'Osmanlı' Köyünde 'Köfte Turizmi'
Edirne'ye 31 kilometre uzaklıkta ve Havsa ilçesine bağlı şirin köy 'Osmanlı', son yıllarda meşhur lezzeti kendine has köftesiyle adını öne çıkarıyor Yol kenarına kurulu ve TEM otoban bağlantılı köy, coğrafi özelliğini de bir anlamda girişimci köylüler sayesinde katma değere dönüştürdü Seyyar köfte arabasıyla başlanan lezzet yolculuğunda gelen talepler köy sakinlerini lokanta açmaya itti. Bin 500 nüfuslu köyde, köfte yemeye gelen yüzlerce kişiye hizmet veren 2 köfte salonu var
SALİH BARAN - GÖKHAN ZOBAR - Tava ciğeriyle ünlü Edirne'de, bir köy adını markalaşan köftesiyle duyuruyor.
Edirne'ye 31 kilometre uzaklıkta ve Havsa ilçesine bağlı, 1677 yılında kurulan "Osmanlı" köyü, son yıllarda meşhur lezzeti kendine has köftesiyle adını öne çıkarıyor.
Yol kenarına kurulu ve TEM otoban bağlantılı köy, coğrafi özelliğini de bir anlamda girişimci köylüler sayesinde katma değere dönüştürdü. Seyyar köfte arabasıyla başlanan lezzet yolculuğunda gelen talepler köy sakinlerini lokanta açmaya itti. Bin 500'e yakın nüfuslu köyde, köfte yemeye gelen yüzlerce kişiye hizmet veren 2 köfte salonu var. Ayrıca köfte, sucuk ve et ürünlerini almak isteyenler için de kasaplar peşi sıra açıldı.
Köfteden önce has zeytinyağlı salata, köy ekmeği ve acı sosun ikram edildiği köfte salonlarına Edirne'nin yanı sıra Kırklareli ve Tekirdağ gibi yakın illerin ötesinde İstanbul'dan hafta sonu bu lezzeti tatmaya gelenler bile var.
Porsiyonu 20 liradan satılan köfteyi tadanlar çiğ olarak da kilogramı 45 liradan evlerine götürüyor.
-Seyyarda başladı şimdi marka köfteci
Kazandığı para yetmediği için köyde bir köşede seyyar köftecilik yaparken şimdilerin lokanta sahibi marka köftecileri arasına giren Mehmet Ellek (53) AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1992 yılında seyyar köfteciliğe başladığını söyledi.
Köyde yetişen küçükbaş ve büyükbaş hayvanların etlerinin lezzetinin bir süre sonra, köfteyi aranan lezzet haline getirdiğini anlatan Ellek, şunları kaydetti:
"Bundan yıllar önce benzin istasyonunda çalışıyordum ve kazandığım para yetmiyordu. İki çocuğum vardı ve onlar için daha çok çalışmalıydım. İlk önce köydeki kahveyi devraldım ve işletmeye başladım. Daha sonra bir seyyar köfte arabası aldım ve çalışmaya başladım. Seyyar olarak 1992 yılında köfte satmaya başladım ve işi hakkıyla yaptığımız için iş kendiliğinden büyüdü ve bu dükkanı açtım. 5 yıldır bu dükkanı oğlumla ve çalışanlarımla birlikte işletiyoruz. İşe yetişmekte zorlanıyoruz. Büyük bir talep var.
Osmanlı köyümüz hayvancılıkla, etiyle ve köftesiyle ünlü. Bunun sebebi etimizin güzel olması. Doğal ortamda yetişen hayvanların etlerini insanlara en güzel şekilde sunmamız. Burada devamlı dana kesilir. Dana eti çok lezzetli. Köftenin yanında kendi yaptığımız köy ekmeğini sunuyoruz. Acı sosumuzu kendimiz yapıyoruz. Tatlılarımız ev yapımı. Hazır hiçbir şey almıyoruz "
Köftenin ününü duyanların Osmanlı köyüne akın akın gelmeye başladıklarını vurgulayan Ellek, "Köyümüzde son yıllarda köfte turizmi oluştu. Türkiye’nin çok farklı yerlerinden insanlar köfte yemek için köye geliyor. İstanbul, Bursa, Kocaeli ile çevre il ve ilçelerden köfte yemek için köye geliyorlar. Köfte yemek için binlerce insan köye geliyor." dedi.
