4. TSPB Sermaye Piyasaları Ödül Töreni
SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu: “Yeni Ekonomi Programı’nda dengelenme yılı olarak ilan ettiğimiz 2019 yılını, mali disiplinden taviz vermeden Türkiye’nin iç ve dış kırılganlıklarını azalttığımız, enflasyonu düşürdüğümüz ve gerek yerli gerekse yabancı yatırımcılara güven verdiğimiz bir yıl olarak tamamlamamız büyük önem arz etmektedir” “Bu yılın ilk çeyreğindeki gerçekleşmeler 2019 yılının 2018 yılından daha iyi olacağını işaret etmektedir” “Geçen hafta açıklanan yapısal reformların ilgili kurumlar tarafından hızla hayata geçirilmesiyle birlikte, küresel toparlanmanın da etkisiyle 2019’un ikinci yarısından itibaren ayakları yere daha sağlam basan ve potansiyel büyüme seviyelerine doğru ivme kazanmış bir Türkiye ekonomisine ulaşmayı hedeflemekteyiz”.
Taşkesenlioğlu, 4. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Sermaye Piyasaları Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, 2001 yılından beri faaliyette bulunan TSPB'nin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 30 Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi ile birlikte bugünkü şeklini aldığını anımsattı.
Ekonominin önemli bir aktörü olan birliğin Türkiye’deki bankaları, aracı kurumları, portföy yönetim şirketlerini, payları borsada işlem gören yatırım ortaklıklarını bünyesinde üye olarak barındıran, temsil eden, kamu kurumu niteliğinde olduğunu dile getiren Taşkesenlioğlu, şunları kaydetti:
“Bu nedenle finans piyasalarına ilişkin kararların alınma süreçlerinde ve uygulamaların takibinde, iyileştirilmesi gereken alanların tespitinde, öncü bir rol üstlenmesi, yapılacak düzenlemelerin sıhhati ve kalıcılığı açısından yaşamsal öneme sahiptir. Birlik, bunların yanı sıra bu sene dördüncüsünü düzenlediği ve artık geleneksel hale gelen bu tür etkinliklerle sermaye piyasalarımızın temsilcilerini rekabetçi, dinamik bir yarışın içinde tutmayı başarmakta ve marifet iltifata tabidir ilkesinden hareketle sermaye piyasalarımıza değerli katkılar sunan sektör temsilcilerimizin ödüllendirilmesinde öncülük misyonunu üstlenmektedir.”
Taşkesenlioğlu, törende çeşitli kategorilerde, farklı dallarda ödüllerin sahiplerini bulacağını ve ilgili kategoriler kapsamında 2018 yılı içerisinde en başarılı faaliyetlere imza atan kurumlara ödüllerin dağıtılacağını aktararak, 30 yıllık bankacılık sektörü tecrübesinden sonra SPK Başkanlığındaki ilk yılımı geride bıraktığını ve bugünün kendisi için önemli olduğunu söyledi.
- “2019’un ikinci yarısından itibaren ayakları yere daha sağlam basan Türkiye ekonomisi”
Taşkesenlioğlu, ekonomik göstergelerin, küresel ölçekte ve Türkiye ekonomisi için önemli bir yılın içerisinde bulunulduğunu gösterdiğini anlatarak, “2018 yılında yaşananların ardından küresel ekonominin ivme kaybettiği ve büyümekte zorlandığı görülmektedir. Bununla birlikte özellikle geride bıraktığımız yıl içerisinde gündemi meşgul eden ticaret savaşları, Brexit meselesi ve Euro Bölgesi’nden gelen olumsuz haberler, küresel ekonomiye dair endişelerin artmasına neden olmuştur. Bu durumun, küresel büyüme beklentilerini ve gerçekleşmelerini de doğrudan etkilediği görülmektedir.” şeklinde konuştu.
Uluslararası finansal kuruluşların da öngörülerini sürekli olarak aşağı yönlü revize etmek durumunda kaldığını belirten Taşkesenlioğlu, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), geçen yıl nisan ayında 2019 yılı için küresel büyüme tahminini yüzde 3,9 olarak açıkladığını, bu rakamı geride bırakılan bir yıllık süreç içerisinde sırasıyla yüzde 3,7, yüzde 3,5 ve geçen hafta itibarıyla yüzde 3,3 seviyesine çektiğini anımsattı.
Taşkesenlioğlu, merkez bankalarının sıkılaştırıcı politikalara ara vermesi, Çin’de açıklanan ekonomik teşvik paketleri ve söz konusu risklerin doğru bir şekilde yönetilmesi sayesinde küresel ekonominin 2019 yılı ikinci yarısı itibarıyla ivme kazanacağı ve orta vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturacağının tahmin edildiğini kaydetti.
