Soylu Açıklaması 'Bu Kasedi Başa Sardırmayın'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, seçim ziyaretleri kapsamında Balıkesir’in Bandırma ilçesinde vatandaşlara hitap etti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 31 Mart yerel seçim çalışmaları kapsamında Bandırma Cumhuriyet Meydanı’nda halka hitap etti. "Sizlere Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını getirdim" diye sözlerine başlayan Soylu, "Buraya içimi dökmeye dertleşmeye geldim" dedi.
Bakan Soylu, "Pazar günü hem geçmişimiz için, hem medeniyetimiz ve tarihimizin bize bıraktığı miras için önemli bir karar. Hem bugünümüz için, kazanımlarımızı kaybetmememiz için önemli bir karar. Gelecek nesillerimize güçlü bir Türkiye bırakmak için önemli bir karar. Aynı zamanda etrafımızdaki coğrafya için, Türkiye’ye elini uzatanlar için önemli bir karar. Önemli bir karar çünkü bugüne kadar çok sıkıntılar çektik. Darbeler gördük, başbakanlar idam edildi, bakanlar idam edildi. Bize dediler ki, annelerimize dediler ki, evlatlarınızı bu işlere karıştırmayın, bu ülkeyi idare etmeyin, biz idare edeceğiz dediler. Bu ülkeye ekonomik olarak saldırdılar. Bir gece yattık, sabah kalktık yüzde 200 fukaralaştık. Bizi değerlerimizden, kutsallarımızdan uzaklaştırmaya çalıştılar. Annelerimizin, babalarımızın bize söylediklerinden, töremizden uzaklaştırmaya çalıştılar. Hiç geleceğe bakmayalım, ufka bakmayalım istediler. Ayağımızın ucundan başka bir yeri bize göstermek istemediler. Alevi-Sünni dediler, Türk-Kürt dediler, sağcı-solcu dediler, başı açık, kapalı dediler, yetmedi laik, dindar dediler. Bizi birbirimizden ayırmaya çalıştılar, zayıflatmaya çalıştılar. İstediler ki kuvvetsiz olalım, birbirimize düşelim, köklerimizden ayrılalım. Bu kadar saldırmalarına rağmen Bandırma elif gibi dimdik durdu" dedi.
"Biz gittiğimiz her yere hakkaniyet, kardeşlik, adalet getirdik"
Soylu konuşmasının devamında, "Bu ülkede hastanede doktorun yüzünü 5 dakika görmek imkansızdı. Yeni doğan çocukların hastanede rehin alındığı bir ülkeydi Türkiye. Polisinin arabasına benzin koymaya takatinin olmadığı bir ülkeydi Türkiye. Emekli maaşlarımızı ödeyemediğimiz zaman IMF’nin kapısına gidildi bizi rencide ettiler. Bu ülkede 1999 yılında deprem oldu. Ben Düzce İl Başkanıydım. Hemen yanı başımızda Yalova’ya adımımızı attık sabahleyin. Allah o manzara ile bizi bir daha imtihan etmesin. Ölüsüne ceset torbası bulamayan bir Türkiye manzarası vardı. Her 10 yılda bir darbeyle kulağımızı çekmek istediler, Amerika’dan parmak salladılar, hep boynumuz bükük, belimiz eğik, ayaklarımız mecalsiz kalsın istediler. Son 7 senede dahi anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirmeye çalıştılar. Faiz 3-4 puandı, Gezi olayları bitti faiz 15 puana çıktı. 28 Şubat’ta bu ülkede bankaları hortumladılar. 53,5 milyar dolar bedel ödettiler. Gezi olaylarında bu milletin önüne 150 milyar dolarlık bir fatura koydular. İstedikleri Türkiye huzurlu, güçlü olmasın, yarına bakmasın istediler. Ardından 17-25 Aralık darbesini getirdiler. Biz gezi olaylarında IMF’ye borcumuzu bitirmiştik. Dediler ki şehir hastanelerini, otoyolları, nükleer santralleri, havalimanlarını, ATAK helikopterini, MİLGEM Savaş Gemisi’ni yapamazsınız dediler. O Amerikan uşağı, Pensilvanya’daki şarlatana 15 Temmuz darbesi yaptırdılar. 7 Haziran seçimleri sonrası çukur eylemleri yaptılar. Türkiye’yi hep kaos içerisinde bırakmak istediler. Irak’ın kuzeyinde bir devlet kurdurmak istediler. Recep Tayyip Erdoğan engelledi. Yoksa o devleti orada kuracaklardı. Amerika tahrik ettiler, Avrupa fişekledi. Ardından Afrin’e binlerce tır silah gönderdi değil mi Amerika? Peki Amerika bize ne dedi? Ey Türkiye sen Afrin’e sakın girme dedi.
