'Küresel İklim Değişikliğiyle Mücadele Edilmezse Kitlesel Yok Oluşlar Başlayacak'

Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Serhat Yılmaz, küresel iklim değişikliğine yönelik atılacak adımların hızlandırılmadığı bir dünyada her geçen yıl çok daha fazla insanın hayatını kaybedeceğini kaydetti. Küresel iklim değişikliğiyle mücadele edilmezse sonuç olarak çok daha fazla ekonomik sorun oluşacağını belirten Yılmaz, bu durumun devam etmesi halinde bir sonraki aşamada kitlesel yok oluşların gerçekleşecebileceğini ifade etti.

'Küresel İklim Değişikliğiyle Mücadele Edilmezse Kitlesel Yok Oluşlar Başlayacak'
Dünyanın her yerinde sel, fırtına, kasırga ya da tam tersi kuraklık, orman yangınları, şimşek fırtınaları gibi olaylar nedeniyle afetler yaşanıyor. Bu afetlerin nedeni ve şiddetiyle birlikte küresel ısınma konusunu da ele alan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Serhat Yılmaz şunları kaydetti:

“Tabiatla arasında karmaşık bir ağ oluşturan modern toplum insanının doğayı kendi ihtiyaçları ve ihtirasları doğrultusunda şekillendirme isteğinin neden olduğu bu hasarlar sonucunda meydana gelen ekstrem hava olaylarının

yol açtığı afetlerle günümüzde sıkça karşılaşmaktayız. Neredeyse her gün gazete ve televizyonlarda ani gelişen yağışların neden olduğu seller, aşırı sıcaklıkların neden olduğu ölümler, eriyen buzullar, mevsim normalleri üzerinde yaşanan soğuk havalar, kuruyan dere yatakları veya tükenmek üzere olan göller gibi birçok haber görmekteyiz.

Küresel iklim değişikliğinin 20. yüzyılın başından itibaren dile getirilen bir sorun olduğu bilindiğine göre ve birçok defa uluslararası düzeyde bu soruna yönelik toplanılmasına rağmen bugün hala nasıl mücadele edileceğinin tartışılması ya alınan kararların yanlış olduğunu ya da alınan kararlar doğru ise uygulanamadığını gösteriyor. Bugüne kadar gerçekleştirilen Toronto Konferansı (1988), Dünya İklim Konferansı (1990), Rio Zirvesi (1992), Birleşmiş Milletler İklim Konferansı (1996), Kyoto Protokolü (1997), Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir kalkınma Zirvesi (2002), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (2005), COP21 (2015) gibi onlarca uluslararası işbirliğinde alınan kararlara bakıldığında sorunun ve çözümünün doğru tanımlandığı görülüyor."

“Küresel iklim değişikliği konusunda çok yavaş ilerleniyor”

21 Yüzyıl’ın başlangıcında fark edilen ve son 30 yılda hararetli bir şekilde dile getirilen küresel iklim değişikliğine neden olan insan etkisinin 2015 yılında Paris’te gerçekleştirilen COP21’e katılan 195 ülkenin iklim hedeflerindeki ilerlemeyi düzenli olarak raporlama taahhüdünün bu bağlamda olumlu bir gelişme olduğunu dile getiren Yılmaz, “Ancak sorunun fark edildiğinden bu süreye kadar geçen zaman içerisinde sadece raporlama taahhüttü noktasına varılması ne kadar yavaş yol alındığının da bir göstergesidir. Bir de bu duruma madalyonun diğer yüzünü, finansal açıdan zor durumda olan ülkelerin yeşil teknoloji yatırımlarında yaşayacakları sorunlar ile Amerika’nın COP21’den çekileceğini bildirmesini eklersek iklim değişikliği ile mücadelede zaten yavaş olan ilerlemeyi daha da çok yavaşlatacak. Doğanın bu yavaşlığa gösterecek bir tahammülünün bulunmadığı ve her geçen yıl daha sert bir cevap verdiği bilindiği halde hiçbir neden bu duruma mantıklı bir gerekçe oluşturamaz” diye konuştu.



“Afet sayılarının dağılımı tehlikenin arttığını ortaya koyuyor”

Munich RE tarafından 2015 yılında yayınlanan rapordan bahseden Yılmaz, “1980 - 2014 yılları arası afet sayılarının dağılımı tehlikenin nasıl giderek arttığını ortaya koymaktadır. Bu raporda deprem, tsunami, volkanik aktivite gibi olaylar verileri takip edilen yıllarda belirli bir sayı aralığında gerçekleşirken iklim değişikliğinin tetiklediği fırtına, sel, taşkın, aşırı sıcaklık, kuraklık, orman yangınları gibi meteorolojik, hidrolojik ve iklimsel olayların yüzde 200’e yakın artış gösterdi. Sonuç olarak sorunun ve çözümünün belli olduğu küresel iklim değişikliğine yönelik atılacak adımların hızlandırılmadığı bir dünyada her geçen yıl çok daha fazla insan hayatını kaybedeceğini, çok daha fazla ekonomik sorunlar oluşacağını ve insanlığın bu tutarsız davranışlarının devam etmesi halinde bir sonraki aşamanın kitlesel yok oluşlar olacağını anlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA