Eski Eşyaları Annesinin Anısı İçin Biriktiriyor
Denizli’nin Buldan ilçesinde yaşayan iş adamı Mustafa Tuncay, tekstil üzerine faaliyet gösteren atölyesindeki büroyu adeta müzeye çevirdi. Tuncay, sapsız tava ile annesinin yemek yaptığını ve ellerinin yandığını, çarşıda ise hurdacının eski tavanın sapını kırarak attığını gördükten sonra eski eşyalara kıymet verip biriktirdiğini söyledi.
Tuncay’ın ofisine girenler adeta kendilerini küçük bir müze gezintisinin içinde bulurken, Tuncay’ın koleksiyonunda eski dönemlerde kullanılan ev eşyaları, gramofon, el tezgahı parçaları, eski tüfek, kılıç, kama, gaz ocakları, şerbetçi güğümü, mutfak eşyaları ile eski Buldan resimleri yer alıyor.
İş adamı Mustafa Tuncay, çocukluğunda çok fakirlik çektiğini, sergilediği eşyalarının çoğunun evlerinde olmadığını o günleri unutamadığı için şimdi o günleri tekrar yaşadığını dile getirdi. Sapsız tava ile annesinin yemek yaptığını, annesinin ellerinin yandığını, çarşıda hurdacının eski tavanın sapını kırarak attığını gördükten sonra eski eşyaların atılmasına tahammül edemediğini belirten Tuncay, “Çok yokluk gördük. Durumumuz kötüydü. Burada sergilediğim çoğu eşya bizim evimizde yoktu. Şimdi bu eşyaları gördükçe çok duygulanıyorum. Onlarla konuşuyorum. Hatıralarım canlanıyor. Eşyaların bir kısmını arkadaşlarım ‘kıymetini ancak sen bilirsin diyerek’ getiriyor. Bir kısmını da satın alıyorum. Bürodaki eşyalarımın yarısından fazlası depolarımda duruyor. İleride müze yapıp sergilemek düşüncesindeyim. Duvarlarımda Buldan’ın tarihi resimleriyle birlikte 17 Ağustos 1994 de yaşadığımız büyük orman yangını resimleri var. O gün Buldan tarihi için kara bir gündü, ciğerlerimiz yandı. Allah bize fakirlik günlerimizi ve çevre felaketlerini bir daha yaşatmasın. Ülkemizin kıymetini bilelim” dedi.
Kaynak: İHA
İş adamı Mustafa Tuncay, çocukluğunda çok fakirlik çektiğini, sergilediği eşyalarının çoğunun evlerinde olmadığını o günleri unutamadığı için şimdi o günleri tekrar yaşadığını dile getirdi. Sapsız tava ile annesinin yemek yaptığını, annesinin ellerinin yandığını, çarşıda hurdacının eski tavanın sapını kırarak attığını gördükten sonra eski eşyaların atılmasına tahammül edemediğini belirten Tuncay, “Çok yokluk gördük. Durumumuz kötüydü. Burada sergilediğim çoğu eşya bizim evimizde yoktu. Şimdi bu eşyaları gördükçe çok duygulanıyorum. Onlarla konuşuyorum. Hatıralarım canlanıyor. Eşyaların bir kısmını arkadaşlarım ‘kıymetini ancak sen bilirsin diyerek’ getiriyor. Bir kısmını da satın alıyorum. Bürodaki eşyalarımın yarısından fazlası depolarımda duruyor. İleride müze yapıp sergilemek düşüncesindeyim. Duvarlarımda Buldan’ın tarihi resimleriyle birlikte 17 Ağustos 1994 de yaşadığımız büyük orman yangını resimleri var. O gün Buldan tarihi için kara bir gündü, ciğerlerimiz yandı. Allah bize fakirlik günlerimizi ve çevre felaketlerini bir daha yaşatmasın. Ülkemizin kıymetini bilelim” dedi.