Kılıçdaroğlu'ndan 'Terör' Açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hangi siyasi görüş, hangi kimlik, hangi inançtan olursa olsun insan olarak önemli adım atacaksak en önemli adım teröre karşı ortak tavır takınmaktır. Terör başımızın belasıdır ve ona karşı ortak mücadele etmek zorundayız" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, meslek birlikleri, inanç ve hemşehri dernekleri ile bir araya geldi. CHP liderinin toplantısına, CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir milletvekilleri, ilçe belediye başkanları ve parti yöneticileri katıldı.
Kılıçdaroğlu, "Hak, hukuk, adalet” sloganları ile salona girdi. Kılıçdaroğlu sözlerine, "Dünyada yıldızı parlayan İzmir, her türlü düşüncenin özgürce dile getirildiği İzmir, insan haklarına saygı duyan, doğayı koruyan İzmir, tarihi derinliklere uzanan İzmir. Tarım, üniversite, turizm, sanayi, edebiyat kenti olan İzmir’de bulunmaktan ve İzmir’in milletvekili adayı olmaktan mutluluk ve gurur duyuyorum" diyerek başladı.
"TERÖR BAŞIMIZIN BELASIDIR”
Siirt’te şehit olan asker için taziyelerini ileten Kılıçdaroğlu, terörle ilgili net mesaj vererek, "Az önce acı haberi ilettiler. Siirt’te mayın patlaması sonucu ailesi Torbalı’da olan şehit haberi geldi. Allah’tan rahmet, ailesine sabırlar diliyoruz. Teröre karşı tek yürek olmak zorundayız. Hangi siyasi görüş, hangi kimlik, hangi inançtan olursa olsun insan olarak önemli adım atacaksak en önemli adım teröre karşı ortak tavır takınmaktır. Terörü her ortamda, her zaman lanetledik, bunu sürdüreceğiz. Terör başımızın belasıdır ve ona karşı ortak mücadele etmek zorundayız. Bir acı tablonun da altını çizmek isterim; şehitler arası gaziler arası ayrım olmaz. O ayrımı yapanlar asla vatansever değildir. Bütün şehitlerin başımızın üstünde yeri vardır" ifadelerini kullandı.
"EZİK İNSANLAR OLARAK ASLA TANIMLAMIYORUZ”
Kılıçdaroğlu ayrıca AK Parti Yalova milletvekili adayı Meliha Akyol’un sözlerini kastederek şunları söyledi:
"Trakya’nın, Balkanların tarihine baktığımızda büyük acılar, dramlar görürsünüz. Oradan insanlar Türrkiye’ye geldiler. Onlar Türkiye’ye gelirken kültürlerini de getirdiler. O müzik aslında bizim müziğimiz, o kültür bizim kültürümüz. Onlar bu ülkenin bütün alanlarında yer aldılar. Milletvekili, bakan oldular, iş dünyasında önemli makam elde ettiler, hayatın her alanında yer aldılar ve topluma örnek oldular. Onları ezik insanlar olarak asla tanımlamıyoruz. Onlar her zaman başımızın üzerinde. Kendilerine şükran borçluyuz. Yılların baskısına rağmen asla kültürlerinden, inançlarından kopmamışlardır. Osmanlı’dan bu yana dik ve onurlu duruşlarını sergilediler. Balkanlardan göç edip Türkiye’ye gelenlere her zaman saygı duyuyoruz."
"SİZLERİ POLİTİK ARGÜMAN İÇİN KULLANIRLAR”
Konuşmasında muhtarlara hitaben uzun bir konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Muhtar kardeşlerim; arada sizi saraya davet ederler. Kiminiz gider, kiminiz gitmez ama bir kişi konuşur; ne konuştuğu belli değil. Sizleri politik argüman için kullanırlar" dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP olarak muhtarların sorunlarını hem çözmeyi, hem de onlar için neler düşündüklerini net olarak toplumun önüne koyan bir parti olduklarını savundu. Muhtarların demokrasinin temel taşı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu topraklarda yapılan ilk seçim muhtarlık seçimidir. Önünüze hangi siyasi gelirse şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz; ’bu topraklara demokrasi kültürü getiren biz muhtarlarız.’ Sarayın bunlardan zinhar haber yok. Hiç haberi yok.”
“TEMEL MUHTARLIK KANUNU ÇIKARACAĞIZ”
Muhtarlarla ilgili önemli projeleri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu projeleri şöyle sıraladı:
"Bizim muhtarları güçlendirmemiz lazım yasal olarak. 100 küsur kanunda muhtar adı geçer. O kanunların tamamını ne ben ne de muhtarlar bilir. Temel Muhtarlık Kanunu çıkaracağız. 134 maddeden oluşan kanun tasarısı taslağı hazırladık muhtar üst kuruluşları ile beraber. Allah nasip eder de Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı koltuğuna gelirse yeni bir tarihi başlatacağız. Her muhtarın seçildikten sonra mekanının olması lazım. Öyle muhtarlıklar var ki, orada bırakın muhtarın oturmasını, sade vatandaş bile otururken ‘burası nasıl yer’ diye şikayet eder. Tüm muhtarlar için yasal olarak mekan düşünüyoruz. Sizlere mutlaka ya belediye ya da il genel meclisinin eleman tahsis etmesi lazım. Olmadığınızda muhtarlık açık olmalı, vatandaşın sorununu not etmeli. Bunun lütufla değil kanunda hükümle olması lazım. Mahalle ile ilgili mecliste kanun görüşülüyor; mahalle sakini önce muhtarı bulur ‘niye’ diye. Muhtarın haberi bile yok. Yani mahalle ile ilgili konu mecliste görüşülürken o sırada muhtar söz ve karar sahibi olacak.”
