'24 Nisan Ve Ermeniler' Konferansı
Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enis Şahin: '1890'dan 1915'e kadar 50'nin üzerinde irili ufaklı isyan hadisesi vardır. Bunun çok farklı ve yönlendirilmiş planlı, programlı, organize bir Ermeni hareketi olduğunu çok rahatlıkla ifade edebiliriz'
Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enis Şahin, "1890’dan 1915’e kadar 50’nin üzerinde irili ufaklı isyan hadisesi vardır. Bunun çok farklı ve yönlendirilmiş, planlı, programlı, organize bir Ermeni hareketi olduğunu çok rahatlıkla ifade edebiliriz." dedi.
Şahin, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Gölköy Yerleşkesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "24 Nisan ve Ermeniler" konferansında yaptığı konuşmada, Ermeni toplumunun yıllarca Osmanlı Devleti'nde uyum içinde yaşadığını örneklerle anlattı.
Ermeniler'in Osmanlı - Rus Harbi sonrası imzalanan anlaşmaların ardından ve dış güçlerce kışkırtılmalarıyla huzursuzluklar çıkarmaya başladıklarını söyleyen Prof. Dr. Şahin, şöyle devam etti:
"1890'dan itibaren o zamana kadar pek görmeye alışık olmadığımız, duymadığımız Ermeni isyanlarının mantar gibi patır patır dökülmeye başladığına şahit oluyoruz. 1890’dan 1915'e kadar 50’nin üzerinde irili ufaklı isyan hadisesi vardır.
Bunun çok farklı ve yönlendirilmiş, planlı, programlı, organize bir Ermeni hareketi olduğunu çok rahatlıkla ifade edebiliriz ama 'tüm Ermeniler bu kategorideydi' demek yanlış olur. Devlet kademesinde çok üst düzeye kadar çıkmış olan Ermeniler de görüyoruz."
"24 Nisan" olayının aslında Osmanlı Devleti'nin kendisine isyan etmeye kalkışacak olan elebaşlarına karşı aldığı tedbir olduğunun altını çizen Şahin, "1915’de çoğunluğu İstanbul’da olmak kaydıyla, 250 civarında Ermeni elebaşının aynı anda başlatacakları bir isyan hareketinin önceden haber alınması sonucunda 24 Nisan tarihinde bir operasyon yapılıyor ve bu Ermeni elebaşları sürgüne gönderiliyor. Bilerek, isteyerek Osmanlı Devleti'nin 'şu bölgedeki şu kadar Ermeni kılıçtan geçirilsin, imha edilsin' şeklinde herhangi bir emrine rastlamıyoruz. Bunun bir soykırım olmadığını, bunun bir katliam olmadığını dile getiren bizim gibi pek çok yabancı tarihçi de var. 'Eğer bu bir katliamsa kurbanlardan daha çok katillerin öldüğü ilginç bir katliamdır' der yabancı bir tarihçi." değerlendirmesinde bulundu.
- "Yeri değiştirilen sadece Ermeniler değildi"
Şahin, hem tehcir kararının alındığı 27 Mayıs'ın hem de 24 Nisan'ın kasıtlı olarak değil, Osmanlı Devleti'nin savaş içinde olduğu bir dönemde kendi vatandaşları durumunda olan ve düşmanla iş birliği yapan unsurlara karşı bir operasyon olduğuna vurgu yaparak, 27 Mayıs'ta yeri değiştirilenler arasında Ermeniler'in yanı sıra Türkler, Kürtler, Çerkezler ve Rumlar'ın dahi olduğunu belirtti.
