İçişleri Bakanı Soylu Kanaat Önderleriyle Bir Araya Geldi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: (1) '(31 Mart seçimleri) Vereceğimiz karar şudur; dağda mücadele ettiğimiz PKK'nın belediye binasından içeri girmesine izin verecek miyiz, vermeyecek miyiz?
 Mesele bu kadar basittir, açıktır ve nettir. Kimse kusura bakmasın, HDP ile PKK arasındaki ilişki muğlak değil mutlaktır. Bugün CHP ile HDP arasındaki ilişki de muğlak değil mutlaktır. Cumhur İttifakı'nın karşısındaki şer cephesinin HDP ile dirsek teması, desteği, muğlak değil mutlaktır' 'Kimse kusura bakmasın. Ben dağda 5 metre kar altında görev yapacak evlatlara;
 anne babaların bana emanet ettiği evlatlara;
 taziye telefonu açtığım zaman 'bakanım sen üzülme, vatan sağ olsun' diyecek kadar mangal yürekli babaların evlatlarına 
'hadi aslanlarım, teröristin peşinden gidin” derken,
 kendim gelip şu seçimde bu kirli ittifaka iki kelime söylemezsem; HDP’yi meclise taşıyıp hem HDP’ye hem PKK’ya can suyu veren CHP’ye; Apo için yürüyen HDP’ye iki kelime etmezsem, kendimde eksiklik hissederim'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "(31 Mart seçimleri) Vereceğimiz karar şudur; dağda mücadele ettiğimiz PKK’nın belediye binasından içeri girmesine izin verecek miyiz, vermeyecek miyiz?
 Mesele bu kadar basittir, açıktır ve nettir. Kimse kusura bakmasın, HDP ile PKK arasındaki ilişki muğlak değil mutlaktır. Bugün CHP ile HDP arasındaki ilişki de muğlak değil mutlaktır." dedi.

Beylikdüzü'ndeki bir otelde kanaat önderleriyle bir araya gelen Soylu, geçen günlerde Mısır’da 9 gencin idam edildiği haberini aldıklarını belirterek, "Yabancı gelmedi, çünkü biz bu kısa senaryonun aynısını yaşamıştık. Mısır’daki bu idama Batı sessiz ve tepkisiz kaldı. Biz bunu da yaşamıştık. Ama asıl acıklı olan şudur;
 biz Mısır’da yaşananlardan çok daha büyük acıları, 
çok daha büyük tezgahları, çok daha büyük fitneleri, çok daha fazla sayıda gencimizin şehit haberini, idam haberini aldık. Biz çok daha fazla darbe gördük. Biz çok daha fazla darbeci gördük. Biz onlardan çok daha fazla ihanet gördük." şeklinde konuştu.

Soylu, "Biz 1960’ta darbe gördük, peşinden bize bir anayasa yazdılar; 1980’de bir darbe gördük, peşinden yine bize bir anayasa yazdılar. 15 temmuz 2016’da bir darbeye daha kalkıştılar,
 bir de baktık ki okudukları bildirinin sonunda
 'Endişe etmeyin, biz size yeni bir anayasa yazacağız' diyorlar. Üç hadisenin de akıl hocası, planlayıcısı, aynıydı. Hiç merak etmeyin, Mısır’dakini de kazıyın, altından okyanus ötesi ve ahbapları çıkacaktır." diye konuştu.

Venezüella’da yaşanan olayların ardından da aynı mahfillerin çıkacağını söyleyen Soylu, "Afyon ekimi neredeyse sıfırlanmışken Afganistan’a müdahale edip orayı dünyanın uyuşturucu tarlası haline getiren de aynı kafadır. PKK’ya silah veren, akıl veren, strateji veren, istihbarat veren de 
yine aynı kafadır.
 Yıllarca bu ülkeyi bir şekilde kontrol altında tutmak için, bir istikrarsızlık stratejisi uygulayan, atadığı büyükelçiler eliyle olsun başka kanallar aracılığıyla olsun sürekli siyaseti domine eden, IMF eliyle ekonomiyi yıllardır baygın halde tutan da yine aynı kafadır." dedi.

Soylu, seçimler dolayısıyla sahada olduklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Sadece bu seçim değil, son 6-7 yıldır yaşadığımız tüm seçimlerde milletimize kendimizce bir derdimizi anlatmaya çalışıyoruz.
 Biz etrafımızda, ülkemizde yıllardır sistemli bir anormallik yaşıyoruz. 1950’lerin ortalarından beri, 1960 ihtilalinden beri bu işleri yaşıyoruz. Nedir yani, bu kadar zamandır iktidara gelen siyasetçilerin, yöneticilerin hepsi mi basiretsizdi? Bunlar dünyanın her yerinde olan işler miydi? 
Dünyanın bizim ölçeğimizdeki hangi ülkesinde bizdeki gibi her ülkesinde on yılda bir darbe oluyordu?
Dünyanın her yerinde Müslümanlar yaşıyor,
 hangisinde kadınların başörtüsü bizdeki kadar mesele olmuştur? Dünyanın hangi ülkesinde IMF bu kadar palazlanabilmişti ve ülke yönetiminde söz sahibi olabilmişti? Biz bunların hepsini yaşadık."