Girersen karışmam dedi.
Biz ABD’nin parmak sallamasına bakmadan çatır çatır girdik mi Afrin’e? İstedikleri şuydu. Irak’ın kuzeyindeki devletle, Afrin arasında bir hat çekecekler, bir terör koridoru oluşturup Türkiye’nin güneyini Ortadoğu’dan ayıracaklar, Türkiye’yi kendi coğrafyasından, ticaret yollarından ayıracaklar ve Türkiye’yi kendi içinde büzüşmüş bir ülke haline getirecekler. Türkiye buna müsaade etmedi değil mi? Bütün dünyaya bir mesaj bıraktı. Türkiye bugün kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye. ABD Afganistan’a girdi 2002’de, tarumar etti oralarını. Şu anda dünyanın en büyük uyuşturucu merkezlerinden biri haline getirdi oraları. Irak, Suriye, Yemen, Sudan, Libya, Lübnan hepsini karıştırdılar. Peki biz ne yapıyoruz? Biz 2 bin kilometrekare Afrin’e girdik, 2 bin kilometrekare Cerablus, Azez, Mare’ye girdik. 318 bin 500 Suriyeli oraya huzur getirdiğimiz için geri döndüler. Daha da devam ediyorlar. Bizim orada hastanelerimiz, hemşirelerimiz, doktorumuz var. Biz Batı gibi değiliz. Onlar gittikleri her yerde yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürdüler. Biz gittiğimiz her yere hakkaniyet, kardeşlik, adalet getirdik. Bizim Afrin’de de, Mare’de de, Cerablus’ta da bizim hastanelerimiz, hemşiremiz, doktorlarımız, DSİ’miz, mühendislerimiz, hakimlerimiz, kaymakamlarımız, vali yardımcılarımız, öğretmenlerimiz, okullarımız, polisimiz, jandarmamız, Mehmetçiğimiz var. Beş vakit Allahu Ekber diyen imamlarımız var" dedi.
"Sana dört tane duvar verdik, hangisine istersen sırtını daya"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuşmasının devamında, "Kadın çıkıp diyecek ki, ben sırtımı PKK’ya PYD’ye dayadım diyecek. Türkiye’yi tehdit edecek, biz ne yapacağız? Sırtını mı sıvazlayacağız. Yanlış bir şey mi söyledik, hem söyledik hem yaptık. Sen sırtını PKK’ya, PYD’ye dayarsın ha? Şimdi sana dört tane duvar verdik. Hangisine istersen daya. Türkiye eski Türkiye değil, bu ülke üzerinde kimseye ameliyat yaptırmayız. Bugün PKK’ya burnunu çıkarttırmıyoruz. Bunların vekilleri var biliyorsunuz. İstanbul Taksim Meydanı’nda toplanacaklarmış. Oradan 15 vilayet yürüyüp Apo’nun serbest kalması için Diyarbakır’a kadar yürüyüş yapacaklarmış. Ne demişiz, kötü bir şey mi söylemişiz? Ben bunların vekillerine milletvekili demiyorum. Bunları milletin aziz ismini kendi önlerine alabilecek bir karakterleri ve şahsiyetleri yoktur da onun için. Onlar PKK’nın ve terörün vekilidirler. Sizi yürüten adam değildir dedim. Yürüyebildiler mi, yürüyemediler. Taksim’de çıktılar bir metre yürüdüler, bizim polislerimiz onları şapa oturttu. Diyarbakır’a burunlarını çıkaramadılar. Allah’ımıza şükürler olsun bugün Doğu ve Güneydoğu’da huzur ve kardeşlik var. Bugün Bandırma’nın sahilinde nasıl bir anne kızıyla birlikte gecenin bir vaktinde yürüyebiliyorsa, bu ülkenin İçişleri Bakanı olarak söylüyorum; Eruh’ta da, Silopi’de de, Tutak’ta da, Cizre’de de aynı şekilde anneler çocukları ile birlikte kimsenin musallat olmasından korkmadan yürüyebiliyorlar. Ama vicdanımızda bir yara var, biz bunu unutamayız. Bu ülkede 13-14 yaşlarında kızları annelerinin saçlarını tel tel örecekleri yaşta dağa götürdüler. 13 yaşındaki bir kızdan terörist yapıp, eline kalaşnikof verdiler. Ondan sonra o hayvan Murat Karayılan’ın, o hayvan Cemil Bayık’ın masasına oturtup, tecavüz edip, taciz edip bir daha anasının yüzüne bakamasın, geri dönemesin diye yapanların burunlarından fitil fitil getirmezsek namerdiz" dedi.
