İstanbul Emniyeti İle Üsküdar Üniversitesi Arasında İş Birliği Protokolü
Aile içi şiddete karşı alınacak önlemler çerçevesinde imzalanan 'Sosyal ve Bilimsel İşbirliği Protokolü' kapsamında, çok sayıda çalışma yapılacak İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun: 'İstanbul'da koruyucu tedbirler kapsamında yıl içerisinde 460 kadın sığınma evlerine yerleştirildi, 364 kadına da hayati tehlikeleri bulunması sebebiyle koruyucu tedbir uygulandı. 2017 yılında aile içi şiddet sebebiyle 13 bin 91, 2018'de 19 bin 300, son 11 ayda da 18 bin 37 başvuru aldık' Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Nevzat Tarhan: 'Öfke kontrolüyle tedavi teknikleri, ilaçlar, faillerin takip ve tedavileriyle ilgili birimlere ihtiyaç var. Bunun sadece sözde kalmasını istemediğimiz için uygulamaya geçirdik'
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile Üsküdar Üniversitesi arasında, aile içi şiddete karşı alınacak önlemler çerçevesinde "Sosyal ve Bilimsel İşbirliği Protokolü" imzalandı.
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Senato Salonu'nda düzenlenen imza töreni, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun'un katılımıyla gerçekleşti.
Törende konuşan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Coşkun, aile içi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik çalışmaları hakkında bilgi verdi.
İstanbul'un 39 ilçesinde 24 saat hizmet veren "Aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadele büro amirlikleri" kurduklarını belirten Coşkun, bu bürolarda kadın personelin de görevlendirildiğini söyledi.
Ali Tuna Coşkun, İstanbul'da koruyucu tedbirler kapsamında yıl içerisinde 460 kadının sığınma evlerine yerleştirildiğini, 364 kadına da hayati tehlikeleri bulunması sebebiyle koruyucu tedbir uygulandığını aktardı. Coşkun, 2017 yılında aile içi şiddet sebebiyle 13 bin 91, 2018’de 19 bin 300, son 11 ayda da 18 bin 37 başvuru aldıklarını kaydetti.
- "Kadına yönelik şiddet insan hakkı ihlalidir"
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da kadına yönelik şiddetin insan hakkı ihlali olduğunu belirterek, "Bir yerde insan hakkı ihlali varsa orada insanlık yoktur." dedi.
Tarhan, aile içi şiddet konusunda alınan tüm önlemlere rağmen anlamlı bir azalma olmadığını söyledi.
Kadına yönelik şiddeti önleme çalışmalarında daha çok mağdurların güçlendirilmesi ve faillerle ilgili önlem alınması üzerine çalışmalar bulunduğunu dile getiren Tarhan, "Bunlar sonuç üzerine önlemler ama sebep üzerine önlemler değil." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Tarhan, "Sonuç üzerine çalışmak sadece yarayı iyileştirmeye çalışmaktır, sebebi de düşünmek gerekiyor. Şiddet uygulayanlar, tıbbi takibe alınması gereken kişiler. Denetimli serbestlik gibi psikolojik tedavi sağlanarak kontrol altında olması gerekiyor, ilaçla tedavi, öfke kontrolü gerekiyor. Çoğu da önlenebilir vakalar. Öfke kontrolüyle tedavi teknikleri, ilaçlar, faillerin takip ve tedavileriyle ilgili birimlere de ihtiyaç var. Bunun sadece sözde kalmasını istemediğimiz için uygulamaya geçirdik, plan yaptık. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne ve Mustafa Çalışkan'a da bu iş birliği dolayısıyla teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Şiddetin önlenmesiyle ilgili zihniyet dönüşümü çalışmalarının yeterli miktarda yapılmadığını savunan Tarhan, şiddeti besleyen kültürler için zihniyet değişimin şart olduğunu anlattı.
Cezayla ilgili kişinin bir bedel ödemesi gerektiğini belirten Tarhan, "Suçluluk ve pişmanlık oluşmadan serbest bırakılmaması gerekiyor. Örneğin, öldürmekten zevk aldığını söyleyen Ceren Özdemir’in katilinin salınmaması gerekir. Bunu diyen bir kişiye azamiden ceza verilmesi, ıslah edilmeden topluma salınmaması gerekir. Ceza adalet sisteminin yeniden yapılandırılması lazım." dedi.