MUHTARLARA BÜTÇE
Muhtarlık seçimlerinde de birleşik oy pusulasının uygulanması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bizim düşündüklerimizin hiçbiri iktidar tarafından dile getirilmedi. Muhtarlık kurumu ne kadar güçlü olursa ülkede demokrasi o kadar güçlü olur. Muhtarlığın neden bütçesi yok? Yapılması gereken ilk işlerden biri muhtarlık kurumuna da bütçe tahsis etmektir. Bir yoksul aile var, çocuğu üniversite sınavını kazandı. O ilde kaydı yaptırması lazım ama parası yoksa muhtarın kapısını çalacak. Muhtar bunu karşılayacak. Bizim muhtara bütçe tahsis etmemizin temel gerekçesi budur. Emlak vergisinin belli bir oranı muhtarlığa bütçe olarak tahsis edilecek. Hiçbir makam demokrasilerde denetimsiz değildir. Muhtarlığa tahsis edilen bütçenin denetimi merkezi yönetim tarafından yapılacak. Bir mahallenin sakinlerinden kimin fakir olup olmadığını bilen muhtarı ya da bakkaldır. Yapılması gereken; bütün sosyal yardımların muhtarlar aracılığı ile yapılması lazım" şeklinde konuştu.
"BİNLERCE MUHTARDAN OY İSTİYORUM”
Binlerce muhtardan oy istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Hakkını arıyorsan, bu ülkede onurlu bir şekilde muhtarlık yapacaksan oyunu CHP’ye vereceksin kardeşim. Muharrem İnce de muhtarlarla ilgili aynı görüşte. Genç, dinamik, enerjik arkadaşımız var adı Muharrem İnce. Mührü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ona vurun. Birleşik oy pusularında Millet İttifakı var. Biz bütün muhtarların oylarına talibiz. Lafla, hamasetle oy istemiyoruz. Neyi nasıl yapacağımızı gayet açık toplumun önüne koyarak yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“DÜŞÜNCEDEN KORKMUYORUZ”
Muhtarların ardından sivil toplum kuruluşlarına da seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"STK’lar tıpkı siyasi partiler gibi demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. STK’lar güçlendikçe demokrasi de güçlenir. STK’ların desteklenmesi temel görevlerimizden biridir. CHP olarak demokrasiyi savunan, demokrasinin gereklerini yerine getiren, siyasette rakip olan partiye kumpas kurulduğunda o kumpası bozan bir siyasi partiyiz. ‘Biz demokrasiyi savunuyoruz’ diyorlar, zinhar inanmayın. Siyasi partileri seçime sokmamak için her yolu denediler. Biz demokrasiden yanayız. Düşünceden korkmuyoruz, tersine akıl akıldan üstündür inancını taşıyoruz. Bir araya gelip daha sağlıklı bir görüş oluşturabiliriz.”
"HANGİ SENDİKA BUNA İTİRAZ ETTİ?”
Hemşehri dernekleri ve sendikalara hitaben konuşan Kılıçdaroğlu, sendikaların ciddi kan kaybettiğini belirterek, "Bunun nedeni 12 Eylül’dür. Önüne ciddi setler kuruldu. Biz sendikaların güçlenmesini, işçilerin hakların savunmasını isteriz. Bugün bazı sendikalar sarayın arka bahçesi durumunda. Bunların adı sendika ama hiçbirinin sendika olduğunu düşünmüyorum. Size çarpıcı örnek vereyim; sosyal güvenlik sisteminde reform yaptılar. Bugün asgari ücret üzerinden prim ödeyen biri emekli olmak istediğinde aylık 718 lira 65 kuruş ödeniyor. Bu kişi 2008’den önce dilekçe verse emekli aylığı bin 822 liraydı. Şimdi 718 lira. Hangi sendika buna itiraz etti? Nasıl oluyor da bu kadar ciddi düşüş oluyor? Bunun adı reform mu? Buna reform denir mi? Üstelik emeklilik yaşı 34-43, prim ödeme 5 bin gündü. Sözde reform yaptılar; 5 bin gün 7 bin 200’e, emeklik yaşı 65’e çıktı. Daha fazla prim ödüyorsunuz, daha geç emeklilik ve aylığınız daha az. Buna da ‘reform’ diyorlar. Sendikaların kıyameti koparmaları lazımdı. Bunu biz dile getirdik. Emeğin hakkını teslim etmek için. Şu anda Türkiye’de 1 milyon 644 bin kişi bin 500 liranın altında emekli aylığı alıyor. 1 milyon 644 kişinin hakkını ve hukukunu koruyan tek partiyiz. Tüm emeklilere sesleniyorum; eğer onurunla yaşamak istiyorsanız, bayramda ailen ve torunla huzur içinde yaşamak istiyorsan, insanca yaşam hakkım hakkım var diyorsan oy vereceğin tek parti CHP’dir" diye konuştu.