"Molotof atandan, ölüm orucuna yatandan meclis üyesi olur mu?"
"Terör tarihinin en büyük operasyonlarını yaptık. Dün dördünü daha gümlettik" diyen Bakan Soylu, "Bu insansız hava araçlarımız var ya hani sınırlarımızda dolaşıyor. PKK’ya yukarıdan aşağıdan nefes aldırmıyoruz. Ona yeni bir yazılım yaptık, Mayıs ayında inşallah takacağız. Artık teröristlerin dağlarda yürümesini bırakın, kafalarını bile çıkaramayacaklar. Türkiye büyük adımlar atıyor. Ben Savunma Sanayi İcra Kurulu üyesiyim. Cumhurbaşkanımız O Kurulun Başkanı. Öyle işler yapıyoruz ki orada ama hepsini söylemiyoruz tabi ki. Bilesiniz ki, bunların bir kısmını bilseniz sabaha kadar sevinçten uyumazsınız. Şimdi bizi buradan geri döndürmeye çalışıyorlar. Son 7 yılda nasıl anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirmeye çalışmışlarsa, önümüzdeki 4,5 yılda da aynısını yapmaya çalışıyorlar. Ben 1969 doğumluyum. 50 yaşına geldim. Bu ülkede her 1,5 yılda bir seçim yapıldı. Son 10 yılda 9 seçim. Buna hangi ülke dayanabilir? Her 10 yılda bir darbe. Her seçim istikrar gidiyor seçimi, her seçim ya sırtım ya karnım seçimi. Önümüzdeki 4,5 yıl için yeni bir tezgah kurmaya çalışıyorlar. 6-7 Ekim’de yapamadıklarını, Gezi’de, 15 Temmuz’da, çukur eylemlerinde yapamadıklarını yapmaya çalışıyorlar. Şu son dolar operasyonunu Amerika yaptı. Benim midemde ne varsa dudağımda o var. Ekonomik saldırı yapacaklar dertleri şu. Eğer bu seçimde az oy alırsa Cumhur İttifakı, önümüzdeki 4,5 yılda istediğimiz gibi ezme fırsatını elde ederiz. Şimdi önümüzdeki 4,5 yıl 325 PKK’lıyı ve HDP iltisaklıyı CHP, Saadet Partisi ve İyi Parti kendi listelerinden aday yaptılar. Bir parti niçin PKK’ya patlayıcı taşıyan birini Belediye Meclis Üyesi yapar? Uyuşturucu parasını PKK’ya göndereni neden meclis üyesi yapar? PKK’ya 13-14 yaşındaki kızları gönderen adamdan Belediye Meclis Üyesi olur mu? Bu ülkede polis karakoluna molotof atandan, ölüm orucuna yatandan Belediye Meclis Üyesi olur mu? Bunları söylediğimde Kılıçdaroğlu da, Akşener de yanlış söyledin diyor. 325 PKK’lı KCK’lı tek tek, 178’i bunların terör örgütünden işlem görmüş. Diyor ki Kılıçdaroğlu tutuklayın onları. Yok, bir dakika, laf cambazlığı yapma. Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanımızın karşısında aday olmadı mı? 6-7 Ekim olaylarını yapan, bunun suçlusu olan Demirtaş nasıl aday oldu? Çünkü mahkemeleri bitmemişti. Temiz kağıdı aldılar diyor. Ne temiz kağıdı aldılar? Onların sen PKK ile iltisaklı olduklarını biliyorsun. Onlar senin partinin değil, Kandil onları sana yazdı verdi. Sen onlarla işbirliği yapmak için liste yaptın. Onlarda temiz kağıdı yok, çünkü senin kafan temiz değil" dedi.