Konuşmaların ardından, Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, protokolün kapsamı ve yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Sayar, protokol kapsamında şiddet suçunun önlenebilmesi için neden analizi yapan bilimsel araştırmalar, şiddet mağduru çocuklar-gençler-yetişkinlerle rehabilitasyon çalışmaları, suçu işleyenlere yönelik psikoeğitim çalışmaları, okullar ve gençlik merkezlerinde psikoeğitim çalışmaları, şiddet mağdurlarına yönelik psikososyal danışmanlık ve mesleki eğitim çalışmaları yapılacağını söyledi.
Daha sonra, Üsküdar Üniversitesi adına Tarhan ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü adına Coşkun protokol metinlerini imzaladı.
Kaynak: AA
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Senato Salonu'nda düzenlenen imza töreni, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun'un katılımıyla gerçekleşti.
Törende konuşan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Coşkun, aile içi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik çalışmaları hakkında bilgi verdi.
İstanbul'un 39 ilçesinde 24 saat hizmet veren "Aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadele büro amirlikleri" kurduklarını belirten Coşkun, bu bürolarda kadın personelin de görevlendirildiğini söyledi.
Ali Tuna Coşkun, İstanbul'da koruyucu tedbirler kapsamında yıl içerisinde 460 kadının sığınma evlerine yerleştirildiğini, 364 kadına da hayati tehlikeleri bulunması sebebiyle koruyucu tedbir uygulandığını aktardı. Coşkun, 2017 yılında aile içi şiddet sebebiyle 13 bin 91, 2018’de 19 bin 300, son 11 ayda da 18 bin 37 başvuru aldıklarını kaydetti.
- "Kadına yönelik şiddet insan hakkı ihlalidir"
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da kadına yönelik şiddetin insan hakkı ihlali olduğunu belirterek, "Bir yerde insan hakkı ihlali varsa orada insanlık yoktur." dedi.
Tarhan, aile içi şiddet konusunda alınan tüm önlemlere rağmen anlamlı bir azalma olmadığını söyledi.
Kadına yönelik şiddeti önleme çalışmalarında daha çok mağdurların güçlendirilmesi ve faillerle ilgili önlem alınması üzerine çalışmalar bulunduğunu dile getiren Tarhan, "Bunlar sonuç üzerine önlemler ama sebep üzerine önlemler değil." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Tarhan, "Sonuç üzerine çalışmak sadece yarayı iyileştirmeye çalışmaktır, sebebi de düşünmek gerekiyor. Şiddet uygulayanlar, tıbbi takibe alınması gereken kişiler. Denetimli serbestlik gibi psikolojik tedavi sağlanarak kontrol altında olması gerekiyor, ilaçla tedavi, öfke kontrolü gerekiyor. Çoğu da önlenebilir vakalar. Öfke kontrolüyle tedavi teknikleri, ilaçlar, faillerin takip ve tedavileriyle ilgili birimlere de ihtiyaç var. Bunun sadece sözde kalmasını istemediğimiz için uygulamaya geçirdik, plan yaptık. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne ve Mustafa Çalışkan'a da bu iş birliği dolayısıyla teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Şiddetin önlenmesiyle ilgili zihniyet dönüşümü çalışmalarının yeterli miktarda yapılmadığını savunan Tarhan, şiddeti besleyen kültürler için zihniyet değişimin şart olduğunu anlattı.
Cezayla ilgili kişinin bir bedel ödemesi gerektiğini belirten Tarhan, "Suçluluk ve pişmanlık oluşmadan serbest bırakılmaması gerekiyor. Örneğin, öldürmekten zevk aldığını söyleyen Ceren Özdemir’in katilinin salınmaması gerekir. Bunu diyen bir kişiye azamiden ceza verilmesi, ıslah edilmeden topluma salınmaması gerekir. Ceza adalet sisteminin yeniden yapılandırılması lazım." dedi.
Konuşmaların ardından, Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, protokolün kapsamı ve yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Sayar, protokol kapsamında şiddet suçunun önlenebilmesi için neden analizi yapan bilimsel araştırmalar, şiddet mağduru çocuklar-gençler-yetişkinlerle rehabilitasyon çalışmaları, suçu işleyenlere yönelik psikoeğitim çalışmaları, okullar ve gençlik merkezlerinde psikoeğitim çalışmaları, şiddet mağdurlarına yönelik psikososyal danışmanlık ve mesleki eğitim çalışmaları yapılacağını söyledi.
Daha sonra, Üsküdar Üniversitesi adına Tarhan ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü adına Coşkun protokol metinlerini imzaladı.