Şahin, Türkiye'nin her yıl 24 Nisan yaklaştığında Batılı devletlerin ne yapacakları konusunda tereddüt içinde olduğunu söyleyerek, "Biz her yıl Amerikan başkanlarının ağzına bakıyoruz 'soykırım kullandı, kullanmadı', kullanmadıysa seviniyoruz. 'Bu yıl da yırttık' gibi düşünüyoruz. 24 Nisan'ı beklemeden Fransa harekete geçti bu dönemde. '1915 hadiseleri bir soykırım sürecidir.' dedi. 24 Nisan tarihinde muhtemelen benzer bir ifadeyi Amerika'nın başına gelmiş başkanlarının belki en çılgını ve delisi durumunda olan Trump'ın da söyleyeceği tahmin ediliyor." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
Şahin, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Gölköy Yerleşkesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "24 Nisan ve Ermeniler" konferansında yaptığı konuşmada, Ermeni toplumunun yıllarca Osmanlı Devleti'nde uyum içinde yaşadığını örneklerle anlattı.
Ermeniler'in Osmanlı - Rus Harbi sonrası imzalanan anlaşmaların ardından ve dış güçlerce kışkırtılmalarıyla huzursuzluklar çıkarmaya başladıklarını söyleyen Prof. Dr. Şahin, şöyle devam etti:
"1890'dan itibaren o zamana kadar pek görmeye alışık olmadığımız, duymadığımız Ermeni isyanlarının mantar gibi patır patır dökülmeye başladığına şahit oluyoruz. 1890’dan 1915'e kadar 50’nin üzerinde irili ufaklı isyan hadisesi vardır.
Bunun çok farklı ve yönlendirilmiş, planlı, programlı, organize bir Ermeni hareketi olduğunu çok rahatlıkla ifade edebiliriz ama 'tüm Ermeniler bu kategorideydi' demek yanlış olur. Devlet kademesinde çok üst düzeye kadar çıkmış olan Ermeniler de görüyoruz."
"24 Nisan" olayının aslında Osmanlı Devleti'nin kendisine isyan etmeye kalkışacak olan elebaşlarına karşı aldığı tedbir olduğunun altını çizen Şahin, "1915’de çoğunluğu İstanbul’da olmak kaydıyla, 250 civarında Ermeni elebaşının aynı anda başlatacakları bir isyan hareketinin önceden haber alınması sonucunda 24 Nisan tarihinde bir operasyon yapılıyor ve bu Ermeni elebaşları sürgüne gönderiliyor. Bilerek, isteyerek Osmanlı Devleti'nin 'şu bölgedeki şu kadar Ermeni kılıçtan geçirilsin, imha edilsin' şeklinde herhangi bir emrine rastlamıyoruz. Bunun bir soykırım olmadığını, bunun bir katliam olmadığını dile getiren bizim gibi pek çok yabancı tarihçi de var. 'Eğer bu bir katliamsa kurbanlardan daha çok katillerin öldüğü ilginç bir katliamdır' der yabancı bir tarihçi." değerlendirmesinde bulundu.
- "Yeri değiştirilen sadece Ermeniler değildi"
Şahin, hem tehcir kararının alındığı 27 Mayıs'ın hem de 24 Nisan'ın kasıtlı olarak değil, Osmanlı Devleti'nin savaş içinde olduğu bir dönemde kendi vatandaşları durumunda olan ve düşmanla iş birliği yapan unsurlara karşı bir operasyon olduğuna vurgu yaparak, 27 Mayıs'ta yeri değiştirilenler arasında Ermeniler'in yanı sıra Türkler, Kürtler, Çerkezler ve Rumlar'ın dahi olduğunu belirtti.
Şahin, Türkiye'nin her yıl 24 Nisan yaklaştığında Batılı devletlerin ne yapacakları konusunda tereddüt içinde olduğunu söyleyerek, "Biz her yıl Amerikan başkanlarının ağzına bakıyoruz 'soykırım kullandı, kullanmadı', kullanmadıysa seviniyoruz. 'Bu yıl da yırttık' gibi düşünüyoruz. 24 Nisan'ı beklemeden Fransa harekete geçti bu dönemde. '1915 hadiseleri bir soykırım sürecidir.' dedi. 24 Nisan tarihinde muhtemelen benzer bir ifadeyi Amerika'nın başına gelmiş başkanlarının belki en çılgını ve delisi durumunda olan Trump'ın da söyleyeceği tahmin ediliyor." şeklinde konuştu.