"Ben iki milletvekili için sırtımı PKK’ya yaslayan ahlaksız mıyım ki"
Kendisini ahlaksız kampanya yapmakla itham eden Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na da cevap veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Temel Karamollaoğlu’na sorsan bana diyor ki, en ahlaksız kampanyayı yapıyorsun. Ben hangi ahlaksız kampanyayı yapıyor muşum? Ben senin gibi rahmetli Necmettin Erbakan’ın milli görüşünü iki tane milletvekili çıkarabilmek için PKK’ya yaslayan ahlaksız mıyım da bana ahlaksız diyorsun. İlk kez böyle bir zaman dilimine geldik. Yüzdük, yüzdük sonuna geldik. O kadar büyük engellerden atladık ki? Adam çıktı demedi mi Kürdistan’da biz kazanacağız. Batıda AK Parti’ye, MHP’ye kaybettireceğiz demedi mi? Kürdistan diye bir yer var mı Türkiye’de? Siz yok diyorsunuz, Dr. Devlet Bahçeli yok diyor, Recep Tayyip Erdoğan yok diyor. Biz kendimizi yırtıyoruz yok diyoruz. Bir kere siz Kılıçdaroğlu’ndan Sezai Temelli o Kürdistan diyen sözünü senin ağzına tıkarım diye bir şey duydunuz mu? Peki siyasette baş olmak için çıkıp bugün kuyruk olan Meral Akşener’den böyle bir söz duydunuz mu? Temel Karamollaoğlu zaten çalmadan oynuyor. Şimdi milli görüşte devam ettiklerini iddia eden Saadet Partisi ne yapıyor biliyor musunuz? Güneydoğu’da PKK’nın giremediği iki yer Şanlıurfa ve Adıyaman’dır. Şanlıurfa ve Adıyaman’da Apo’nun yeğeni Ömer Öcalan ile birlikte Saadet Partililer kapı kapı gezip Şanlıurfa’ya PKK’yı sokmak için çaba sarf ediyorlar. Susayım mı? Ben bunu taşıyamam. Ne olursunuz bu kasedi başa sardırmayın bir daha" diye konuştu.
Soylu konuşmasının bitiminde Cumhur İttifakı Bandırma Belediye Başkan Adayı Alp Bostancı ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yücel Yılmaz’ı yanına alarak, "Başkanlarımızın emrindeyim" dedi.
Kaynak: İHA
Bakan Soylu, "Pazar günü hem geçmişimiz için, hem medeniyetimiz ve tarihimizin bize bıraktığı miras için önemli bir karar. Hem bugünümüz için, kazanımlarımızı kaybetmememiz için önemli bir karar. Gelecek nesillerimize güçlü bir Türkiye bırakmak için önemli bir karar. Aynı zamanda etrafımızdaki coğrafya için, Türkiye’ye elini uzatanlar için önemli bir karar. Önemli bir karar çünkü bugüne kadar çok sıkıntılar çektik. Darbeler gördük, başbakanlar idam edildi, bakanlar idam edildi. Bize dediler ki, annelerimize dediler ki, evlatlarınızı bu işlere karıştırmayın, bu ülkeyi idare etmeyin, biz idare edeceğiz dediler. Bu ülkeye ekonomik olarak saldırdılar. Bir gece yattık, sabah kalktık yüzde 200 fukaralaştık. Bizi değerlerimizden, kutsallarımızdan uzaklaştırmaya çalıştılar. Annelerimizin, babalarımızın bize söylediklerinden, töremizden uzaklaştırmaya çalıştılar. Hiç geleceğe bakmayalım, ufka bakmayalım istediler. Ayağımızın ucundan başka bir yeri bize göstermek istemediler. Alevi-Sünni dediler, Türk-Kürt dediler, sağcı-solcu dediler, başı açık, kapalı dediler, yetmedi laik, dindar dediler. Bizi birbirimizden ayırmaya çalıştılar, zayıflatmaya çalıştılar. İstediler ki kuvvetsiz olalım, birbirimize düşelim, köklerimizden ayrılalım. Bu kadar saldırmalarına rağmen Bandırma elif gibi dimdik durdu" dedi.