Babasının yanında çalışan Veysel Ellek (29) de son yıllarda Osmanlı köftesine güzel bir talep olduğunu dile getirdi. Ellek, köftenin gölgesinde kalsa da köyde hazırlanan sucuğun da en az köfte kadar lezzetli olduğunu ifade etti.
Kaynak: AA
Edirne'ye 31 kilometre uzaklıkta ve Havsa ilçesine bağlı, 1677 yılında kurulan "Osmanlı" köyü, son yıllarda meşhur lezzeti kendine has köftesiyle adını öne çıkarıyor.
Yol kenarına kurulu ve TEM otoban bağlantılı köy, coğrafi özelliğini de bir anlamda girişimci köylüler sayesinde katma değere dönüştürdü. Seyyar köfte arabasıyla başlanan lezzet yolculuğunda gelen talepler köy sakinlerini lokanta açmaya itti. Bin 500'e yakın nüfuslu köyde, köfte yemeye gelen yüzlerce kişiye hizmet veren 2 köfte salonu var. Ayrıca köfte, sucuk ve et ürünlerini almak isteyenler için de kasaplar peşi sıra açıldı.
Köfteden önce has zeytinyağlı salata, köy ekmeği ve acı sosun ikram edildiği köfte salonlarına Edirne'nin yanı sıra Kırklareli ve Tekirdağ gibi yakın illerin ötesinde İstanbul'dan hafta sonu bu lezzeti tatmaya gelenler bile var.
Porsiyonu 20 liradan satılan köfteyi tadanlar çiğ olarak da kilogramı 45 liradan evlerine götürüyor.
-Seyyarda başladı şimdi marka köfteci
Kazandığı para yetmediği için köyde bir köşede seyyar köftecilik yaparken şimdilerin lokanta sahibi marka köftecileri arasına giren Mehmet Ellek (53) AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1992 yılında seyyar köfteciliğe başladığını söyledi.
Köyde yetişen küçükbaş ve büyükbaş hayvanların etlerinin lezzetinin bir süre sonra, köfteyi aranan lezzet haline getirdiğini anlatan Ellek, şunları kaydetti:
"Bundan yıllar önce benzin istasyonunda çalışıyordum ve kazandığım para yetmiyordu. İki çocuğum vardı ve onlar için daha çok çalışmalıydım. İlk önce köydeki kahveyi devraldım ve işletmeye başladım. Daha sonra bir seyyar köfte arabası aldım ve çalışmaya başladım. Seyyar olarak 1992 yılında köfte satmaya başladım ve işi hakkıyla yaptığımız için iş kendiliğinden büyüdü ve bu dükkanı açtım. 5 yıldır bu dükkanı oğlumla ve çalışanlarımla birlikte işletiyoruz. İşe yetişmekte zorlanıyoruz. Büyük bir talep var.
Osmanlı köyümüz hayvancılıkla, etiyle ve köftesiyle ünlü. Bunun sebebi etimizin güzel olması. Doğal ortamda yetişen hayvanların etlerini insanlara en güzel şekilde sunmamız. Burada devamlı dana kesilir. Dana eti çok lezzetli. Köftenin yanında kendi yaptığımız köy ekmeğini sunuyoruz. Acı sosumuzu kendimiz yapıyoruz. Tatlılarımız ev yapımı. Hazır hiçbir şey almıyoruz "
Köftenin ününü duyanların Osmanlı köyüne akın akın gelmeye başladıklarını vurgulayan Ellek, "Köyümüzde son yıllarda köfte turizmi oluştu. Türkiye’nin çok farklı yerlerinden insanlar köfte yemek için köye geliyor. İstanbul, Bursa, Kocaeli ile çevre il ve ilçelerden köfte yemek için köye geliyorlar. Köfte yemek için binlerce insan köye geliyor." dedi.
Babasının yanında çalışan Veysel Ellek (29) de son yıllarda Osmanlı köftesine güzel bir talep olduğunu dile getirdi. Ellek, köftenin gölgesinde kalsa da köyde hazırlanan sucuğun da en az köfte kadar lezzetli olduğunu ifade etti.