“BENİM DÖNEMİMDE AÇIK 2 MİLYAR LİRAYDI ŞİMDİ 34 MİLYAR”
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yıllardır söyledik ‘iki ikramiye’ diye kıyameti koparıyorlardı. Para da, imkan da, bütçe de var. İkramiye alacak emekli de var. Veremediler. Rantiyeye çalışıyorlar. Biz insan için çalışıyoruz. Aramızda dağlar kadar fark var. Emeklinin hakkını soruyorum, ‘Neden korumuyorsunuz?’ diye. ‘Emekli ne yaparsak yapalım; sırtına da binsek, ağzından lokma da alsak oy verecek’ diyorlar. Bu düşünce insan haklarına aykırı. Ayda 300 lira emekli aylığı alan var, 400 lira alan var, 800 lira alan var. Saraydaki zata desin ‘800 lira ile bir de sen geçin bakalım’ desin. Hiçbir emeklinin aylığı bin 500 altında olmayacak. Benim dönemimde açık 2 milyar liraydı şimdi açık 34 milyar. Neden sendikalar sormuyorlar? Koltuk merakı olanlar Türkiye için düşünemezler. Mücadele edenlere de nefes aldırmak istemiyorlar. Mücadele eden sendikalar da emekli dernekleri de var, hakkını yemeyelim ama Sosyal Güvenlik Kurumu yönetiminde görev alacaksınız, açık büyüyecek, emekli aylığı düşecek ve siz sesinizi çıkarmayacaksınız. Bu insani değil.”
“AZ BİLE YAPMIŞLAR SİZE AMA BİZİM DE KABAHATİMİZ VAR”
Hemşehri derneklerine hitaben konuşmasına dünkü Kırıkkale ziyaretini anlatan Kılıçdaroğlu, "Dün Kırıkkale’deydim. Kırıkkale 1925’te mühimmat fabrikasının temelinin atıldığı küçük bir köydür. Savunma sanayinin merkezi olmuştur. 20 bin kişi 3 vardiya halinde çalışıyorlardı. Bugün o fabrikaların büyük kısmı kapandı. İşçi sayısı bin 800 oldu. Kırıkkale kendisini bu hale getiren partiye oy veriyor. Az bile yapmışlar size. Bizim de kabahatimiz var. Sen gittin kahvede vatandaşın derdini dinledin mi, dinlemedin. Biz şimdi gerçek anlamda halkın partisiyiz. Halkın sorunlarını gerçek anlamda dile getiriyoruz. Eleştiriyorlar, ‘Elit partisi’ diye. Taşeron işçinin derdini en iyi kim dile getirdi? Kısmen kadro almışlarsa hakkımı helal etmek için onlardan oy istiyoruz. Asgari ücretle ilgili konuşunca kıyamet koparıyordu. Belediyelerimiz net bin 500 lira yaptı. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ‘ben yapamıyorum, para yok’ diyor. Para var da yapmak istemiyorsunuz. Hemşehri derneklerine düşen görev; İzmir’de rahat edebilirsiniz ama geldiğiniz topraklarda yaşayan akrabalarınızı arayıp ‘İzmir’de baskı yok. Siz de İzmir gibi yaşamak istiyorsanız, o zaman CHP’ye oy vereceksiniz’ deyin" şeklinde konuştu.
“2 TRİLYONU NEREYE HARCADILAR?”
Salonda bulunan inanç derneklerine de seslenen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Her inanca, kimliğe, yaşam tarzına saygılıyız. Bunun üzerinden siyaset yapmak toplumu ayrıştırır. Allah ile kulu arasında kimse giremez. 16 yılda geldiğimiz nokta ayrışmış bir toplum gerçeği işe karşılaştık. Yaşam tarzı inanç üzerinden siyaseti ortadan kaldırmalıyız. ‘Parayı nereden bulacaksınız?’ diyorlar. 16 yılda dışarıdan faiz lobilerin ödenen para 151 milyar 34 milyon dolar. Londra’ya niye gidiyorlar. ‘Dış güçlerin oyunu.’ Hangi gerekçe ile? ‘Borç para ver’ diye yalvarmaya gidiyorlar. Türkiye gelip ‘dış güç oyunu’ diyorlar. Dolar yükselmiyor yerinde duruyor. Değeri düşen Türk Lirası. Sürekli değer kaybediyor. İçeriye ödenen faiz de 687 milyar lira. Bir de ‘faize karşıyız’ diyorlar. Utanmasalar bu parayı ‘CHP ödedi’ diyecekler. Çiftçi memnun değil, emekli memnun değil, esnaf memnun değil, sanayici memnun değil, sanatçı memnun değil, işçi memnun değil. Bütün bu saydıklarımın tamamı alın teri ile para kazanmak isteyenler. Ancak bir sınıf var ki çalışmaz ve parasını alır. Rantiye sınıfı. 16 yıldır rantiye sınıfına hizmet ediyor. 1923’ten 2002’ye 79 yılda tüm hükümetlerin de harcadığı para 713 milyar dolar. Son 14 yılda harcanan para 2 trilyon 94 milyar dolar. Bunun hesabını sormak zorundayız. Sandığa giden her vatandaş elini vicdanına koysun, ‘2 trilyonu nereye harcadılar?’ diye sorsun ve oyunu kullansın.”