"Biz gittiğimiz her yere hakkaniyet, kardeşlik, adalet getirdik"
Soylu konuşmasının devamında, "Bu ülkede hastanede doktorun yüzünü 5 dakika görmek imkansızdı. Yeni doğan çocukların hastanede rehin alındığı bir ülkeydi Türkiye. Polisinin arabasına benzin koymaya takatinin olmadığı bir ülkeydi Türkiye. Emekli maaşlarımızı ödeyemediğimiz zaman IMF’nin kapısına gidildi bizi rencide ettiler. Bu ülkede 1999 yılında deprem oldu. Ben Düzce İl Başkanıydım. Hemen yanı başımızda Yalova’ya adımımızı attık sabahleyin. Allah o manzara ile bizi bir daha imtihan etmesin. Ölüsüne ceset torbası bulamayan bir Türkiye manzarası vardı. Her 10 yılda bir darbeyle kulağımızı çekmek istediler, Amerika’dan parmak salladılar, hep boynumuz bükük, belimiz eğik, ayaklarımız mecalsiz kalsın istediler. Son 7 senede dahi anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirmeye çalıştılar. Faiz 3-4 puandı, Gezi olayları bitti faiz 15 puana çıktı. 28 Şubat’ta bu ülkede bankaları hortumladılar. 53,5 milyar dolar bedel ödettiler. Gezi olaylarında bu milletin önüne 150 milyar dolarlık bir fatura koydular. İstedikleri Türkiye huzurlu, güçlü olmasın, yarına bakmasın istediler. Ardından 17-25 Aralık darbesini getirdiler. Biz gezi olaylarında IMF’ye borcumuzu bitirmiştik. Dediler ki şehir hastanelerini, otoyolları, nükleer santralleri, havalimanlarını, ATAK helikopterini, MİLGEM Savaş Gemisi’ni yapamazsınız dediler. O Amerikan uşağı, Pensilvanya’daki şarlatana 15 Temmuz darbesi yaptırdılar. 7 Haziran seçimleri sonrası çukur eylemleri yaptılar. Türkiye’yi hep kaos içerisinde bırakmak istediler. Irak’ın kuzeyinde bir devlet kurdurmak istediler. Recep Tayyip Erdoğan engelledi. Yoksa o devleti orada kuracaklardı. Amerika tahrik ettiler, Avrupa fişekledi. Ardından Afrin’e binlerce tır silah gönderdi değil mi Amerika? Peki Amerika bize ne dedi? Ey Türkiye sen Afrin’e sakın girme dedi.
Girersen karışmam dedi.
Biz ABD’nin parmak sallamasına bakmadan çatır çatır girdik mi Afrin’e? İstedikleri şuydu. Irak’ın kuzeyindeki devletle, Afrin arasında bir hat çekecekler, bir terör koridoru oluşturup Türkiye’nin güneyini Ortadoğu’dan ayıracaklar, Türkiye’yi kendi coğrafyasından, ticaret yollarından ayıracaklar ve Türkiye’yi kendi içinde büzüşmüş bir ülke haline getirecekler. Türkiye buna müsaade etmedi değil mi? Bütün dünyaya bir mesaj bıraktı. Türkiye bugün kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye. ABD Afganistan’a girdi 2002’de, tarumar etti oralarını. Şu anda dünyanın en büyük uyuşturucu merkezlerinden biri haline getirdi oraları. Irak, Suriye, Yemen, Sudan, Libya, Lübnan hepsini karıştırdılar. Peki biz ne yapıyoruz? Biz 2 bin kilometrekare Afrin’e girdik, 2 bin kilometrekare Cerablus, Azez, Mare’ye girdik. 318 bin 500 Suriyeli oraya huzur getirdiğimiz için geri döndüler. Daha da devam ediyorlar. Bizim orada hastanelerimiz, hemşirelerimiz, doktorumuz var. Biz Batı gibi değiliz. Onlar gittikleri her yerde yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürdüler. Biz gittiğimiz her yere hakkaniyet, kardeşlik, adalet getirdik. Bizim Afrin’de de, Mare’de de, Cerablus’ta da bizim hastanelerimiz, hemşiremiz, doktorlarımız, DSİ’miz, mühendislerimiz, hakimlerimiz, kaymakamlarımız, vali yardımcılarımız, öğretmenlerimiz, okullarımız, polisimiz, jandarmamız, Mehmetçiğimiz var. Beş vakit Allahu Ekber diyen imamlarımız var" dedi.
