiği 9, 10 ve 11. sınıflarda öğrenciye kazandıracak düzeydedir ve zorunlu bir derstir. Ancak 12. sınıfta ileri düzey Matematik gerektiren bir üniversitesi bölümü seçecek öğrenciler son sınıfta seçmeli olarak Matematik alabilecek” şeklinde konuştu.
Ders sayısının azaltılmasının doğru bir uygulama olduğuna da değinen Kulaberoğlu, ancak içerikler de ders sayısındaki azalma oranına göre sadeleştirilip özetlenir ve güncellenirse amacına ulaşacağını belirtti.
9. sınıfta Fizik, Kimya, Biyoloji, Sağlık gibi dersleri kapsayan yeni derse Fen Bilimleri Deneyimi dersi denildiğini ve bu dersin mevcut olan konuların tamamı kapsaması durumuna çok geniş ve aslında değişiklik yapılmamış olacağını dile getirdi. Kulaberoğlu, “Ders içeriklerinin ne şekilde değişeceği, hangi konuları kapsayacağı çok önemli. Fen Bilimleri Deneyim Dersi daha modern, daha öğrenciyi dışarıya dönük, dış dünyayla ilgi proje ve sunum yapan, ekip çalışmasına hazırlayan bir içerikle oluşturulacaksa, o zaman amacına ulaşmış demektir. Böyle bakınca ders sayısının azaltılması konu ve içeriğin sadeleştirilmesine paralel olarak verimli olacaktır. Bu uzun vadede daha araştırmacı, yorum yapabilen, daha analiz ve sentez düzeyinde konuşabilen kişiler yetişmesine vesile olacak” diye konuştu.
“Yeni sistemin en önemli etkisinin üniversiteye giriş sınavlarına olacağını öngörüyoruz”
Değişikliğin 2020 yılı Eylül ayında 9. Sınıf öğrencilerine tabii olduğunu dile getiren Kulaberoğlu, “Bunun sonucu bana göre çok değerli bir çıktıya neden olacak; o da üniversite sınavlarının değişebilecek olması. Bu değişikliklerin hepsinin, 2025 yılında yapılacak olan üniversiteye giriş sınavlarının da değişmesini gerektireceğini öngörüyoruz. 2025 yılında üniversiteye giriş sınavları şuanda olmayan, hatta son 35-40 yıldır ülkemizde yapılmamış olan bir metotla yapılmasını gerektirecek. Farklı merkezler akredite edilerek öğrenci bu sınavlara girebilir, elinde birden fazla sonuç olabilir ve bu puanla üniversitelere kendi öğrencisini seçme hakkı verebilir. Daha çok süreç odaklı, bilgiden ziyade lise boyunca yapılan çalışmaları yormayan sınav olacak. Mevcut sınavlarda daha çok lise bitirme sınavı gibi. 2025’ten itibaren farklı bir sınav yapılmasının hazırlığı olarak görüyorum. Aynı zamanda sınav baskısını azaltmaya da adım adım giden bir yol. Yeni sistem, farklı bir geleceğin, farklı bir sınav sisteminin habercisi olacak” şeklinde konuştu.
Seçmeli derslerde ve ders çizelgelerinde en önemli kriter, dersin uygulayıcıları
Öğrencilerin mevcut sistemde dış etkilerle, yani ebeveyn veya rehber öğretmenlerin meslek seçimine yönlendirme ve meslekleri tanıtma ile ilgili görev üstlendiğini, ancak yeni seçmeli ders sisteminde bu sorumluluğun kısmen öğrenciye yansıdığına da değinildi. Kulaberoğlu; “Hangi meslek için hangi dersler ön koşuldur gibi öğrencilerin ders seçimi araştırmaları yapması gerekecek. Aslında sürecin en önemli boyutu bu değişikliği yapanların hayallerinde, vizyonlarında tasarladıklarını, okullardaki uygulayıcıların ne şekilde uygulayacakları. Dersin konma amacının dışında uygulamalar yapılmamalı, her derse aynı özende davranılmalı. Bu değişikliklerin yapılmasının amacı var, uygulayıcıların bu amacı gözeterek uygulamaları gerekir, bir dersin yerine farklı ders koyup daha başarılı olunacağı düşüncesini bırakıp amacın uygun uygulama yaparlarsa program başarılı olacaktır. Öğretmenlerin özel eğitimlerle desteklenmesi ve içerik, yaklaşım olarak yenilenmesi üst düzey önem teşkil ediyor” dedi.