Küresel konjonktür ile yakın bir ilişki içerisinde olmakla birlikte, Türkiye ekonomisinin Yeni Ekonomi Programı’nda çizilen çerçevede istikrarlı bir şekilde yoluna devam ettiğini aktaran Taşkesenlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yeni Ekonomi Programı’nda dengelenme yılı olarak ilan ettiğimiz 2019 yılını, mali disiplinden taviz vermeden Türkiye’nin iç ve dış kırılganlıklarını azalttığımız, enflasyonu düşürdüğümüz ve gerek yerli gerekse yabancı yatırımcılara güven verdiğimiz bir yıl olarak tamamlamamız büyük önem arz etmektedir. Geçen hafta açıklanan yapısal reformların ilgili kurumlar tarafından hızla hayata geçirilmesiyle birlikte, küresel toparlanmanın da etkisiyle 2019’un ikinci yarısından itibaren ayakları yere daha sağlam basan ve potansiyel büyüme seviyelerine doğru ivme kazanmış bir Türkiye ekonomisine ulaşmayı hedeflemekteyiz.”
- “Ülkemiz menkul kıymetlerinin toplam değeri 1 trilyon 266 milyar TL”
Taşkesenlioğlu, doğal olarak geçen yıl hem küresel piyasalarda hem de Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmelerin sermaye piyasalarında da etkisini gösterdiğini aktararak, “Mart 2019 sonu itibarıyla, Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde tutulan ülkemiz menkul kıymetlerinin toplam değeri 1 trilyon 266 milyar TL’dir. Bu toplamın 887 milyar TL tutarındaki kısmını pay senetleri, 198 milyar TL tutarındaki kısmını devlet iç borçlanma senetleri, 86 milyar TL tutarındaki kısmını özel sektör borçlanma araçları, 74 milyar TL tutarındaki kısmını da yatırım fonu katılma belgeleri ve 21 milyar TL tutarındaki kısmını ise diğer menkul kıymetler oluşturmaktadır.” diye konuştu.
Söz konusu büyüklüklerin bankalar nezdinde tutulan yaklaşık 2 trilyon TL tutarındaki mevduat kalemi ile karşılaştırıldığında, sermaye piyasaları alanında daha yapacak çok şeyin olduğunun açıkça görüldüğünü belirten Taşkesenlioğlu, “Aynı tarih itibarıyla, pay senetlerinin borsada işlem gören 323 milyar TL’lik kısmını elinde bulunduran yatırımcı sayısı yaklaşık 1,17 milyon, yatırım fonlarına yatırım yapan yatırımcı sayısı da yaklaşık 2,9 milyondur. Diğer taraftan bireysel emeklilik fonlarının portföy değeri yaklaşık 100 milyar TL’ye, katılımcı sayısı da 7 milyon kişiye ulaşmıştır. Aynı dönemde, otomatik katılım ile sisteme dâhil olan katılımcı sayısı ise 5 milyon kişiyi bulmuştur.” ifadelerini kullandı.
Ali Fuat Taşkesenlioğlu, her ne kadar geçen yıl hem küresel piyasalarda hem de ekonomide yaşanan gelişmeler nedeniyle sermaye piyasalarında 2018 yılının ilk yarısında gözlemlenen canlanmayı ikinci yarıda görülmese de 2018 yılının tamamında gerek 15 milyar TL öz kaynak finansmanı gerekse de 179 milyar TL özel sektör borçlanma araçları ihraçları yoluyla sermaye piyasalarına aktarılan fon tutarının son 5 yıldaki en yüksek düzeyine ulaştığını ifade ederek, “Her iki alanda da bu yılın ilk çeyreğindeki gerçekleşmeler 2019 yılının 2018 yılından daha iyi olacağını işaret etmektedir.” dedi.
- “Yabancı yatırımcılarda 200 gün olan elde tutma süresi yerli yatırımcılarda 35 güne kadar düştü”
Taşkesenlioğlu, Türkiye’nin sermaye piyasalarının talep tarafındaki en önemli sorunlarından birisinin özellikle bireysel yatırımcılar nezdinde finansal okuryazarlığın düşük düzeylerde olması, piyasalara olan güven ve algı sorunu olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun en müşahhas örneği yatırımcıların menkul kıymetleri elde tutma süreleridir. Yabancı yatırımcılarda 200 gün olan elde tutma süresi yerli yatırımcılarda 35 güne kadar düşmüştür. Dolayısıyla tüm paydaşlarımızla birlikte uzun dönemli finansman ihtiyacının karşılandığı sermaye piyasalarında farkındalığı artırmak adına yerli ve yabancı yatırımcılara dönük düzenli ve sistemli bir çalışma yapılması gerekmektedir. Kurulumuzun özellikle finansal eğitim alanında yoğunlaşan finansal tabana yayılma çalışmalarına ek olarak sermaye piyasalarının bilinirliğini artırmaya dönük bugünkü ödül törenine benzer etkinliklerinin çeşitlendirilmesinin, finansal okuryazarlığının artırılmasına dönük çalışmaların koordineli ve düzenli olarak yapılmasının sermaye piyasalarımızın talep tarafının geliştirilmesine önemli katkılar sunacağına inanıyorum.”
Türkiye’de finansal farkındalığın artırılmasına, tasarruf ve yatırım konularında bilinç düzeyinin geliştirilmesine katkı sağlayan bu tür etkinliklerin artmasından büyük bir memnuniyet duyduklarını vurgulayan Taşkesenlioğlu, bu etkinliğin, sermaye piyasalarının Türkiye’deki bilinirliğini artırmasına katkı sağlamasını temenni etti.