"Sana dört tane duvar verdik, hangisine istersen sırtını daya"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuşmasının devamında, "Kadın çıkıp diyecek ki, ben sırtımı PKK’ya PYD’ye dayadım diyecek. Türkiye’yi tehdit edecek, biz ne yapacağız? Sırtını mı sıvazlayacağız. Yanlış bir şey mi söyledik, hem söyledik hem yaptık. Sen sırtını PKK’ya, PYD’ye dayarsın ha? Şimdi sana dört tane duvar verdik. Hangisine istersen daya. Türkiye eski Türkiye değil, bu ülke üzerinde kimseye ameliyat yaptırmayız. Bugün PKK’ya burnunu çıkarttırmıyoruz. Bunların vekilleri var biliyorsunuz. İstanbul Taksim Meydanı’nda toplanacaklarmış. Oradan 15 vilayet yürüyüp Apo’nun serbest kalması için Diyarbakır’a kadar yürüyüş yapacaklarmış. Ne demişiz, kötü bir şey mi söylemişiz? Ben bunların vekillerine milletvekili demiyorum. Bunları milletin aziz ismini kendi önlerine alabilecek bir karakterleri ve şahsiyetleri yoktur da onun için. Onlar PKK’nın ve terörün vekilidirler. Sizi yürüten adam değildir dedim. Yürüyebildiler mi, yürüyemediler. Taksim’de çıktılar bir metre yürüdüler, bizim polislerimiz onları şapa oturttu. Diyarbakır’a burunlarını çıkaramadılar. Allah’ımıza şükürler olsun bugün Doğu ve Güneydoğu’da huzur ve kardeşlik var. Bugün Bandırma’nın sahilinde nasıl bir anne kızıyla birlikte gecenin bir vaktinde yürüyebiliyorsa, bu ülkenin İçişleri Bakanı olarak söylüyorum; Eruh’ta da, Silopi’de de, Tutak’ta da, Cizre’de de aynı şekilde anneler çocukları ile birlikte kimsenin musallat olmasından korkmadan yürüyebiliyorlar. Ama vicdanımızda bir yara var, biz bunu unutamayız. Bu ülkede 13-14 yaşlarında kızları annelerinin saçlarını tel tel örecekleri yaşta dağa götürdüler. 13 yaşındaki bir kızdan terörist yapıp, eline kalaşnikof verdiler. Ondan sonra o hayvan Murat Karayılan’ın, o hayvan Cemil Bayık’ın masasına oturtup, tecavüz edip, taciz edip bir daha anasının yüzüne bakamasın, geri dönemesin diye yapanların burunlarından fitil fitil getirmezsek namerdiz" dedi.
"Molotof atandan, ölüm orucuna yatandan meclis üyesi olur mu?"
"Terör tarihinin en büyük operasyonlarını yaptık. Dün dördünü daha gümlettik" diyen Bakan Soylu, "Bu insansız hava araçlarımız var ya hani sınırlarımızda dolaşıyor. PKK’ya yukarıdan aşağıdan nefes aldırmıyoruz. Ona yeni bir yazılım yaptık, Mayıs ayında inşallah takacağız. Artık teröristlerin dağlarda yürümesini bırakın, kafalarını bile çıkaramayacaklar. Türkiye büyük adımlar atıyor. Ben Savunma Sanayi İcra Kurulu üyesiyim. Cumhurbaşkanımız O Kurulun Başkanı. Öyle işler yapıyoruz ki orada ama hepsini söylemiyoruz tabi ki. Bilesiniz ki, bunların bir kısmını bilseniz sabaha kadar sevinçten uyumazsınız. Şimdi bizi buradan geri döndürmeye çalışıyorlar. Son 7 yılda nasıl anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirmeye çalışmışlarsa, önümüzdeki 4,5 yılda da aynısını yapmaya çalışıyorlar. Ben 1969 doğumluyum. 50 yaşına geldim. Bu ülkede her 1,5 yılda bir seçim yapıldı. Son 10 yılda 9 seçim. Buna hangi ülke dayanabilir? Her 10 yılda bir darbe. Her seçim istikrar gidiyor seçimi, her seçim ya sırtım ya karnım seçimi. Önümüzdeki 4,5 yıl için yeni bir tezgah kurmaya çalışıyorlar. 