Hava Değişimi Migreni Tetikliyor
Nöroşirurji Uzmanı Op. Dr. Kerem Bıkmaz hava değişimlerinin migreni tetiklediğini ifade ederek “Özellikle lodoslu havalarda migren sorunu yaşayan kişiler dışarıyla temastan uzak durmalı” dedi.
Nöroşirurji Uzmanı Op. Dr. Kerem Bıkmaz migrenin ev hanımlarında daha sık görüldüğünü vurgulayarak “Erkeklerden daha çok kadınlarda görülen migren baş ağrısı, hava değişim dönemlerinde (mevsim dönümleri) daha çok tetikleniyor. Migren baş ağrısı daha sık ev hanımlarında ortaya çıkıyor. Özellikle lodoslu havalarda migren sorunu yaşayan kişiler dışarıyla temastan uzak durmalı” diye konuştu.
INCA Klinik Nöroşirurji Uzmanı Op. Dr. Kerem Bıkmaz tipik migren baş ağrısı özelliklerini şu şekilde sıraladı:
Ciddi zonklayıcı ağrı, bulantı ve bazen kusma, ışık ses ve kokulara hassasiyet. Migren ağrısı başın bir yanında veya tüm başı etkileyebilir. Baş ağrısı erişkinlerde tipik olarak 4-72 saat sürerken çocuklarda saatlerce sürebilir. Fiziksel aktivite, yürüme ve eğilme v.b, ağrıyı kötüleştirebilir.
Migren baş ağrısı sıklığı kişisel değişkenlik gösterir, bazen bir ayda defalarca veya yılda 1-2 kez veya daha nadir olabilir.
En çok 20-50 yaşları arasında görülen hastalık yüzde 75 oranında da genetiktir. Kadınlarda daha sık görülen migren 50 yaşından sonra azalabilir, hatta menopozla tamamen yok olabilir.
Nöroşirurji Uzmanı Op. Dr. Kerem Bıkmaz, migren hastalığının nedeninin tam olarak bilinmediğini belirterek “ Beyinde seratonin ve endorfin düzeylerinde değişikliğin rolü olabildiğine inanıyoruz. Seratonin, yüz ve kafatası duyusunu sağlayan trigeminal sinir yollarıyla iletilen ağrıyı düzenleyen bir beyin kimyasalı. Trigeminal sinirler ise yüz, göz, burun, sinüsler kan damarları ve beyin kılıflarından kaynaklanan ağrılar için temel yollardır. Endorfini de beyin ve omurilik tarafından üretilen doğal ağrı giderici kimyasallar olarak özetleyebiliriz. Migren hastaları, ağrıyı tetikleyen faktörleri tespit ederek hayatlarını kolaylaştırabilirler, bu etkenlerin birkaçı ise şunlardır: Sağlıksız ve dengesiz beslenme, iklim değişikliği, parlak ışık, kötü kokular gibi çevresel faktörler, özellikle kadınlarda östrojen ve progesterone düzeylerindeki değişiklikler, hormonal dengesizlikler, kalp, damar ilaçları, uykusuzluk ve stres. Migreni tetikleyen etkenlerden kaçınarak, baş ağrısı olduğunda akut tedavi yöntemlerinden faydalanarak ve yaşam tarzında değişikliklerle migren atak sayı ve şiddetini azaltılabilir. Ayrıca günlük rutinlerin belirlenmesi, düzenli egzersiz, östrojenin etkili tüketim maddelerinden uzak durulması gerekiyor.” dedi.
