HIV'de 'Dışlanma' Teşhis Ve Tedaviyi Engelliyor
HAKED Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal: 'HIV teşhis ve tedavisinde yaşanan en önemli sorunlardan biri ayrımcılık. Bu ayrımcılık korku ve bilinçsizlikten oluyor' KLİMİK HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten: 'AIDS'e bağlı ölümlerde bizim bulunduğumuz coğrafyada artış var'
HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği (HAKED) Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, İnsan Bağışıklığı Yetmezlik Virüsü (HIV) teşhis ve tedavisinde yaşanan en önemli sorunlardan birinin ayrımcılık olduğunu belirterek, "Bu ayrımcılık korku ve bilinçsizlikten oluyor. HIV pozitif bireylerin toplum tarafından dışlanması teşhisi ve tedaviyi engelliyor." dedi.
Dünya AIDS Günü kapsamında düzenlenen basın toplantısında, uzmanlar HIV'e ilişkin güncel bilgileri paylaştı.
HAKED Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, test yapılmadan HIV pozitif bireylere ulaşmanın imkansız olduğunu belirterek, "Şüpheli cinsel ilişki yaşayan herkes test olarak HIV şüphesinin önüne geçebilir. Önyargıların önüne geçmek için ise HIV'in bulaş yollarına dair şüphelerin giderilmesi, ayrımcılığa son verilmesi gerekiyor." dedi.
Prof. Dr. Ünal, toplumdaki ayrımcılık ve farkındalıkla ilgili problemler nedeniyle hastalara ulaşımın zor olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"HIV konusunda bu zamana kadar yapılan en önemli çalışmalardan biri hiçbir kimlik bilgisi paylaşılmadan test yaptırılabilecek anonim test merkezlerinin kurulması oldu. İstanbul'da Şişli ve Beşiktaş, Ankara'da Çankaya, İzmir'de Konak, İçel ve Bursa ilk kurulan yerler. Bu anonim merkezlerin çoğaltılması hepimizin en büyük görevi. HIV teşhis ve tedavisinde yaşanan en önemli sorunlardan biri ayrımcılık. Bu ayrımcılık korku ve bilinçsizlikten oluyor. HIV pozitif bireylerin toplum tarafından dışlanması teşhisi ve tedaviyi engelliyor."
KLİMİK HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten de "HIV ve AIDS aynı şey demek değil. AIDS, HIV pozitif olan bireylerin tedavi edilmezlerse gelecekleri son radde oluyor. 1997 yılı AIDS hastalığının en çok görüldüğü, 2004 yılı ise AIDS'e bağlı ölümlerin en çok olduğu yıl. Bu tarihlerden sonra bu rakamlarda azalma oldu ancak bizim bulunduğumuz coğrafyada artış var. Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı son rakamlara göre Kasım 2019 itibarıyla Türkiye'de toplam 24 bin 219 HIV tanısı alan birey bulunuyor. 2018'de 3 bin 719 yeni tanı alan birey varken, 2019'da bu sayının 4 binden fazla olması bekleniyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye, HIV tedavisinde ilaç erişimi çok yüksek bir ülke"
Prof. Dr. Fehmi Tabak da HIV enfeksiyonunun bulaşmasında en önemli nedenin korunmasız cinsel ilişki olduğunu ifade ederek, "Türkiye'de kan yolu veya anneden bebeğe geçiş yüzde 1'lerin altında. HIV, birlikte yemek yemek, sarılmak, öpüşmek ile bulaşmaz. Korunmalı bir ilişkide ise HIV'in buluşması söz konusu olamaz." diye konuştu.
Toplantıda, HIV tanı ve tedavisine ilişkin son bilgileri aktaran Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu da HIV şüphesi olan kişilerin aynı gün tanı alıp, aynı hafta tedaviye başlayabildiğini ve düzenli tedavi alan hastaların normal hayatlarını sürdürebildiğini söyledi.
Pullukçu, "Türkiye, HIV tedavisinde ilaç erişimi çok yüksek bir ülke. Her hasta için uygun tedavi uygulayabiliyoruz." dedi.
