Neyi Sedef, Mine Ve Gümüşle Buluşturuyor
Bursalı ney ustası ve neyzen Mümin Orhan, tasavvuf musikisinin vazgeçilmez enstrümanı olan, sazlıklardan toplanan kamışlardan yaptığı neyleri sedef, mine ve gümüş motiflerle beziyor Mümin Orhan: 'Ney üfleme derslerine devam ederken bir yandan ney yaptım. Bir süre sonra neyi süsleme ihtiyacı hissettim' 'Neyi süslemeye ilk olarak üzerindeki parazvanelerine mini işçilikler, sedef kakma, başparesine yapılan motiflerle başladım. Şimdi çok değişik noktalara geldi'
BÜŞRA NUR ÖZCAN - Bursalı ney ustası ve neyzen Mümin Orhan, tasavvuf musikisinin vazgeçilmez enstrümanı olan, sazlıklardan toplanan kamışlardan yaptığı neyleri sedef, mine ve gümüş işçiliğiyle süslüyor.
Sümerler tarafından milattan önce 5000'li yıllarda icat edildiği bilinen, yüzyıllardır tasavvuf musikisinin vazgeçilmez enstrümanı haline gelen neyin yapımı için sazlıklardan boğumları ve çapı uygun olan kamışlar toplanıp kaba temizliği yapıldıktan sonra en az bir yıl kurumaya bırakılıyor.
İnsan gırtlağına benzer 9 boğumluk kamışlar, kuruduktan sonra içi boşaltılıyor ve yağlanıyor. Daha sonra ısıtılarak düzeltilen kamışın iki ucuna, kırılmasını önlemek için çelik, gümüş veya altından parazvane takılarak, başpare de eklenip nota delikleri açılıyor.
- "Bayram tatili bile yapmadan 7 yıl çalıştım"
Bursa'da yaşayan ney ustası ve neyzen Mümin Orhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ney ile çok küçük yaşta tanıştığını söyledi.
Çocukluk yıllarında babasının bir tasavvuf müziği grubunda olduğunu belirten Orhan, "Ben de babamın yanında gidiyordum. Vurmalı enstrüman çalmayı öğrendim. Daha sonra Ahmet Argun Aktuğ hocamdan ney öğrendim ve aynı dönemde ney yapımcısı Selahattin Gülizar hocayla tanıştım. Ondan da ney yapmayı öğrendim." diye konuştu.
O günden sonra Özer Yavaş hocayla ney derslerine devam ettiğini anlatan Orhan, şunları kaydetti:
"Ney üfleme derslerine devam ederken bir yandan ney yaptım. Bir süre sonra neyi süsleme ihtiyacı hissettim. Hocamın arkadaşı olan Ümit Takma, 2005 yılında beni Irgandı Köprüsü'ne sedefkar Zafer Karazeybek'in yanına götürdü. Ustamla neyin nasıl süslenebileceği hakkında konuştuk. Birkaç gün sonra ustamın yanına tekrar gittim. Kendisinin çok işi vardı. Bana 'Yardım eder misin?' dedi ve benim için sedefkarlık başladı. O günden sonra ustamın yanında 7 yıl kaldım. Usta-çırak değil, bir baba-oğul ilişkimiz oldu. Bayram tatili bile yapmadan 7 yıl çalıştım."
- "Manda boynuzundan başpare"
Neyin 9 boğumdan oluşan bir enstrüman olduğunu ifade eden Orhan, "Bir başpare ile bir parazvanesi olan bir enstrüman. Neyi süslemeye ilk olarak üzerindeki parazvanelerine mini işçilikler, sedef kakma, başparesine yapılan motiflerle başladım. Şimdi çok değişik noktalara geldi." dedi.
Orhan, ney yapmaya 11, sedefkarlığa ise 17 yaşında başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ney, çok da sulak olmayan yerlerde yetişen kargı cinsi bir kamış türü. Bin tanenin içinden belki bir iki tane seçebileceğiniz bir kamış. Bunlar alınıyor, kurutuluyor ve yaklaşık 1-2 sene bekletiliyor. Düzeltme işlemi için üstü temizleniyor ve ısı yöntemiyle ney, dümdüz hale getiriliyor. Bundan sonra tornada manda boynuzundan başparesi çekiliyor. Gümüşten parazvaneleri yapılıyor ve akort yapılmak suretiyle neyin üstünde delikleri açılıyor. Daha sonra ise ney, neyzeniyle buluşuyor."