Kaynak: İHA
Ders içeriklerinin ne şekilde değişeceği, hangi konuları kapsayacağı çok önemli
Yeni ders çizelgelerinde ise en çok Matematik dersinin tartışıldığını dile getiren Nevzat Kulaberoğlu, dersin seçmeli olmadığına değindi. Kulaberoğlu; “Matematik dersi; medeni, eğitimli bir 21. yüzyıl insanının ihtiyacı olan zaruri düzeydeki Matematiği 9, 10 ve 11. sınıflarda öğrenciye kazandıracak düzeydedir ve zorunlu bir derstir. Ancak 12. sınıfta ileri düzey Matematik gerektiren bir üniversitesi bölümü seçecek öğrenciler son sınıfta seçmeli olarak Matematik alabilecek” şeklinde konuştu.
Ders sayısının azaltılmasının doğru bir uygulama olduğuna da değinen Kulaberoğlu, ancak içerikler de ders sayısındaki azalma oranına göre sadeleştirilip özetlenir ve güncellenirse amacına ulaşacağını belirtti.
9. sınıfta Fizik, Kimya, Biyoloji, Sağlık gibi dersleri kapsayan yeni derse Fen Bilimleri Deneyimi dersi denildiğini ve bu dersin mevcut olan konuların tamamı kapsaması durumuna çok geniş ve aslında değişiklik yapılmamış olacağını dile getirdi. Kulaberoğlu, “Ders içeriklerinin ne şekilde değişeceği, hangi konuları kapsayacağı çok önemli. Fen Bilimleri Deneyim Dersi daha modern, daha öğrenciyi dışarıya dönük, dış dünyayla ilgi proje ve sunum yapan, ekip çalışmasına hazırlayan bir içerikle oluşturulacaksa, o zaman amacına ulaşmış demektir. Böyle bakınca ders sayısının azaltılması konu ve içeriğin sadeleştirilmesine paralel olarak verimli olacaktır. Bu uzun vadede daha araştırmacı, yorum yapabilen, daha analiz ve sentez düzeyinde konuşabilen kişiler yetişmesine vesile olacak” diye konuştu.
“Yeni sistemin en önemli etkisinin üniversiteye giriş sınavlarına olacağını öngörüyoruz”
Değişikliğin 2020 yılı Eylül ayında 9. Sınıf öğrencilerine tabii olduğunu dile getiren Kulaberoğlu, “Bunun sonucu bana göre çok değerli bir çıktıya neden olacak; o da üniversite sınavlarının değişebilecek olması. Bu değişikliklerin hepsinin, 2025 yılında yapılacak olan üniversiteye giriş sınavlarının da değişmesini gerektireceğini öngörüyoruz. 2025 yılında üniversiteye giriş sınavları şuanda olmayan, hatta son 35-40 yıldır ülkemizde yapılmamış olan bir metotla yapılmasını gerektirecek. Farklı merkezler akredite edilerek öğrenci bu sınavlara girebilir, elinde birden fazla sonuç olabilir ve bu puanla üniversitelere kendi öğrencisini seçme hakkı verebilir. Daha çok süreç odaklı, bilgiden ziyade lise boyunca yapılan çalışmaları yormayan sınav olacak. Mevcut sınavlarda daha çok lise bitirme sınavı gibi. 2025’ten itibaren farklı bir sınav yapılmasının hazırlığı olarak görüyorum. Aynı zamanda sınav baskısını azaltmaya da adım adım giden bir yol. Yeni sistem, farklı bir geleceğin, farklı bir sınav sisteminin habercisi olacak” şeklinde konuştu.
Seçmeli derslerde ve ders çizelgelerinde en önemli kriter, dersin uygulayıcıları
Öğrencilerin mevcut sistemde dış etkilerle, yani ebeveyn veya rehber öğretmenlerin meslek seçimine yönlendirme ve meslekleri tanıtma ile ilgili görev üstlendiğini, ancak yeni seçmeli ders sisteminde bu sorumluluğun kısmen öğrenciye yansıdığına da değinildi. Kulaberoğlu; “Hangi meslek için hangi dersler ön koşuldur gibi öğrencilerin ders seçimi araştırmaları yapması gerekecek. Aslında sürecin en önemli boyutu bu değişikliği yapanların hayallerinde, vizyonlarında tasarladıklarını, okullardaki uygulayıcıların ne şekilde uygulayacakları. Dersin konma amacının dışında uygulamalar yapılmamalı, her derse aynı özende davranılmalı. Bu değişikliklerin yapılmasının amacı var, uygulayıcıların bu amacı gözeterek uygulamaları gerekir, bir dersin yerine farklı ders koyup daha başarılı olunacağı düşüncesini bırakıp amacın uygun uygulama yaparlarsa program başarılı olacaktır. Öğretmenlerin özel eğitimlerle desteklenmesi ve içerik, yaklaşım olarak yenilenmesi üst düzey önem teşkil ediyor” dedi.