- "Erdoğan ve Bahçeli’nin meselesi, birilerinin 31 Mart sonrasındaki karanlık hayalleriyle"

AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın
 2002’den beri verdiği mücadelenin özünün anormalliklerin temeliyle ilgili olduğunu belirten Soylu, "Anayasa değişiklikleri, Cumhurbaşkanlığı hükümet modeli, terörle aktif mücadele stratejisi, göçü yönetmemiz, uyuşturucuyla mücadele stratejimiz,
vesayet kurumlarıyla mücadelemiz, esas itibarıyla etrafımızdaki bu sistemli anormalliğin kırılmasına ve
 bu ülkenin istikrara, normale kavuşmasıyla ilgilidir. Sistemli anormallik diyorum çünkü asıl tehlike,
 bunun birçok insan tarafından normal görülmesidir. Recep Tayyip Erdoğan bununla mücadele etmektedir.
 Recep Tayyip Erdoğan’ın kavgası şu veya bu partiyle değildir. Erdoğan’ın ve AK Parti’nin mücadelesi;
 60-70 yıldır, millet iktidara geldikten beri
 bu ülkenin yaşadıklarıyla ilgiliydi.
 Hem Recep Tayyip Erdoğan’ın,
 hem de Sayın Devlet Bahçeli’nin meselesi, partilerle,
belediye başkanlıklarıyla değil, 
birilerinin 31 Mart sonrasındaki karanlık hayalleriyle ilgilidir." değerlendirmesini yaptı.

- "CHP ile HDP arasındaki ilişki de muğlak değil mutlaktır"

31 Mart'ta verilecek kararın önemine değinen Soylu, "Vereceğimiz karar şudur: dağda mücadele ettiğimiz PKK’nın belediye binasından içeri girmesine izin verecek miyiz vermeyecek miyiz?
 Mesele bu kadar basittir, açıktır ve nettir. kimse kusura bakmasın, HDP ile PKK arasındaki ilişki muğlak değil mutlaktır. Bugün CHP ile HDP arasındaki ilişki de muğlak değil mutlaktır. Cumhur İttifakı'nın karşısındaki şer cephesinin HDP ile dirsek teması, desteği, muğlak değil mutlaktır.
 Bu ilişkileri başka şekilde tarif edemeyiz.
" dedi.

Vatandaşların vereceği oyların aslında nereye gittiğine bakmakla mükellef olduğunu kaydeden Soylu, şöyle devam etti:

"Beylikdüzü’nden verilecek oy, Kandil’e ulaşıyorsa, 
bu kanallar bu seçimde açılmışsa, biz elbette ki buna beka seçimi deriz ve AK Partili de olsak, Milliyetçi Hareket Partili de olsak 'burada bir milli mesele var' deyip 
buna ilişkin bir sorumluluk hissederiz.
 Efendim, Süleyman Soylu kapı kapı geziyormuş, sert konuşuyormuş da İçişleri Bakanı böyle konuşur muymuş? Evet konuşurum.
 Kimse kusura bakmasın;
 ben dağda 5 metre kar altında görev yapacak evlatlara; 
anne babaların bana emanet ettiği evlatlara; 
taziye telefonu açtığım zaman 'bakanım sen üzülme, vatan sağ olsun' diyecek kadar mangal yürekli babaların evlatlarına 'hadi aslanlarım, teröristin peşinden gidin' derken,
kendim gelip şu seçimde bu kirli ittifaka iki kelime söylemezsem; HDP’yi meclise taşıyıp hem HDP’ye hem PKK’ya can suyu veren CHP’ye; Apo için yürüyen HDP’ye iki kelime etmezsem, kendimde eksiklik hissederim; 
o çocuklardan da bu milletten de Cenabıhak’tan da utanırım."

Soylu, "Burası dün kurulmuş bir devlet değildir,
 bu millet de dünyaya dün gelmiş bir millet değildir.
 Biz siyaset de biliriz, lafın nereye gittiğini de biliriz. Hem PKK’nın partisiyle kol kola yürüyeceksin,
 adamlar seni her gittiğin yerde destekleyecekler. Ağzını açıp tek kelime etmeyeceksin. 'Benim yanımda sizin ne işiniz var, defolun' demeyeceksin, adamlarını cenazelerine göndereceksin. Cezaevindekileri ziyarete göndereceksin,
 hapishane ziyaretlerinden Kandil’e selam çakacaksın, moral vereceksin, Diyarbakır Sur’daki terör eylemlerine destek veren HDP’li belediyeye, görevden aldığımız için geçmiş olsuna gideceksin. Hem de döneceksin, milletin karşısına çıkacaksın
. Bu seçim normal seçim, belediye seçimi diyeceksin. Bu millet bu teraneyi yemez. HDP belediyecilik mi konuşuyor yoksa Apo’yu mu konuşuyor? CHP belediyecilik mi konuşuyor yoksa AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan mı konuşuyor?" şeklinde konuştu.

(Sürecek)

Kaynak: AA