Otogarlarda 'Mülteci Yolcu' Fırsatçılığı
Türkiye’de yaşayan ve seyahat izin belgesi olmadan bulundukları kentin dışına çıkamayan mültecilerin bu durumu bazı kesimler tarafından hiçe sayılarak ranta çevriliyor.
Türkiye’deki mültecilerin şehirler arası seyahat edebilmesi için bağlı bulundukları şehirlerin polis merkezlerinden izin belgesi almaları gerekiyor. İzin belgesi olmadan yolculuk yapmak isteyen mültecilere ise fahiş fiyatlarla kaçak yolculuk yaptırılıyor. Otobüs firmaları için izin belgesi olmadan mülteci yolcu taşımanın cezası ise bin 500 liradan başlıyor. Eskişehir Şehirler arası Otobüs Terminali’ndeki otobüs firması temsilcileri konuyla ilgili yaptıkları açıklamada, gerekli olan izin belgesi ile alakalı büyük sıkıntılar yaşadıklarını ve bu işi ranta çeviren fırsatçıların olduğunu dile getirdi.
Özel bir otobüs firmasında yönetici olarak görev alan Fatih Gündoğmuş, “Otobüslerle şehirler arası dolaşmak için mültecilerin izin kağıtları lazım. İzin kağıdı olmadığı zaman trafik polisi veya jandarma, yolda bizim otobüslerimizde bu vatandaşları bulduğu zaman ceza yazıyor. Yabancıların şubesinden mültecilerin izin belgesi alması gerekiyor. Şimdi biz burada bilet vermiyoruz, adam mağdur. Gelmiş, gariban. Boynunu büküyor, ‘Bana illa bilet’ diyor. Veremiyoruz. Hiçbir firma veremiyor. Yalvarıyor adam ‘Bilet ver’ diye. Mesela 20-30 lira bilet bedeli, ‘Sana 150 lira vereyim, bana bilet ver’ diyor. Mültecilerin bağlı oldukları şehirlerden çıkmamaları gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Bu işin cezaları bin 500 liradan başlıyor”
Mültecilerin bu durumunu fırsata çevirmeye çalışan kişilerin de olduğunu dile getiren Gündoğmuş, “Onların da kendilerine göre akrabaları vardır civardaki şehirlerde. Onlar da gezmek istiyorlar. Bayramda bunu çok yaşadık. Ama sırf bu işi kovalayan dışarıda da esnaf var. Mesela adamın minibüsü var veya hususi arabası var. Geliyor, Diyor ki ‘500 lira ver, seni götüreyim Ankara’ya.’ Veriyorlar, götürüyor. Fırsatçılık yani. Biz de bunu yapmak istemiyoruz. Biz biletimizi satsak kafi. Bu işin cezaları bin 500 liradan başlıyor. Hem otobüse yazıyor, hem firmaya yazıyor. Kiminin elinde kimlik var. Basit bir kağıttan kimlik yapmış devlet. Sadece o. Arkasında da onun konaklayacağı şehir yazıyor. O şehirden dışarı çıkması yasak. Ama bize gelmiş , arkasında Ankara yazıyor. Buraya kaçak gelmiş. Buradan da kaçak gidecek. Diyoruz, ‘Bak git kardeşim, seninkinin arkasında Ankara yazıyor, sana izin belgesi verirler.’ Şu anda mülteciler, abartmıyorum, bizim yüzde 10 yolcumuz. Yüzde 10 rahat var” ifadelerini kullandı.
“Bazen gidemeyip 2-3 gün burada yatıyorlar”
Bir diğer otobüs firmasında görevli olan Necmi Özalp ise mültecilerin şehirler arası seyahat için izin belgesi almalarının şart olduğunu vurguladığı konuşmasında şunları kaydetti:
“O vatandaşların kimlikleri olmadığı için, izin belgeleri olmadığı için herhangi bir yere gönderemiyoruz. Gönderdiğimiz halde otobüse ceza yazıyorlar. Diyelim ki buradan Ankara’ya gönderiyoruz. Ankara’ya gönderdiğimizde hem arabaya ceza yazıyorlar hem de olduğu yerde vatandaşı indiriyorlar. İster Özbek olsun, ister İranlı olsun, ister Iraklı olsun. Çünkü belgesi yok. Taşıma belgesi istiyorlar. Adam geliyor bazen gidemiyor 2-3 gün burada yatıyor. Adam mesela Ankara’ya gidecek, Bursa’ya gidecek, gidemiyor. Çünkü belgesi yok elinde. Ama bu duyarlılık iyi yani. Çünkü terörist mi, hırsız mı ne olduğunu biz de bilmiyoruz. Çünkü çoğu Türkçe bilmiyor. Polisler geliyor, çoğunu çeviriyor. Aranan kişiler de çıkıyor içlerinde. Kimlik kontrolü yapıyor polis, bir bakıyor aranan kişi.”
Kaynak: İHA
Özel bir otobüs firmasında yönetici olarak görev alan Fatih Gündoğmuş, “Otobüslerle şehirler arası dolaşmak için mültecilerin izin kağıtları lazım. İzin kağıdı olmadığı zaman trafik polisi veya jandarma, yolda bizim otobüslerimizde bu vatandaşları bulduğu zaman ceza yazıyor. Yabancıların şubesinden mültecilerin izin belgesi alması gerekiyor. Şimdi biz burada bilet vermiyoruz, adam mağdur. Gelmiş, gariban. Boynunu büküyor, ‘Bana illa bilet’ diyor. Veremiyoruz. Hiçbir firma veremiyor. Yalvarıyor adam ‘Bilet ver’ diye. Mesela 20-30 lira bilet bedeli, ‘Sana 150 lira vereyim, bana bilet ver’ diyor. Mültecilerin bağlı oldukları şehirlerden çıkmamaları gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Bu işin cezaları bin 500 liradan başlıyor”
Mültecilerin bu durumunu fırsata çevirmeye çalışan kişilerin de olduğunu dile getiren Gündoğmuş, “Onların da kendilerine göre akrabaları vardır civardaki şehirlerde. Onlar da gezmek istiyorlar. Bayramda bunu çok yaşadık. Ama sırf bu işi kovalayan dışarıda da esnaf var. Mesela adamın minibüsü var veya hususi arabası var. Geliyor, Diyor ki ‘500 lira ver, seni götüreyim Ankara’ya.’ Veriyorlar, götürüyor. Fırsatçılık yani. Biz de bunu yapmak istemiyoruz. Biz biletimizi satsak kafi. Bu işin cezaları bin 500 liradan başlıyor. Hem otobüse yazıyor, hem firmaya yazıyor. Kiminin elinde kimlik var. Basit bir kağıttan kimlik yapmış devlet. Sadece o. Arkasında da onun konaklayacağı şehir yazıyor. O şehirden dışarı çıkması yasak. Ama bize gelmiş , arkasında Ankara yazıyor. Buraya kaçak gelmiş. Buradan da kaçak gidecek. Diyoruz, ‘Bak git kardeşim, seninkinin arkasında Ankara yazıyor, sana izin belgesi verirler.’ Şu anda mülteciler, abartmıyorum, bizim yüzde 10 yolcumuz. Yüzde 10 rahat var” ifadelerini kullandı.
“Bazen gidemeyip 2-3 gün burada yatıyorlar”
Bir diğer otobüs firmasında görevli olan Necmi Özalp ise mültecilerin şehirler arası seyahat için izin belgesi almalarının şart olduğunu vurguladığı konuşmasında şunları kaydetti:
“O vatandaşların kimlikleri olmadığı için, izin belgeleri olmadığı için herhangi bir yere gönderemiyoruz. Gönderdiğimiz halde otobüse ceza yazıyorlar. Diyelim ki buradan Ankara’ya gönderiyoruz. Ankara’ya gönderdiğimizde hem arabaya ceza yazıyorlar hem de olduğu yerde vatandaşı indiriyorlar. İster Özbek olsun, ister İranlı olsun, ister Iraklı olsun. Çünkü belgesi yok. Taşıma belgesi istiyorlar. Adam geliyor bazen gidemiyor 2-3 gün burada yatıyor. Adam mesela Ankara’ya gidecek, Bursa’ya gidecek, gidemiyor. Çünkü belgesi yok elinde. Ama bu duyarlılık iyi yani. Çünkü terörist mi, hırsız mı ne olduğunu biz de bilmiyoruz. Çünkü çoğu Türkçe bilmiyor. Polisler geliyor, çoğunu çeviriyor. Aranan kişiler de çıkıyor içlerinde. Kimlik kontrolü yapıyor polis, bir bakıyor aranan kişi.”