"SENİN VERECEĞİN KARARLARIN TAMAMI ŞAİBELİDİR”
“Adalet istiyorum” diyen Kılıçdaroğlu, bağımsız yargı istediğini belirterek, "Saray hakimleri istemiyorum. Namusu ile onuru ile vicdanı ile hareket eden, hukuk üstünlüğünü savunan, tarafsız ve bağımsız olan hakimler istiyorum. Danıştay’dan bir kadın hakim sarayın atadığı hakimdir. Saray kölesi olan hakim Muharrem İnce aleyhine tweet atıyor. Haysiyetliysen, yargıya saygın varsa o görevden istifa edersin. Şu ana kadar istifa etmedi. Haysiyetin, onurun, yargıç kimliğin varsa derhal istifa edeceksin. Senin vereceğin kararların tamamı şaibelidir. Saray kölesi olan biri, yargıç koltuğunda oturamaz. Bütün yargı camiasına sesleniyorum; o hakim değil haysiyetli ve onurlu biri değil. Olsaydı istifa ederdi, giderdi AK Parti kadın kollarına üye olurdu; saygı duyardım. Biz cumhurbaşkanı tarafsız olmalı diye niye diyoruz? Bir parti genel başkanı hakim tayin edemez. Neden Muharrem İnce göğsündeki CHP rozetini çıkarıp Türk bayrağı taktı; ‘tarafsız olacağım’ diyor. Hem parti genel başkanı olacaksın, hem de mahkemeye hakim tayin edeceksin. O hakim de siyaset yapıp tweet atacak. Danıştay başkanına çağrı yapıyorum; elinden istifa dilekçesini al. Tamam çay toplamaya gittiğini biliyorum ama hiç kimse o yargıya o hakim kadar saldırmadı. Onun istifa etmesi lazım. Onursuz, haysiyetsiz insanlar görev sürdürmekte kararlılıkla devam ederler. Çünkü onların onurları sarayın ipoteği altındadır” ifadelerini kullandı.
"ARADAKİ 100 MİLYON FARK NEREYE GİTTİ?”
CHP olarak yol ve köprüye karşı olmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"2 trilyonla yol, köprü yaptık’ diyorlar. Yola da köprüye kim karşı çıktı? ‘Kaça yaptınız?’ diye soruyoruz. Başbakan’ın ifade ettiği Sabuncubeli Tüneli var. 4 kilometrelik tünel, 536 milyon liraya mal oldu. Kilometre başı maliyet 134 milyon lira. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Buca tüneli 2,5 kilometre. İhale bedeli 110 milyon lira. Kilometre maliyeti 44 milyon lira. Aradaki 100 milyon fark nereye gitti? AK Parti’ye vereceğiniz her oy harama ortak olmak demektir. Harama ortak olma. Kul hakkı yiyenlere destek olma. Hesabını veriyorsa başımın üstünde, git oyunu ver. Hesabını vermiyor. ‘Köprüyü kaça yaptın?’ diyorum; ‘karşısın’ diyor. Niye karşı olalım? İzmir hepsini kendi kaynaklarıyla yapıyor. AK Parti’li kardeşlerim; hiçbir zaman oy veren AK Parti’lileri suçlamadım. Her siyasi partiye saygım var. Ben partilerin yöneticilerini eleştiriyorum. Türkiye’yi yönetenler kul hakkı yiyorlar. Yolsuzluk yapıyorlar, fakir fukaranın ekmeğine el uzatıyorlar.”
"İKİ SEÇENEK VAR”
Bu seçimlerin sıradan seçimler olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu seçim bir demokrasi seçimi. İki seçenek var; demokrasiden yana olanlar ve dikta yönetiminden yana olanlar. Demokrasiden yana olanların tarafı belli; Millet İttifakı. Tek adam yönetiminden yana olanların tarafı da belli; Cumhur İttifakı. Bir kişi tek başına devleti yönetiyorsa o devletin sonu yoktur. Tarihte örneği yoktur. Sizler toplumun kanaat önderlerisiniz. Hitap ettiğiniz kitleye bunları anlatma sorumluluğunuz var. Gerçek anlamda demokrasiyi Türkiye’ye getireceğiz" derken, tüm kadınlara da söz vererek, “Muharrem İnce Cumhurbaşkanı olduğunda, parlamentoda çoğunluk sağladığımızda ilk işimiz cinsiyet ve gençlik kotasını Siyasi Partiler Yasasına koymaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu, basına kapalı devam eden toplantıda katılımcıların soruları yanıtladı.
