Rusya Ve ABD'nin Avrupa'daki Gaz Savaşı
ABD yönetimi, Rus gazını Avrupa’ya taşıyacak Kuzey Akım 2 doğal gaz projesini durdurmaya yönelik, projeyi uygulayan şirketlere yaptırım sinyalleri veriyor ABD'nin projeyi kendi çıkarları için engellemeye çalışması, Avrupa enerji politikasına kabul edilemez bir siyasi müdahale olarak görülüyor ve kıtada kaygılara yol açıyor Alman Dış İlişkiler Konseyi Orta ve Doğu Avrupa, Rusya ve Orta Asya Robert Bosch Merkezi Başkanı Stefan Meister: 'Trump projeyi daha büyük bir ticaret anlaşmasında Almanya ile pazarlık için kullanıyor ve projeye karşı yaptırımı iç politikada kullanarak, Rusya'yı cezalandırıcı girişimlere destek verdiğini gösterecek' 'ABD, Avrupa'ya LNG satmak istiyor ve burada Rusya'yı bir rakip olarak görüyor' Clingendael Hollanda Uluslararası Enerji Programı Küresel Gaz Piyasası Araştırmacısı Luca Franza: 'Projede Avrupa'da finansmanda bir sıkıntı olsa bile Kremlin'den her zaman bir nakit enjeksiyonu yapılabilir'.
Washington'un Rus doğal gazını Baltık Denizi'nden Almanya'ya taşıması planlanan Kuzey Akım-2 doğal gaz projesine yönelik ikincil yaptırımlara hazırlandığına yönelik işaretler ise Berlin'de endişe oluşturuyor.
ABD Başkanı Donald Trump, geçen yıl temmuzda NATO Zirvesi için bulunduğu Brüksel'de Almanya'nın Rusya ile petrol ve doğal gaz anlaşmaları yapmasını yakışıksız olarak niteleyerek, "Almanya enerji için Rusya'ya yüksek düzeyde ödemeler yapıyor. Bu nedenle Almanya, Rusya'nın esiri." değerlendirmesinde bulunmuştu.
ABD Enerji Bakanı Rick Perry de geçen yıl kasımda Washington'un, Kuzey Akım-2 boru hattında yer alan şirketlere yaptırım uygulama seçeneğini elinde tuttuğunu açıklamıştı.
ABD Temsilciler Meclisi ise geçen yılın Aralık ayında proje nedeniyle çeşitli şirket, kuruluş ve şahıslara yaptırım uygulanmasını öngören kararı kabul etmişti.
Öte yandan ABD'nin Berlin Büyükelçisi Richard Grenell'in de geçen hafta projeyle bağlantılı şirketlere mektup göndererek, "Amerika Düşmanlarına Yaptırımla Mücadele Yasası" kapsamında şirketlerin cezalandırılabileceğini iletmişti.
ABD’nin olası yaptırım kararından etkilenecek şirketler arasında, İsviçre merkezli Alseas Group ve İtalyan Saipem şirketi de yer alıyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise ABD'nin Avrupa'nın enerji politikalarına müdahalede bulunmaması gerektiğini belirterek, "Avrupa’nın enerji sorunları ABD’de değil, Avrupa’da çözülmeli. Yaptırımlar hedef değil, politik araçtır." ifadesini kullanmıştı.
- Şirketler doğrudan etkilenecek
Alman Dış İlişkiler Konseyi Orta ve Doğu Avrupa, Rusya ve Orta Asya Robert Bosch Merkezi Başkanı Stefan Meister, AA muhabirine, proje şirketleri ve finansmanın ABD’nin yaptırım kararından doğrudan etkileneceğini belirterek, "Bu da Gazprom'un boru hattını tek başına inşa edeceği anlamına geliyor." dedi.
Yaptırım halinde Alman şirketlerinin de projeden ayrılacağına işaret eden Meister, "Fakat Kuzey Akım-2 boru hattı inşa edilecek. Bu da gelecekte Alman iş dünyasına fayda sağlayacak. Aynı zamanda bu, ABD'nin yaptırımlarına rağmen Almanya'nın önemli bir merkez olacağı anlamına geliyor. Ayrıca ABD ile olan ilişkileri daha da soğutacaktır. Başkan Trump, Almanya ve AB ile ülkesi adına daha iyi bir ticaret anlaşması yapmak için bu projeyi daha fazla kullanmaya çalışacaktır." ifadelerini kullandı.
Meister, ABD’nin söz konusu doğal gaz projesini üç nedenle sonlandırmak istediğini belirterek, "Birincisi, Washington’da Rusya ile bütün ilişkileri kesmek isteyen çevreler var ve Avrupa’daki ortaklarla olan ilişkilere zarar verse bile bu hedefe ulaşmak istiyorlar. İkincisi, Trump projeyi daha büyük bir ticaret anlaşmasında Almanya ile pazarlık için kullanıyor ve projeye karşı yaptırımı iç politikada kullanarak, Rusya'yı cezalandırıcı girişimlere destek verdiğini gösterecek. Üçüncüsü ise ABD, Avrupa'ya LNG satmak istiyor ve burada Rusya'yı bir rakip olarak görüyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "LNG en yüksek fiyatı veren müşteriye gider"
Clingendael Hollanda Uluslararası Enerji Programı Küresel Gaz Piyasası Araştırmacısı Luca Franza da ABD'nin ikincil yaptırımlarının ülkelerden çok şirketleri vuracağını belirterek, ABD’nin yatırım planında "potansiyel kurban" olarak öne çıkan şirketin projenin boru hatlarını denize döşeyen Allseas olduğunu söyledi.
