"Tarihimizde önemli bir yer tutan ve toplumu derinden etkileyen
Sarıkamış olayı için çağdaş sanat dili ile bir enstalasyon ve performans gerçekleştirdim.
Sarıkamış, insanı derinden etkileyen bir trajedi. Tarihimizde önemli bir yeri olan bu savunma öyküsünün binlerce kahramanı var. Binlerce hayat burada son bulmuş, dünyanın en masum ölümleri burada yaşanmıştır. Özellikle de bu savunmada
masumiyet simgesi haline gelmiş bir durumun dile getirilmesi önem arz etmektedir. İnsanın, öyküsünü dinlerken bile üşüdüğü Allahuekber Dağları’nın soğuğunda doğaya karşı verilen bir mücadele. Bu mücadelede karşı karşıya gelmiş iki ordu. Soğuktan üşümüş donmuş bedenler. Üşüse de donsa da kırmızı sımsıcak bir ateşin içinde. Tarihin seyrini değiştirmiş,
Türkiye ve Rusya’nın günümüzdeki sınırlarını çizmesini sağlamış bir mücadele. On binlerce şehidimizin olduğu bu karşılaşmada, ölen masum insanların anısına her yıl gerçekleştirilen geleneksel yürüyüş etkinliği içerisinde hem şehitlerimizi anmak hem de bu
Sarıkamış olayına dikkat çekmek için bir performans sergiledim. Bu performansta insan karşısında doğanın gücünü bir kez daha anlamamızı sağlamış
Sarıkamış olayı, buz ve soğuk ile sıcak ve ateşin de bir birleşimidir. Bu vahim olayda can vermiş insanlar soğuğu hissettiği kadar bir
ateş çemberi içinde sıcağı da hissetmişlerdir. Buradan hareketle doğanın insan üzerine adeta bir ölüm gibi çöktüğü
Sarıkamış olayı için bir
ateş çemberi oluşturup, ateş ve soğuğun aynı anda zıtlık oluşturduğu bir
kompozisyon kurguladım. Çağdaş bir sanat dili ile gerçekleştirilen çalışmada doğa ve iklim koşullarının zorluğunu, çekilen acı ile bugün hissedilen hüznü birleştirmeye çalıştım" dedi.