Kaynak: İHA
Kılıçdaroğlu, "Hak, hukuk, adalet” sloganları ile salona girdi. Kılıçdaroğlu sözlerine, "Dünyada yıldızı parlayan İzmir, her türlü düşüncenin özgürce dile getirildiği İzmir, insan haklarına saygı duyan, doğayı koruyan İzmir, tarihi derinliklere uzanan İzmir. Tarım, üniversite, turizm, sanayi, edebiyat kenti olan İzmir’de bulunmaktan ve İzmir’in milletvekili adayı olmaktan mutluluk ve gurur duyuyorum" diyerek başladı.
"TERÖR BAŞIMIZIN BELASIDIR”
Siirt’te şehit olan asker için taziyelerini ileten Kılıçdaroğlu, terörle ilgili net mesaj vererek, "Az önce acı haberi ilettiler. Siirt’te mayın patlaması sonucu ailesi Torbalı’da olan şehit haberi geldi. Allah’tan rahmet, ailesine sabırlar diliyoruz. Teröre karşı tek yürek olmak zorundayız. Hangi siyasi görüş, hangi kimlik, hangi inançtan olursa olsun insan olarak önemli adım atacaksak en önemli adım teröre karşı ortak tavır takınmaktır. Terörü her ortamda, her zaman lanetledik, bunu sürdüreceğiz. Terör başımızın belasıdır ve ona karşı ortak mücadele etmek zorundayız. Bir acı tablonun da altını çizmek isterim; şehitler arası gaziler arası ayrım olmaz. O ayrımı yapanlar asla vatansever değildir. Bütün şehitlerin başımızın üstünde yeri vardır" ifadelerini kullandı.
"EZİK İNSANLAR OLARAK ASLA TANIMLAMIYORUZ”
Kılıçdaroğlu ayrıca AK Parti Yalova milletvekili adayı Meliha Akyol’un sözlerini kastederek şunları söyledi:
"Trakya’nın, Balkanların tarihine baktığımızda büyük acılar, dramlar görürsünüz. Oradan insanlar Türrkiye’ye geldiler. Onlar Türkiye’ye gelirken kültürlerini de getirdiler. O müzik aslında bizim müziğimiz, o kültür bizim kültürümüz. Onlar bu ülkenin bütün alanlarında yer aldılar. Milletvekili, bakan oldular, iş dünyasında önemli makam elde ettiler, hayatın her alanında yer aldılar ve topluma örnek oldular. Onları ezik insanlar olarak asla tanımlamıyoruz. Onlar her zaman başımızın üzerinde. Kendilerine şükran borçluyuz. Yılların baskısına rağmen asla kültürlerinden, inançlarından kopmamışlardır. Osmanlı’dan bu yana dik ve onurlu duruşlarını sergilediler. Balkanlardan göç edip Türkiye’ye gelenlere her zaman saygı duyuyoruz."
"SİZLERİ POLİTİK ARGÜMAN İÇİN KULLANIRLAR”
Konuşmasında muhtarlara hitaben uzun bir konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Muhtar kardeşlerim; arada sizi saraya davet ederler. Kiminiz gider, kiminiz gitmez ama bir kişi konuşur; ne konuştuğu belli değil. Sizleri politik argüman için kullanırlar" dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP olarak muhtarların sorunlarını hem çözmeyi, hem de onlar için neler düşündüklerini net olarak toplumun önüne koyan bir parti olduklarını savundu. Muhtarların demokrasinin temel taşı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu topraklarda yapılan ilk seçim muhtarlık seçimidir. Önünüze hangi siyasi gelirse şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz; ’bu topraklara demokrasi kültürü getiren biz muhtarlarız.’ Sarayın bunlardan zinhar haber yok. Hiç haberi yok.”
“TEMEL MUHTARLIK KANUNU ÇIKARACAĞIZ”
Muhtarlarla ilgili önemli projeleri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu projeleri şöyle sıraladı:
"Bizim muhtarları güçlendirmemiz lazım yasal olarak. 100 küsur kanunda muhtar adı geçer. O kanunların tamamını ne ben ne de muhtarlar bilir. Temel Muhtarlık Kanunu çıkaracağız. 134 maddeden oluşan kanun tasarısı taslağı hazırladık muhtar üst kuruluşları ile beraber. Allah nasip eder de Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı koltuğuna gelirse yeni bir tarihi başlatacağız. Her muhtarın seçildikten sonra mekanının olması lazım. Öyle muhtarlıklar var ki, orada bırakın muhtarın oturmasını, sade vatandaş bile otururken ‘burası nasıl yer’ diye şikayet eder. Tüm muhtarlar için yasal olarak mekan düşünüyoruz. Sizlere mutlaka ya belediye ya da il genel meclisinin eleman tahsis etmesi lazım. Olmadığınızda muhtarlık açık olmalı, vatandaşın sorununu not etmeli. Bunun lütufla değil kanunda hükümle olması lazım. Mahalle ile ilgili mecliste kanun görüşülüyor; mahalle sakini önce muhtarı bulur ‘niye’ diye. Muhtarın haberi bile yok. Yani mahalle ile ilgili konu mecliste görüşülürken o sırada muhtar söz ve karar sahibi olacak.”