Op. Dr. Kerem Bıkmaz sözlerine son olarak şunları ekledi;
Şiddetli ve sık migren atakları olan kişiler için koruyucu birkaç tedavi yöntemi vardır. Bunlar arasında alın ve kafatası kaslarına botulinum toksin infeksiyonları ile migren baş ağrılarını sıklığı, şiddeti ve süresi azaltan botox infeksiyonları, yüksek doz magnezyum ve riboflavin (B2 vitamini), baş ağrısına eşlik eden kas gerginliğini azaltma metotlarını uygulamak için biyofeedback terapileri, tipik baş ağrısı tetikleyicilerinden haberdar olmayı, kaygı ve strese karşı tepkilerin azalmasını sağlayan kognitif davranış tedavisi ve gevşeme eğitimi gösterilebilir.
Kaynak: İHA
INCA Klinik Nöroşirurji Uzmanı Op. Dr. Kerem Bıkmaz tipik migren baş ağrısı özelliklerini şu şekilde sıraladı:
Ciddi zonklayıcı ağrı, bulantı ve bazen kusma, ışık ses ve kokulara hassasiyet. Migren ağrısı başın bir yanında veya tüm başı etkileyebilir. Baş ağrısı erişkinlerde tipik olarak 4-72 saat sürerken çocuklarda saatlerce sürebilir. Fiziksel aktivite, yürüme ve eğilme v.b, ağrıyı kötüleştirebilir.
Migren baş ağrısı sıklığı kişisel değişkenlik gösterir, bazen bir ayda defalarca veya yılda 1-2 kez veya daha nadir olabilir.
En çok 20-50 yaşları arasında görülen hastalık yüzde 75 oranında da genetiktir. Kadınlarda daha sık görülen migren 50 yaşından sonra azalabilir, hatta menopozla tamamen yok olabilir.
Nöroşirurji Uzmanı Op. Dr. Kerem Bıkmaz, migren hastalığının nedeninin tam olarak bilinmediğini belirterek “ Beyinde seratonin ve endorfin düzeylerinde değişikliğin rolü olabildiğine inanıyoruz. Seratonin, yüz ve kafatası duyusunu sağlayan trigeminal sinir yollarıyla iletilen ağrıyı düzenleyen bir beyin kimyasalı. Trigeminal sinirler ise yüz, göz, burun, sinüsler kan damarları ve beyin kılıflarından kaynaklanan ağrılar için temel yollardır. Endorfini de beyin ve omurilik tarafından üretilen doğal ağrı giderici kimyasallar olarak özetleyebiliriz. Migren hastaları, ağrıyı tetikleyen faktörleri tespit ederek hayatlarını kolaylaştırabilirler, bu etkenlerin birkaçı ise şunlardır: Sağlıksız ve dengesiz beslenme, iklim değişikliği, parlak ışık, kötü kokular gibi çevresel faktörler, özellikle kadınlarda östrojen ve progesterone düzeylerindeki değişiklikler, hormonal dengesizlikler, kalp, damar ilaçları, uykusuzluk ve stres. Migreni tetikleyen etkenlerden kaçınarak, baş ağrısı olduğunda akut tedavi yöntemlerinden faydalanarak ve yaşam tarzında değişikliklerle migren atak sayı ve şiddetini azaltılabilir. Ayrıca günlük rutinlerin belirlenmesi, düzenli egzersiz, östrojenin etkili tüketim maddelerinden uzak durulması gerekiyor.” dedi.
Op. Dr. Kerem Bıkmaz sözlerine son olarak şunları ekledi;
Şiddetli ve sık migren atakları olan kişiler için koruyucu birkaç tedavi yöntemi vardır. Bunlar arasında alın ve kafatası kaslarına botulinum toksin infeksiyonları ile migren baş ağrılarını sıklığı, şiddeti ve süresi azaltan botox infeksiyonları, yüksek doz magnezyum ve riboflavin (B2 vitamini), baş ağrısına eşlik eden kas gerginliğini azaltma metotlarını uygulamak için biyofeedback terapileri, tipik baş ağrısı tetikleyicilerinden haberdar olmayı, kaygı ve strese karşı tepkilerin azalmasını sağlayan kognitif davranış tedavisi ve gevşeme eğitimi gösterilebilir.