Orhan, parazvaneleri süslerken Topkapı Sarayı'nda örnekleri bulunan neyleri baz aldığını da sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Sümerler tarafından milattan önce 5000'li yıllarda icat edildiği bilinen, yüzyıllardır tasavvuf musikisinin vazgeçilmez enstrümanı haline gelen neyin yapımı için sazlıklardan boğumları ve çapı uygun olan kamışlar toplanıp kaba temizliği yapıldıktan sonra en az bir yıl kurumaya bırakılıyor.
İnsan gırtlağına benzer 9 boğumluk kamışlar, kuruduktan sonra içi boşaltılıyor ve yağlanıyor. Daha sonra ısıtılarak düzeltilen kamışın iki ucuna, kırılmasını önlemek için çelik, gümüş veya altından parazvane takılarak, başpare de eklenip nota delikleri açılıyor.
- "Bayram tatili bile yapmadan 7 yıl çalıştım"
Bursa'da yaşayan ney ustası ve neyzen Mümin Orhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ney ile çok küçük yaşta tanıştığını söyledi.
Çocukluk yıllarında babasının bir tasavvuf müziği grubunda olduğunu belirten Orhan, "Ben de babamın yanında gidiyordum. Vurmalı enstrüman çalmayı öğrendim. Daha sonra Ahmet Argun Aktuğ hocamdan ney öğrendim ve aynı dönemde ney yapımcısı Selahattin Gülizar hocayla tanıştım. Ondan da ney yapmayı öğrendim." diye konuştu.
O günden sonra Özer Yavaş hocayla ney derslerine devam ettiğini anlatan Orhan, şunları kaydetti:
"Ney üfleme derslerine devam ederken bir yandan ney yaptım. Bir süre sonra neyi süsleme ihtiyacı hissettim. Hocamın arkadaşı olan Ümit Takma, 2005 yılında beni Irgandı Köprüsü'ne sedefkar Zafer Karazeybek'in yanına götürdü. Ustamla neyin nasıl süslenebileceği hakkında konuştuk. Birkaç gün sonra ustamın yanına tekrar gittim. Kendisinin çok işi vardı. Bana 'Yardım eder misin?' dedi ve benim için sedefkarlık başladı. O günden sonra ustamın yanında 7 yıl kaldım. Usta-çırak değil, bir baba-oğul ilişkimiz oldu. Bayram tatili bile yapmadan 7 yıl çalıştım."
- "Manda boynuzundan başpare"
Neyin 9 boğumdan oluşan bir enstrüman olduğunu ifade eden Orhan, "Bir başpare ile bir parazvanesi olan bir enstrüman. Neyi süslemeye ilk olarak üzerindeki parazvanelerine mini işçilikler, sedef kakma, başparesine yapılan motiflerle başladım. Şimdi çok değişik noktalara geldi." dedi.
Orhan, ney yapmaya 11, sedefkarlığa ise 17 yaşında başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ney, çok da sulak olmayan yerlerde yetişen kargı cinsi bir kamış türü. Bin tanenin içinden belki bir iki tane seçebileceğiniz bir kamış. Bunlar alınıyor, kurutuluyor ve yaklaşık 1-2 sene bekletiliyor. Düzeltme işlemi için üstü temizleniyor ve ısı yöntemiyle ney, dümdüz hale getiriliyor. Bundan sonra tornada manda boynuzundan başparesi çekiliyor. Gümüşten parazvaneleri yapılıyor ve akort yapılmak suretiyle neyin üstünde delikleri açılıyor. Daha sonra ise ney, neyzeniyle buluşuyor."
Orhan, parazvaneleri süslerken Topkapı Sarayı'nda örnekleri bulunan neyleri baz aldığını da sözlerine ekledi.