MUHTARLARA BÜTÇE
Muhtarlık seçimlerinde de birleşik oy pusulasının uygulanması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bizim düşündüklerimizin hiçbiri iktidar tarafından dile getirilmedi. Muhtarlık kurumu ne kadar güçlü olursa ülkede demokrasi o kadar güçlü olur. Muhtarlığın neden bütçesi yok? Yapılması gereken ilk işlerden biri muhtarlık kurumuna da bütçe tahsis etmektir. Bir yoksul aile var, çocuğu üniversite sınavını kazandı. O ilde kaydı yaptırması lazım ama parası yoksa muhtarın kapısını çalacak. Muhtar bunu karşılayacak. Bizim muhtara bütçe tahsis etmemizin temel gerekçesi budur. Emlak vergisinin belli bir oranı muhtarlığa bütçe olarak tahsis edilecek. Hiçbir makam demokrasilerde denetimsiz değildir. Muhtarlığa tahsis edilen bütçenin denetimi merkezi yönetim tarafından yapılacak. Bir mahallenin sakinlerinden kimin fakir olup olmadığını bilen muhtarı ya da bakkaldır. Yapılması gereken; bütün sosyal yardımların muhtarlar aracılığı ile yapılması lazım" şeklinde konuştu.
"BİNLERCE MUHTARDAN OY İSTİYORUM”
Binlerce muhtardan oy istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Hakkını arıyorsan, bu ülkede onurlu bir şekilde muhtarlık yapacaksan oyunu CHP’ye vereceksin kardeşim. Muharrem İnce de muhtarlarla ilgili aynı görüşte. Genç, dinamik, enerjik arkadaşımız var adı Muharrem İnce. Mührü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ona vurun. Birleşik oy pusularında Millet İttifakı var. Biz bütün muhtarların oylarına talibiz. Lafla, hamasetle oy istemiyoruz. Neyi nasıl yapacağımızı gayet açık toplumun önüne koyarak yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“DÜŞÜNCEDEN KORKMUYORUZ”
Muhtarların ardından sivil toplum kuruluşlarına da seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"STK’lar tıpkı siyasi partiler gibi demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. STK’lar güçlendikçe demokrasi de güçlenir. STK’ların desteklenmesi temel görevlerimizden biridir. CHP olarak demokrasiyi savunan, demokrasinin gereklerini yerine getiren, siyasette rakip olan partiye kumpas kurulduğunda o kumpası bozan bir siyasi partiyiz. ‘Biz demokrasiyi savunuyoruz’ diyorlar, zinhar inanmayın. Siyasi partileri seçime sokmamak için her yolu denediler. Biz demokrasiden yanayız. Düşünceden korkmuyoruz, tersine akıl akıldan üstündür inancını taşıyoruz. Bir araya gelip daha sağlıklı bir görüş oluşturabiliriz.”
"HANGİ SENDİKA BUNA İTİRAZ ETTİ?”
Hemşehri dernekleri ve sendikalara hitaben konuşan Kılıçdaroğlu, sendikaların ciddi kan kaybettiğini belirterek, "Bunun nedeni 12 Eylül’dür. Önüne ciddi setler kuruldu. Biz sendikaların güçlenmesini, işçilerin hakların savunmasını isteriz. Bugün bazı sendikalar sarayın arka bahçesi durumunda. Bunların adı sendika ama hiçbirinin sendika olduğunu düşünmüyorum. Size çarpıcı örnek vereyim; sosyal güvenlik sisteminde reform yaptılar. Bugün asgari ücret üzerinden prim ödeyen biri emekli olmak istediğinde aylık 718 lira 65 kuruş ödeniyor. Bu kişi 2008’den önce dilekçe verse emekli aylığı bin 822 liraydı. Şimdi 718 lira. Hangi sendika buna itiraz etti? Nasıl oluyor da bu kadar ciddi düşüş oluyor? Bunun adı reform mu? Buna reform denir mi? Üstelik emeklilik yaşı 34-43, prim ödeme 5 bin gündü. Sözde reform yaptılar; 5 bin gün 7 bin 200’e, emeklik yaşı 65’e çıktı. Daha fazla prim ödüyorsunuz, daha geç emeklilik ve aylığınız daha az. Buna da ‘reform’ diyorlar. Sendikaların kıyameti koparmaları lazımdı. Bunu biz dile getirdik. Emeğin hakkını teslim etmek için. Şu anda Türkiye’de 1 milyon 644 bin kişi bin 500 liranın altında emekli aylığı alıyor. 1 milyon 644 kişinin hakkını ve hukukunu koruyan tek partiyiz. Tüm emeklilere sesleniyorum; eğer onurunla yaşamak istiyorsanız, bayramda ailen ve torunla huzur içinde yaşamak istiyorsan, insanca yaşam hakkım hakkım var diyorsan oy vereceğin tek parti CHP’dir" diye konuştu.
“BENİM DÖNEMİMDE AÇIK 2 MİLYAR LİRAYDI ŞİMDİ 34 MİLYAR”
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yıllardır söyledik ‘iki ikramiye’ diye kıyameti koparıyorlardı. Para da, imkan da, bütçe de var. İkramiye alacak emekli de var. Veremediler. Rantiyeye çalışıyorlar. Biz insan için çalışıyoruz. Aramızda dağlar kadar fark var. Emeklinin hakkını soruyorum, ‘Neden korumuyorsunuz?’ diye. ‘Emekli ne yaparsak yapalım; sırtına da binsek, ağzından lokma da alsak oy verecek’ diyorlar. Bu düşünce insan haklarına aykırı. Ayda 300 lira emekli aylığı alan var, 400 lira alan var, 800 lira alan var. Saraydaki zata desin ‘800 lira ile bir de sen geçin bakalım’ desin. Hiçbir emeklinin aylığı bin 500 altında olmayacak. Benim dönemimde açık 2 milyar liraydı şimdi açık 34 milyar. Neden sendikalar sormuyorlar? Koltuk merakı olanlar Türkiye için düşünemezler. Mücadele edenlere de nefes aldırmak istemiyorlar. Mücadele eden sendikalar da emekli dernekleri de var, hakkını yemeyelim ama Sosyal Güvenlik Kurumu yönetiminde görev alacaksınız, açık büyüyecek, emekli aylığı düşecek ve siz sesinizi çıkarmayacaksınız. Bu insani değil.”
“AZ BİLE YAPMIŞLAR SİZE AMA BİZİM DE KABAHATİMİZ VAR”
Hemşehri derneklerine hitaben konuşmasına dünkü Kırıkkale ziyaretini anlatan Kılıçdaroğlu, "Dün Kırıkkale’deydim. Kırıkkale 1925’te mühimmat fabrikasının temelinin atıldığı küçük bir köydür. Savunma sanayinin merkezi olmuştur. 20 bin kişi 3 vardiya halinde çalışıyorlardı. Bugün o fabrikaların büyük kısmı kapandı. İşçi sayısı bin 800 oldu. Kırıkkale kendisini bu hale getiren partiye oy veriyor. Az bile yapmışlar size. Bizim de kabahatimiz var. Sen gittin kahvede vatandaşın derdini dinledin mi, dinlemedin. Biz şimdi gerçek anlamda halkın partisiyiz. Halkın sorunlarını gerçek anlamda dile getiriyoruz. Eleştiriyorlar, ‘Elit partisi’ diye. Taşeron işçinin derdini en iyi kim dile getirdi? Kısmen kadro almışlarsa hakkımı helal etmek için onlardan oy istiyoruz. Asgari ücretle ilgili konuşunca kıyamet koparıyordu. Belediyelerimiz net bin 500 lira yaptı. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ‘ben yapamıyorum, para yok’ diyor. Para var da yapmak istemiyorsunuz. Hemşehri derneklerine düşen görev; İzmir’de rahat edebilirsiniz ama geldiğiniz topraklarda yaşayan akrabalarınızı arayıp ‘İzmir’de baskı yok. Siz de İzmir gibi yaşamak istiyorsanız, o zaman CHP’ye oy vereceksiniz’ deyin" şeklinde konuştu.
“2 TRİLYONU NEREYE HARCADILAR?”
Salonda bulunan inanç derneklerine de seslenen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Her inanca, kimliğe, yaşam tarzına saygılıyız. Bunun üzerinden siyaset yapmak toplumu ayrıştırır. Allah ile kulu arasında kimse giremez. 16 yılda geldiğimiz nokta ayrışmış bir toplum gerçeği işe karşılaştık. Yaşam tarzı inanç üzerinden siyaseti ortadan kaldırmalıyız. ‘Parayı nereden bulacaksınız?’ diyorlar. 16 yılda dışarıdan faiz lobilerin ödenen para 151 milyar 34 milyon dolar. Londra’ya niye gidiyorlar. ‘Dış güçlerin oyunu.’ Hangi gerekçe ile? ‘Borç para ver’ diye yalvarmaya gidiyorlar. Türkiye gelip ‘dış güç oyunu’ diyorlar. Dolar yükselmiyor yerinde duruyor. Değeri düşen Türk Lirası. Sürekli değer kaybediyor. İçeriye ödenen faiz de 687 milyar lira. Bir de ‘faize karşıyız’ diyorlar. Utanmasalar bu parayı ‘CHP ödedi’ diyecekler. Çiftçi memnun değil, emekli memnun değil, esnaf memnun değil, sanayici memnun değil, sanatçı memnun değil, işçi memnun değil. Bütün bu saydıklarımın tamamı alın teri ile para kazanmak isteyenler. Ancak bir sınıf var ki çalışmaz ve parasını alır. Rantiye sınıfı. 16 yıldır rantiye sınıfına hizmet ediyor. 1923’ten 2002’ye 79 yılda tüm hükümetlerin de harcadığı para 713 milyar dolar. Son 14 yılda harcanan para 2 trilyon 94 milyar dolar. Bunun hesabını sormak zorundayız. Sandığa giden her vatandaş elini vicdanına koysun, ‘2 trilyonu nereye harcadılar?’ diye sorsun ve oyunu kullansın.”
"SENİN VERECEĞİN KARARLARIN TAMAMI ŞAİBELİDİR”
“Adalet istiyorum” diyen Kılıçdaroğlu, bağımsız yargı istediğini belirterek, "Saray hakimleri istemiyorum. Namusu ile onuru ile vicdanı ile hareket eden, hukuk üstünlüğünü savunan, tarafsız ve bağımsız olan hakimler istiyorum. Danıştay’dan bir kadın hakim sarayın atadığı hakimdir. Saray kölesi olan hakim Muharrem İnce aleyhine tweet atıyor. Haysiyetliysen, yargıya saygın varsa o görevden istifa edersin. Şu ana kadar istifa etmedi. Haysiyetin, onurun, yargıç kimliğin varsa derhal istifa edeceksin. Senin vereceğin kararların tamamı şaibelidir. Saray kölesi olan biri, yargıç koltuğunda oturamaz. Bütün yargı camiasına sesleniyorum; o hakim değil haysiyetli ve onurlu biri değil. Olsaydı istifa ederdi, giderdi AK Parti kadın kollarına üye olurdu; saygı duyardım. Biz cumhurbaşkanı tarafsız olmalı diye niye diyoruz? Bir parti genel başkanı hakim tayin edemez. Neden Muharrem İnce göğsündeki CHP rozetini çıkarıp Türk bayrağı taktı; ‘tarafsız olacağım’ diyor. Hem parti genel başkanı olacaksın, hem de mahkemeye hakim tayin edeceksin. O hakim de siyaset yapıp tweet atacak. Danıştay başkanına çağrı yapıyorum; elinden istifa dilekçesini al. Tamam çay toplamaya gittiğini biliyorum ama hiç kimse o yargıya o hakim kadar saldırmadı. Onun istifa etmesi lazım. Onursuz, haysiyetsiz insanlar görev sürdürmekte kararlılıkla devam ederler. Çünkü onların onurları sarayın ipoteği altındadır” ifadelerini kullandı.
"ARADAKİ 100 MİLYON FARK NEREYE GİTTİ?”
CHP olarak yol ve köprüye karşı olmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"2 trilyonla yol, köprü yaptık’ diyorlar. Yola da köprüye kim karşı çıktı? ‘Kaça yaptınız?’ diye soruyoruz. Başbakan’ın ifade ettiği Sabuncubeli Tüneli var. 4 kilometrelik tünel, 536 milyon liraya mal oldu. Kilometre başı maliyet 134 milyon lira. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Buca tüneli 2,5 kilometre. İhale bedeli 110 milyon lira. Kilometre maliyeti 44 milyon lira. Aradaki 100 milyon fark nereye gitti? AK Parti’ye vereceğiniz her oy harama ortak olmak demektir. Harama ortak olma. Kul hakkı yiyenlere destek olma. Hesabını veriyorsa başımın üstünde, git oyunu ver. Hesabını vermiyor. ‘Köprüyü kaça yaptın?’ diyorum; ‘karşısın’ diyor. Niye karşı olalım? İzmir hepsini kendi kaynaklarıyla yapıyor. AK Parti’li kardeşlerim; hiçbir zaman oy veren AK Parti’lileri suçlamadım. Her siyasi partiye saygım var. Ben partilerin yöneticilerini eleştiriyorum. Türkiye’yi yönetenler kul hakkı yiyorlar. Yolsuzluk yapıyorlar, fakir fukaranın ekmeğine el uzatıyorlar.”
"İKİ SEÇENEK VAR”
Bu seçimlerin sıradan seçimler olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu seçim bir demokrasi seçimi. İki seçenek var; demokrasiden yana olanlar ve dikta yönetiminden yana olanlar. Demokrasiden yana olanların tarafı belli; Millet İttifakı. Tek adam yönetiminden yana olanların tarafı da belli; Cumhur İttifakı. Bir kişi tek başına devleti yönetiyorsa o devletin sonu yoktur. Tarihte örneği yoktur. Sizler toplumun kanaat önderlerisiniz. Hitap ettiğiniz kitleye bunları anlatma sorumluluğunuz var. Gerçek anlamda demokrasiyi Türkiye’ye getireceğiz" derken, tüm kadınlara da söz vererek, “Muharrem İnce Cumhurbaşkanı olduğunda, parlamentoda çoğunluk sağladığımızda ilk işimiz cinsiyet ve gençlik kotasını Siyasi Partiler Yasasına koymaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu, basına kapalı devam eden toplantıda katılımcıların soruları yanıtladı.