Doç. Dr. Derya Engin Öztür de bireylerin, HIV pozitif olduklarını söyledikleri zaman işe alınmama, işten çıkarılma, eğitim hayatlarını devam ettirememe gibi sosyal sorunlar yaşayabildiğine işaret ederek, "Toplumda yaşanan ön yargı HIV pozitif bireylerde ayrımcılığa neden oluyor. HIV enfeksiyonu belirli bir grubun hastalığı olarak algılanıyor. Bu algının kırılması için herkes üzerine düşeni yapmalı. Bulaş yolları bilinerek ayrımcılığı engelleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Toplantıya HAKED Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, HIV Enfeksiyon Derneği (HIVEND) Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği temsilcisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu ile Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneğinden (EKMUD) Doç. Dr. Derya Engin Öztürk katıldı.
Kaynak: AA
Dünya AIDS Günü kapsamında düzenlenen basın toplantısında, uzmanlar HIV'e ilişkin güncel bilgileri paylaştı.
HAKED Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, test yapılmadan HIV pozitif bireylere ulaşmanın imkansız olduğunu belirterek, "Şüpheli cinsel ilişki yaşayan herkes test olarak HIV şüphesinin önüne geçebilir. Önyargıların önüne geçmek için ise HIV'in bulaş yollarına dair şüphelerin giderilmesi, ayrımcılığa son verilmesi gerekiyor." dedi.
Prof. Dr. Ünal, toplumdaki ayrımcılık ve farkındalıkla ilgili problemler nedeniyle hastalara ulaşımın zor olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"HIV konusunda bu zamana kadar yapılan en önemli çalışmalardan biri hiçbir kimlik bilgisi paylaşılmadan test yaptırılabilecek anonim test merkezlerinin kurulması oldu. İstanbul'da Şişli ve Beşiktaş, Ankara'da Çankaya, İzmir'de Konak, İçel ve Bursa ilk kurulan yerler. Bu anonim merkezlerin çoğaltılması hepimizin en büyük görevi. HIV teşhis ve tedavisinde yaşanan en önemli sorunlardan biri ayrımcılık. Bu ayrımcılık korku ve bilinçsizlikten oluyor. HIV pozitif bireylerin toplum tarafından dışlanması teşhisi ve tedaviyi engelliyor."
KLİMİK HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten de "HIV ve AIDS aynı şey demek değil. AIDS, HIV pozitif olan bireylerin tedavi edilmezlerse gelecekleri son radde oluyor. 1997 yılı AIDS hastalığının en çok görüldüğü, 2004 yılı ise AIDS'e bağlı ölümlerin en çok olduğu yıl. Bu tarihlerden sonra bu rakamlarda azalma oldu ancak bizim bulunduğumuz coğrafyada artış var. Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı son rakamlara göre Kasım 2019 itibarıyla Türkiye'de toplam 24 bin 219 HIV tanısı alan birey bulunuyor. 2018'de 3 bin 719 yeni tanı alan birey varken, 2019'da bu sayının 4 binden fazla olması bekleniyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye, HIV tedavisinde ilaç erişimi çok yüksek bir ülke"
Prof. Dr. Fehmi Tabak da HIV enfeksiyonunun bulaşmasında en önemli nedenin korunmasız cinsel ilişki olduğunu ifade ederek, "Türkiye'de kan yolu veya anneden bebeğe geçiş yüzde 1'lerin altında. HIV, birlikte yemek yemek, sarılmak, öpüşmek ile bulaşmaz. Korunmalı bir ilişkide ise HIV'in buluşması söz konusu olamaz." diye konuştu.
Toplantıda, HIV tanı ve tedavisine ilişkin son bilgileri aktaran Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu da HIV şüphesi olan kişilerin aynı gün tanı alıp, aynı hafta tedaviye başlayabildiğini ve düzenli tedavi alan hastaların normal hayatlarını sürdürebildiğini söyledi.
Pullukçu, "Türkiye, HIV tedavisinde ilaç erişimi çok yüksek bir ülke. Her hasta için uygun tedavi uygulayabiliyoruz." dedi.
Doç. Dr. Derya Engin Öztür de bireylerin, HIV pozitif olduklarını söyledikleri zaman işe alınmama, işten çıkarılma, eğitim hayatlarını devam ettirememe gibi sosyal sorunlar yaşayabildiğine işaret ederek, "Toplumda yaşanan ön yargı HIV pozitif bireylerde ayrımcılığa neden oluyor. HIV enfeksiyonu belirli bir grubun hastalığı olarak algılanıyor. Bu algının kırılması için herkes üzerine düşeni yapmalı. Bulaş yolları bilinerek ayrımcılığı engelleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Toplantıya HAKED Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, HIV Enfeksiyon Derneği (HIVEND) Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği temsilcisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu ile Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneğinden (EKMUD) Doç. Dr. Derya Engin Öztürk katıldı.