6-7 Ekim’de yapamadıklarını, Gezi’de, 15 Temmuz’da, çukur eylemlerinde yapamadıklarını yapmaya çalışıyorlar. Şu son dolar operasyonunu Amerika yaptı. Benim midemde ne varsa dudağımda o var. Ekonomik saldırı yapacaklar dertleri şu. Eğer bu seçimde az oy alırsa Cumhur İttifakı, önümüzdeki 4,5 yılda istediğimiz gibi ezme fırsatını elde ederiz. Şimdi önümüzdeki 4,5 yıl 325 PKK’lıyı ve HDP iltisaklıyı CHP, Saadet Partisi ve İyi Parti kendi listelerinden aday yaptılar. Bir parti niçin PKK’ya patlayıcı taşıyan birini Belediye Meclis Üyesi yapar? Uyuşturucu parasını PKK’ya göndereni neden meclis üyesi yapar? PKK’ya 13-14 yaşındaki kızları gönderen adamdan Belediye Meclis Üyesi olur mu? Bu ülkede polis karakoluna molotof atandan, ölüm orucuna yatandan Belediye Meclis Üyesi olur mu? Bunları söylediğimde Kılıçdaroğlu da, Akşener de yanlış söyledin diyor. 325 PKK’lı KCK’lı tek tek, 178’i bunların terör örgütünden işlem görmüş. Diyor ki Kılıçdaroğlu tutuklayın onları. Yok, bir dakika, laf cambazlığı yapma. Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanımızın karşısında aday olmadı mı? 6-7 Ekim olaylarını yapan, bunun suçlusu olan Demirtaş nasıl aday oldu? Çünkü mahkemeleri bitmemişti. Temiz kağıdı aldılar diyor. Ne temiz kağıdı aldılar? Onların sen PKK ile iltisaklı olduklarını biliyorsun. Onlar senin partinin değil, Kandil onları sana yazdı verdi. Sen onlarla işbirliği yapmak için liste yaptın. Onlarda temiz kağıdı yok, çünkü senin kafan temiz değil" dedi.
"Ben iki milletvekili için sırtımı PKK’ya yaslayan ahlaksız mıyım ki"
Kendisini ahlaksız kampanya yapmakla itham eden Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na da cevap veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Temel Karamollaoğlu’na sorsan bana diyor ki, en ahlaksız kampanyayı yapıyorsun. Ben hangi ahlaksız kampanyayı yapıyor muşum? Ben senin gibi rahmetli Necmettin Erbakan’ın milli görüşünü iki tane milletvekili çıkarabilmek için PKK’ya yaslayan ahlaksız mıyım da bana ahlaksız diyorsun. İlk kez böyle bir zaman dilimine geldik. Yüzdük, yüzdük sonuna geldik. O kadar büyük engellerden atladık ki? Adam çıktı demedi mi Kürdistan’da biz kazanacağız. Batıda AK Parti’ye, MHP’ye kaybettireceğiz demedi mi? Kürdistan diye bir yer var mı Türkiye’de? Siz yok diyorsunuz, Dr. Devlet Bahçeli yok diyor, Recep Tayyip Erdoğan yok diyor. Biz kendimizi yırtıyoruz yok diyoruz. Bir kere siz Kılıçdaroğlu’ndan Sezai Temelli o Kürdistan diyen sözünü senin ağzına tıkarım diye bir şey duydunuz mu? Peki siyasette baş olmak için çıkıp bugün kuyruk olan Meral Akşener’den böyle bir söz duydunuz mu? Temel Karamollaoğlu zaten çalmadan oynuyor. Şimdi milli görüşte devam ettiklerini iddia eden Saadet Partisi ne yapıyor biliyor musunuz? Güneydoğu’da PKK’nın giremediği iki yer Şanlıurfa ve Adıyaman’dır. Şanlıurfa ve Adıyaman’da Apo’nun yeğeni Ömer Öcalan ile birlikte Saadet Partililer kapı kapı gezip Şanlıurfa’ya PKK’yı sokmak için çaba sarf ediyorlar. Susayım mı? Ben bunu taşıyamam. Ne olursunuz bu kasedi başa sardırmayın bir daha" diye konuştu.
Soylu konuşmasının bitiminde Cumhur İttifakı Bandırma Belediye Başkan Adayı Alp Bostancı ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yücel Yılmaz’ı yanına alarak, "Başkanlarımızın emrindeyim" dedi.