Rusların projeyi tamamlamakta kararlı olduğunu da dile getiren Franza, "Projede Avrupa'da finansmanda bir sıkıntı olsa bile Kremlin'den her zaman bir nakit enjeksiyonu yapılabilir." dedi.
Franza, Washington’un boru hattı ile gazın taşınması anlaşmalarının yapıldığı 1970’lerden beri, Avrupa ile Rusya arasındaki ortak enerji projelerine karşı çıkma konusunda tarihsel bir eğilime sahip olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
"ABD, Rusya ile Avrupa arasındaki yakınlaşma sonucu dışlanabileceğinden korkuyordu. Şimdi ise daha yeni bir etken var. Bu da ABD'nin kendi LNG ihracatını artırmaya çalışması. Bu, Trump yönetiminin ABD’nin ticaret açığını azaltmaya yönelik stratejik hedefinin bir bileşeni. ABD hükümeti Çin’e karşı da aynı hedefi izliyor. Siyasi girişim faydasız çünkü gaz akışı arz talep dengesine göre şekilleniyor. Esnek yakıt olan LNG, en yüksek fiyatı veren müşteriye gider. Politik olarak müdahale ters etki yapabilir. ABD’nin müdahalesi, Almanya’da ters etki yaparak Kuzey Akım-2'ye karşı olanları utanç verici bir konuma getirebilir. Öte yandan Avrupa Komisyonu gibi projeye karşı çıkan Avrupalı oyuncuların bazıları da ABD'nin yaptırımları için kritik öneme sahip. ABD yaptırımları, Avrupa enerji politikasında kabul edilemez bir siyasi müdahale olarak görülüyor ve kaygılandıran bir emsal teşkil edecek.”
- 10 milyar avroluk maliyet
Baltık denizinden geçerek Avrupa'ya gaz sağlayacak Kuzey Akım-2 doğal gaz projesinin toplam uzunluğu bin 220 kilometre olarak hesaplanıyor. Bu yılın sonunda bitirilmesi planlanan projede bugüne kadar sadece 400 kilometrelik boru hattının döşenmesi ise dikkat çekiyor.
Ukrayna’da yaşanan kriz ve Kırım’ın ilhakı sonrasında, Avrupa’ya gönderdiği doğal gazda Ukrayna'nın payını daha da düşürmek isteyen Rusya, projeyi 2015’te duyurmuştu.
Gazprom’un yanı sıra Shell, OMV, Engie, Uniper ve Wintershall gibi Batılı şirketlerin de yer aldığı projeye, Ukrayna, ABD, Polonya ve Baltık ülkeleri karşı çıkıyor.
Maliyeti 10 milyar avro civarında olması beklenen projeyle, yılda 55 milyar metreküplük Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya sevk edilmesi planlanıyor.
Trump’ın Almanya'nın gazda Rusya'nın esiri olduğunu iddia etmesine rağmen, Rus gazı ülkenin enerji ihtiyacının az bir kısmına karşılık geliyor. Berlin son yıllarda yenilebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak, enerjide çeşitlilik sağlıyor. Ayrıca Avrupa Birliği, birlik ülkelerinin gaz sıkıntısı yaşamaması için başta LNG ithalatının artırılması ve yenilebilir enerji kaynaklarını teşvik etmek gibi çeşitli önlemler alarak enerji çeşitliliğini artırıcı çalışmalar yapıyor.
- ABD 716 milyar dolarlık LNG satacak
AB üyesi 28 ülkenin toplam nüfusu 513 milyon ve bu doğal gaz ihraç eden ülkeler için değeri yüksek bir pazar anlamına geliyor. AB'nin 2025’te doğal gaz ihtiyacının 80'ini ithal etmesi bekleniyor. AB'nin toplam gaz ithalatı içinde LNG'nin payı 2017'de yüzde 14 olarak hesaplandı. Bu miktarın yüzde 41'ini Katar'ın, sadece yüzde 4'ünü ise ABD'nin tedarik ettiği kayıtlara geçti.
2017’de 60 yıl aradan sonra ilk kez net doğal gaz ihracatçısı olan Trump Yönetimi ise ülkesinin dış ticaret açığını azaltmak için Avrupa'ya daha fazla LNG ihraç etmek istiyor.
Global danışmanlık şirketi CF International'a göre, ABD LNG ihracat terminallerinden elde edilen toplam kümülatif değer 2050’ye kadar 716 milyar dolara ulaşacak.
ABD'nin ürettiği LNG, boru hatları üzerinden aktarılan Rus doğal gazına göre daha pahalıya mal olurken, ABD’li şirketlerin Rusya’ya karşı pazar payı elde etmek için indirime gittiği belirtiliyor. İndirimden sonra, Kasım 2018'de, Polonya'nın kamu enerji şirketi PGNİG ile ABD firması Cheniere Enerji arasında, Polonya'ya ABD'den LNG ihraç etmeye yönelik 24 yıllık sözleşme imzalandı.